Bir yeniden yapılandırma kurumu olarak konkordato müessesesi 7101 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 12. Bap’ını oluşturan, 285 ile 309 maddeleri arasında düzenleme konusu yapılmıştır.
Konkordato ödeme güçlüğüne giren gerçek ve tüzel kişilerin, mevcut alacakların alacaklarını belli bir oranda ödeyerek, borçtan kurtulmasını sağlayan, alacaklıların da eşit oranda kısmen tahsiline imkân veren bir hukuki müessesedir. Bu müessese, mali durumu bozuk ancak ekonomik bütünlüğünü bozmadan borcunu ödeyecek durumdaki borçluların hem iktisadi varlığını bozmadan ve hem de vadesi gelen mevcut borçlarını ödemek suretiyle borçlarının uzun vadede sürdürebilir duruma gelmesini, konkordato komiserinin başkanlığında alacaklıları ile birlikte karar vererek gerçekleştirme, hedefine dayanmaktadır.
Konkordato talebi üzerine mahkeme, kanunda yazılı belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir ve borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır. Bu esnada borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz.
Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanun’a göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî haciz kararlan uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.
A. Giriş
Mart 2018 takviminden itibaren, mülga iflas ertelemesi müessesesi yerine yürürlüğe konulan konkordato, ülkemizin de içinde bulunduğu ekonomik dalgalanma konjonktürüne bağlı olarak geçen 7 aylık süreç içerisinde ciddi ilgi görmüş ve halen popülerliğini muhafaza etmektedir.
Hukuki gerekçesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nda yapılan uygulamaya ilişkin usul ve esasları ise 7101 sayılı Kanunla değişik 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 12. Bap’ını oluşturan, 285 ile 309 madde düzenlemelerinde yer alan konkordato müessesesi, 13.01.2011 tarihinde yürürlüğe konulan TTK’nun 377 Maddesinde kain “İflas Ertelemesi” müessesesinin yürürlüğe girmesiyle uygulaması kat edilmiş ancak 669 sayılı KHK[1]’nin 4. Maddesinde yer düzenleme ile OHAL süresince iflas ertelemenin yasaklanması ile konkordato müessesesi tekrar işlerlik kazanmıştır.
Özellikle, yüksek faiz ve kur riskine bağlı olarak ekonomik daralmanın yaşandığı ülkemizde, 2018 yılı için ciro tahminlerini rasyonelleştiremeyen şirketler açısından bu müessese, köprüden önceki son çıkış olarak görülmekte dolayısıyla yaklaşan alacaklı takiplerini durdurmak isteyen borca batık bu şirketler açısından konkordato müessesesine başvuru, kaçınılmaz olmaktadır.
Her gün bir başka büyük şirketin konkordato sürecine girmesi, özellikle bu şirketlere hizmet sağlayan ve uzun zamandır faiz baskısına direnen Kobi’ler başta olmak üzere, ticari ilişkileri bulunan diğer firmaları da olumsuz yönde etkilemekte ve buna bağlı olarak mühlet içerisinde alacağını tahsil edemeyecek olan söz konusu şirketlerin de bu müesseseye başvurmaları tek çare olarak görülmektedir.
Makalemizde, konkordato müessesesine ilişkin yasal açıklamalara kısaca yer verilecek olup, münhasıran ifa ettiğim konkordato komiserlik görevime bağlı olarak edindiğim pratikler dikkate alınarak, bu müessese hem borçlu şirketler yönüyle ve hem de alacaklılar açısından değerlendirilecektir.
B. Konkordato Müessesesi Hakkında Yasal Açıklamalar
B.1. Tanım Olarak Konkordato
Konkordato, borç ödemekten aciz duruma düşen gerçek ve tüzel kişilerin, mevcut borçlarının tamamını, tenzilatlı (indirimli) kısmını veya belli bir vade içerisinde ödeme taahhüdü altında, borçtan kurtulmasına imkân sağlayan bir müessesedir.
B.2. Konkordato Talebinde Bulunacaklar Açısından Gerekçeler ile Borçluda Aranacak Nitelik
İİK’nın 285. Maddesinde yer alan düzenleme uyarınca kimlerin konkordato talebinde bulunacakları aşağıda gösterilmiştir.
konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
Buna göre konkordatoyu talep edebilecekler aşağıdaki şekilde gösterilebilir.
Konkordato talebinde bulunanlardan, iflasın ertelenmesinde olduğu gibi “borca batıklık” şartı aranmayacaktır. Başvurucuların sağlaması gereken şekil şartı yasada “borç ödemeden aciz durumda olma” şeklinde tarif edilmiştir.
Bu kapsamda konkordato ön projesi hazırlanırken, şirketin borç ödemeden aciz durumda olduğu aşağıda yer alan hesaplama tabloları esas alınarak ispatlama konusu edilecektir;
Konkordato talebinde bulunacak gerçek ve tüzel kişi borçlular açısından yukarıda mevcut olan ya da bu amaca hizmet eden tablolar esas alınmak suretiyle, cari dönemde borç ödeme kapasitesi hesaplanmış olacaktır.
Borç ödeme kapasitesi düşük olan, belli bir tarih aralığında nakit girişi çalışma sermayesi ve vadesi gelen borcun itfasına yetmeyecek olanlar açısından İİK 285. Maddesi hükmünde aranan “borç ödemeden aciz durumda olma” şartı sağlanmış olacaktır. Bunlar açısından mevcut borcun itfası, ekonomik bütünlük bozulmadan gerçekleştirilemeyecektir.
Borç ödeme sıkıntısı yaşayan, ekonomik bütünlükleri bozulmadan vadesi gelen borcun ödenmesi ya da borçların sürdürülebilirliği mümkün görünmeyen şirketlerin iflas etmemesi borçlunun lehine konkordato gerekçesi, buna mukabil olası iflas halinde, iflas masasına dahil olacak mevcudun, piyasa değerinin altında satılabilmesi nedeniyle masa alacağının ve bazı alacaklıların alacağını tahsil edemeyecek olması ancak konkordato müessesesi ile iflasa mukabil daha yüksek bir ödemenin yapılacak olmasının taahhüt altına alınması ise alacaklılar lehine konkordato gerekçesi gösterilebilir.
B.2. Konkordato Talep Dosyası ve Muhteviyatı
İİK md. 286 da konkordato talebine eklenecek belgeler tahdidi olarak sayılmıştır. Bunlar;
a) Konkordato ön projesi.
b) Borçlunun malvarlığının durumunu gösterir belgeler;
Bu tablo davacı şirketin nakit durumunu belirli bir dönem itibariyle göstermek üzere düzenlenmelidir. Pozitif veya negatif olması farklı yorumlanacaktır.
Halbuki yasa koyucu, bu madde düzenlemesi ile iki ayrı tabloyu tarif etmiştir. İşletmenin devamlılığı esasına göre hazırlanan bilanço, proforma gelir tablosunun fonksiyonunu ifa etmek üzere en az 5 yıl için hazırlanacaktır.
Kanun maddesinin aradığı diğer tablo ise aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden hazırlanan ara bilançodur. Bu tablonun fonksiyonu ise şirketin rayiç değerini tespit etmek amacıyla hazırlanacaktır. Yapılacak değerlemede sadece mevcutların dikkate alınması, borçların kapsam dışında tutulması gerekmektedir.
c) Alacaklıları, alacak miktarlarını ve alacaklıların imtiyaz durumunu gösteren liste.
d) Konkordato ön projesinde yer alan teklife göre alacaklıların eline geçmesi öngörülen miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren tablo.
e) Sermaye Piyasası Kurulu veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporları ile dayanakları.
Bu şart 635 sayılı Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 28. Maddesi kapsamında küçük işletmeler bakımından uygulanmayacaktır.
Küçük Ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı, Nitelikleri Ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmelik[2]’in “Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin sınıflandırılması” başlıklı 5. Maddesi[3]nde;
a) Mikro işletme: On kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri üç milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.
b) Küçük işletme: Elli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri yirmibeş milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.
c) Orta büyüklükteki işletme: İkiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri yüzyirmibeş milyon Türk Lirasını aşmayan işletmeler.
hükmüne yer verilmiştir.
Dolayısıyla yukarıda yer verilen orta ölçekteki işletme büyüklüklerini sağlamayan küçük ve mikro işletmelerin, yetkili bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanan ve konkordato ön projesinde yer alan teklifin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren finansal analiz raporunu, İİK’nun 286. Maddesi gereğince konkordato talebine eklemesine gerek bulunmamaktadır.
Konkordato talebinin ilgili ticaret mahkemesince kabul edilebilmesi için konkordato talebinde istenecek belgeler arasında ilk sırada yer alan konkordato ön projesinin içeriğinde şu hususlar yer almalıdır:
Borçlu, konkordato sürecinde mahkeme veya komiser tarafından istenebilecek diğer belge ve kayıtları da ibraz etmek zorundadır.
C. Geçici/Kesin Mühlet Sürecinin Borçlu Açısından Değerlendirilmesi ve Yaşanan Sorunlar
Konkordato talebi üzerine mahkeme, yukarıda belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir. Burada mahkeme hususi olarak bir iyi hal karinesi aramaz. Zira İİK md. 287 de yer alan “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhâl geçici mühlet kararı verir” hükmü mahkemeye kararında tasarruf yetkisi vermemektedir.
Mahkeme heyeti, yapacağı ilk duruşmaya ilişkin tensip tutanağında, geçici mühlet ve ihtiyati tedbir kararıyla birlikte geçici konkordato komiseri tayin etmektedir.
Geçici mühlet safahatine giren borçlu şirket hakkında mahkeme, kesin mühlet kararının verilip verilmeyeceğine ilişkin 3 aylık sürenin sonunda yapılacak olan dava öncesinde, konkordato komiserinden iki rapor talep etmektedir.
Bunlardan ilki genel olarak dosya üzerinden konkordato komiseri tarafından daha çok uygunluk denetimi şeklinde yapılacak olan, borçlu şirket tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan konkordato talep dosyası eklerinin, İİK md. 286’da sayılanlar açısından ekli olup olmadıkları yönüyle kontrolü, mali tabloların davacı şirketin yasal defterleriyle uyum arz edip etmediği ve konkordato talebinin kapsamı hakkında mahkemeye bilgi vermekten ibarettir.
3 aylık süreç içerisinde komiser tarafından düzenlenecek olan ikinci (nihai) raporun fonksiyonu ise, mahkeme heyetinin, borçlu hakkında İİK md. 289 uyarınca, 12 aylık kesin mühlet hakkının kullandırılıp kullandırılamayacağı hususunda veri sağlayacaktır.
Konkordato komiseri bu rapor ile şirketin konkordato ön proje raporunda ekli belgelerin yorumlanmasında teknik hatanın olup olmadığı, belirttiği kaynakların elde edilebilirliği hakkında esaslı inceleme ve araştırma yapacaktır. Ancak bu süre bazen yetmediği gerekçesiyle, İİK md. 287 hükmü uyarınca Mahkeme esaslı araştırmanın yapılabilmesi amacıyla istisnai de olsa iki ay daha uzatılabilmektedir. Ancak mahkemelerin genel tavrı ek sürelerin (geçici mühlet için 2 ay; kesin mühlet için 6 ay) verilmemesi yönündedir.
Geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Geçici mühlet süresinde konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir.
Geçici veya kesin mühlet içerisinde borçlular açısından en büyük sorun, faaliyetlerine ilişkin olarak yapacağı tahsilatlarda yaşanmaktadır. Davacılar, konkordato nisabına dahil borçları için ödeme yapmamaları, münhasıran tenzilat konkordatosu talepleri için, tedarikçileri ve bankalar açısından olumsuz karşılanmakta, bu süreç içerisinde kredili veya çekle yapılan mal alım talepleri gerçekleştirilememektedir.
Şirketin mevcut çek borçları için ihtiyati tedbir kararı almış olması, her ne kadar çekin yazılmamasını gerektirse de çoğu zaman konkordato talep eden ve mühlet kararı alan borçluların çekleri protesto yemeye devam etmekte, mahkemenin ihtiyati tedbir kararının gerektirdiği yasal zırh işletilememektedir.
Bu noktada bankaların ilgili mahkeme kararı ve yasa maddelerini dikkate almaları, konkordato talep eden borçlu şirketin çek borçlusunun çekin tahsili için bankaya müracaatında, mezkûr çek üzerine konkordato şerhini koymaları ve gerekli bilgilendirmeyi kendilerine yapmaları ve borcun ödenemeyeceği bilgisinin verilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla hem vadeli mal alımı yapamayan hem de çek keşide edemeyen davacılar, işletme sermayesini özvarlıkları ile karşılamak zorunda kalmakta bu da zaten nakit sıkıntısı yaşayan davacılar ve ortakları açısından kaynak sorunu yaşamalarına sebep olmaktadır.
D. Alacaklı Açısından Konkordato Sürecinin Değerlendirilmesi
İİK’nın 294. Maddesinde yer alan “Mühlet içinde borçlu aleyhine 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyatî tedbir ve ihtiyatî haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.” Hükmü gereği, konkordato mühleti içerisinde mevcut alacağını cebri icra yoluyla tahsil edemeyecek olan alacaklılar, bu sürece genel olarak davacıların konkordato talebinin reddi yönüyle yaklaşmaktadır.
Anılan madde düzenlemesi gereği, takip yasağının kapsamına mühletten önce hukuki ilişkilerden doğan borçlar girecektir. Ancak düzenlemenin devamında bazı borçlar için takip yasağı işletilemeyeceği veya takip yasağının kısıtlı işletilebileceği hüküm altına alınmıştır. Aşağıdaki tabloda, niteliklerine göre hangi alacağın konkordato sürecinden nasıl etkileneceği gösterilmiştir.
Özellik Arz eden Alacaklar |
Kesin Mühletin Sonuçları Açısından Durumu |
Rehinli Alacaklılar |
(İİK md.295) rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. (İİK md.294) rehinle temin edilmiş alacağa faiz işlemesi (temerrüd) devam edecektir. (İİK md. 308/c) Konkordatonun tasdik edilmesiyle birlikte mühletin etkileri rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları için işlemez ancak rehnin kıymetinin üzerinde rehin alacağı varit ise bu tutar, mühletin sonuçlarından etkilenecektir. |
İİK md. 206 Birinci Sıra Alacaklar:
|
(İİK md.295) haciz yoluyla takip konusu yapılabilir.
(İİK md.305/d) mühlet içerisinde söz konusu alacakların tam olarak ödenmesi konkordato projesinin tasdik şartlarından biri olarak sayılmıştır.
(İİK md. 294 ve 308/c) gerek mühlet içerisinde ve gerekse de konkordatonun tasdik edilmesiyle birlikte mühletin sonuçlarından etkilenmeyecektir.
Yukarıda yer verilen ve yasa maddelerine dayanan açıklamalarımızdan da görüleceği gibi söz konusu alacaklar konkordato nisabına dahil olmayacak, ödenmesi gereken bir borç olup aksi halde haczen takibe konu yapılabilecektir. |
6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacaklar |
(İİK md. 308/c) 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları (İİK md.294) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz. Söz konusu iki madde her ne kadar birbiriyle uyumluluk arz etmese de yorumumuz şu yönde olacaktır; Amme alacağı niteliğinde olan borçlar, konkordato nisabına dahil olmayacak, vadesinde ödenecektir. Uygulamada da şirketlerin söz konusu borçları İİK md. 206 da tarif edilen “3. Sıra İmtiyazlı alacak” olarak belirttikleri, konkordato nisabına dahil etmedikleri görülmektedir. Söz konusu alacağın ödenmemesi halinde anılan yasa maddesi gereği alacaklı idare tarafından haciz işlemleri yapılamayacaktır.
|
Gerek borcun tenzilatını ve gerekse de taahhüt edilen vadeyi beklemek yarar sağlamasa da borçlunun konkordato talebinin, şirketin muhtemel iflas halinde alacaklılarının eline geçecek tahsilat kapasitesinden daha fazla oranda ödemenin sağlanacak olması nedeniyle avantajlı bir hal almaktadır. Tabi burada önem arz eden bir durum, her ne kadar varlığı karine olarak kabul olunsa da borçlunun iyi niyetinin gerçek olup olmamasıdır.
Uygulamada alacaklılar, dava sürecinde müdahil taleplerinde bulunmakta, kesin mühlet kararından itibaren mahkemenin gerek görmesi halinde oluşturulacak alacaklılar kuruluna katılmaları önem arz etmektedir. Zira Kanunun 289. Maddesinde mevcut “Alacaklılar kurulu her ay en az bir kere toplanır ve hazır bulunanların oy çokluğuyla karar alır.” hükmü uyarınca konkordato komiserine alacaklılar kuruluyla her ay toplantı yapılması öngörülmektedir. Ancak kanunen alacaklılar kurulunun 7 kişiyi geçemeyecek olması, tüm alacaklılar açısından bu hakkın kullanılması mümkün olamamaktadır.
D.1. Peki Alacaklılar Kurulunda Olmak Ne Avantaj Sağlayacaktır?
Kanununun 289. Maddesinin 4. Bendinde “Mahkemece, kesin mühlet kararıyla beraber veya kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak kaydıyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir.” Denilmekle, alacaklılar kurulunun ihdasının zorunlu olmadığı belirtilmektedir.
Görevli mahkemeler tarafından kesin mühlet kararıyla birlikte İİK’nın 299. Maddesi uyarınca alacaklıların alacaklarını bildirmesi ve aynı Kanunun 300. Maddesi kapsamında, borçlunun alacaklılar hakkındaki beyanı, komiser marifetiyle tespit olunduktan sonra, 7 alacaklıyı geçmemek üzere konkordato komiserinin de görüşü alınarak alacaklılar kurulu oluşturulabilir.
Muhtemeldir ki davacının konkordato talebine müdahil taleplerin söz konusu olmaması, konkordato talep eden davacı şirketin bu sürecine destekler mahiyette teşvik ve/veya onay yazılarının bulunması halinde mahkeme alacaklılar kurulunu oluşturmayabilir. Ancak uygulamada ilk günden itibaren özellikle bankalar ve büyük miktarlı alacağı olanlar tarafından müdahil talepleri söz konusu olmakta, mahkeme yasa gereği konkordato komiserinin de görüşü doğrultusunda alacaklılar kurulunu oluşturmaktadır.
Alacaklılar kurulu, konkordato komiseriyle her ay yapacağı ve tutanağa bağlanacak olan toplantıda ücret talep etmemekle birlikte konkordato komiserine tavsiyede bulunabilecektir. Bu sürece katılmanın en büyük kazanımı da özellikle bakılması ve araştırılması istenen konularda konkordato komiserine öneri de bulunmaları, bu vesileyle alacaklı oldukları tutarın sıhhati hakkında bilgi sahibi olmaları, özellikle borçlunun fiktif oluşturduğu iddia olunan alacaklar hakkındaki muvazaa iddialarının araştırılması hususunda konkordato komiserine telkinde bulunmaları şeklinde belirtilebilir.
D. 2. Konkordato Komiseri Başkanlığında Her Ay Toplanan Alacaklılar Kurulu mu Konkordatoyu Oylayacaktır?
Elbette hayır. Alacaklılar kurulu, yukarıda bahsettiğimiz amaçlarla, en fazla 12 + 6 ay sürecek olan kesin mühlet safahatında konkordato komiserinin çalışmalarına refakat etmek üzere İİK’nın 289. Madde hükmü gereği kurulacak ve her ay toplanacaktır. Bu noktada alacaklılar kurulunun çalışma konuları, konkordato komiserlerinin de dahil olmak üzere “Konkordato Komiserinin Niteliklerine Ve Alacaklılar Kurulunun Zorunlu Olarak Oluşturulmasına Dair Yönetmelik[4]” düzenleme konusu yapılmıştır.
Oysa, konkordato kesin mühlet hitamında, konkordato projesini oylama yetkisi İİK’nın 302. Madde hükmü gereği konkordato nisabına dahil olan imtiyazlı olamayan alacaklıların tamamına verilmiştir. Dolayısıyla konkordato projesinden etkilenmeyen;
Yapılacak oylamaya katılamayacaklardır. Ayrıca borçlunun eşi ve çocuğu ile kendisinin ve evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi eşinin anası, babası ve kardeşi alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmayacaktır.
Rehinle temin edilmiş olan alacaklar, kanunu 298. Madde hükmü uyarınca takdir edilen kıymet sonucunda teminatsız kaldıkları kısım için oylamaya katılabileceklerdir.
Komiser İİK’nın 299, 300 ve 301. Maddelerinde yer alan yükümlülüklerini yerine getirdikten sonra oylama sürecine geçilecektir Oylama öncesinde alacaklılar toplantısına başkanlık edecek ve borçlunun durumu hakkında bir rapor verecektir.
Borçlu gerekli açıklamaları yapmak üzere toplantıda hazır bulunmaya mecburdur.
Konkordato projesi;
a) Kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya
b) Kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini,
aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.
E. Sonuç Yerine Önerilerimiz
Konkordato süreci tüm yönleriyle tartışılmaya devam ederken, bu makalemizde ayrıca başlık açmak istediğim ancak konu bütünlüğünün dağılma ihtimali nedeniyle ertelediğim birçok konu bulunmaktadır. Konkordato alacaklarına VUK Mad. 323 uyarınca şüpheli alacak karşılığı ayırıp ayırmayacağı, grup şirketlerinde konkordato sürecinin bir bütün olarak hazırlanmasının sakıncaları, mali tablolarda yer alan verilerin doğruluk denetimine tabi tutulmadan konkordato komiserlerine verilmesinin, komiserin sorumluluğu açısından değerlendirilmesi konular önem arz etmektedir.
Makalemizin yazımı sürecinde taslak olarak TBMM’nde bulunan düzenlemede öngörülen değişiklikler hakkındaki değerlendirmelerimizin konu edileceği makalede ayrıca yer verilecektir.
İçinde bulunduğumuz ekonomik konjonktürü esas alacak olursak, konkordato müessesesi birçok yönüyle yenilik ve düzeltmelere açık bir konu olarak bir müddet daha gündemdeki yerini koruyacaktır. Bu müessesesin kanuni gerekçesine hizmet edebilmesi konkordato komiserlerinin niteliğine ve performansına bağlıdır. 3 aylık zaman kesin mühlet kararının sağlıklı verilebilmesi için yeterli çalışmaların yapılmasını engellemektedir. Kanunen dahi bir vergi incelemesi 6 ay iken bu sürenin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu konuda bir başka önerimiz ise konkordato projesini hazırlayacak olanların sürece katkılarının artması, müessesenin sağlıklı işlemesi açısından bir sorumluluk tanımlamasının yapılması hususundadır. Uygulamada genelde meslek mensuplarınca yapılan ve çoğu zaman çalakalem yapılan hesaplamalar, konkordato sürecinin yavaşlamasına gereksiz düzeltmeler gereği uzamasına sebep olmaktadır. Ayrıca konkordato nisabına dahil borç tutarları için şirketin kanaat verici vesikaları dosya şeklinde hazırda tutması, önceden alacaklı şirketler ile mutabakatların yapılarak alacak tutarları hususunda güncel rakamların dosyaya eklenmesi önem araz etmektedir.
KAYNAKÇA
[1] 31.07.2016 tarih ve 19787 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[2] 18.11.2005 tarih ve 25997 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[3] 30/4/2018 tarihli ve 2018/11828 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Yönetmeliğin 2 nci maddesiyle, bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “bir” ibaresi “üç” şeklinde, (b) bendinde yer alan “sekiz” ibaresi “yirmibeş” şeklinde ve (c) bendinde yer alan “kırk” ibaresi “yüzyirmibeş” şeklinde değiştirilmiştir.
[4] 02.06.2018 tarih ve 30439 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
04.12.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.