Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeni ile toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişilere engelli diyoruz.
Bu tanımdan yola çıkarak şunu varsayabiliriz ki, engelli bireylerin günlük hayatta karşılaştıkları zorluklar belirlenerek, özel gereksinimleri karşılandığında ve ihtiyaç duydukları hizmetler ve eşit erişim hakkını hedefleyen düzenlemeler sunulduğunda, toplumsal yaşama uyumları artacak ve “engellilik” durumu, “engellenmişlik” durumuna dönüşmeyecektir. Başlıca engel grupları şöyle sıralanabilir:
Görme engelinin nedeni görme duyusunda görevli herhangi bir merkezin fonksiyon kaybıdır. Göz rahatsızlıklarından olan diabetik retinopati (retinaya gerekli kanın sağlanamaması veya dolması sonucu olur) ve retinit pigment (retinanın bozulmasından kaynaklanır), katarakt (göz merceğinin netliğini yitirmesi sonucu olur) görme kaybına neden olabilir. "Kısmen görememe", "az görme", "hukuken görememe/körlük" ve "tamamen görememe/körlük" görme engeli olan öğrenciler için eğitimsel bağlamda kullanılan terimlerdir. NDCCD ( 2004 )'e göre "tamamen görememe" terimi braille alfabesini (görme engellilerin okumasını ve yazmasını sağlayan kodlar) veya görsel olmayan diğer araçlarını kullanarak öğrenenler için kullanılan bir terimdir. "Hukuken görememe/körlük "fonksiyonları normal olan bir gözden 20/200 oranında daha az gören veya çok kısıtlı görme yetisi olanlar için kullanılan terimdir. "Az görme" ise ciddi boyutta uzağı görememe ile ilgilidir. Bu terim, kısıtlı görme yetisi olan ve aynı zamanda öğrenmek için yazı boyutunda adaptasyona ve ışıklandırmaya, bazı durumlarda da braille alfabesine ihtiyaç duyanlar için de kullanılır.
Fiziksel durumun ciddiyetine göre değişmekte, vücudun fiziksel hareketliğini farklı şekilde etkilemektedir. NDCCD'ye (2004) göre fiziksel engel, gebelik sürecinde, doğum esnasında oluşan durumlar veya doğuştan veya multipl skleroz (merkezi sinir sitemini etkileyen bir hastalık), müsküler distrofi (kas veya sinir dokularında dejenerasyonun sonuncunda) gibi ilerleyici nöromüscüler hastalıkların sonucu olarak ortaya çıkabilir. Engellilik, omurilik yaralanmaları (belden aşağısının felç olması veya kısmi felç), serebral palsi (beyin felci; doğumdan önce veya doğumdan hemen sonra beyin hasarının sonucunda yürümeyi engeller veya yavaşlatabilir; dengesizlik, kas koordinasyonun, spazmlara ve konuşma zorluğuna neden olabilir), inme, felç, çocuk felci (polio) gibi durumları da kapsar.
Bireyin yaş ve gelişim düzeyine uygun olmayan dikkatsizlik, dürtüsellik (istekleri erteleyememe/düşünmeden harekete geçme, impulsivite), ve/veya aşırı hareketlilik sorunları ile kendini gösteren nöro-gelişimsel bozukluklarından biridir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 1994). Durum çocukluk çağında başlayarak hem davranışa hem de öğrenmeye etki edebilir. Dikkat eksikliği, dürtüsellik ve aşırı hareketliliğin semptomları Mental Bozuklukların Tanısal/ Sayımsal Elkitabı'nda sıralanmıştır (DSM-IV-TR, Amerikan Psikiyatri Birliği, 2000).
Dikkat Eksikliği (örnek semptomlar)
Dikkatini ayrıntılara verememe veya okul ödevlerinde, derslerde ve diğer etkinliklerde dikkatsizlik sonucu hatalar yapma;
Kendisiyle konuşulduğunda dinlemiyormuş gibi görünme;
Yönergeleri takip edememesi ve verilen ödevin, işin veya sorumlulukların tamamlanamaması (karşı gelme davranış veya yönergeleri anlamamasından değil);
Görev ve faaliyetleri organize etmede güçlüklerin olması;
Dikkatin dış uyaranlarla çok kolay dağılması;
Günlük işlerde unutkanlık.
Dürtüsellik (Impulsivite) (örnek semptomlar)
Sorulan sorunun tamamlanmasını beklemeden cevabını verme;
Sırasını bekleme güçlüğü yaşaması;
Başkalarının sözünü kesme veya araya girme.
Aşırı Hareketlilik (Hiperaktivite) (örnek semptomlar)
Ellerin veya ayakların kıpır kıpır olması, yerinde duramama;
Genellikle harekete hazır veya sürekli hareket halinde olma;
Çok konuşma.
Öğrenme Güçlükleri
Ortalama veya ortalamanın üstü zekâya sahip bireylerin, konuşma, dinleme, okuma, yazma, hatırlama ve/veya akıl yürütme veya matematiksel yetkinliklerin edinimi ve kullanımını etkileyebilen nöro-gelişimsel durumdur. Öğrenme güçlüğü olan bireylerin, akademik başarı ile entelektüel potansiyelleri arasındaki belirgin fark, bireylerin bilgiyi işlemedeki seçmiş oldukları yoldan kaynaklanabilir. Öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler, sözlü ve yazılı dilde, okuma yetkinliklerinde, matematik yetkinliklerde, benzer sesleri ayırt etmede veya kelimeler arasındaki ince farklılıkları duymada, akıl yürütmede, hatırlama ve bellekten geri çağırmada, yönlendirmeleri takip etme ve konsantre olmada, planlama, yönetme ve organizasyonda, veya sosyal ipuçlarını yorumlamada sorun yaşayabilirler .
Durum kendini kronikleşmiş duygusal ve davranışsal sorunlarla gösterir. Depresyon, manik depresif bozukluk, anksiyete bozuklukları ve şizofreni bu gruba giren bozukluklardır. Bu durumlar her yaştan, cinsiyetten, gelir grubundan ve zeka seviyesinden gelen kişileri etkileyebilir
Bu sorunlar, işitme kaybı, beyin felci, beyin hasarları, öğrenme güçlükleri ve/veya yarık dudak veya doğuştan yarık damak (üst dudak ve damağı oluşturan orta hattın birleşmemesi) gibi fiziksel durumlara bağlı olarak gelişebilir. Basit seslerin kelimelere eklemesi veya çıkarılmasından artikülasyon ya da dili kullanmamaya kadar uzanan çeşitli derecelerde kendini gösterebilir. Dilin akıcılığı veya kekemelik gibi sorunlar da bu grubun içinde yer almaktadır.
İşitme engeli olan öğrencilerin; duyma kaybının derecesine, başlangıç yaşına, kullandıkları dil veya iletişim sistemine (konuşma, işaret dili, ve/veya dudak okuma), kullandıkları işitme cihazına ve/veya kullandıkları ses hacmini artırıcı sistemlere göre farklı düzenlemelere ihtiyacı vardır
Durum, Nörolojik Hastalıklar ve İnme Enstitüsü'ne (NINDS, 2006) göre "ani travmaların beyinde vermiş olduğu tahribat" neticesinde ortaya çıkmaktadır. Beyinde travma, kafanın ani ve şiddetlice bir nesneye çarpması veya bir nesnenin kafatasından girerek beyin dokusuna zarar vermesinden oluşabilir. Durumun özellikleri hasarın veya hasarların olduğu bölgeye göre farklılık gösterebilir. Beş duyunun kullanımında sorunlar, denge ve koordinasyonda bozukluklar, sınırlı dikkat ve konsantrasyon, baş ağrısı, yorgunluk, baş dönmesi gibi fiziksel şikayetler, davranışta ve duygu durumunda değişiklik, konuşmada zorluk, bellek sorunları veya kısa dönemli bellek kayıpları ve sara nöbetleri gibi durumlar beyin hasarı neticesinde ortaya çıkabilir.
Solunum, sinir, bağırsak ve bağışıklık gibi vücut sistemlerinin bir ya da daha fazlasını etkileyen durumlardır. Astım, kanser, epilepsi (sara) nöbetleri (beyindeki ani anormal elektrik akımının boşalması), diyabet, HIV+/AIDS ve kimyasal bağımlılıkları bu durumlara örnek olarak verebiliriz.
Engelli aile bireyi olan vicdan sahibi aileler kadim insanlardır, bu insanların zaten olmayan adanmış hayatlarını devam ettirirken birtakım muafiyetlerden faydalanması hayatlarının bir nebze yaşanır hale getirilmesi gerekir, muafiyetlerden faydalanmamış sağlıklı bireylerin yer aldığı aile bireylerince bu avantajlardan faydalanan engelli ailelerine tepki vermesini anlamış değilim ya da muafiyetlerden sağlanacak avantajların kararını veren, Canlandırıcı uyarımın yokluğu içerisindeki makam sahiplerinin verdikleri kararlarda, vicdanı en son plana alarak verdikleri kararları anlamaya imkân yok, umudun bulunmaması ve bir bütün olarak toplumun yıkıcı ruha sahip olması, elbette yaşam sevgisi olmayanların gelişip güçlenmesi açısından gerçekten önem taşır,yaşam sevgisi, yaşama ve canlı olan her şeye duyulan tutkulu sevgidir, bir kişide, bir bitkide, bir düşüncede, bir toplumsal kümede gelişmeyi destekleme arzusudur.
İyilik, yaşamı, gelişmeyi, serpilmeyi güçlendiren her şeye duyulan saygıdır. Kötülük, yaşamı boğan, daraltan parça parça eden her şeydir.
Eğer insan hiçbir şey üretemiyorsa ya da duygu uyandıramıyorsa, topyekün özseverliğinin ve yalıtılmışlığının hapishanesini yıkıp dışarı çıkamıyorsa, dayanılmaz bir duygu olan dirimsel güçsüzlük ve hiçlik duygusundan, ancak üretmeyi başaramadığı yaşamı yok etme eyleminde kendisini kanıtlayarak kaçabilir. Bunun için çaba, sabır ve özen gerekmez; yok etme eylemi için gerekli tek şey, güçlü kollar, bir bıçak ya da bir silah veya sorumlu oldukları alandaki hükmetme, karar verme güçleridir.
Engellilerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç, gereç ve özel bilgisayar programları, Katma Değer Vergisinden istisna edilmiştir.
Buna göre; engellilerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç gereç (örneğin, görme engellilerin kullandıkları baston, yazı makinesi, kabartma klavye, sesli kitap; ortopedik engellilerin kullandıkları ortez, protez gibi cihazlar) ile özel bilgisayar programları istisna kapsamında kabul edilecektir.
Gelir Vergisi Kanununda düzenlenen engellilik indirimi uygulaması ile:
- Engelli ücretli,
- Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan ücretli,
- Engelli serbest meslek erbabı,
- Bakmakla yükümlü olduğu engelli kişi bulunan serbest meslek erbabı,
- Basit usulde vergilendirilen engelliler,
gelir vergisi matrahlarının hesaplanmasında engellilik indiriminden yararlanabilmektedir.
Gümrük Kanununun 167 nci maddesinin birinci fıkrasının (12/a) bendinde malul ve engellilerin kullanımına mahsus eşyanın gümrük vergilerinden muaf olduğu belirtilmiştir.
Diğer taraftan, ilgili mevzuatta yapılan düzenlemeler ile yurt içinden satın alma veya yurt dışından ithal edilmek suretiyle engelliler tarafından edinilen motorlu taşıtlar için bazı şartlarla vergi avantajları sağlanmıştır. Ayrıca, Emlak Vergisi Kanununa göre tek meskeni olan malul ve engellilere indirimli vergi oranı uygulanmaktadır.
Bu muafiyetlerin teknik detaylarına girmeyeceğim bu konuda çok makale var, özellikle engelli ailelerin herhangi bir sebepten dolayı aldıkları 2.araçların MTV muafiyetine izin vermeyen ; T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü nün Sayı: B.07.1.GİB.4.07.16.02-MTV-2010-50-397 20/12/2011 verdiği özelgeye değinmeden geçemeyeceğim, Konu: Engellilere tanınan mtv-ötv istisnasında, istisnadan yararlanacak araç sayısı ile ilgili verilen ve halen uygulamada olan özelgede; ” İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; % 91 oranında engelli olan oğlunuz ... adına kayıt ve tescilli ... plaka numaralı taşıtın motorlu taşıtlar vergisinden istisna olduğunu belirterek, adı geçen adına alacağınız ikinci taşıtın motorlu taşıtlar vergisinden ve özel tüketim vergisinden istisna olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.
197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun istisnalara ilişkin 4 üncü maddesinin (c) bendinde, sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtların motorlu taşıtlar vergisinden istisna tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
10/1/2004 tarih ve 25342 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 21 Seri No'lu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliği'nin "II-İstisnalar" başlıklı bölümünde bu istisna hükmünün uygulama esasları belirtilmiştir.
Söz konusu istisna uygulaması malûl ve engelli kişinin sosyal hayata daha fazla katılımını sağlamayı amaçlamakta olup, 197 sayılı Kanunda yer alan sakatlık istisnasından yararlanılarak ikinci bir taşıtın iktisabı halinde bu amaç aşılmış olacağından, ikinci taşıt için motorlu taşıtlar vergisi istisnası uygulanmaması gerekmektedir.
Buna göre, malul ve engelli adına birden fazla taşıtın kayıt ve tescilli olması halinde bu taşıtlardan malul ve engelli tarafından seçilen sadece bir tanesi için motorlu taşıtlar vergisi istisnası uygulanması gerekmektedir.
4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/2 nci maddesinin (a) bendiyle, Kanuna ekli (II) sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi mallardan; 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm³'ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm³'ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malul ve engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı ÖTV'den istisna edilmiştir.
Konuyla ilgili olarak 1 Seri No.lu Özel Tüketim Vergisi Genel Tebliğinin (7.2.1.1.) bölümünde açıklandığı üzere, söz konusu istisnadan yararlanmak için sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olan malul ve engellilere ait taşıtın özel tertibatlı olması şartı aranmayacaktır. Sakatlık dereceleri, Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikle belirlenen esaslara göre tespit edilecektir. Söz konusu Yönetmeliğe göre sakatlık derecesi % 90 veya daha fazla olduğuna dair yetkili sağlık kuruluşlarından alınacak sağlık kurulu raporunun aslı veya noter onaylı örneği, araçlarının ilk iktisabının yapılacağı motorlu araç ticareti yapanlar tarafından vergi dairesine verilecek 2A numaralı ÖTV beyannamesine eklenecek ve beyannamede ÖTV hesaplanmayacaktır.
Buna göre, sakatlık derecesi % 90 ve üzerinde olan malul ve engellilerin, beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabını yapacağı söz konusu araçlarda Kanunun 7/2-a maddesi uyarınca istisnadan yararlanması mümkün bulunmaktadır.
Bu durumda, sahibi bulunulan aracın ÖTV istisnasından yararlanılarak iktisap edilmiş olması halinde, bu aracı iktisap tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra ikinci bir aracın iktisabında Kanunun 7/2 nci maddesi kapsamında ÖTV istisnası uygulanması mümkün olup, istisna uygulanması için istisnadan yararlanılarak satın alınmış ve iktisabından itibaren 5 yıl geçmiş olan aracın elden çıkarılması gerekmemektedir.
Öte yandan, daha önce iktisap edilmiş olan aracın ÖTV istisnasından yararlanılarak iktisap edilmemiş olması halinde ise ÖTV Kanunun 7/2 nci maddesinin (a) bendinde belirtilen yeni bir aracı ÖTV istisnasından faydalanarak iktisap etmesi mümkün olup, bunun için yine sahip olduğu aracın elden çıkarılmasına gerek olmadığı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
……… Vergi Dairesi Başkanlığına”
Üstelik 5035 sayılı Kanun'un 21 inci maddesi ile Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun 2 nci maddesinin başlığı "Tanımlar" olarak değiştirilmiş ve motorlu taşıtlar vergisi uygulamasında yer alan tanımlara, vergilemede yeni uygulanacak olan kriterlerin tanımları eklenmiştir.5035 sayılı Kanun'un 22 nci maddesi ile Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nun istisnalara ilişkin 4 üncü maddesinin ( c ) bendi; "Sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtlar." olarak yeniden düzenlenmiştir. Yapılan düzenleme ile malûl ifadesine engelliler ifadesi eklenmiş, malûl ve engellilerin bu istisnadan yararlanma şartı olan "bizzat kullanmak" zorunluluğu uygulamadan kaldırılarak; sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı olan ve malûl ve engellilerin bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtlar motorlu taşıtlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu özelgeyi yazan sayın yetkilimizin 197 sayılı motorlu taşıtlar vergisi kanununun istisnalar başlıklı 4.maddesinin c bendinde yazıldığı üzere engellilik oranı % 90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar ile diğer malûl ve engellilerin, bu durumlarına uygun hale getirilmiş özel tertibatlı taşıtlar ile ilgili maddesini yorumlaması inanılmaz, madde de araç sayısı belirtilmediği halde, ”araçlar” dendiği halde, özelgede 1 araçla sınırlaması, anayasanın 38. maddesinin üçüncü fıkrası, “……ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” hükmüne amirdir.
Vergi hukukunda kıyasa başvurulması, hukuk devletinin hukuki güvenlik ilkesine ve vergilerin yasallığı ilkesine ters düşer. Kıyasın vergi hukukunda kullanılması ile birlikte, vergi koyma yetkisi bulunmayan idare ve yargı organları tarafından vergi doğurucu olaylar yaratılabilir veya mevcut vergi yükleri değiştirilebilir. Bu ise kamu hukukunda işlev gaspı anlamına gelir.
Bu nedenle vergi hukukunda, özel hukuktakinin tersine yargıcın dahi hukuk yaratma yetkisi yoktur. Hakim, vergi yasalarını yorumlarken yeni vergi doğurucu durumlar yada yeni vergi muaflık ve istisnaları yaratamaz. Dolayısıyla, kıyasın Hazine veya yükümlü lehine sonuç doğuruyor olmasının önemi yoktur, her durumda yasaktır. Kanunda açık açık araçlar ifadesi kullanılmış iken özelge ile bir araca MTV istisnası olacaktır demek kanunun açık hükmüne de lafzına da ruhuna da aykırıdır.
Kanunda verilen bir hakkın özelge ile yok sayılması hukuksuzdur, Allah kimseyi engelli ve engelli bireylerin olduğu ailelerden kılmasın, adanmış hayatlarını çok zor yaşar iken bazı avantajları ile hayatlarının biraz daha kolay geçmesini onlara çok görmeyelim, özellikle % 90 ve üzeri süresiz engelli bireylerin her türlü muafiyeti artık hiçbir şeye takılmadan faydalandırılsın ki, sosyal, canlısever bir anlayışın hüküm sürdüğü birlikteliklerin ülkesi olalım.
06.07.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.