Özet
Türk denizciliğinin gelişmesi ve yabancı bayraktaki gemilerin Türk Bayrağına geçirmek amacıyla 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nun 12’nci Maddesi ile getirilen; Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilecek kazançlara ilişkin istisna uygulamasının kapsamı, 6770 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"da yapılan düzenleme uyarınca genişletilmiş, bu yeni düzenleme uyarınca TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların 6770 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.01.2017 tarihinden itibaren bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden doğan kazançlar için de bu istisnadan yararlanma hakkı tanınmıştır.
Bu durum değişiklik öncesi TUGSK’nun 12’nci Maddesinin gerekçesi ile çelişir bir durum arz etmiştir.
Makalemizde özellikle söz konusu istisna uygulamasının değişiklik sonrası yeni kapsamı, Türk denizciliğini geliştirmek ve yabancı bayraktaki gemilerin Türk Bayrağına geçmesini teşvik etmek amacıyla düzenlenen TUGSK’un 12’nci Madde gerekçesi açısından değerlendirilmiş ve muhtemel sonuçları tespit olunmuş ayrıca başta 4490 sayılı TUGSK'un 12’nci maddesi ile öngörülen istisna düzenlemeleri olmak üzere, sektöre yönelik diğer mali teşvikler ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar açıklama konusu yapılmıştır.
Dünya taşımacılığının 2008-2017 yıllarındaki yüzdelik dağılımı tablosunda 2016 yılında denizyolunun payı % 84 olarak gerçekleşmiş olup, 2017 yılı için de öngörülen değer % 84’tür. 2009 yılı global krizde tüm ulaşım modları ile yapılan küresel mal taşımaları %12 azalmış, fakat toplam uluslararası mal taşımaları içindeki deniz taşımacılığının payı 2008 yılındaki %79’dan 2009’da % 87’e yükselmiştir[1]. Söz konusu istatistiki veriler deniz taşımacılığı sektörünün dünya ticaretindeki yerini tartışılmaz kılmaktadır.
2016 yılında dünya deniz ticaretinin % 84’ü, Türkiye’nin dış ticaretinin ise yaklaşık % 87’si denizyoluyla taşınmıştır. 1980 yılında denizyolu ile taşınan 22,9 milyon ton olan dış ticaret yüklerimiz 2016 yılında 311,6 milyon tona yükselmiştir[2].
Gemicilik sektörünün gerek küresel ekonomi içerisindeki ve gerekse de ülke ekonomisi içindeki önemi ortada iken, gemilerin taşıdığı bandırayı belirleyen en önemli etken ise ülkelerin deniz ticaretine koyduğu vergi oranları ile gemilere sağladığı istisna ve indirim gibi mali imkânlardır. Bu konuda ülkeler arasında rekabetlerde yaşanmakta, her ülke kendi vergi sistemlerinde gemilere çeşitli mali teşvik ve kolaylıklar sağlamak suretiyle ülke ekonomisine katkı sağlamaları temin olunmaya çalışılmaktadır.
Türk vergi sistemimiz içerisinde başta 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu olmak üzere çeşitli vergi kanunlarında denizcilik sektörünün ülke ekonomisi için taşıdığı önem dikkate alınarak çeşitli istisna ve muafiyetler tanınmıştır.
Türk denizciliğinin geliştirilmesini hızlandırmak ve ekonomiye katkısını artırmak amacıyla oluşturulan TUGS’a kayıtlı balıkçı gemileri de dahil ticaret gemileri ile turizm şirketleri envanterine kayıtlı ticari yatların temin ve işletilmesinde kolaylık sağlamaya yönelik hazırlanan 4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Dair Kanun[3](4490 sayılı TUGSK)’nun 12’nci maddesinde “Mali hükümler” başlığı altında, Türkiye Uluslararası Gemi Sicili(TUGS)’ne kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesine ve devrine yönelik elde edilen kazançların, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan[4] istisna olduğu hüküm altına alınmıştır. Bu Kanunun uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla Türk Uluslararası Gemi Sicil Yönetmeliği(TUGSY) yayımlanmıştır[5].
Denizcilik sektörünü teşvik etmek amacıyla başlangıçta 4490 sayılı TUGSK'un 12’nci Maddesi ile getirilen birtakım vergisel avantajlara daha sonrasında KDV Kanunu ile ÖTV Kanunu’nda yapılan düzenlemeler ile ilaveler yapılmıştır.
Türk Vergi Sistemimizde yer alan denizcilik sektörüne ilişkin söz konusu vergi avantajlarını aşağıdaki şekilde tasnif etmek mümkündür.
Denizcilik sektörüne sağlanan ve yukarıda belirtilen mali teşviklere ilişkin temel düzenleme 4490 sayılı TUGSK'un 12’nci maddesinde yapılmış, istisnaların uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ise her vergi türleri itibariyle ayrı ayrı olmak üzere kendi tebliğlerinde ayrıntılı düzenleme konusu yapılmıştır.
Deniz taşımacılığı sektörüne tanınan mali teşviklere yönelik son olarak "6770 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun[6]"da(6770 sayılı Torba Yasa) yapılan düzenleme kapsamında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından "1 seri No.lu Kurumlar Vergisi̇ Genel Tebli̇ği̇’nde Değişiklik Yapılmasına Dair 12 seri No.lu KV Genel Tebliğ[7](12 Seri No.lu Genel Tebliğ)" nde Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilecek kazançlara ilişkin istisna uygulamasının kapsamı genişletilmiştir.
Bu makalemizde başta 4490 sayılı TUGSK'un 12’nci maddesi ile öngörülen ve vergi kanunlarında karşılık bulan istisna düzenlemeleri olmak üzere, sektöre yönelik diğer mali teşvikler ile uygulamaya ilişkin usul ve esaslar açıklama konusu yapılacak ayrıca bu konuda bazı özellik arz eden konular değerlendirme konusu yapılacaktır.
B.1- TUGS’a Kayıtlı Olan Gemi Ve Yatların İşletilmesi Ve Devrinden Sağlanan Kazançlarda İstisna Uygulaması
B.1.1- İstisnanın Kapsamı
4490 sayılı TUGSK ile Türk denizciliğinin gelişmesi ve yabancı bayraktaki gemileri yeniden Türk Bayrağına geçirmek amacıyla MGS’ye ek olarak[8], Mülgâ Denizcilik Müsteşarlığı bünyesinde ilk kez İstanbul’da ikinci sicil ve uluslararası bir gemi sicili kurulmuştur[9].
4490 sayılı TUGSK’un 5266 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesiyle değişik 12’nci maddesinin birinci fıkrasında, "Bu Kanun uyarınca oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve kurumlar vergileriyle fonlardan istisnadır." hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, 4490 sayılı Kanunla oluşturulan TUGS’a kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden elde edilen kazançlar, gemi ve yatların gerçek kişiler tarafından (dar mükellef gerçek kişiler dahil) işletilmesi halinde gelir vergisinden, tüzel kişiler tarafından (dar mükellef kurumlar dahil) işletilmesi halinde kurumlar vergisinden; Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden elde edilecek kazançlar da gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
Bu istisna, gerçek ve tüzel kişilerin TUGS’a kayıt ettirdikleri gemilerin ve yatların
ile sınırlıdır.
Türkiye’de inşa edilen ve TUGS’a kayıtlı olan gemi ve yatların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın devrinden elde edilen kazançlar söz konusu istisna uygulamasından yararlanabilecektir.
TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların devrinden elde edilen kazançlarda istisnanın kapsamı 6770 Sayılı Torba Yasa ile genişletilmiş buna göre TUGS’a kayıtlı gemilerin bu sicile 3’üncü bir kişi adına kayıt şartıyla devri, istisna kapsamında iken yani sicil dışına, yurt dışına satışı istisna kapsamında değerlendirilmezken yeni düzenleme uyarınca
istisna kapsamı sicil dışına yani yurt dışına yapılacak devir satışlarını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
B.1.2- İstisnanın Şartları
4490 sayılı TUGSK’un “Tanımlar” başlıklı 2’nci maddesinde(TUGSY Mad.4) sicile konu gemi ve yatların tanımına yer verilmiş, 4’üncü maddesinde(TUGSY Mad.2)ise hangi gemilerin ve yatların TUGS'a talep üzerine tescil edileceği belirtilmiştir.
Buna göre Kanunda geçen gemi kavramı; ticari amaçla kullanılan her türlü yük, yolcu ve açık deniz balıkçı gemilerini ifade etmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu[11]’nun Deniz ticaretine ilişkin düzenlemelerin hüküm altına alındığı 5’inci kitap 1’inci kısım, 1’inci bölüm “Tanımlar” başlıklı 931'inci maddesinde gemi, ticaret gemisi; “Tahsis edildiği amaç, suda hareket etmesini gerektiren, yüzme özelliği bulunan ve pek küçük olmayan her araç, kendiliğinden hareket etmesi imkânı bulunmasa da, bu Kanun bakımından “gemi” sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
TUGS’a tescil olunan bu kapsamdaki gemi ve yatlara Türk bayrağı çekilmektedir.
TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların işletilmesi ile devrinden elde edilen kazançlarda istisna uygulamasına ilişkin gerek ana hatlarının düzenlendiği 4490 sayılı TUGSK'un 12’nci maddesinde ve gerekse de istisna uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği 1 seri numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği'nde(istisna uygulamasının kapsamını genişleten 12 Seri No.lu Genel Tebliği ile eklenen paragraflar da dikkate alınarak) istisnanın şartları aşağıdaki şekilde açıklanabilir.
Söz konusu istisna uygulamasından yararlanmanın temel şartı deniz taşımacılığı faaliyetine konu gemi ve yatların TUGS’a kayıtlı olmasıdır. Bu noktada işletim faaliyetine konu gemi ve yatlar nereden teslim alınmış veyahut nerede inşa edilmiş olursa olsun ya da ister dar mükellef gerçek kişi veya kurum isterse de tam mükellef gerçek kişi veya kurum adına bu sicile tescil edilmiş olsun, TUGS’a kayıt olunması şartıyla gemi ve yatların işletim faaliyeti sonucu elde edilen kazançlar istisna olarak değerlendirilmektedir.
TUGS’a kayıt edilmiş olması, istisna uygulamasında temel şart olarak belirlendiği için anılan deniz araçlarının sadece malikleri değil kiralama yoluyla kullanım hakkını devralan tam mükellef veya dar mükellef gerçek ve ya tüzel kişilerde, kiraladıkları bu gemilerin TUGS kaydı olması halinde işletim faaliyeti sonucunda elde ettikleri kazançlar istisna kazanç olarak dikkate alınacaktır.
Türk Uluslararası Gemi Sicili'ne kayıtlı gemi ve yatların aynı sicilde kalmak şartıyla bir başka gerçek kişi veya tüzel kişi adına kayıt edilerek devredilmesi suretiyle elde edilen devir kazançları bir başka şart aranmaksızın gelir veya kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır.
Gemi ve yatların devir halinde istisnadan yararlanılabilmesi için, devir sonrasında da anılan sicile kaydın devam etme zorunluluğu bulunmaktadır.
Bilindiği üzere vergi hukukumuzda mevcut çoğu istisna düzenlemesinin bir de müstesnası bulunmaktadır. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nde “Türkiye’de inşa edilen gemi ve yatlardan anılan Sicile kayıtlı olanların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın devrinden elde edilen kazançlar da istisna kapsamında değerlendirilecektir.” denilmek suretiyle söz konusu devir kazançlarına ilişkin düzenlemenin müstesnası niteliğinde bir düzenleme yapılmıştır.
Anılan açıklamanın mefhumu muhalifinden yurt dışında inşa edilmiş bir gemi, TUGS’a kaydı yapıldıktan sonra ancak deniz taşımacılığı faaliyetine konu edilmeden önce ve yine TUGS içinde kalarak bir başka kişi adına tescil edilmek suretiyle devredilmesi halinde söz konusu istisnadan yararlanılması mümkün olmayacaktır.
Görüleceği üzere yabancı memleketlerde inşa edilen gemi ve yatların devrinden elde edilecek kazançların istisna uygulamasından yararlanması için ayrıca deniz taşımacılığı faaliyetinde bulunma şartı aranılmaktadır.
6770 sayılı Torba Yasa’nın 14 ve 15’inci maddelerinde yapılan düzenlemelerle 4490 sayılı TUGSK’un “Mali hükümler” başlıklı 12’nci maddesinin kapsamı genişletilmek suretiyle değiştirilmiştir.
Yapılan yeni düzenleme ile TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların 6770 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.01.2017 tarihinden itibaren bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden doğan kazançlar için de bu istisnadan yararlanılabilecektir.
Öte yandan, yurt dışından ithal edilerek 4490 sayılı TUGSK’un 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedilen 3.000 DWT’nin (yolcu gemileri ile özel maksatlı, özel yapılı gemilerde ise 300 grostonun) üzerindeki gemilerin, bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya sair suretlerle devrinden elde edilecek kazançların gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için, en az altı ay süreyle Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı olarak işletilmiş olmaları şartı aranacaktır.
Yapılan yeni düzenleme ile TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların yurt dışına devrinden doğan kazançlarda istisna kapsamına alınmıştır.
6770 sayılı Kanun’un Geçici 3’üncü Maddesinde; bu maddenin yürürlüğe girdiği 27.01.2017 tarihinden önce, bu Kanun kapsamında tescile tabi deniz araçları arasında bulunan gemi ve yatların TUGS’dan terkin edilerek bir başka sicile kaydedilmek üzere devrine ilişkin olarak bu Kanun’un 12’nci maddesi kapsamında istisnalardan yararlananlar hakkında, yararlandıkları bu istisna dolayısıyla geçmişe dönük herhangi bir tarhiyat yapılmayacağı, daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan varsa açılmış davalardan feragat edilmesi şartıyla vazgeçileceği, tahakkuk eden tutarların terkin edileceği ancak tahsil edilen tutarların red ve iade edilmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
B.1.3- İstisna Kazanç Tutarının Tespiti
İstisnanın uygulanabilmesi için gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen hasılattan, bu faaliyetlere ilişkin giderlerin düşülmesi suretiyle istisna kazancın tespiti gerekir.
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun Mad. 5/3 bendi uyarınca istisna kazançlardan elde edilen zararların diğer kazançlardan mahsubu mümkün değildir. Bu sebeple TUGS’a kayıtlı gemilerin işletilmesi sonucunda zarar doğması halinde, bu zararın diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan indirilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, gemiye ait amortisman ve itfa payları da dahil olmak üzere bu faaliyet için yapılan giderler, istisna kapsamı dışında elde edilen kazançlardan indirilemeyecektir.
TUGS’a kayıtlı gemilerin deniz taşımacılığı faaliyetlerinden elde edilen kazançlar ile bu gemilerin devrinden doğan kazançlar istisnaya konu olacağından, anılan faaliyetler nedeniyle doğan alacaklara ilişkin kur farkı ve vade farkı ile kazançların değerlendirilmesi sonucu elde dilen faiz gelirlerinin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, anılan sicile kayıtlı gemilerle yapılan deniz taşımacılığı ile bu gemilerin devrine ilişkin faaliyetlerle ilişkili olmaksızın elde edilen kur farkı, vade farkı gelirleri ile faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirler için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.
İstisnadan yararlanılabilmesi için kayıtların, istisna kazanç ile diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç ayrımının yapılmasını sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.
B.1.4- Müşterek Genel Giderlerin Dağılımı
Mükelleflerin, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi faaliyetinin yanı sıra başka faaliyetlerinin de bulunması halinde, varsa müşterek genel giderlerin bu faaliyetlerden elde edilen hasılata orantılı olarak dağıtılması suretiyle kazanç tespitinin yapılması gerekmektedir.
B.1.5- İstisna Kapsamındaki Kazançların Dağıtılması
1 seri no.lu KVK Genel Tebliği’nde kurumların, TUGS’a kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve bunların devrinden elde ettiği kazançların, gerçek kişi ortaklara kâr payı olarak dağıtılması halinde, kurum kazancının tamamen veya kısmen gemi ve yatların işletmeciliğinden elde edilip edilmediğine bakılmaksızın, Gelir Vergisi Kanunu’nun Madde 94/6-(b)’ye göre tevkifat yapılması gerektiği hususu bildirilmiştir.
Bu kapsamdaki stopaj yükümlülüğü, TUGS’a kayıtlı ticaret gemileri ile turizm şirketleri envanterine kayıtlı ticari yatları işleten veya devre konu eden hem dar mükellef kurumlar ve hem de tam mükellef kurumlar tarafından yerine getirilecektir.
KVK Mad. 5/1-(a)’da düzenlenen iştirak kazançları istisna düzenlemesi uyarınca tam mükellef kurumlar vergisi mükelleflerine dağıtılan söz konusu kâr payları üzerinden vergi kesintisi yapılmayacak, anılan kurumlarca elde edilen kâr payları iştirak kazançları istisnasından yararlanacaktır.
Vergi kesintisi, kâr payı elde eden gerçek kişilerin gelir vergisine mahsuben yapıldığından, istisna hükmünün yapılacak vergi kesintisine etkisi bulunmamaktadır.
B.1.6- İhtiyaç fazlası malzemenin satılması halinde istisna uygulaması
4490 sayılı TUGSK’un TUGS’a kayıtlı gemilere ait ihtiyaç fazlası malzeme ve sabit kıymetlerin, deniz taşımacılığı faaliyetinin yürütülebilmesi için gemide bulunması zorunlu olan malzeme ve sabit kıymetlerden olması halinde, bunların devrinden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanabilecektir.
B.2- Gemiadamlarına Ödenen Ücretlerde Gelir Vergisi İstisna Uygulaması
4490 sayılı TUGSK 12’nci maddesinde TUGS’a kayıtlı gemilerde çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisi ve fonlardan müstesna olduğu hüküm altına alınmıştır.
Görüleceği üzere gemi adamlarına ödenen ücretlerde istisna uygulamasının yegâne şartı görev yapılan geminin TUGS’a kayıtlı olmasıdır.
Zira vergi idaresi tarafından verilen bir özelgede; 4490 sayılı TUGSK’un 12’nci maddesinde de Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerde ve yatlarda çalışan personele ödenen ücretlerin gelir vergisi ve fonlardan müstesna olduğu ancak, Mili Gemi Siciline kayıtlı gemiler ve bu gemilerde çalışan personelle ilgili olarak herhangi bir istisnaya yer verilmediği gerekçe gösterilerek "Liman Römorkörü" olarak kayıtlı bir gemide çalışan gemiadamlarına ödenen ücretlerin gelir vergisinden istisna edilmesinin mümkün bulunmadığı belirtilmiştir[12].
İstisna uygulaması sadece gemiadamlarının ücretleri için söz konusu olacak, işletmenin diğer çalışanları bu istisnadan yararlanamayacaktır. Bunlar özellikle, gemi dışındaki personeldir[13]. Gerek gemilerde çalışan personel dışındaki personele (şirket yöneticileri, büro çalışanları ve diğer personel) gemi işletmeleri tarafından ödenen ve gerekse de taşeron olarak bu gemilerde arızi olarak çalışan kişilere kendi işverenleri tarafından ödenen ücretler istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Gemiadamlarının ücretlerinde damga vergisi istisnası uygulanamaz. Kaldı ki, TUGSK, istisnanın gemiadamlarının ücretleri açısından olduğunu hüküm altına almıştır. Damga Vergisine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır[14]. Gemi personeline ödenen ücretler Damga Vergisi Kanunu’na ekli I sayılı tablonun IV/I-1 gereğince binde 6 oranında damga vergisine tabidir.
C.1- Faaliyetleri Kısmen Veya Tamamen Deniz Taşıma Araçlarının Kiralanması Veya Çeşitli Şekillerde İşletilmesi Olan Mükelleflere, Deniz Araçlarının Tesliminde, Tadil, Onarım Ve Bakım Hizmetlerinde, İmal Ve İnşasına İlişkin Yapılan Alım Ve Hizmetlerde Kdv İstisnası (KDVK Md.13/a)
Faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere, bu araçların teslimi, bu araçlara verilen tadil onarım ve bakım hizmetleri ile bu araçların imal ve inşası kapsamında yapılacak emtia ve hizmet alımları KDV’den istisna tutulmuştur.
KDV mükellefiyeti olmayan kişi ve kuruluşlar ile KDV mükellefiyeti bulunmakla birlikte faaliyetleri istisna kapsamındaki araçların kiralanması veya çeşitli şekilde işletilmesi olmayanlara, Kanunun (13/a) maddesi kapsamında yapılan söz konusu araçların teslimi, tadil, onarım ve bakım hizmetleri ile imal ve inşası kapsamında yapılacak emtia ve hizmet alımlarında istisna uygulanmayacaktır.
Ayrıca faaliyetleri kısmen veya tamamen söz konusu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflerin bu amaç dışında kendi özel kullanımları için belirtilen niteliklerdeki emtia ve hizmet alımlarında istisna uygulanmayacaktır
İstisnanın kapsamına; deniz taşıma araçları, yüzer tesisler ve yüzer araçlar (gemi, yat, kotra, yüzer platform) girmektedir. İnşa halinde gemi olarak tanımlanan tekne kabuğu teslimleri de bu kapsamda KDV’den istisnadır.
Deniz Araçlarının Tesliminde;
İstisna kapsamındaki araçların bedelsiz, icra yoluyla veya benzeri şekillerde satılması veya alınması istisna uygulamasına engel değildir.
Sportif eğlence amacına yönelik deniz motosikletleri, paraşüt çekme tekneleri, sürat motorları, yelkenli tekneler, motorlu paraşüt ve balonlar ile benzerlerinin ve bunların ana motorlarının teslimlerinde istisna uygulanmaz. Simülatör olarak adlandırılan cihazlar ile yüzer tesis niteliğinde olmayan balık çiftlikleri, su ürünleri üretme tesisleri ve benzerleri de istisna kapsamında değerlendirilemeyecektir.
3065 sayılı Kanunun (16/1-a) maddesine göre yurtiçinde teslimleri KDV’den istisna olan malların ithali de vergiden istisnadır.
Buna göre, araçların ithalinde de yukarıdaki şartların gerçekleşmesi halinde istisna uygulanır. İstisnanın uygulanabilmesi için ithal edilecek malların, istisna kapsamında yer aldığını gösteren istisna belgesinin ilgili Gümrük İdaresine ibrazı yeterlidir.
Araçların parça halinde (aynı gümrük beyannamesi kapsamında) ithali istisna uygulamasına engel değildir.
Araçların, imal veya inşa aşamasından sonra ana motor hariç aksam ve parçalarının ithali (Kanunun (16/1-b) maddesi kapsamında olmaması halinde) KDV’ye tabidir. 3065 sayılı Kanunun (13/a) ve (16/1-a) maddelerinde yer alan istisna hükümleri uyarınca KDV ödenmeksizin ithal edilen araçların ticari faaliyetlerde kullanılmadığının tespiti halinde, istisna şartlarının kaybedilmesi nedeniyle alınması gereken vergi Kanunun 48 ve 51 inci maddeleri gereğince ilgili Gümrük İdaresince 4458 sayılı Gümrük Kanunundaki 17 esaslara göre tahsil edilir.
3065 sayılı Kanunun (13/a) maddesinde belirtilen araçların yürürlükteki ihracat hükümleri çerçevesinde yurt dışı edilmesi halinde ihracat istisnası kapsamında işlem yapılacağı tabiidir.
İstisna kapsamında satın alınan araç ve yüzer tesislerin satıcılara iadesinde KDV hesaplanmaz.
Deniz Araçlarına Verilen Tadil Onarım Ve Bakım Hizmetlerinde;
Araçların tadil, onarım ve bakımını istisna kapsamında yaptırmak isteyen mükellefler tarafından tadil, onarım ve bakım yapılacak araçlar için hazırlanan proje kapsamındaki hizmetlere ilişkin liste elektronik ortamda sisteme girilir. Birden fazla araç için tadil, onarım ve bakım yaptıracak mükelleflerin takvim yılı aşılmamak kaydıyla kendilerince belirlenen bir dönemdeki istisna kapsamındaki hizmet alımları için tek bir proje hazırlayarak elektronik ortamda sisteme girmeleri de mümkündür. Mükellefler bu hizmetlere ilişkin listeyi elektronik ortamda sisteme girdikten sonra vergi dairesine istisna belgesi almak için başvuruda bulunurlar.
Vergi dairesi tarafından durumu, iştigal konusu, aracın mahiyeti göz önüne alınarak yapılan değerlendirme sonucunda Şartları taşıyan mükelleflere, elektronik olarak sisteme girilen hizmetlerle sınırlı olmak üzere istisna belgesi verilecektir.
Vergi dairesinden alınan istisna belgesinin alıcı tarafından onaylanmış bir örneği mükellef tarafından hizmeti sunanlara verilecek, bu belge hizmeti sunanlar tarafından 213 sayılı Kanunun muhafaza ve ibraz hükümlerine uygun olarak saklanacaktır.
İstisna kapsamında hizmet alanlar, istisna belgesinin bittiği tarih itibarıyla belgeyi vergi dairesine ibraz ederek kapattırmak zorundadır. Vergi dairesi istisna belgesinde yer alan hizmet bölümlerinin satıcılar tarafından doldurulup doldurulmadığını ve faturalarla uyumunu kontrol ederek istisna belgesini kapatır.
Bu belgelere dayanılarak istisna kapsamında yapılan hizmet ifaları ile ilgili olarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda KDV gösterilmez. Ayrıca fatura ve benzeri belgede istisna belgesinin tarih ve numarasına atıf yapılarak 3065 sayılı Kanunun (13/a) maddesi kapsamında istisna uygulandığına ilişkin bir açıklamaya yer verilir.
Tadil, onarım ve bakım hizmetlerine ilişkin istisna tek aşamalı olduğundan, ana yüklenici firmaya taşeron firma tarafından verilen hizmetler KDV’ye tabi olacak, ana yüklenici tarafından araç sahibi adına düzenlenecek faturada ise KDV hesaplanmayacaktır.
Şahsi servet konusu olan ve zati ihtiyaçlar için iktisap edilecek araçlara verilen tadil, bakım ve onarım hizmetleri istisnadan faydalanamaz.
Deniz Araçların İmal ve İnşası ile İlgili Yapılan Teslim ve Hizmetler
Söz konusu istisnanın uygulanma şartları madde metninde aşağıdaki gibi belirtilmiştir:
-İstisna kapsamındaki teslim ve hizmetler mükelleflere yapılmalıdır. Dolayısıyla mükellef olmayanlara yapılan teslim ve hizmetlerin bu kapsamda istisna olması mümkün değildir.
-İstisnadan yararlanabilecek mükellefler, faaliyetleri kısmen veya tamamen deniz, hava ve demiryolu taşıma araçlarının, yüzer tesis ve araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükellefler olmalıdır.
-İstisna kapsamındaki teslim ve hizmetler, söz konusu araç ve tesislerin imal ve inşasına yönelik olmalıdır.
-İstisna kapsamında imal ve inşa edilebilecek araç ve tesislerin kapsamı bundan önceki iki bölümde açıklandığı şekilde olmalıdır.
-İstisna kapsamındaki araçların imal ve inşası, mükellefler tarafından bizzat yapılabileceği gibi sipariş üzerine başkasına da yaptırılabilir. Söz konusu araç ve tesislerin sipariş üzerine yaptırılması istisna uygulanmasına engel değildir.
Araçlarda bulunmadığı takdirde tescil işlemi yapılmayan (klima, jeneratör, telsiz, radar, sonar, soğutma sistemi, uydu cihazı, can yeleği, can salı vb. dahil) aksam ve parçaların araçları bizzat veya fiilen imal ve inşa edenlere teslimi, gemi inşaat mühendisince onaylı malzeme metraj raporuyla belgelendirilmesi şartıyla, istisna kapsamındadır. Araçların inşası tamamlanarak tescil işlemi yapıldıktan sonra, ana motor dışında kalan aksam ve parçaların teslimi ise istisna kapsamında değildir.
Ayrıca, aracın imal ve inşası ile doğrudan ilgili olmamakla birlikte, verilen hizmetin gerekli kıldığı ve aracın imaline ait projede gerekli tesisatın kurulmasına imkân verecek şekilde yerleri belirlenen ve yapılan hizmetle ilgili olarak zorunluluk teşkil eden dayanıklı tüketim malları (fırın, buzdolabı, televizyon vb.) gibi ürünlerin tesliminde de istisna uygulanır.
Taşıma aracının imal ve inşası ile ilgili olarak tedarikçi firmalardan alınan ve aracın maliyeti içinde olan gümrük müşavirliği, yükleme-boşaltma, dâhili nakliye ve benzeri hizmetler de istisna kapsamındadır.
C.2- Liman Meydanlarında Yapılan Hizmetlere İlişkin İstisna(KDVK Md.13/b)
3065 sayılı Kanunun (13/b) maddesinde, deniz taşıma araçları için liman meydanlarında yapılan hizmetlerin KDV’den istisna olduğu hükme bağlanmıştır. Bu istisna uygulamasına ilişkin usul ve esaslar aşağıda belirlenmiştir.
Bu hükme göre istisnanın uygulanması için hizmetin;
-Liman meydanlarında,
-Deniz taşıma araçları için,
yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla liman meydanlarında yapılmayan hizmetler deniz taşıma araçları için yapılsa bile istisnaya tabi olmazken; liman meydanlarında yapılmakla birlikte deniz taşıma araçları için yapılmayan hizmetlere de istisna uygulanması mümkün değildir.
İstisna kapsamına, liman meydanlarında yük ve yolcuya verilen tahmil, tahliye ve benzeri hizmetler de dâhil olmak üzere, deniz taşıma araçları için yapılan seyrüsefere ilişkin her türlü hizmet girmektedir. Bu kapsamda deniz taşıma aracına verilen temizlik, güvenlik gibi hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Düzenlenecek faturada istisna kapsamındaki hizmetin nev’inin yanı sıra, hangi deniz veya hava taşıma aracı için verildiğinin gösterilmesi şarttır.
Hizmetin liman ve hava meydanları işletmeleri yanında diğer gerçek ve tüzel kişiler tarafından ifa edilmesinin istisna uygulaması açısından önemi bulunmamaktadır.
Bu hizmetlerin gemi ve yük sahibi firmaların acentelerine yapılması veya hizmetlere ilişkin işlem veya ödemelerin acenteler tarafından gerçekleştirilmesi istisna uygulamasını etkilemez. Bu kapsamda, KDV’den istisna olarak temin edilen hizmetlerin Türk acenteler tarafından araç ve yük sahiplerinin bağlı olduğu yabancı acentelere yansıtılması da KDV’den istisnadır.
Liman meydanlarında verilen hizmetlere ilişkin söz konusu istisna, tek aşamalıdır. Bu nedenle araç ve yük sahibi firmalara veya acentelerine doğrudan ilk safhadaki asıl yüklenici tarafından verilen ve fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilir. Bu mükelleflerin istisna kapsamındaki hizmetlerle ilgili mal ve hizmet alımları ise genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir. Dolayısıyla, alt yükleniciler (taşeronlar) tarafından verilen ve asıl yükleniciye (ilk safhaya) fatura edilen hizmetler istisna kapsamında değerlendirilmez.
Bu kapsamda verilen hizmetlerde istisna uygulamasına ilişkin indirim, beyan ve iade konusunda detay açıklamalar Kdv Uygulama Genel Tebliği’nde yapılmıştır.
C.3- Hurda Gemilerin Sökülmesi Sonunda Elde Edilip Aynı Amaçla Kullanılmak Üzere Satılan Metal Aksam (pervane, motor, telsiz, radyo-teyp, uydu alıcısı vb.) Teslimlerinde Kdv Tevkifat İstisnası
KDVK Madde 17/4-(g) bendinde metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi KDV’den müstesna olduğu, Mad. 18/1’inci bendinde ise bu malların teslimi ile ilgili olarak istisnadan vazgeçilmesinin mümkün olduğu hükmolunmuştur.
İstisnadan vazgeçilmesi halinde metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının tesliminde, KDV Uygulama Genel Tebliği[15]’nin (I/C-2.1.3.1/a ve b) bölümü kapsamındaki alıcılar tarafından (5/10) oranında KDV tevkifat uygulanacağı belirtilmiştir.
Tebliğin 2.1.3.3.3.2. no.lu başlığı altında yapılan açıklamaya göre hurda kavramı; her türlü metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam hurdasını, bunların hurda halindeki karışımlarını, aynen veya onarılmak suretiyle üretim amaçlarına uygun olarak kullanılamayacak haldeki metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam karakterli her türlü ham, yarı mamul ile mamul maddeyi ifade etmektedir.
Hurda gemilerden yapılan sökümler sonrası teslimlerde de yukarıdaki açıklamaya göre hareket edilir.
Buna göre, gemi söküm işlerinde hurda gemilerin sökülmesi sonunda elde edilen metal aksam (pervane, motor, telsiz, radyo-teyp, uydu alıcısı vb.) aynı amaçla kullanılmak üzere satılıyorsa alıcılar tarafından KDV tevkifatı yapılmayacaktır.
Söz konusu aksamın kullanılamaz durumda olması halinde ise bunların, sökenler tarafından tesliminde ve sonraki safhalarda tevkifat uygulanacaktır.
Aynı şekilde, hurda gemilerden sökülen sac aksamın, sökenler tarafından tesliminde ve sonraki safhalarda el değiştirmelerinde de tevkifat uygulanır.
C.4- TUGS ve Millî Gemi Siciline(MGS) Kayıtlı Olup Münhasıran Yük ve Yolcu Taşıyan Gemilere, Ticarî Yatlara, Hizmet ve Balıkçı Gemilerine Teknik Özelliği ile Mütenasip Miktardaki Yakıt Teslimlerinde Ötv İstisnası
01.07.2003 tarih ve 2003/5868 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Kararın 1.nci maddesi ile TUGS’a ve Millî Gemi Siciline kayıtlı, kabotaj hattında münhasıran yük ve yolcu taşıyan gemilere, ticarî yatlara, hizmet ve balıkçı gemilerine miktarı gemilerin teknik özelliklerine göre tespit edilmek ve jurnale işlenmek kaydıyla verilecek akaryakıtın özel tüketim vergisi sıfıra indirilmiştir.
4490 sayılı TUGSK 12’nci maddesinde TUGS’a kaydedilecek gemilere ve yatlara ilişkin alım, satım, ipotek, tescil, kredi, gemi kira, zaman çarteri ve tüm navlun sözleşmeleri damga vergisine ve harçlara; bu işlemler nedeniyle alınacak paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine ve fonlara tabi tutulmayacakları hüküm altına alınmıştır.
Kazançları bu şekilde gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilen gemi ve yatlardan bu kanun uyarınca kayıt harcı ve yıllık tonaj harcı adı altında ilci önemli harç alınması öngörülmektedir.
Kayıt harcı yurt içinde inşa edilen ya da yurt dışında devralınan bir gemi ya da yatın ilk defa gemi siciline kaydedilmesi sırasında maktu bir tutara ilave olarak her bir net ton başına alınan bir harçtır. Aynı gemi siciline tescil edilmek üzere ivazlı devredilecek gemi ve yatlarda bu harç yarı yarıya indirimli uygulanacaktır. Balıkçı gemileri için bu harcın sıfıra kadar indirilebilmesi hususunda Bakanlar Kuruluna yetki tanınmıştır.
Yıllık tonaj harcı esas itibariyle faaliyet kazançlarının kurumlar ve gelir vergisinden istisna edilmesinin karşılığı alınan bir harç olup bununla vergileme basitliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Gemiler ve yatlarda tamamen beher net ton başına hesaplanmıştır. Yıllık navlun geliri karşılığı alınan bu harcın Ocak ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte tahsil edilmesi öngörülmüştür. Yıllık tonaj harcı ödenmemesi halinde terkin ve tescil yapılamayacağı ve yeni sahibinin ödeme şartı belirtilmiştir. Harçlar öncelikle ABD Doları cinsinden hesaplandığından ABD Doları nın Türk Lirası karşılığının hesabında; tescile ilişkin harçlarda tescil tarihi, yıllık tonaj harcının taksitlerinde ise herbir taksitin ait olduğu ayın ilk günü için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca tespit ve ilân edilen döviz satış kurları esas alınacaktır.
SONUÇ
Küresel ticaretin büyük bir kısmının deniz taşımacılığı üzerinden gerçekleştiği, bu yönüyle uluslararası bir faaliyet niteliğine sahip deniz taşımacılığı alanında Türkiye'nin üçüncü ülkeler ile rekabet edebilmesini temin bakımından, ihtiyaç duyduğu gemilerin kendi bünyesinde kalmasını sağlamak ve münhasıran TUGS’a kayıtlı olmayan daha genç ve yüksek teknolojik donatılarına sahip ticaret gemilerine vergisel avantaj sağlayarak ülke deniz ticaret filosuna kazandırmak maksadıyla hazırlanan 4490 sayılı TUGSK 12’nci maddesi bu yönüyle faydalı, anlamlı ve yerinde bir düzenlemeydi.
Zira uluslararası rekabet, daha genç ve daha yeni teknolojiye sahip, dolayısıyla yatırım maliyeti yüksek gemilerden oluşan bir filoyu gerekli kılmakta ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için söz konusu sabit maliyetlere katlanmak deniz taşımacılığı alanında uluslararası rekabette dezavantaj sağlamaktadır. Bunun yerine zararlı vergi rekabetine girmeden çeşitli vergisel avantajlarla yabancı memleket gemilerinin TUGS’a kaydını temin daha marjinal bir uygulama olarak kabul edilmiş ve bu amaçla uygulamaya konulmuştur.
Ancak 6770 sayılı Torba Yasa’nın 15’inci maddesi uyarınca 4490 sayılı TUGSK’un “Mali hükümler” başlıklı 12’nci maddesinde yapılan yeni düzenlemede; TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların 6770 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.01.2017 tarihinden itibaren bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden doğan kazançlar için de bu istisnadan yararlanılabileceğine ilişkin hüküm tartışma konusu yaratmıştır.
Bu yeni düzenleme ile Türk donatanlarının daha fazla vergi avantajı sağlayan kolay bayrak ülkelerine geçmeleri ve sonucunda Türk filosunun küçülmesine, Norveç ve Danimarka gibi denizci ülkelere karşı dezavantaj sağlayarak uluslararası rekabette zayıflamasına ve nihayetinde global deniz taşımacılığı ticaretinden daha az pay almasına sebep olacaktır.
Yaşanan ekonomik kaybın telafisi ve TUGS’dan ayrılanların yanı sıra diğer gemileri de transfer etmek için Türkiye, belki de daha fazla vergisel teşvikler sunarak bu alanda diğer ülkelerle zararlı vergi rekabeti içerisine girebilecek ve bu sefer mali istikrarı olumsuz yönde etkileyebilecektir.
Dolayısıyla söz konusu olumsuzlukların oluşumunu engellemek için 6770 sayılı Torba Yasa ile getirilen ve “TUGS’a kayıtlı gemi ve yatların bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden doğan kazançlarında bu istisnadan yararlanılabilmesine cevaz veren” düzenlemenin üzerinde bir miktar daha düşünmekte yarar vardır.
KAYNAKÇA
*YMM, Bağımsız Denetçi
[1] http://www.denizticaretodasi.org.tr/Shared%20Documents/Deniz%20Ticareti%20Dergisi/subat_ek_2017.pdf (Erişim Tarihi: 22.08.2017)
[2] http://www.denizticaretodasi.org.tr/Shared%20Documents/Deniz%20Ticareti%20Dergisi/subat_ek_2017.pdf (Erişim Tarihi: 22.08.2017)
[3] 21.12.1999 tarih ve 23913 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
[4] 4842 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte, 01.01.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, verilmesi gereken yıllık gelir ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisi tutarlarından ayrıca fon payı hesaplanması uygulaması kaldırılmıştır.
[5] 23.6.2000 tarih ve 24088 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
[6] 27.01.2017 tarih ve 29961 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
[7] 11.02.2017 tarih ve 29976 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
[8] 04.02.1957 tarih ve 9526 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gemi Sicili Nizamnamesi, 04.02.1995 tarih ve 19526 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Gemi Sicili Tüzüğü
[9] “TUGSK. m. 3. Daha sonra BKK ile buna İzmir dâhil edilmiştir.”, Hayrettin Kurt “Türk Uluslararası Gemi Sicili Kanunu’nun Değerlendirilmesi” Ankara Barosu Dergisi, 2014/2, syf.278
[10] Deniz taşımacılığında, zamana veya yüke bağlı olarak geminin tamamını veya bir kısmını taşıtana tahsis etmek suretiyle yük ve eşya taşıma taahhüt sözleşmeleri kapsamında yapılan “Time-Charter İşletmeciliği” gemi işletmeciliği faaliyeti kapsamında değerlendirileceğinden, söz konusu faaliyetlerden elde edilen kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
[11] 14.02.2011 tarih ve 27846 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
[12]İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı, 22.02.2017 tarih ve 84098128-120.03[61-2016/33]-5869 sayılı Özelgesi
[13] 5422 sayılı Mülga KVK’ya ait 69 seri No’lu Genel Tebliğ
[14] İstanbul Defterdarlığı (05.01.2001 tarih ve 7211 sayılı Özelgesi).
[15] 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
23.01.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.