Mükellefler ile vergi idaresi arasında çıkan uyuşmazlıklar genel itibariyle idari ve yargısal yollarla çözüm bulmaktadır. Vergi ile ilgili uyuşmazlıklarda mükellefler idari yöntemlerle sorunun çözümünde sonuç alamadıklarında hukuk devletinin gereği ilgili uyuşmazlıkları yargıya taşımaktadır. Yargılamanın sonucunda idarenin yargısal denetimi yapılmakta hukuk devletinin olmanın gereği olarak vergilendirmenin kanuna uygunluğu sağlanmaktadır. İlgili çalışmamızda Vergi Usul Kanunu ve İdari Yargılama Usul Kanunu çerçevesinde Türk Vergi Sisteminde vergisel kanun yolları genel hatları ile ifade edilecektir.
Kimler Dava Açabilir?
VUK Madde 377’ye göre mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere ilgili mükellefler kendilerine tebliğ edilen vergi ceza ihbarnameleri, ödeme emirleri ve diğer vergilendirmeye ilişkin resmi evrakları tebliğ tarihi itibariyle kanuni süreler içerisinde vergi mahkemelerinde dava konusu yapabilmektedir. Öte yandan Davalar, ilgili vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır. Dilekçelerin muhteva etmesi gereken hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesine göre; “1. İdarî davalar, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılır.
2. Dilekçelerde;
a) Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adresleri ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
"b) Davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı deliller,
c) Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,
d) Vergi, resim, harç, benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktar,
e) Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya vergi cezasının nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi ve numarası ve varsa mükellef hesap numarası,” gösterilmelidir.
Dava Açma Süreleri
İYUK 7. maddeye göre; “1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2. Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin: tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar.
3. Adresleri belli olmayanlara özel kanunlarındaki hükümlere göre ilan yoluyla bildirim yapılan hallerde, özel kanununda aksine bir hüküm bulunmadıkça süre son ilan tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün sonra işlemeye başlar.
4. İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.”
Hükümden anlaşılacağı üzere vergi mahkemelerinde genel dava açma süresi tebliğ yapılan günü takip eden günden itibaren 30 gündür. Örneğin mükellefe ikmalen veya re’sen yapılan bir tarhiyatın vergi ihbarnamesi ile tebliğ edilmesi sonrası kanuni süreler işlemeye başlayacaktır. Her ne kadar 30 günlük süreler genel dava açma süresi ise de mükellef kendisine yapılan bir ödeme emrine karşı 6183 Sayılı Kanun gereği 15 günlük dava açma süresine tabidir.
Hangi Durumda Dava Konusu Yapılabilir?
Yukarıda bahsettiğimiz üzere vergisel bir uyuşmazlığın yargı organlarında dava konusu yapılabilmesi için VUK 378. madde düzenlendiği üzere verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması lazımdır. Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu duruma dava konusu yapılabilmesi ihtirazi kayıt ile beyan vermeleri şartına bağlıdır.
Vergisel Uyuşmazlıkların Dava Konusu Yapılmasının Tahsile Etkisi
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27/4 maddesine göre; “Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri malî yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.” Görüldüğü üzere dava konusu yapılan uyuşmazlıklarda tahsil işleminin durdurulması için ayrıca yürütmenin durdurulması kararı almaya gerek yoktur.
Vergi Uyuşmazlıkları Hangi Mahkemelerde Dava Konusu Yapılmalı?
Türk yargı sisteminde vergi uyuşmazlıkları rakam ne olursa olsun ilk derece mahkemeleri olan vergi mahkemelerinde açılması gerekmektedir. Yetkili mahkeme ise İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 37’ye göre;
“a) Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen,
b) Gümrük Kanununa göre alınması gereken vergilerle Vergi Usul Kanunu gereğince şikâyet yoluyla vergi düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren,
c) Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasında, ödeme emrini düzenleyen,
d) Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan,
Dairenin bulunduğu yerdeki vergi mahkemesidir.”
Vergi uyuşmazlıklarında genel hatlarıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu usul hükümleri uygulanmaktadır. İlk derece sıfatıyla Vergi Mahkemelerin kararları dava konusu tutarlara göre tek, iki ya da üç aşamalı olabilmektedir. Davanın kaç aşamalı olacağına ilişkin tutar, örneğin davanın konusu vergi/ceza ihbarnamesinin iptali ise ihbarnamedeki tutar olan vergi ve ceza tutarı, ya da örneğin davanın konusu ödeme emrinin iptali ise ödeme emri tutarı olacaktır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45, 46, 51 ve 53 maddelerinde vergi mahkemesi kararlarına karşı başvuru yolları düzenlenmiştir. İlgili kanununun 45. maddesinde düzenlenen istinaf, 46 ve devam maddelerinde düzenlenen temyiz ve 54. maddesinde (mülga) düzenlenen kararın düzeltilmesi olağan kanun yollarını ifade ederken, 53. maddesinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 51. maddesinde düzenlenen kanun yararına temyiz de olağanüstü kanun yollarını oluşturmaktadır.
Olağan Kanun Yolları
1. İstinaf
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45. maddesine göre; “ İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını (2020 yılı için 7000 TL) geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. İstinaf, temyizin şekil ve usullerine tabidir. İstinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.
Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir. Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir. Bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır.”
Kanunun hükmünden anlaşılacağı üzere vergi mahkemelerinin dava konusu tutarın 2020 için 7000 TL’yi aşmayan kararları kesin hükmündedir ve bölge idare mahkemelerinde istinaf yolu ile yeniden dava konusu yapılması mümkün değildir.
2. Temyiz
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 45/b maddesine göre konusu yüz bin Türk lirasını (2020 için 176 Bin Türk Lirası) aşan Bölge İdare Mahkemelerinin vergi ile ilgili kararları, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebilir. Temyiz süreci ile kararların hukuka uygunluğun denetlenmektedir. Temyiz aşamasında kural olarak yeniden incelenme yapılmaz.
Olağan Üstü Kanun Yolları
1. Kanun Yararına Temyiz
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 51. maddesinde düzenlenen kanunu yararına göre temyiz İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan merci kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.
2. Yargılamanın Yenilenmesi
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 53. maddesinde sayılı nedenlerin varlığı halinde danıştay ile bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinden verilen kararlar hakkında, yargılamanın yenilenmesi istenebilir. Temel itibarıyla yargılamanın yapıldığı sırada elde olmayan sebeplerden dolayı yargılamanın sonucunu etkileyecek bazı belge ve bilgilerin yargılama tamamlandıktan sonra ortaya çıkması halinde, taraflar "Yargılamanın Yenilenmesi" talebinde bulunabilirler.
Vergi yargılamasında yapılan yargılama neticesinde verilen kararların hukuka uygunluğunun denetimini 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümleri doğrultusunda yerine getirilmektedir. 2577 Sayılı Kanun'un 45, 46, 51 ve 53 maddelerinde vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve danıştay kararlarına karşı başvuru yolları düzenlenmiştir. İYUK’ta yer alan kanun yolu davanın taraflarına tanınan hukuki bir yoldur. Yargı sisteminde yapılan yargılamalar her zaman adil ve hukuka uygun olmayabilir bu itibarla yanlış olduğu iddia edilen kararların tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi sağlanır. Kanun yoluna başvurulmaması halinde kanun yolu tükenir ve kararlar kesinleşir.
İlgili çalışmamızda konusunu vergi uyuşmazlıklarının oluşturduğu sorunlarda açılabilecek davalara ilişkin usul ve kanun yolları hakkında genel bilgi verilip somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Daha detaylı bilgi için ilgili mevzuatlara bakılması gerekmektedir.
17.03.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.