Yaşlılık;* “yetişkinliğin bir uzantısı olarak yaşam süresinin ileriki döneminde fiziksel ve ruhsal değişimlerin yoğun bir şekilde görüldüğü bir evre olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üstündeki bireyleri yaşlı kabul etmektedir. Ancak bu sadece kronolojik yaşın sınırını tanımlamaktadır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte doku ve organlarda oluşan yaşlanma ise biyolojik yaşlanmadır. Öte yandan, toplumsal değerler ve kültürel yapı da yaşlının ve yaşlılığın yerini belirlemektedir.
Emeklilik, kişinin hayat içerisindeki önemli değişim dönemlerinden biridir ve sıklıkla yaşlıların karşılaştığı ilk büyük değişimdir. Emekli olan kişi öncelikle gelir kaybına uğrayacak, bunun yanında sosyal rol ve yetkileri de değişecektir. Emeklilikle birlikte yaşanan bu kayıplara uyum sağlayamayan bireyler, kendilerini değersiz, önemsiz, yalnız, boşlukta ve çaresiz hissedebilirler. Hayatlarının geri kalanını planlamakta güçlük çekebilirler. Yakınlarına yük oldukları hissine kapılır ve bazen de onlara karşı öfkeli tavırlar sergileyebilirler. Oysa emeklilikle birlikte ortaya çıkan güçlü duygular tanınıp bu yeni duruma uyum sağlandığında, emeklilik bireyin kişisel gelişimini ve hayata yeni bir bakış açısı getirebilmesini sağlayacaktır.
Çalışma yaşamları boyunca ülkemizin gelişimine büyük katkısı olan emeklilerimizin, emeklilik haklarını en iyi şekilde kullanabilmeleri, sosyal devletin önde gelen görevleri arasındadır. Söz konusu görevleri yerine getirmek amacıyla öncelikle tüm bireylere eşit kapsam ve kalitede sosyal güvenlik hizmeti verilen bir yapının oluşturulması için hazırlanan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile norm ve standart birliği sağlanmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumunca teknolojik altyapı çalışmalarına hız verilmiş olup, daha kaliteli ve sürdürülebilir hizmet verebilmek için gerek sigortacılık gerekse sağlık alanında çok çeşitli çalışmalar yapılmaktadır.”
İşçinin, 1475 sayılı İş Kanunun 14’üncü maddesine göre, aynı işverene bağlı olarak en az 1 yıl çalışması ön koşulu ile birlikte;**
- İşveren tarafından iyi niyet ve ahlak kurallarına aykırılık nedenleri dışındaki nedenlerle iş sözleşmesinin feshedilmesi,
-İşçi tarafından sağlık, iyi niyet ve ahlak kuralarına aykırılık veya işyerinde işin durması ve benzeri nedenlerle sözleşmesinin feshedilmesi,
-Askerlik görevi nedeniyle işten ayrılma,
-Emeklilik hakkının elde edilmesi veya bu kapsamda yaş dışında gereken sigortalılık süresi ve prim gününün doldurulması nedeni ile işten ayrılma,
-Kadının evlenmesi halinde 1 yıl içinde kendi arzusu ile işten ayrılma,
-İşçinin ölümü, koşullarından birinin gerçekleşmesi halinde kıdem tazminatı ödenmesi gerekmektedir.
Örnek yargı kararları;
1- “Davacı, davalı işveren nezdinde çalışmakta iken ... Kurumunda yaşlılık aylığı almak amacı ile iş sözleşmesini 30.05.2008 tarihinde feshetmiş ve gerçekten o tarihte ... Kurumunca kendisine yaşlılık aylığı bağlanmış, işveren tarafından da emeklilik tarihine kadar gerçekleşen kıdem tazminatı ödenmiştir. Emekli olduktan sonra aynı işyerinde, işçi olarak çalışmasını sürdürmüş ve 09.01.2012 tarihinde iş sözleşmesi feshedilmiştir. Bu durumda davacı, ancak emekli olduktan sonraki çalışma süresi için kıdem tazminatı isteyebilir. Kıdem tazminatı ödenen emeklilikten önceki çalışma süresi kıdem tazminatı hesabına dahil edilerek yeniden hesap yapılamayacağı gibi, işe giriş tarihi de emekli olduktan sonra ikinci kez çalışmaya başladığı tarihtir.
Davacının 30.05.2008 tarihinde emekli olması sebebiyle anılan tarihten önceki hizmetleri tasfiye olduğundan, sadece emekli olduktan sonraki çalışma süresi için, emeklilik tarihi hizmet süresi başlangıcı kabul edilerek kıdem tazminatı hesap edilmesi gerekir. Nitekim, davalı işveren tarafından da bu şekilde kıdem tazminatı hesabı yapılarak, davacıya ödenmiştir. Hizmet erbabı ödeme bordrosu adı altında kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti ödenmiştir. Karşılığında davacının imzası mevcuttur. Bu durumda, önceki dönem çalışma süresinin tasfiye olduğu kabul edilmeden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (22. Hukuk Dairesi 2014/26092 E., 2016/170 K.)
2- “Somut olayda, davacı, davalı ... A.Ş. nezdinde çalışmakta iken emekli olmuş ve işveren tarafından da emeklilik tarihine kadar gerçekleşen kıdem tazminatı ödenmiştir. Davacı emekli olduktan sonra dava dışı ...... Şirketinde işçi olarak çalışmasını sürdürmüş ve 04.09.2009 tarihinde iş sözleşmesi feshedilmiştir. Açtığı işe iade davasında feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine karar verilmiş ancak süresinde başvurmasına rağmen işverence işe başlatılmamıştır. Bu durumda davacı, ancak emekli olduktan sonraki çalışma süresi için kıdem tazminatı talep edebilir. Kıdem tazminatı ödenen emeklilikten önceki çalışma süresi kıdem tazminatı hesabına dahil edilerek yeniden hesap yapılamayacağı gibi, işe giriş tarihi de emekli olduktan sonra ikinci kez çalışmaya başladığı tarihtir.
Mahkemece, davacının 31.12.2008 tarihinde emekli olması sebebiyle anılan tarihten önceki işleri tasfiye olduğundan, davacının emekli olduktan sonraki çalışma süresine, işe iade kararı gereğince boşta geçen ve çalışılmış gibi sayılan dört aylık sürenin de eklenerek kıdem ve ihbar tazminatının hesap edilmesi gerekir. Bu durumda, önceki dönem çalışma süresinin tasfiye olduğu kabul edilmeden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” (22. Hukuk Dairesi 2014/36570 E., 2016/2065 K.)
3- “Davacı, davalıya ait İşyerine ilk kez 15.03.1996 tarihinde girmiş, 22.09.2005 tarihi itibariyle ... kendisine malullük aylığı bağlanmıştır. Davacıya malulen emekliliği nedeniyle işveren tarafından kıdem tazminatı da ödenmiştir.
Davacı, malulen emekli olduktan sonra aynı işyerinde tekrar çalışmaya başlamış, 08.06.2007 tarihinde iş sözleşmesi işveren tarafından feshedilmiştir. Bu durumda davacı, ancak malulen emekli olduktan sonraki çalışma süresi için ihbar ve kıdem tazminatı isteyebilir. Şu hâlde, davacının 22.09.2005 tarihinde malulen emekli olması ve kıdem tazminatının ödenmesi nedeniyle anılan tarihten önceki hizmetleri tasfiye olduğundan, sadece malulen emekli olduktan sonraki çalışma süresi için, ikinci kez işyerinde çalışmaya başladığı tarih, hizmet süresi başlangıcı kabul edilerek ihbar ve kıdem tazminatı hesap edilmesi gerekir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın, kıdem tazminatı ödenen emeklilikten önceki çalışma süresinin yeniden ihbar ve kıdem tazminatı hesabına dahil edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir. (22. Hukuk Dairesi 2014/2533 E., 2015/11510 K.)
Diğer yandan 4857 sayılı İş Kanunu’nun “Yıllık ücretli izne hak kazanma ve izni kullanma dönemi” başlıklı;
-54’üncü maddesinde; “Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.
Bir yıllık süre içinde 55’inci maddede sayılan haller dışındaki sebeplerle işçinin devamının kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılır.”
-53’üncü maddesinde ise “İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.
Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.
Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;
Az olamaz. Yer altı işlerinde çalışan işçilerin yıllık ücretli izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanır.
Ancak on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.”
-59’uncu maddesinde; “İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir.” hükümlerine yer verilmiştir.
9. Hukuk Dairesi’nin 2015/3643 E., 2016/14528 K. Kararında “davacının 31/12/1998 tarihindeki emekliliği nedeni ile kıdem tazminatı aldığını ve yıllık izinlerini kullandığını beyan etmiş olmasına göre emeklilik öncesi çalışma süresinin kıdem ve ihbar tazminatı alacakları açısından, emeklilik öncesi dönem tasfiye olmuştur. Yıllık izin ücreti hesabında ise, 31/12/1998 tarihine kadar olan yıllık izin ücretlerini kullandığı kabul edilmelidir.” hükmü yer almaktadır.
Diğer bir kararda ise “4857 sayılı Kanunun 54’üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz.” (7. Hukuk Dairesi 2015/4478 E., 2015/6713 K.)
Özetle;
KAYNAKLAR
*https://www.sgk.gov.tr/
**https://www.csgb.gov.tr/sss/calisma-genel-mudurlugu/is-kanunu/
22. Hukuk Dairesi 2014/26092 E., 2016/170 K.
22. Hukuk Dairesi 2014/36570 E., 2016/2065 K.
22. Hukuk Dairesi 2014/2533 E., 2015/11510 K.
9. Hukuk Dairesi 2015/3643 E., 2016/14528 K.
7. Hukuk Dairesi 2015/4478 E., 2015/6713 K.
09.10.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.