Bu yazımızda Özel Eğitim Kurumlarında çalışanların sosyal güvenlik ve iş hukuku karşısındaki statüleri incelenerek, Kurumların ve çalışanlarının hakları bir bütün olarak özetlenmiştir. Yazımızın 1. bölümünde çalışanların statüsü, 2. bölümünde akdedilen iş sözleşmelerinin niteliği ve sonuçları, 3. bölümde çalışanlara verilecek ücret ve son olarak 4. Bölümde ise çalışanların mali ve sosyal hakları irdelenmiştir.
Özel Eğitim Kurumlarının yasal statüsü personel rejimi açısından sui generis (nev’i şahsına münhasır) karakterdedir. Şöyle ki; 5580 sayılı Kanun'un 9/4'üncü maddesinde, kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin bu Kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu) ile 4857 sayılı İş Kanunu'na tabi oldukları; yetki, sorumluluk, ödül ve cezalar ile bunların uygulanması bakımından ise 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ile fıkrada sayılan diğer kanunlara tabi oldukları; 1702 sayılı Kanuna göre meslekten çıkarma veya 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hallerin işlenmesi durumunda, Bakanlığın görüşü alınmak suretiyle personelin görevine, izin veren makam tarafından son verileceği, yetki, sorumluluk, ödül, sicil, disiplin ve cezaların uygulanmasına ilişkin diğer esas ve usullerin çıkarılacak yönetmelikte belirleneceği, kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin, görevleri sırasında suç işlemeleri veya görevleri nedeniyle kendilerine karşı işlenen suçlardan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun uygulanması ve ceza kovuşturması bakımından kamu görevlisi sayıldığı ayrıca düzenlenmiştir.
Yine, 5580 sayılı Kanun'un 8'inci maddesinde kurumlarda çalıştırılacak personelin özellikleri sıralanmış olup, kurumların eğitim-öğretim ve yönetim hizmetlerinin, asıl görevi bu kurumlarda olan yönetici ve eğitim-öğretim elemanları ile yürütülmesinin esas olduğu, kurumların müdürlerinin, kurucu/kurucu temsilcisi tarafından; diğer yönetici ve öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin ise müdürlerince seçileceği ve çalışma izinlerinin valiliğin iznine sunulacağı; valiliğin izni alınmadan müdür ile diğer yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilerin işe başlatılmayacağı; gerekli şartları taşıyan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler için valilikçe çalışma izni düzenleneceği; çalışma izninin iptalinin yine valilikçe yapılacağı düzenlenmiştir.
Kanunun bu maddeleri ile Özel Eğitim Kurumları personelinin özlük yönünden öncelikle 5580 Sayılı Kanun, 5510 sayılı SSGSS kanunu ve İş Kanununa tabi oldukları, ancak yetki, sorumluluk ve ceza yönünden memur sayılarak 657 sayılı DMK, 4483 sayılı Memurlar ve DKG Yargılanması Hakkında Kanuna tabi oldukları ve Ceza Kanunu açısından da kamu görevlisi sayıldıkları belirtilmiştir.
5580 Sayılı Kanunun Özlük Hakları ve Sorumluluklar başlıklı MADDE 9 – Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır. Mazeretleri nedeniyle kurumdan ayrılan öğretmen ve öğreticilerin yerine alınacak olanlar ile devredilen kurumların yönetici, öğretmen ve öğreticileri ile bir yıldan daha az bir süre için de iş sözleşmesi yapılabilir
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Esas 2017/1 ve Karar 2018/2 sayılı 23.02.2018 tarihli kararı ile Özel Eğitim Kurumları ile Öğretmenleri arasında akdedilen sözleşmenin kanunen ‘Belirli Süreli Sözleşme’ olduğu belirlenmiştir.
2-1-1-İhbar Tazminatı Açısından: 4817 sayılı İş Kanunun 17. Maddesinde ihbar tazminatı ‘belirsiz süreli iş sözleşmeleri’ için getirilmiş bir hak olduğundan belirli süreli sözleşmelerin feshedilmesinde herhangi bir ihbar tazminatı ödenmeyecektir.
2-1-2-Kıdem Tazminatı Açısından: Kıdem tazminatı için işçinin işyerinde 1 yıldan fazla çalışması ve iş akdinin kanunda belirtilen şekilde son bulması veya feshedilmesi gerekmektedir. Belirli süreli iş sözleşmesinin süre sonunda kendiliğinden sona ermesi hali kıdem tazminatı ile ilgili maddede sayılmamıştır. Bu nedenle sözleşme süre sonunda kendiliğinden sonlanması halinde kıdem tazminatı doğmamaktadır. Nitekim Yargıtayın yerleşik içtihatı bu yöndedir. (Örnek:Hukuk Genel Kurulu 18.09.1996 gün ve 1996/9-489 E 1996/594 K. sayılı kararında; “belirli süreli iş sözleşmelerinde sözleşmenin kendiliğinden sona ermesi durumunda kıdem tazminatının hüküm altına alınması doğru değildir. Çünkü böyle bir durumda sözleşme sürenin bitimi ile sona ermektedir ki, bu fesih şekli kıdem tazminatına hak kazandıran hallerden değildir.)
Belirli süreli iş sözleşmesinin yukarda anlatılan husus dışından işverence haksız feshedilmesi veya işçi tarafından haklı olarak feshedilmesi hallerinde kıdem tazminatı doğmaktadır.
Yine, Yargıtay, belirli süreli sözleşmenin işveren tarafından süre sonunda yenilenmeyeceğinin (yazılı ya da şahitli olarak) işçiye bildirilmesini de ‘sözleşmenin feshi’ olarak değerlendirerek kıdem tazminatına hükmetmektedir. Yargıtay’ın 9. Hukuk Dairesinin E. 2008/13489, K. 2008/16388, 17.06.2008 T. Kararında; “Davalı işyerinde 625 s. kanun gereği en az 1 yıl süreli sözleşme ile çalışan davacının iş sözleşmesinin, davalı işveren tarafından yeni eğitim yılında yenilenmeyeceği belirtilmek suretiyle davalı işveren tarafından feshedildiği anlaşılmaktadır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması gereği belli süreli iş sözleşmesinin süre sonunda işveren tarafından yenilenmeyeceğinin bildirilerek feshedilmesi ve hizmetin bir yılı bulunması halinde işçi kıdem tazminatına hak kazanacaktır. Somut olayda davacının davalı eğitim kurumunda 1 yıl süreli iş sözleşmesi ile çalıştığı sabittir. Sözleşme işveren tarafından yenilenmeyerek feshedildiğine göre hesaplanan kıdem tazminatının hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalıdır.” denilerek, işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı belirtilmiştir.
2-1-3- Bakiye Ücret Talebi: Borçlar Kanunu “Haklı sebebe dayanmayan fesihte” başlıklı 438. maddesinde; “İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi,.. belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir. Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir. Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.” şeklinde hükümler mevcuttur. Yargıtay; “belirli süreli hizmet akdi, tek taraflı irade beyanı suretiyle, sürenin bitiminden evvel feshedilemez. Sürenin bitiminden evvel haklı bir sebep olmaksızın feshedilmesi halinde, işçinin geri kalan süre için yoksun kaldığı ücretini işverenden isteme hakkı doğar” demektedir (Yargıtay 9. H. D. E. 2979, K. 3812, 02.02.1967 T. kararı). Dolayısı ile, iş sözleşmesinin fesih tarihinden, sürenin bitimine kadar olan bakiye işçi ücretinin tazminat olarak ödenmesi gerekmektedir.
Yargıtay, sözleşmenin süresinin tamamlanmasından önce feshedilmesi durumunda (mülga) Borçlar Kanununun 345. maddesine göre sözleşmenin kalan süresi kadar ücretin tazminat olarak ödenmesi gerektiği yolunda kararlar vermektedir.
2-1-4- İş Güvencesi Açısından: İş akdi haksız olarak feshedilen işçilerin ‘İşe İade Davası’ açmasına dayanak teşkil eden İş Kanunu 18. Maddesinde belirsiz süreli sözleşmesi bulunan işçilerden bahsedildiğinden belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçilerin İş Güvencesi ve İşe İade Davası hakkı bulunmamaktadır.
İş Kanununda belirsiz süreli iş sözleşmesi esas alınmaktadır. Belirli süreli iş sözleşmesinde işçi kıdem, ihbar tazminatları ve iş güvencesi imkanından yararlanmadığından, iş ve sosyal güvenlik mevzuatında işçi lehine yorum esas olduğundan, denetim elamanları ve mahkemelerde işçi haklarını maximize edecek kararlara yol açmaktadır.
3-1-Ücret: Ülkemizde temel olarak ücret seviyesi Asgari Ücret tespit Komisyonu tarafından belirlenmektedir. Doktor, diş hekimi, mühendis, muhasebeci ve avukat gibi kanunen ‘oda, baro’ şeklinde örgütlenmek ve buralara kayıt olmadan çalışamayan meslekler için oda ve barolar da asgari ücret belirleyebilmektedir.
Öğretmen ve eğitimciler için kanunen herhangi bir örgütlenme öngörülmediğinden genel Asgari Ücret seviyesinin altında kalmamak şartıyla sözleşme serbestisi ve pazarlıkla ücret belirlenmektedir.
3-2-Ek Ders Ücreti: 5580 sayılı Kanununun Özlük Hakları ve Sorumluluklar başlıklı 9.maddesinde Kurumlardaki ek ders ücreti miktarı, resmî okullar için tespit edilen miktardan az olamaz. Ancak, 8 inci madde uyarınca resmî okul ve kurumlardan ücretli olarak görevlendirilenlere verilecek ek ders ücreti miktarı, resmî okullar için tespit edilen ek ders ücretinin iki katını geçemez.
Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği 26. Maddesi’nde eğitim personelinin girebileceği ders saati sayıları düzenlenmiştir. Buna göre, (4) Okullarda görevli öğretmenler ile uzman öğreticiler haftada en fazla aylık karşılığı 20 saat, ders saati ücretli 20 saat olmak üzere toplam 40 saate kadar ders okutabilir. Okul öncesi eğitim kurumlarından derslik sayısı üçten az olan okullarda okul öncesi öğretmenliğine kaynak teşkil eden fakültelerden mezun olan okul müdürü tam gün ders okutabilir. (6) Okullarda görevli yöneticiler haftada 6 saat aylık karşılığı, 6 saat ders saati ücretli olmak üzere toplam 12 saat, diğer kurumlarda görevli yöneticiler ise haftada toplam 12 saat ders okutabilir.”
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Madde 176 Ders ve konferans ücretleri belirlenmiş olup 2019 yılında 01/01/2019-30/06/2019 tarihleri arasında uygulanacak ek ders tutarları gündüz ek ders ücreti 18,28 TL/saat, yarıyıl ve yaz tatillerinde, cumartesi ve pazar günleri ile saat 18.00'den sonra ek ders ücreti: 19,59 TL/saat Brüt olarak belirlenmiştir.
Ek ders ücretlerinden, sigorta primi işçi payı, işsizlik sigortası işçi payı, gelir vergisi ve damga vergisi kesilmesi gerekmekte olup, herhangi bir istisna söz konusu değildir.
Özel okul öğretmenleri özlük ve sosyal hakları bakımından esas itibariyle 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumu Kanunu’na tabi olarak çalışmaktadırlar. Bu bakımdan 5580 sayılı Kanununun Özlük Hakları ve Sorumluluklar başlıklı 9.maddesinde aynen; “Kurumlarda görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler, bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere; a) Sosyal güvenlik ve özlük hakları yönünden; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 4857 sayılı İş Kanunu … hükümlerine tabidir.” demektedir. Yani özel okul öğretmenlerinin özlük hakları ile ilgili olarak 5580 sayılı Kanunda bir hüküm bulunması halinde öncelikli olarak esas alınacak, ancak özlük hakları ile ilgili olarak bir hüküm bulunmaması halinde ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Aynı maddenin 2. Fıkrasında ise ‘Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemeler, bütçe kanunlarıyla resmî okul öğretmen ve personeline sağlanan haklara denk olarak okul öğretmenlerine ve personeline de ödenir. Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemelerden gelir vergisi kesilmez.
Kurumlardaki ek ders ücreti miktarı, resmî okullar için tespit edilen miktardan az olamaz. Ancak, 8 inci madde uyarınca resmî okul ve kurumlardan ücretli olarak görevlendirilenlere verilecek ek ders ücreti miktarı, resmî okullar için tespit edilen ek ders ücretinin iki katını geçemez.
4-1-Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği: 657 sayılı DMK 32. Maddesinde ‘Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup fiilen öğretmenlik yapanlara her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere ve öğretim yılının başladığı ay içerisinde Milli Eğitim Bakanı tarafından belirlenecek miktarda Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği verilir. Bu ödenek damga vergisi hariç diğer vergi ve kesintilere tabi tutulmaz.’ Denilmektedir.
Yargıtayın 9. Hukuk Dairesinin 07.03.2013 tarih ve 2013/8117 Esas sayılı kararı ile de Özel Eğitim Kurumlarındaki öğretmenlere Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği verilmesi gerektiği hükmedilmiştir.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 12.12.2013 tarih 2012/09082 Esas 2013/ 24142 Karar sayılı ilamı ile Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinden SGK için prim kesilmesinin yerinde olduğuna karar verilmiştir.
4-1-2-Diğer Sosyal Hak ve Yardımlar: 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun Sosyal Haklar ve Yardımlar başlıklı bölümde sosyal yardımlar yer almak olup bunlardan cenaze gideri SGK tarafından karşılanmakta, ölüm yardımı ise talep halinde ödenmektedir. Yiyecek yardımı kuruluşta yemek çıkması durumunda çalışanların yapacağı katkı miktarını belirlemekte olup işveren kurumda yemek çıkarmadığı durumda bu hak doğmamaktadır. Konumuzla ilgili her ay ödenmesi gereken sosyal yardım aile yardımıdır. Yardım tutarları her yıl bütçe kanunu ile tespit edilmektedir.
Aile Yardımı Madde 202 – ‘Evli bulunan Devlet memurlarına aile yardımı ödeneği verilir. Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı çalışmayan veya herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık almayan eşi için 1500, çocuklarından herbiri için de 250 gösterge rakamının (72 nci ay dahil olmak üzere 0-6 yaş grubunda yer alan çocuklar için bir kat artırımlı) aylık katsayısı ile çarpılması sonucu elde edilecek miktar üzerinden ödenir.’ 2019 yılı için aylık aile yardımı çalışmayan eş için 278 TL çocuk için0-6 arası 65,2TL ve 7-18 arası için ise 32,6 TL olarak belirlenmiştir.
28.05.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.