Gümrük vergisi mükellefleri adına tescilli beyannameler ekinde sunulan menşe belgelerine ilişkin olarak gümrük idarelerince sonradan yapılan kontrollerde yurt dışı makamları tarafından süresinde olumlu cevap verilmemesi veya olumsuz cevap verilmesi nedeniyle mükellefler hakkında tesis edilen ek tahakkuk ve ceza kararlarına karşı yapılan itirazların Gümrük ve Dış Ticaret Bölge Müdürlükleri tarafından reddine dair işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı hususundaki kişisel değerlendirmelere işbu yazıda değineceğim.
Aynı Kanun'un 234. maddesinin 1. fıkrasında; serbest dolaşıma giriş rejimi veya kısmi muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimine tabi tutulan eşyaya ilişkin olarak, yapılan beyan ile muayene ve denetleme veya teslimden sonra kontrol sonucunda 15. maddede belirtilen Gümrük Tarifesini oluşturan unsurlarda veya vergilendirmeye esas olan sayı, baş, ağırlık gibi ölçülerinde aykırılık görüldüğü ve beyana göre hesaplanan ithalat vergileri ile muayene sonuçlarına göre alınması gereken ithalat vergileri arasındaki farkın %5’i aşması takdirde, ithalat vergilerinden ayrı olarak bu farkın üç katı para cezası alınacağı, 242. maddesinde; yükümlülerin kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilecekleri, idareye intikal eden itirazların otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edileceği, itiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılacağı ve idarece yetkili makama ulaştırılacağı, itirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabileceği hükme bağlanmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 4. maddesinde; gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin bu Kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile bunlara dayanılarak çıkarılan mevzuat hükümlerine uyma, gümrük idarelerinin gerek bu Kanunda gerek diğer mevzuat hükümlerine göre yapacağı gözetim ve kontrollere tâbi olma, bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunların teminata bağlama ve mevzuat hükümlerinin uymayı zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle sorumlu oldukları, 18. maddesinin (1) numaralı bendinde; tümüyle bir ülkede elde edilen veya üretilen eşyanın o ülke menşeli oduğu, 73/3 maddesinde; beyannamenin incelenmesi veya eşyanın tesliminden sonraki kontrol sonucunda, ilgili gümrük rejimine ilişkin hükümlerin yanlış veya eksik bilgilere dayanarak uygulandığının saptanması halinde, gümrük idarelerinin, bu Kanunda yer alan ceza hükümleri saklı kalmak üzere, beyanı yeni bulgulara göre düzeltmek için gerekli işlemleri yapacakları; 198. maddesinin 4. fıkrasında; 195. maddenin 1. fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen durumlar hariç olmak üzere; eşyanın tercihli tarifesinin karşı ülke idareleri ile idari işbirliği çerçevesinde oluşturulduğu durumlarda, dolaşım belgesinin karşı ülke idaresince yanlışlıkla onaylandığı tespit edildiğinde, yükümlü, gümrük mevzuatının gerektirdiği yükümlülüklerin yerine getirilmesinde tüm özeni gösterdiğini ispat edebildiği takdirde, tercihli tarife uygulanması nedeniyle tahakkuk ettirilmeyen vergilerin sonradan istenmeyeceği, ancak belgeyi onaylayan idarenin eşyanın tercihli tarife için tayin edilen şartları yerine getirmediğini bildiği veya bilmesi gerektiği durumlar hariç olmak üzere, doğru olmadığı tespit edilen belgenin ihracatçı tarafından sunulan yanlış verilere dayanılarak onaylanması veya tercihli düzenlemenin, yararlanan ülke tarafından doğru olarak uygulandığına dair şüphe bulunduğu yönünde Resmi Gazete'de bir duyuru yayımlanmış olması halinde vergilerin yükümlüden tahsil edileceği kuralına yer verilmiştir.
Uygulamada, mükellefler adına tescilli beyannameler ekinde sunulan menşe beyanlarının doğruluğunun Gümrük İdareleri tarafından araştırıldığına sıklıkla rastlanılmaktadır. Bu araştırmalar yapılırken yurt dışı makamlarından da ilgili menşe belgelerinin teyit edilmesine yönelik yazışmalar yapılmaktadır. Yabancı makamlar bazen süresinde yanıt verse bile çeşitli nedenlerden dolayı zaman zaman buna riayet etmemektedirler. Bazen de olumsuz yanıt vermektedirler.
Bu hususun hukuka uygun olup olmadığı hususu ise tartışmalı olmakla birlikte pek çok yargı kararında salt yabancı makamların cevaplarından kaynaklı alınan gümrük ek tahakkuk ve ceza kararlarının iptal edildiği görülmektedir. Zira, gümrük beyanlarının gerçeğe aykırı olduğu hususunun herhangi bir tereddüte mahal vermeyecek şekilde kamu gücünü haiz olan gümrük idarelerince somut olarak ortaya konulması gerektiği "Hukuk Devleti" olmanın bir gereğidir.
Hal böyle olunca, söz konusu menşe beyanlarını ilgili gümrük idaresine sunan mükellefler hakkında ek tahakkuk ve buna bağlı olarak ceza kararı alınmaktadır. Söz konusu kararların nedeni ise yabancı makamların olumsuz cevabından veya süresinde cevap vermemesinden kaynaklanmaktadır. Gümrük vergisi mükelleflerinin herhangi bir şekilde müdahale etme imkanı olmadığı bu sebepten dolayı gümrük vergileri ile cezaları ile muhatap olmaktadır.
Oysa ki, vergi mükellefi hakkında işlem tesis edilebilmesi için, vergi mevzuatına aykırılık teşkil ettiği ileri sürülen hususun vergi idarelerince ortaya konulması ve işlemin gerçekliğini ispata yarayan bilgi - belgelerin elde edilmesi gerekmektedir. Aksi durumda, varsayım ve kanaate dayalı olarak mükellefler hakkında alınan ek tahakkuk kararı ile ceza kararının hukuka uygun olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Nitekim, bu hususta gerek ilk derece Mahkemelerince; gerekse Danıştay tarafından vergi mükellefleri lehine verilen pek çok karar bulunmaktadır.
İzmir 3. Vergi Mahkemesi'nce verilen bir kararda "... internet üzerinden yapılan sorgulama neticesinde menşe belgeleri ile beyannamelerin uyumlu olduğunun görüldüğü, Rusya makamları tarafından eşyaların Rusya menşeli olmadığına dair herhangi bir bilgi verilmediği ve idarece bu hususta ayrıca bir araştırma yapılmadığı dikkate alındığında, somut bir veri olmaksızın yapılan ek tahakkuk işlemi ile ceza kararına karşı yapılan itirazın reddine dair işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir." şeklindeki bir gerekçe ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Söz konusu itirazın reddi veya 30 gün içinde yanıt verilmeyerek zımnen reddedilmesi halinde ilgililer tarafından yetkili vergi mahkemesinde dava açılması gerekmektedir. Gümrük hukukunun özel ve teknik bilgi gerektirdiği göz önünde bulundurularak alanında uzman bir avukat tarafından bu işlemlerin yürütülmesi hak kaybı olmaması adına faydalı olacaktır. İtirazların 4458 sayılı Kanun'da yer alan usule uygun yapılmaması veya davanın 2577 sayılı Kanun'a uygun açılmaması gibi nedenlerden dolayı davanın usulden reddine karar verilebileceği de göz ardı edilmemelidir.
Gümrük idareleri tarafından yapılan kontroller ve denetimler neticesinde, vergi mükellefleri hakkında ek tahakkuk ve ceza kararı tesis edilmesi durumunda bu işlemlere karşı 4458 sayılı Kanun'da yer verilen usuller doğrultusunda üst makama (üst makam yoksa aynı makama) itiraz edilmesi gerekmektedir. Söz konusu itirazların 30 gün içinde karara bağlanarak ilgiliye tebliğ edilmesi hususu 4458 sayılı Kanun'un 242/2. maddesinde açıkça belirtilmiştir.
Sonuç itibariyle; kanaatimce, beyannameler ekinde sunulan menşe beyanlarının doğruluğunun sonradan kontrolü esnasında yabancı makamların süresinde yanıt vermemesi veya olumsuz bir yanıt vermesi hallerinin, gümrük vergi ve cezaları ile muhatap olmayı tek başına gerektirmeyeceği açıktır.
22.03.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.