Ülkemizde şirketler topluluğu bir hakim şirketin çatısı altında en az iki işletmeyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Aynı çatı altındaki bağlı şirketler ticari yaşamın gerekliklerini karşılama maksadı taşıyabilir. Toplulukta yer alanlar bağlı şirket olarak nitelendirilse de hukuken her şirket farklı tüzel kişiliğe sahiptir. Fakat buna rağmen topluluk söz konusu olduğunda şirketlerin bağımsızlığı bazen yoruma açık hale gelmektedir. Çünkü ana şirket, hakimiyeti altındaki şirketten talimatlarına uymasını isteyebilir. Böyle bir durumda bağlı şirketin küçük pay sahipleri ve yöneticilerinin mağduriyeti söz konusu olabilir. Şirketler topluluğundaki yöneticiler özen borcunu yerine getirirken bu hususları göz önünde bulundurmalıdırlar. Yöneticiler şirketler topluluğu olgusuna dikkat ederek alınan her türlü kararda kendilerinin sorumlu olduğunu, herhangi bir mağduriyete neden olmaları halinde tazminata mahkum olunabileceğini bilmelidir. Haklılığın göz ardı edildiği durumlarda bağımsız şirketin yönetim kurulu şirketin menfaatlerini gözetmelidir. Sorumlu, tedbirli ve özenli olmakta bunu gerekli kılar. Bunun aksine hakim şirketin menfaatinin korunması, ön planda tutulması, makro politikalar sebebiyle yavru şirketin kaybına neden olabilecek kararlar alınması da mümkündür. Hakim şirket lehine davranışlar yönetim kurulunun bağlı olması anlamına gelir ve özen borcunu yerine getirmesini zorlaştırır.
Avrupa’daki bazı ülkelerde bağlı işletmeler hukuku, şirketler topluluğu, grup adı altında istisnai düzenlemeler vardır. Türkiye’de ise ticaret, vergi, sermaye piyasası ve bankalar hukukunda buna dair düzenlemeler vardır. Şirkeler topluluğunun yıl sonun finansal tablolarını ya da konsolide finansal tablolarını hazırlanması buna örnek olarak gösterilebilir. Eski ticaret kanunda yer almayan uluslararası muhasebe standartlarıyla uyumlu Türkiye muhasebe standartlarına göre finansal tablo hazırlanması bu gibi işlemleri gerekli kılmaktadır. Vergi uygulamalarında transfer fiyatlandırması, örtülü kazanç ve örtülü sermaye düzenlemeleri grup şirketlerine ilişkin düzenlemeler kabul edilebilir. Bu bakımdan ticaret kanunu ve vergi kanunları iktisadi eylemlerin hukuk kurallarına uygun olmasını sağlar niteliktedir.
Ticaret kanununda şirketler topluluğunun yanı sıra topluluk ifadesine de yer verilmiştir. Ancak maksadını ifade etmesi ve hukuki olması bakımından şirketler topluluğu ifadesi yaygın olarak kullanılmaktadır. Şirketler topluluğunun ihdas edilmesindeki asıl gayenin ne olduğu önemli bir husustur. Burada sağlanmak istenen kısa ifadeyle hakimiyet ya da kontroldür. Daha doğrusu bağlı şirket üzerinde hakimiyet kurarak onu kontrol edebilme güdüsü daha makul ifade olabilir. Şirket üzerinde yönetimsel etki sağlanması halinde bu amaca ulaşılmış kabul edilir. Oy çokluğunun bir guruba ait olması alınan kararların ne yönde olacağı hakkında bilgi verir. Matematiksel olarak kontrol gücünün sağlanması durumunda yani sermaye çoğunluğu, yönetimdeki üyelerin çokluğu durumunda hakimiyet doğal olarak meydana gelir. Hakimiyet ve kontrol söz konusu olsa bile yönetimde bulunanların sorumluluğu değişmeyecektir.
Şirketler topluluğunda tepede yer alan işletmenin kontrol etmek ve tek elden yönetim hedefi bulunmaktadır. Kontrolün ve tek elden yönetimin sağlanamadığı, her şirketin doğrudan kendi politikalarının belirlediği durumda hakimiyet ve topluluktan bahsedilemez. Bazı Avrupa ülkelerinde şirketler topluluğu için tek elden yönetim benimsense de genel kabul edilen yaklaşım kontrol edebilmektir. Türk Ticaret Kanununda ise kontrol sistemi kabul edilmiştir. Ancak sözleşmeyle üye belirlemeye ait düzenlemede mevcuttur. Şirketler topluluğunun meydana gelmesinde Avrupa uygulamalarında işletmeler kavramı kabul edilirken ülkemizde yaygın olarak sermaye şirketleri esas alınmıştır. Buna rağmen kanunun 195. maddesinin 6. fıkrasında bunun geniş bir istisnası sağlanarak kapsam genişletilmiştir. Hüküm uyarınca, şirketler topluluğunun tepesinde, sermaye şirketi olmayan bir şirket, işletme veya gerçek kişi de olması mümkündür. Türkiye uygulamalarında şirketler topluluğunun daha ziyade sermaye şirketlerinden meydana geldiğini, kollektif ve komandit şirketin çok az tek kişi ticari işletmelerin ise topluluklarda pek yer almadığı ticaret kanunu gerekçesinde ifade edilmektedir.
Şirketler topluluğunun oluşmasında gerekli olan hakimiyet ve bağlılık durumları Türk Ticaret Kanununun 195. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre;
“(1) a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı olarak;
1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya
2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa, birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir. Bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller dışında, bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin hâkimiyetinin varlığına karinedir.
(3) Bir hâkim şirketin, bir veya birkaç bağlı şirket aracılığıyla bir diğer şirkete hâkim olması, dolaylı hâkimiyettir.
(4) Hâkim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur. Hâkim şirketler ana, bağlı şirketler yavru şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde de, 195 ilâ 209 uncu maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir sayılır. Konsolide tablolar hakkındaki hükümler saklıdır.
(6) Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade eder.”
Düzenlemede görüleceği üzere oy oranlarının dışında sözleşmeye dayalı hakimiyetin sağlanması da mümkündür. Yine yapılan düzenlemeden sermaye şirketlerinin dışındaki işletmelerin de bu ilişki içerisinde olabileceği anlaşılmaktadır. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi ülkemizde topluluk şirketlerinin genel olarak sermaye şirketlerinden meydana geldiğini söyleyebiliriz. Şirketler topluluğu arasında yapılacak işlemlerin vergi kanunları, ticaret kanunu, sermaye piyasası gibi düzenlemelere uygun yapılması son derece önemlidir. Hakim ve bağlı şirketler Türk Ticaret Kanunu ve Sermaye Piyasası düzenlemelerinde ifade edilen bildirim ve raporlama ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirirken gerekli özeni göstermelidir. Gerek tek kişi hakimiyeti gerekse bir ailenin kontrolünde olsa da topluluk şirketleri arasında gerçekleşecek her türlü işlemin raporlanabilir, şeffaf, açıklanabilir ve yasalara uygun olması gerekmektedir. Hakim ortaklar dışında diğer unsurların ya da topluluk dışı pay sahiplerinin zarar görebileceği işlemler tazminata sebep olabilir. Örtülü yolla kazanç aktarımı yaparak şirketi zarara uğratmak ve vergi kaybına neden olabilecek işlemler de topluluğun ve yönetimden sorumlu olanların cezai duruma düşmesine neden olabilir. Dolayısı ile şirketler topluluğunda yer alan her bir işletmenin yönetimi, sorumlu olduğu şirketin yönergesi doğrultusunda hareket etmeli şirketin menfaatini gözeterek dürüstlük kurallarına uygun, tedbirli yöneticinin özeniyle kararlar almalıdır.
Şirketler topluluğuyla ilgili bir diğer önemli konuda güvenden kaynaklanan sorumluluktur. Bu husus TTK.’nun 209. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili madde hükmünde “Hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma veya tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hâllerde, bu itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumludur.“ açıklamalarına yer verilmiştir. Düzenlemenin amacı hakim şirketin toplumda ya da tüketicide yarattığı güvenin kullanılması durumunda sonuçlarına katlanılmasını sağlamaktır. Bağlı şirketler, şirketler topluluğunun adını kullanmak suretiyle birtakım ticari menfaatler elde eder. Tüketicinin tercihi bağlı şirketten ziyade şirketler topluluğundan ya da hakim şirketten kaynaklanmış olabilir. Tüketici, şirketler topluluğuna ya da hakim şirkete duyduğu güvenden dolayı bağlı şirketin dürüstlüğüne, kalitesine, verilen bilgilerin doğruluğuna, teknolojisinin ve kalitesinin iyi olduğuna kanaat getirebilir. Bu seçimin ana nedeni bağlı şirketin bilinirliğinden çok topluluğun piyasada oluşturduğu güven hissidir. Böylece topluluğun itibarının kullanmasından dolayı pazar payının artırılması, yüksek kazanç sağlanması mümkün hale gelebilir. Şirketler topluluğunun doğrudan adı kullanılmasa bile itibarının kullanılması durumunda sorumluluk doğar. Ancak itibarın kullanılması söz konusu değilse sadece topluluğa mensubiyetten dolayı sorumluluktan bahsedemeyiz.
Kaynak;
Türk Ticaret Kanunu ve Açıklamalar
20.03.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.