Serbest piyasa ekonomisinin temel taşlarından biri de hiç şüphesiz etkin rekabet ortamının oluşmasıdır. Piyasa koşullarında bu etkinlik doğal olarak meydana gelecektir ancak esas olan rekabetin ne derece makul ve adil biçimde gerçekleşmiş olacağıdır. Yani esas olan haklı ve kurallara uygun rekabet ortamının teşekkül etmesi ve dürüst rekabet ortamının sağlanmasıdır. Bu ise haksız bir takım girişimlerin engellenmesiyle sağlanabilir. Bu makalede kanun ve gerekçe hükümleriyle haksız rekabet konusuna yer vererek konuya dair genel bakışı oluşturmaya çalışacağız. Haksız rekabet konusunun Türk Ticaret Kanununda yer almasının yanında ayrıca Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile de sağlıklı rekabet ortamının sağlanmasına yönelik özel düzenlemeler yapılmıştır. Türk Ticaret kanununun 54 ila 63. maddeleri haksız rekabete ilişkin kuralları iki taşıyıcı kolon üzerine inşa etmiştir. Birinci kolon, bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması gerekliliği, ikinci kolon dürüst davranış kurallarıdır.
Benimde çok sevdiğim bir kelime olan dürüstlük ifadesi düzenlemelerde geniş manada kurallara uygunluk olarak kullanılmıştır. Bozulmamış rekabet ortamından kasıt ise güven duyulan anlamında hilesiz ortamı işaret etmektedir. Ticari işleri yürütenlerin dürüstlük kurallarına riayet ederken bir taraftan centilmenliğe uygun hareket etmesi katışıksız saf rekabeti sağlayacaktır. Kulağa hoş gelen bu ifadelerin kanun koyucular tarafından incelikle seçildiği ve temiz bir ticari hayatı sağlamayı amaçladığı görülmektedir. Hükümde bahsedilen katılanlar ise ekonomi, tüketici ve kamu olarak kabul edilebilir. Böylece rekabet ortamının sadece rakipler arası ilişkilerden ibaret olmadığı daha kapsamlı olduğu düşünülmelidir.
Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aykırı davranışlar ticari uygulamalar bakımından haksız ve hukuka aykırı olarak kabul edilmiştir. Bu aykırılığı bertaraf edecek en önemli dayanak ise hiç şüphesiz dürüstlük kuralı olacaktır. Dürüstlük kuralına aykırılık ise iş etiğine, doğruluğa, dürüstlüğe ters, aldatıcı, yanıltıcı, kandırıcı biçimde olabilir. Eğer bunların varlığı rekabet ortamında kendisine yer bulursa rekabetin esas işlevi zedelenir ve beklenen sonuçların elde edilmesi mümkün olmaz. Türk Ticaret Kanununda dürüstlük ifadesi genel olarak İsviçre öğretisi ile açıklanmıştır. Fakat bu ifadeler Türk Medeni Kanunu ile tam olarak örtüşmediği kanun gerekçesinde zikredilmiştir. Ticaret Kanununun gerekçesinde haksız rekabet hususu oldukça geniş biçimde izah edilmiştir.
Türk Ticaret Kanununda İsviçre hukukunun bazı hükümleri temel alınmış olsa bile Türk hukuku genel olarak mahkeme kararlarını, özgün doktorini gözetmiştir. Çünkü oradaki düzenlemelerin amacı kendi ticari yapılarına özgülenmiştir. Mesela Karteller ve Diğer Rekabet Sınırlamaları Kanunu ya da Fiyat Gözetim Kanunu ile ilintili haksız rekabet düzenlemelerine yer verilmiştir. Türkiye de ise usul hükümleri Ticaret Kanununda yer almamıştır.
Türk Ticaret Kanununda haksız rekabet hallerinin özellikli durumlarından bazıları altı başlık halinde belirtilmiştir:
1) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar ve özellikle;
1.1. Başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek,
1.2. Kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek,
1.3. Paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
1.4. Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,
1.5. Kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek,
1.6. Seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
1.7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun gerçek değeri hakkında yanıltmak,
1.8. Müşterinin karar verme özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
1.9. Malların, iş ürünlerinin veya faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını, yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi yanıltmak,
1.10. Taksitle satım sözleşmelerine veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
1.11. Tüketici kredilerine ilişkin kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
1.12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı, ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri kullanmak.
2) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
2.1. Müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2.2. Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
2.3. İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
2.4. Onunla kendisinin bu tür bir sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine yöneltmek.
3) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma;
3.1. Kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
3.2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,
3.3. Kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak. 10988
4) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
5) İş şartlarına uymamak; özellikle kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
6) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf aleyhine;
6.1. Doğrudan veya yorum yoluyla uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
6.2. Sözleşmenin niteliğine önemli ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
Bu kategoriler dürüstlük kurallarına aykırı davranışların veya ticari uygulamaların, yüksek yargı kararlarına göre en çok rastlanılan halleri olarak kabul edilebilir. Dürüstlük kurallarına aykırılığın somut örnekleri olan bu kategoriler sınırlı değildir. Burada sayılmamış ancak kanunda ifade edilen durumlara uygun bulunan bir hal de haksız rekabet oluşturur. Ayrıca özel olarak sayılan kategorilerden birine giren bir somut olayı kanunen haksız rekabet olarak değerlendirmek için önce kategorinin kapsamında bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Düzenlemelerle korunan sadece rakipler, onlar bağlamında işletmeler ve soyut anlamda haklı, dürüst, hukuka uygun rekabet değil, aynı zamanda alıcılar ve dar söylemde tüketicilerin olduğu söylenebilir. Örneğin; ucuzluğu, seçilmiş bazı mallara uygulayıp, yani bunları tedarik fiyatının altında satıp “avlanmak” istenen müşterilerdir. Bu durumda korunanlar; rakipler, tedarikçiler, alıcılar özellikle tüketicilerdir.
Türk Ticaret kanununda haksız rekabete neden olabilecek durumlara ilişkin açılabilecek davalarda belirtilmiştir. Buna göre, haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin başvuracağı hukuki yollar;
1- Fiilin haksız olup olmadığının tespiti,
2- Haksız rekabetin men’i,
3- Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhası,
4- Kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini,
5- Türk Borçlar Kanununun 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesidir.
Davacı lehine ve “kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini” hükmünce tazminat olarak hakim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir. Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de yukarıda sayılan davaları açabilirler ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler. Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer mesleki ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal nitelikteki kurumlar da ilk üç davayı açabilirler. Haksız rekabet fiili, çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa ilk üç davanın çalıştıranlara karşı açılması mümkündür. Bazı durumlarda haksız fiil davalarında Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanır.
Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla işlenmişse yukarıda sayılan ilk üç dava yayımlanan iletinin sahipleri ile ilan veren kişilere karşı açılabilir. Ayrıca bu gibi durumların istisna halleri kanunda sayılmıştır. Haksız rekabet durumlarında, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her halde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrayacaktır. Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur. Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme ihtiyati tedbir alınmasına karar verebilir.
Haksız rekabet fiillerinden birini kasten işleyenlerden;
b) Kendi icap ve tekliflerinin rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri, iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, TTK.’nun 56. maddesi gereğince hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikayeti üzerine, her bir fiil dolayısıyla iki yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız rekabet fiili işlenirse ceza sorumluluğu, tüzel kişi adına hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar verilebilir.
Haksız rekabete yol açacak eylemler hukuki yaptırımlarla karşı karşıya kalmaya neden olabilir. Dolayısıyla karşı tarafı maddi ve manevi tahribata sokacak haksız rekabet fiili büyük cezalara ve altından kalkılması güç sonuçlara sebep olabilir. Bu cezaların maddi külfetinin yanında işletmenin ya da ticareti yapanın piyasadaki itibarının zedelenmesine yol açacağı muhakkaktır. Dolayısı ile ticari her türlü faaliyetin centilmence, hakkaniyetli, dürüst, incitici olmayan rekabet anlayışı ile icra edilmesi her türlü tacirin lehine olacaktır.
“Büyük olma yolundaki ilk adım, dürüst olmaktır.” S. Johnson
Kaynak:
-Türk Ticaret Kanunu
-Türk Ticaret Kanunu Gerekçesi
22.06.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.