Ücret, işçinin iş görme edimi karşılığında hak etmiş olduğu temel haklardandır. Sözleşme serbestisi gereği taraflar asgari ücret düzeyinin altında kalmamak şartıyla diledikleri ücret seviyesi üzerinde anlaşabilirler. Ancak işverenlerin daha az prim ödemek için ücretin asgari ücrete tekabül eden kısmını bankaya yatırması, kalan kısmını ise işçiye elden ödemesi şeklinde uygulamalara başvurduğu bilinmektedir. İşçinin gerek çalışma döneminde gerekse de emeklilik sürecinde aleyhine olacak bu tür uygulamaları kabul etmesi aslında sözleşmenin zayıf tarafını teşkil etmesinden kaynaklanmaktadır. Gerçekten birçok çalışan işsiz kalma korkusuyla bu türden uygulamalara rıza göstermektedirler. Ancak işçinin rıza göstermesi sözleşme serbestisi kapsamında değerlendirilebilecek bir husus değildir. Çünkü iş ve sosyal güvenlik mevzuatı gereği işçinin ücreti tam olarak ödenmeli ve ödemelere ilişkin sigorta primleri eksiksiz yatırılmalıdır. Yazımızda ücreti gerçek ücret üzerinden kayıt altına alınmayan işçinin nasıl bir yol izleyebileceği, iş akdini haklı nedenle fesih hakkı olup, olmadığı ve gerçek ücretin nasıl tespit edileceği konuları değerlendirilecektir.
Sigorta Primi Eksik Bildirilmesi Nedeni İle Ortaya Çıkan Kayıplar:
Çalışma hayatında kayıt dışı istihdam probleminden sonra uygulamasına sıklıkla rastlanan bir başka mesele de işçinin gerçek ücreti üzerinden bildirim yapılmaması sorunudur. İşçinin ücreti asgari ücretten yüksek olduğu halde, asgari ücrete tekabül eden kısım kayıt altına alınarak yasal bildirimleri bu tutar üzerinden yapılmakta, asgari ücretten arta kalan ücret miktarı ise kayıt dışı olarak işçiye ödenmektedir. Bu durum bir taraftan Devlete ödenecek vergi ve sigorta primlerinin eksik ödenmesine, diğer taraftan işçinin geçici iş göremezlik ödeneği, işsizlik ödeneği gibi ödenekleri ile beraber emeklilik döneminde bağlanacak aylıkları ile başta kıdem ve ihbar olmak üzere hak edeceği tazminat tutarlarında kayıplara yol açmaktadır.
Sigorta Primlerinin Eksik Yatırılması Nedeni İle İşçinin İş Akdini Fesih Hakkı ve Tazminat Hakları:
4857 sayılı İş Kanunu 24 üncü maddesinde işçinin iş akdini haklı nedenle feshedebileceği haller düzenlenmiştir. Bunlardan birisi de işveren tarafından işçinin ücretinin kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmemesi veya ödenmemesi durumudur. Bu maddeye dayanarak sigorta primleri eksik yatırılan işçinin iş akdini haklı nedenle feshedebileceği söylenebilir. Konuya ilişkin yargı kararları da aynı yöndedir. Nitekim Yargıtay bir kararında, "Davacının davalı işyerinde oto yedek parçacısı olarak çalıştığı, yaptığı iş ve davalı tanık anlatımları dikkate alındığında asgari ücretin üzerinde ücretle çalıştığı anlaşılmakta olup, davacının aldığı ücretin sigorta kayıtlarına yansıtılmaması 4857 sayılı Yasanın 24/II-e hükmü gereği işçiye iş sözleşmesini haklı nedenle fesih imkanı verir. Bu nedenle davacının kıdem tazminatı isteminin kabulü gerekirken hatalı değerlendirme ile reddi bozmayı gerektirmiştir." şeklinde konuyu değerlendirmiştir. İşçinin iş akdini haklı nedenle feshetmesi işyerinde en az bir yıllık kıdem şartını sağlaması durumunda kendisine kıdem tazminatı hakkını da verecektir. Ancak her ne kadar iş akdi haklı nedenle de feshedilmiş olsa fesih işçiden geldiği için ihbar tazminatı hakkı doğmayacaktır.
Sigorta Primlerinin Eksik Yatırılması Nedeni İle İşçinin İdari Mercilere Başvuruda Bulunma Hakkı:
SGK primleri eksik yatırılan işçiler bu duruma istinaden gerek CİMER ve BİMER aracılığı ile gerekse de alo 170 bilgi hattı aracılığı ile konunun incelenmesini talep edebilirler. Denetim elemanlarınca yapılacak incelemelerde işçi ifadesi dahil her türlü delile başvurulmaktadır. Primlerin eksik yatırıldığı tespit edilirse bu takdirde işverene idari para cezası uygulanması ve eksik primlerin SGK ya bildirilmesi yoluna gidilmektedir.
İş akdini haklı nedenle fesheden işçi, gerçek ücretin tespit edilmesi ve tazminat haklarının bu ücret üzerinden ödenmesini sağlamak amacıyla dava yoluna gidebilir. Kural olarak ücretin miktarını ispat yükü işçi üzerindedir. Ancak Yargıtay ilke kararlarında, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ücret bakımından sağladığı korumalar ve işverenin işçiye belge verme yükümlülüklerine dikkat çekilerek, bu kurallara uymayan işverenler bakımından ispat noktasında işçinin yükünün hafifletilmesi gerektiği belirtilmiştir.(1)
İş Kanunu'nun iş sözleşmelerine ilişkin hükümlerinde; ücret düzeyinin, varsa ekleri ile ücret ödeme zamanının yazılı iş sözleşmelerinde gösterilmesi zorunlu tutulmuştur. İş sözleşmesinde ücret miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmemektedir. Böyle bir durumda dahi ücretin 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 401 inci maddesine göre tespit olunması gerekmektedir. (2)
Kural olarak ispat hukuku açısından yazılı delilin aksinin ancak yazılı delille kanıtlanabileceği bir gerçek olsa da, işçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında bu tür belgelerde yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında ücretin ispatı noktasında tanık beyanlarına başvurabilir. Tanık beyanları neticesinde de gerçek ücretin bordroya yansıtılmadığı şüphesi devam ediyorsa, bu kez işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren meslek kuruluşlarından emsal ücret araştırmasına gidilmelidir. (3) Benzer şekilde Yargıtay, işçinin yaptığı meslek itibari ile işverenliğin ileri sürdüğü ücret düzeyini hayatın olağan akışına aykırı bulduğunda, örneğin makina mühendisi olan işçinin asgari ücretle çalışmasında olduğu gibi yine emsal ücretin araştırılması gerektiğini kabul etmektedir. (4) Ücret araştırması sonucunda ilgili kurumlardan gelen cevapların birbirinden farklı olması durumunda bunların ortalaması alınarak elde edilecek ücretin esas alınması mümkündür. (5)
Daha az prim ve vergi ödemek arzusunda olan işverenler işçi ücretlerini asgari ücret üzerinden bankaya yatırıp kalanını kayıt dışı olarak ödeme yoluna gidebilmektedir. Çalışma zorunluluğu olan işçiler ise işverenin bu tür uygulamalarını kabul etmek durumunda kalmaktadır. Ancak bu durumun ortadan kaldırılması adına işçinin başvurabileceği birçok idari yol bulunmaktadır, işçi yazılı başvurunun yanında Alo 170 hattını kullanmak suretiyle sözlü olarak dahi şikayetini idari mercilere bildirebilmektedir. Böyle bir durumda primleri eksik yatıran işverenliğe idari para cezası uygulanması ve eksik primlerin SGK ya bildirilmesi yoluna gidilmektedir. İşçinin yargı yoluna başvurması durumunda ise yargı mercileri, işçinin işyerinde çalışma koşullarını bilebilecek tanık beyanlarından, yaptığı işe göre elde edeceği emsal ücret araştırmasına kadar birçok yönteme başvurabilmektedir. Hatta yüksek mahkeme yapılan işe göre alınan ücret düzeyini hayatın olağan akışına aykırı bulduğu durumlarda dahi ücret araştırması yoluna gidilmesi gerektiğini kabul etmektedir. Dolayısıyla işçinin gerçek ücreti başvurulan yöntemler neticesinde kolaylıkla tespit edilebilmektedir.
Kaynakça:
1- Şahin ÇİL, İş Hukuku Yargıtay İlke Kararları, 7.Baskı, Yetkin, 2016, s.673
2- Yargıtay. 7.H. D. E:2016/19134 K:2016/12306 T:06.06.2016
3- Yargıtay 9. H.D. E: 2015/26342 K: 2018/22977 T: 12.12.2018
4- Yargıtay 9. H.D. E: 2015/32762 K: 2015/36654 T: 23.12.2015
5- Yargıtay 22. H.D. E: 2014/10778 K: 2015/20341 T: 11.06.2015
05.07.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.