Şirketlerin daha etkin faaliyet göstermeleri, stratejik planları çerçevesinde farklı sektörlere yoğunlaşması vb. nedenler ile bölünmeye ihtiyaç olduğu dönemler olmaktadır.
Kısmi bölünme müessesi vergi ve ticaret hukuku açısından detaylı bir konu olup,bu çalışma ile kısmi bölünme işlemlerinin tescil aşamasında yaşanan sorunlar ele alınmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda kısmi bölünme;
a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; “Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.”, aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise, “Bu maddeye göre yapılacak bölünmelerde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur.” hükmüne yer verilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 162 maddesinde;
Bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması hâlinde 473, 474 ve 592 nci maddeler ile kooperatiflerde Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesine dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü maddeleri uygulanmaz.
Bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması halinde Kanunun 474. maddesinde yer alan alacaklılara çağrı ilanına ilişkin hükümleri uygulanmaz. Ayrıca azaltıma ilişkin rapor ve bekleme süresi de işlemez.
TTK 159/b maddesine göre “Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini oluşturur.”
Kısmi bölünme sonucunda çıkarılan paylar bölünen şirkete veriliyorsa sermaye azaltımı yapılmamaktadır. İştirak modeli olarak adlandırılan bu bölünme şekli ile bölünen şirketin defter kayıtlarında iştirak/bağlı ortaklık payı oluşmaktadır.
Ancak paylar bölünen şirket ortaklarına verildiğinde varlık çıkışı gerçekleştiğinden sermaye azaltımı yapılması gerekmektedir.
Ticaret Sicil Müdürlükleri eş zamanlı sermaye artırımı yapılmadığı durumda 3 ay bekleme süresini işletmektedir. Hatta çıkan varlık sermayeden büyük olması durumunda negatif sermayeye dönüşmesi nedeni ile (eş zamanlı sermaye artış yapılsada dahi) iki kez sermaye artışı yapılması istenmektedir.
Ticaret Sicil Müdürlükleri ; TSY 82/2 gereği şirketler sadece zarardan dolayı yeniden yapılandırma amacı ile azaltım yaptıklarında asgari sermayenin altına düşüp sıfıra inebilirler. Bu husus dışında hiç bir şekilde eşzamanlı artırım da yapılsa ve hatta nihai artırım halini de alsa, asgari sermayenin altında azaltım yapılamayacağı, Önce sermaye artırımı yapılıp akabinde ilgili bölünme işlemi yapılması gerektiği bilgisini vermektedirler.
Bu durumda sermaye şirketleri bölünme işlemini gerçekleştirmeleri için gereksiz/atıl bir sermaye koymak durumunda kalmaktadırlar.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 174 maddesinde; Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla, alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde bulunmaya çağrılacağı, 175 inci maddesinde ise; Bölünmeye katılan şirketler, 174 üncü maddede öngörülen ilanların yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak zorunda olunduğu, Bölünme ile, alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin ispatı hâlinde, teminat altına almak yükümünün ortadan kalkacağı ve diğer alacaklıların zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, şirket, teminat göstermek yerine borcu ödeyebileceği hükme bağlanmıştır.
“Bölünme ile, alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin ispatı hâlinde, teminat altına almak yükümünün ortadan kalkacağı” hükümleri çerçevesinde ;
Kısmi bölünme kaynaklı sermaye azaltımı sonrasında alacaklıların alacaklılarını tehlikeye düşürecek bir durum oluşmayacağı ve kısmi bölünen şirket alacaklılarının haklarını fazlasıyla karşılayacak miktarda aktifin şirkette var olduğu YMM raporu ile tevsik edilebilmektedir.
Şirket bölünmelerinde alacaklıların haklarının düşmediğinin ispatı halinde öngörülen teminat süresi beklenmeksizin işlemin gerçekleştirilebilmesi bakımından ispatın ve teminatın hangi yollarla ve hangi tutarda sağlanacağı hususları da mevzuatta açık değildir ve uygulamada nasıl yapılacağı belirsizdir.
TTK’nun 159. Ve müteakip maddelerinde detaylı olarak düzenlenen şirket bölünmeleri nedeniyle gerçekleşen sermaye azaltımının, kanaatimizce ayrı bir tür olarak ele alınması ve sermaye azaltılması türleri arasında sayılması gerekmektedir. Zira sermaye azaltılması konusunu açıklayan genel hükümler niteliğindeki 473 ve 474. maddelerinin bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin azaltılması halinde uygulanamayacağı belirtilmiştir.
7417 sayılı Kanunla 6183 sayılı Kanunun 10. Maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“2. Bankalar tarafından verilen süresiz ve şartsız teminat mektupları ile sigorta şirketleri tarafından verilen süresiz ve şartsız kefalet senetleri”
Sigorta şirketleri tarafından sigorta kefaleti kapsamında verilecek kefalet senetleri vergi, SGK, belediyeler ve diğer kamu kurumlarına olan borçların tecil-taksitlendirilmesinde teminat olarak kabul edilebilecek olup, kısmi bölünme işlemlerinde alacaklıların alacaklarını korunmasında teminat olarak değerlendirilerek işlem tesis edilmesinin faydalı olacağını düşünmekteyim.
Özvarlığını koruyan şirketlerin tekrar özkaynaklarda var olan kaynaklarından veya nakit sermaye konularak esas sermayenin bir kez daha artırılması mükerrer bir işlem olacağından firmalara hem süre kaybı hem de ilave işlem maliyetleri (Rekabet kurumuna iki kere harç ödenmesi vb.) ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
Bu nedenle;
1-Eskisi gibi ilk aşamada negatif sermayeye dönülse dahi bölünen şirketin özvarlığının pozitif olması durumunda ve eş zamanlı sermaye artış yapılması halinde kısmi bölünme işleminin tescil edilmesi gerekir.
2-Sermaye artışı yapılmaması durumunda 3 aylık bekleme süresi yerine azalan sermaye kadar teminat mektubu verilerek, tescilin gerçekleşmesi sağlanmalıdır.
3-Yeminli Mali Müşavir, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya Denetçi raporunda, tüm alacakların teminat altına alındığının veya alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin ispatlanması halinde, üç aylık teminat süresi beklenmeden genel kurulda bölünme kararı alınabilir, olmalıdır. Kanunda olan bu düzenleme uygulamada karşılığını maalesef bulamamaktadır.
Kanun koyucu tarafından sınırları ihdas edilen kanun hükümleri; Bakanlık görüşleri ve iç yazışmaları ile kısıtlanarak uygulamalarda çıkılamaz sonuçları beraberinde getirmekte olup, şirketler nezdinde zaman ve maliyet kaybı oluşturmaktadır.
Uygulama birliğinin sağlanması için yeniden yapılandırma olarak adlandırdığımız nevi değişikliği, birleşme, bölünme işlemlerinde sade, anlaşılır ve uygulanabilir genelge veya idari düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
KAYNAKÇA
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu,
5995 Sayılı Ticaret Sicili Yönetmeliği
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu,
13.12.021 tarih ve 50035491-431.04-699741 sayılı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Kısmi Bölünme yazısı
07.09.2018 tarih ve 50035491-449 Sayılı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Kısmi Bölünme yazısı
09.12.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.