Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik mesleği genel esaslar itibari ile müşterilerine profesyonel olarak hizmet veren finans, yatırım, bütçeleme, mali. yönetim ve maliyet konularında işletmelere ve şirketlere yön vermesi gereken bir meslek dalı olmasına rağmen, günümüzde kamuya karşı hesap veren, vergi çıkartan ve bir takım formları ve beyanameleri süre ile yarışarak yetiştirme derdine düşen bir meslek haline gelmiştir. Oysa globalleşen dünya ekonomileri,şirketlerin ve firmaların muhasebe sistemlerini ve bilançoların güvenirliliği konusunda bu meslek dalını çok önemli hale getirmiştir. Şirketlerin ve firmaların durumunu ortaya koyan fotografları bu mesleğin gerekli çabası ile mümkün olmaktadır. Ancak bu meslek dalı ülkemizde hala katip gözüyle bakılmaktadır.İşin kötüsü Maliye Bakanlığı bu meslek grubunu emrinde çalışan bir memurlar olarak görerek iş üstüne iş yüklemektedir. Maliye Bakanlığı’nın çok daha etkin kontrol sistemleri yerine, bir takım bürokratik form ve beyannamelerle meslek gurubuna iş yüklemektedir. Bu nedenle mesaisinin büyük bir kısmına bilgisayar başında geçiren hatta ailesini ve sosyal yaşamını ihmal derecesine ulaşan bir durumla karşı karşıya kalmıştır.
Bu mücadelesini sürdüren meslek mensubu defterini tuttuğu işyerlerini tam olarak izleme ve gözlemlemleme yapmasınıda güçleştirmiştir. Bu duruma düşen meslek mensubu, ayrıca Maliye Bakanlığı tarafından vergi ve cezanın tahsilini güvence altına alacak bir mali kontrol aracına dönüştürmek istenmektedir. Bu nedenle meslek mensubunun sorumluluğu bir mali polis hüviyetine sokulmaya başlanmıştır.
Vergilendirme olgusunun en önemli faktörü hiç kuşkusuz mükelleflerdir. Mükelleflerin ticari faaliyetlerinin kanun, yönetmelik, tebliğ vb. mevzuat hükümlerine uygun gerçekleşmesi,kullanılan defter ve belgeler ile kayıtların belirlenen muhasebe ilke ve standartlara uygun olması ve gerçeği yansıtması, hem vergiyi alan devlet hem de aksi durumlarda cezai müeyyidelerle karşılaşması muhtemel olan mükellef açısından hayati önemdedir.Bütün dünyada giderek gelişen ve büyüyen ticari hayat ve buna paralel gelişme gösteren mali mevzuatın karmaşıklığı, mükelleflere vergisel ve mali yükümlülüklerinde yardımcı olmak üzere kısaca “meslek mensubu” denilen Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve daha sonra da Yeminli Mali Müşavirlik mesleklerin doğmasına yol açmıştır.Ancak ilk başta mükelleflere yardımcı olmak amacıyla doğan bu meslek, zamanla gelişme ve bazı kamusal sorumluluklar da yüklenerek, vergi alan ile vergi veren arasında çift taraflı fonksiyonu ifade eden önemli bir aktör konumuna ulaşmıştır. Türk Mali mevzuatın da, her ülkede olduğu gibi sosyal, politik ve hukuki yapılarından kaynaklanan kimi farklılıkları içermekle birlikte, dünyadaki bu gelişmeyle paralellik göstermiştir.”Çift Taraflı Fonksiyon” gören meslek mensupları, işlevlerini yerine getirebilmek için tanınan yetkilerin yanında, bazı sorumlulukların da yüklenmesi doğaldır. Mevzuatımızda sorumlulukla ilgili düzenlemeler yapılmış olmakla birlikte bunların düzenlediği kanunlar ve sistematiği açısında sorunlar olduğu da bir gerçektir. 3568 Sayılı Kanun, meslek mensuplarının tamamı ile ilgili bir sorumluluk getirmemiş, 12. Maddesinde sadece Yeminli Mali Müşavirler için ‘tasdikten doğan sorumluluk’ müessesini düzenlemiştir.Bundan başka bahse konu Kanun’ un 48. maddesinde disiplin cezaları tanımlanırken“ görevini bağımsızlık,tarafsızlık ve dürüstlükle yapmayan,tasdik yetkisini gerçeğe aykırı olarak kullanan, mükellefle birlikte kasten vergi ziyaına sebebiyet verdikleri mahkeme kararı kesinleşen vb.” meslek mensuplarının disiplin hükümleriyle cezalandırılacağı belirtilmiş olmakla birlikte, sebep olunan vergi ziyaından sorumlu olmakla ilgili herhangi bir düzenlemeye yer verilmemiştir. [1] Devlet ile Mükellef arasında bir köprü görevi gören meslek mensubu bu kadar önemli aktör olduğuna göre ve Devletin bir nevi ön denetim elemanı olarak çalışmasını istediği ve bu yönde de çalıştığı düşünülürse Devlet ayağında hiçbir itibar ve ilgi görmemektedir.Siyasi karar mekanizması olan Hükümetin ve Meslek mensuplarını temsil eden TÜRMOB ve Meslek Odaların farklı görüşlerde olmaları ve konulara farklı pencerelerden bakması, mesleki düşünce farklarının bulunmasından dolayı her zaman bir uyum sorunu yaşadığı bir gerçektir. Meslek mensupları bu mesleğin bir uygulayıcısı olarak sorumluluk almama gibi bir düşüncesi yoktur. Ancak bu sorumluluğu alırken Devlet ve İktidarda bulunan Hükümet tarafından bir taktir ve farklılık görmek istemektedir. Ayrıca Sorumluluğun çizgileri tartışma yaratmayacak bir ölçüde kesin çizgilerle belirlenmesi gereklidir. Ayrıca Maliye Politikaların ve Vergi yasalarının uygulanabilmesi, mutlaka uygulayıcı ve mükellef ile Devlet arasında köprü vazifesi gören meslek mensubu açısından görüşlerine değer verilerek, uygulanabilirliğini tartışılmalıdır. Sorumluluk verilirken yetkileri tartışılır olmamalıdır.
Bunca sorumluluk ve iş yükü olan meslek mensupları için önemli bir takım kolaylıklar düşünülmelidir. Robotik dijital muhasebe işlemleri tam olarak meslek hayata girmesi ile oluşacak , mesleki pratikler meslek hayatımıza ve sosyal hayatımıza katkılarını ilerleyen dönemlerde hep birlikte göreceğiz. Belirli bir süre alacağı da kuşkusuzdur.
Bu yazımın amacı ; şu anda yürürlükte olan bir vergi olan geçici verginin daha pratik bir yolla hem Kamu Maliyesi , Hem de meslek mensupları açısında pratik ve kolay olarak beyannamesinin verilmesi ve tahakkukudur. Ayrıca basında gördüğümüz kadarı ile Maliye Bakanı Mehmet ŞİMŞEK şirketler için bir asgari vergi uygulaması getirilmesi konusunda birtakım bilgileri beyanat verirken; benim önerimin tüm mükelleflerin vergi ödemesi konusunda çok daha etkili olacağı kanaatindeyim.
Kurum ve Gelir geçici vergi Gerçek usulde vergilendirilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin ödeme zorunluğu olan bir vergidir.
Bu vergi Gelir Vergisi Kanunu’ nun mükerrer 120 nci maddesinde,
” Ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, bu Kanunun ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin hükümlerine göre (indirim ve istisnalar ile Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri de dikkate alınarak) belirlenen ilgili hesap döneminin üçer aylık kazançları (42 nci madde kapsamına giren kazançlar ile noterlik görevini ifa ile mükellef olanların bu işlerden sağladıkları kazançlar hariç) üzerinden 103 üncü maddede yer alan tarifenin ilk gelir dilimine uygulanan oranda geçici vergi öderler. Geçici vergi matrahının hesaplanmasında dönem sonu mal mevcutları, kayıtlar üzerinden tespit edilebilir.”
Hükmünde yer almaktadır.
Geçici vergi bir nihai vergilendirme sistemi olmayıp, sadece ödenecek gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilmek üzere alınan bir vergidir. İlk çıktığı yıllarda adı Peşin Vergi idi. Prensip olarak alınan peşin vergi olan bu sistem ön vergi ödeme sistemidir.
Bu madde kapsamında meslek mensubu her üç aylık dönemde (son dönem üç aylık hariç) mükellefine tüm değerleme ve dönem sonu işlemlerini (hazır değerler, döviz değerlemeleri, menkul kıymet değerlemeleri, şüpheli alacak karşılıkları, değersiz alacak karşılıkları, reeskont uygulamaları, stokların değerlemesi, amortisman ayrılması vb.) yapması gereklidir. Bunu yaparken pek çok kriteri göz önüne alarak yapması belirli bir vakit kaybına yol açtığı gibi, gerekli özenin gösterilmesi durumuna göre mesai saatlerinin çok dışında bir çalışma yapmasına yol açmaktadır. Bu konumdaki defterine tüm hesaplama ve çalışmalarını yaptıktan sonra bir geçici vergi hesaplamaktadır.
Burada önerim şudur; HASILAT ESASLI GEÇİCİ VERGİ
Vergi sistemimizde bir nebze olsun girmiş olan bu sistem, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Hasılat esaslı kazanç tespiti” başlıklı 113 üncü maddesinde (2) tabi mükelleflerde nispeten uygulanan bir uygulamadır. Bu geçici vergi sistemini bu geçici vergiye tabi tüm mükelleflere uygulanması durumunda Kamu Maliyesi gerçek bir vergilemede tahsilat yapacağı gibi, bu beyannameyi hazırlayan meslek mensupları da çok kısa sürede bu beyannamelerini hazır hale getirilmesine yol açacaktır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------(2)193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Hasılat esaslı kazanç tespiti” başlıklı 113 üncü maddesinde, ” (7186 sayılı kanunun 1 inci maddesiyle değişen madde; Yürürlük: 19.07.2019) Şehir içi yolcu taşımacılığı faaliyetinde bulunan ve bu faaliyetlerinden kaynaklanan hasılatlarının tamamını elektronik ücret toplama sistemleri aracılığıyla elde eden mükelleflerin talep etmeleri hâlinde söz konusu faaliyetlerinden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının (25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 38 inci maddesi kapsamında hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükellefler için hesapladıkları katma değer vergisi dâhil tutarın) %10’u bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınır. Vergiye tabi kazancın bu suretle tespitinde ilgili faaliyete ilişkin giderler dikkate alınmaz ve bu kazanca herhangi bir indirim veya istisna uygulanmaz.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Hasılata göre oluşan geçici vergi üç dönem toplamı ,kanuni sürelerinde verilmesi gereken Yıllık Gelir Vergi ve Kurumlar Vergisi Beyannamesinde mahsup edilerek kalan tutar olursa ödenmelidir.
Her dönem hasılatına göre belirli bir tutarda geçici vergi tahakkuk eden mükelleflerine, her ne kadar kayıt dışı çalışma yapsalar bile, dönem sonunda oluşan net hasılatlarına göre ,bir vergi matrahları tahakkuk etmeleri ,hem Kamu Maliyesi ve meslek mensubu açısından çok verimli olacaktır.
Geçici vergi mükellefi olası bir dönem sonunda zarar etmesi durumunda, vergi inceleme sonucuna göre iade hakkı verilmelidir. Dönem sonunda oluşacak zararda İade oluşacak geçici vergi mahsup ve iadesi vergi incelemesine göre yapılması kamunun yararına olacaktır.
Geçmiş yıllarda oluşan geçmiş yıl zararları, bu verginin çıkması durumunda oluşacak kardan mahsup edileceği belirtilmelidir.
Bu geçici Vergide oran ne olmalıdır ? Bu oranı çok uzaklarda aramayalım. Her yıl Meslek Mensupları için Resmi Gazetede yayınlanan o yıla ait Serbest Muhasebecilik , Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Asgari Ücret Tarifesi yayınlanır. Bu yayınlanan Tarifedeki Yeminli Mali Müşavirlerin net satışlardan Yıllık Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi tastiki için uygulanan oranları uygulamak en doğru yöntem olacağı düşüncesindeyim.
2024 yılı oranlar aşağıdadır;
NET SATIŞLAR |
ORAN |
YAZI İLE |
103.000.000,00 TL KADAR OLANLARDA |
%02,5 |
BİNDE 2,5 |
SONRAKİ 103.000.000,00 TL İÇİN |
%02,25 |
BİNDE 2,25 |
SONRAKİ 155.000.000 TL İÇİN |
%01,25 |
BİNDE 1,25 |
SONRAKİ 155.000.000,00 TL İÇİN |
% 007,5 |
ONBİNDE 7,5 |
SONRAKİ 412.000.000,00 TL İÇİN |
% 003,75 |
ONBİNDE 3,75 |
SONRAKİ 2.162.000.000,00 TL İÇİN. |
% 0002 |
YÜZBİNDE 2 |
3.090.000.000,00 TL. AŞAN KISIM İÇİN |
% 0001,5 |
YÜZBİNDE 1,5 |
Bu oranları dikkate alarak yapılacak bir muhasebe yazılımı ile net satışlardan çok kısa sürede tüm vergi mükelleflerin geçici vergisini hazır hale gelecektir. Kişisel düşüncem tüm Türkiye’ nin geçici vergileri geçici vergi beyannameleri bir saatten kısa bir sürede bitecektir.
Son dönemde yapılan tüm yıl sonu işlemleri sonucu gelir vergisi ve kurumlar vergisi tahakkuk edecek olup, tüm vergi mükelleflerinin kazanç vergisi ödemeleri sağlanmış olacaktır. Bunun sonucu belge kullanımı artacak, gelir gider dengelenmesi için belge alımı daha dikkat edilir bir duruma gelecektir. Ekonomin olağan akışındaki bir işletmenin zarar etmesi olağan bir durumdur. Bu durumunda bir geçici vergi iadesi çıkması durumunda bu konunun vergi incelemesi yoluyla mahsup ve iade edilmesi yararlı olacağı düşüncesindeyim.
Belge kullanımı konusunda dijitalleşme, nakit kullanımın kısıtlaması vb. çok ilave edilecek konular ayrı bir makale konusu olsa da ,burada sadece hasılat esaslı geçici vergi yönünden irdelenmiştir.
Meslek mensupları şu konuda belki itirazları olabilir. Üçer aylık geçici vergi dönemlerinde defterlerin tüm işlemleri özellikle bankaları ve kredi hesapların işlendiği ve defterlerin en azından mizan verilir hale getirebileceğini belirtebilirler. Burada belirteceğim konu şudur; E-Defter sınırları günümüz enflasyon ortamında tutarı düşürülmeden bile pek çok KOBi’ ler ve işletmeler bu sınırları aştığı için girmektedir. E-Defter yaygınlaşması ve dijital dönüşümler bu konuda biz meslek mensuplarını defter kayıtlarını her zaman bu duruma uygun hale getirmemizi sağlayacaktır.
Tabi ki; Meslek mensuplarının iş yükü hafifletme adına pek çok kişisel düşünceme göre gereksiz beyanname ve bildirim kaldırması gereklidir. Bu konuda TÜRMOB ve Meslek Odalarına önemli görevler düşmektedir. İlerleyen zamanlarda bu kolaylıkları hayata geçirilmesini ümit ediyorum.
Sonuç olarak; Hem Kamu yararı hem de Meslek mensuplarının iş yükünü bir nebze hafifletmek adına bu öneriyi yapıyorum. Hasılat esaslı Geçici Vergi mükelleflere ödediği verginin doğru yerlere gitmesini sorgulamasını ve meslek mensuplarına oluşan bir iş yükünün biraz hafiflemesi ümidiyle yazılmış, olup, Kamu ve meslek mensuplarının yararına kaleme alınmıştır
[1]OZANSOY Ahmet,YaklaşımDergisi,sayı 176,Ağustos 2008,s.97
05.09.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.