I.GİRİŞ
19.10.2017 tarihinde Muhasebe TR aracılığıyla paylaştığımız “Şüpheli Ticari Alacaklara Ait KDV Gider Yerine İndirim Olarak Dikkate Alınmalı” konulu makalede bahsettiğim öneri meclise sunulan tasarıya eklenmiştir.
28.02.2018 tarihinde TBMM’ye sevk edilen KDV KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI ile önemli düzenlemeler ele alınacaktır. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşmeye başlanacak olan tasarıda yer alan değersiz alacaklarda KDV indirimi hususunu değerlendireceğim.
II.DEĞERLENDİRME
Vergi Usul Kanununun 322, 323 ve 324 üncü maddelerinde düzenlenen sırasıyla Değersiz Alacaklar, Şüpheli Alacaklar ve Vazgeçilen Alacaklardır.
213 sayılı Kanunun 322 nci maddesi düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak nitelendirilmiştir.
Görüldüğü gibi değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Kanaat verici vesikalarla ilgili açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Gelir İdaresinin vermiş olduğu özelgelerde Vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılmıştır.
- Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,
- Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,
- Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,
- Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,
- Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,
- Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,
- Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
- Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
Öte yandan, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması da mümkün bulunmamaktadır. Diğer taraftan daha önceden karşılık ayırmak sureti ile zarar yazılmış olan alacakların değersiz hale geldiğinde tekrardan zarar yazılamayacağı tabiidir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, bir alacağın değersiz alacak olarak değerlendirilmesi için alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya yukarıda örnek verilen kanaat verici vesikalar ile tevsik edilmesi icap etmektedir.
Mevcut KDV mevzuatımız “ödeme” değil “tahakkuk esasını” kabul etmektedir.
Dönemsellik ilkesi, gelir veya giderin ilgili olduğu yılda dikkate alınması gerektiğini, tahakkuk ilkesi ise gelir veya gider unsurunun doğuşu ile birlikte dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir.
Şirketler tahsil edilemeyen alacaklarını, mal ve hizmet satışını gerçekleştirdikleri anda hasılat olarak kaydetmektedirler. Ancak, diğer taraftan, alacaklarını zamanında tahsil edemedikleri veya tahsil edilmesinin mümkün olmadığı durumlarda bu tutarlar üzerinden vergi ödemek zorunda kalmaktadırlar.
Bazı Avrupa ülkelerinde (İngiltere, Almanya) KDV’ye tabi bir işlem sebebiyle oluşan alacağın tahsil edilememesi durumunda ve belirli şartlar dâhilinde mükellefe KDV düzeltmesi yapılması olanağı sağlandığını görmekteyiz.
Tasarının 8. maddesi ile KDV Kanunu’nun “Vergi İndirimi” başlıklı 29. maddesinde yapılan düzenlemelere göre;
Değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmasına imkân tanınmaktadır. Bununla birlikte, şüpheli alacak uygulaması kapsamında gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmasının şart olacağına dair düzenleme yapılmaktadır.
Tasarı ile Vergi Usul Kanunu’nun 322.maddesi uyarınca “değersiz” hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılmak suretiyle düzeltilmesi imkanı getiriliyor.
III. SONUÇ:
Değersiz alacak ve şüpheli alacak uygulamalarında, alacak bedeli içinde yer alan KDV’nin gider yazılmayarak indirilecek KDV olarak dikkate alınabilmesine dair düzenleme öngörülmektedir. Bu düzenlemenin yukarıda anlatıldığı şekilde yasalaşması durumunda daha önce yaşanan mağduriyetlerin giderileceğini düşünmekteyim.
KAYNAKÇA:
- 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Madde 322
- KDV Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
15.03.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.