1.GİRİŞ
Son günlerde döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar hem kişileri hem de işletmeleri olumlu/olumsuz yönde etkilemektedir. Burada önemli olan nokta döviz kurundaki düşme ve yükselmeden öte, beklenmedik harekettir. Döviz kurunun düşmesi dövize dayalı borcu olanları sevindirirken, dövize dayalı alacağı olan veya yatırımlarını dövize endeksleyenleri olumsuz yönde etkilemektedir. Bu durum döviz kuru riski olarak değerlendirilebilir. Çalışmamızın amacı döviz kuru riskine karşı işletmelerin kullanabilecekleri araçları tartışmaktır.
2. DÖVİZ KURUNUN DÜŞMESİNİ İSTEYENLER
Dövize endeksli borçlananlar döviz kurunun düşmesini istemektedir. Çünkü döviz kurunun yükselmesi dövize endeksli kredi kullanan veya borçlanan işletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Türkiye’de hala döviz en büyük borçlanma aracı olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar banka ve özel şirketlerin dövize dayalı borçlarının 140 milyar dolar civarında olduğunu göstermektedir.
İthal mal satan veya ithal aramalı kullanarak üretim yapan işletmeler için döviz kurunun düşmesi maliyet avantajı sağlarken, döviz kurunda meydana gelecek yükselmeler ise maliyet avantajının yitirilmesine neden olmaktadır. Bu bağlamda bu tür işletmeler döviz kurunun düşmesini istemektedirler.
Hükümet ve yabancı yatırımcılar da döviz kurunun düşmesini istemektedirler. Hükümet temel aldığı enflasyon politikasında zam yapmamak adına ucuz döviz kuru politikasını benimsemektedir. Yabancı yatırımcılar ise yapmış oldukları yatırımların geri dönüşünde ve özellikle çıkış sürecinde sıkıntı yaşamamak, en azından varlıklarını bozdurdukları kurdan daha düşük bir fiyattan geri almayı istemektedirler.
3. DÖVİZ KURUNUN YÜKSELMESİNİ İSTEYENLER
Döviz kurunun yükselmesini isteyenler döviz yatırımcıları ve ihracatçılardır. Türkiye’de dövize dayalı mevduat hesaplarının 95 milyar dolar civarında olduğu düşünüldüğünde döviz kurunda meydana gelen düşüşün özellikle küçük yatırımcıları zor durumda bıraktığı bir gerçektir. Bu bağlamda döviz kurunun yükselmesini isteyen en büyük gruplardan birisi bankalarda döviz mevduatı olanlardır.
Son dış ticaret verilerinden de anlaşılacağı gibi yıllık ihracat 100 milyar dolar sınırını geçmiş bulunmaktadır. Döviz kurlarında meydana gelen düşüşler ihracata dayalı iş yapan işletme ve sektörleri olumsuz yönde etkilemektedir. Dolar kuru 1.40 iken yapılan bir ihracat anlaşmasında, kurun düşmesine bağlı olarak döviz 1.20 den TL’ye çevrilebilmektedir. Bu durum işletme karlılıklarını ve rekabet avantajını olumsuz etkilemektedir. Uluslararası yoğun rekabette fiyatları belirleme şansı olmayan Türk işletmeleri için bu durum temel sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Benzer örnekler tekstil ve turizm sektörleri için de verilebilir.
Ucuz döviz ithal ara malı girdilerinin fiyatını düşürdüğünden, sanayi sektörüne girdi sağlayan yerli üreticilerin fiyat avantajını kaybetmesine neden olmaktadır. Türkiye’de sanayi kuruluşlarına girdi sağlayan yan sanayiciler de döviz kurunun yükselmesini istemektedir. Çünkü sanayi kuruluşları ucuz ithalat nedeniyle onlardan girdi almamakta, ucuz ithal girdi kullanmaktadırlar.
Merkez Bankası’nın izlemiş olduğu yüksek faiz politikası, özelleştirme ve küresel sermaye hareketleri devam ettiği sürece döviz kurunun düşmesi kaçınılmaz gözükmektedir. Ancak süregelen cari açık tehlikesi ve küresel sermaye hareketlerinde yaşanacak olası beklenmedik gelişmeler döviz kurunda tersi yönde bir hareket başlatabilir. Döviz kurunun bu kadar aşağılarda olmaması gerektiği MB tarafından yapılan istatistiksel hesaplarda da ortaya konmaktadır. Örneğin 2002 yılı endeksine göre yapılacak bir hesaplamaya göre döviz kuru endeksi 137’ye çıkmış bulunmaktadır. Bunun anlamı normal şartlarda dolar kurunun 1.71 TL olması gerektiğidir.
4. İŞLETME RİSKLERİ VE TÜREV PİYASALAR
Teknolojik alanda meydana gelen gelişmeler finansal işlemlerin hızını ve kalitesini olumlu anlamda etkilerken, Breton-Woods sisteminin kaldırılıp dalgalı kura geçilmesinin ardından işletmelerin taşıdıkları riskler de artmıştır.
Günümüzde işletmeler; döviz kuru riski, piyasa riski, kredi riski, faiz oranı riski, likidite riski ve daha sayılamayacak kadar çok çeşit risklerle karşı karşıyadırlar. Bu risklerin yönetilmesi işletmeler açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü geçmişte yaşanan pek çok örnek, iyi yönetilemeyen risklerin işletmelerin batmasıyla sonuçlanan ciddi olumsuzluklara neden olduğuna ortaya koymaktadır. Nitekim 1998 - 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan krizler bu duruma güzel bir örnektir.
Döviz kuru riski döviz kurundaki değişmeler nedeniyle (düşme veya yükselme) bir finansal aracın veya varlığın değerinin azalması riskidir. Başka bir ifade ile kurlardaki değişmeler nedeniyle bir finansal aracın veya varlığın değerinin artması veya azalması ve buna bağlı olarak bu finansal varlığa veya araca sahip işletme veya bireylerin bu değişimden dolayı elde ettikleri getirinin beklenen getiriden pozitif veya negatif yönde sapmasıdır. Genelde negatif bir olgu olarak algılanan “risk” kavramı, özünde beklenen getiriden sadece negatif yönde sapma olmayıp, finansal anlamda getiriden her türlü sapma risktir.
Döviz bazlı varlıkları ve nakit girişleri döviz bazlı yükümlülük ve nakit çıkışlarından fazla olan işletmelere “döviz fazlası olan veya long/uzun” tersi durumdakine ise “döviz açık pozisyonu veya short/kısa” olan işletmeler denir. Döviz varlık ve yükümlülüklerinin birbirine eşit olması durumuna ise “flat veya square pozisyon, dengeli pozisyon” denir.
İşletmelerin kur riskinden korunmak amacıyla kullanabilecekleri çeşitli enstrümanlar geliştirilmiştir. Bu enstrümanlar türev piyasa ve işlem araçlarını oluşturmakta olup temel kullanım amaçları bugünden gelecekteki fiyat riskine karşı korunma anlamına gelen hedgingdir. İşletme risklerinin yönetilmesi son derece önemlidir. Çünkü yönetilmeyen risklerin işletmenin batmasına kadar olumsuz sonuçlar doğurabileceği düşünülmektedir. Türev piyasalar da etkin bir risk yönetimi için bulunabilecek en uygun araçlardır.
Türev piyasalar bir malın (döviz, tarımsal mal, değerli maden, hazine bonosu, devlet tahvili, borsa endeksi, vb.) taraflar arasında yapılan anlaşma sonucu belirli bir fiyattan ileriki bir tarihte teslim edilmek üzere alım satım sözleşmelerinin yapıldığı ve bu sözleşmelerin el değiştirdiği borsalardır. Türev piyasalar işletmelere birçok alanda fayda sağlar.
Bu faydalar şu şekilde özetlenebilir:
Kur riskinden korunmak amacıyla vadeli işlemler yanında basit tekniklerle de kullanılabilir. Örneğin; ihracat yapan bir işletme, döviz gelirlerine bağlı olarak kurlardaki bir düşüşte varlıklarının değer kaybı nedeniyle zarar riskiyle karşı karşıya olabilir. Bu durumda işletme döviz bazlı yükümlülüklere ağırlık vermeli ve bilançosunda döviz açık pozisyonu taşımalıdır. Böylece işletme kendini “doğal korunma” stratejisi ile kur riskini azaltabilir. Aynı uygulamanın tersini ithalatçı bir işletme de yapabilir.
Türev piyasalarda özellikle döviz kuru riskine karşı yaygın olarak kullanılabilen araçlar Forward, Futures, Döviz Swapları ve Opsiyonlardır.
A. Forward Sözleşmeler
Forward sözleşmeler; belirli miktar ve kalitedeki para, döviz, altın, mali araç, mal ve diğer türev ürünlerin, tarafların sözleşme tarihinde belirledikleri fiyattan, üzerinde anlaştıkları bir tarihte, borsa şeklinde organize olmayan bir piyasada alım satımını kapsamına alan teslim amaçlı vadeli işlemlerdir. Forward sözleşmelerinde tarafları alıcı ve satıcılar oluştururlar. Forward alıcı düzenlenen forward sözleşme koşullarına uygun olarak, finansal varlığı vadesinde, anlaşma sağlanan miktar ve fiyat üzerinden satın almayı kabul eden taraftır. Forward satıcı ise düzenlenen forward sözleşme koşullarına uygun olarak, finansal varlığı vadesinde, anlaşma sağlanan miktar ve fiyat üzerinden satmayı kabul eden taraftır.
Forward temel olarak bugünden gelecekteki kuru sabitlemek demektir. Taraflar anlaşma tarihinde miktar, fiyat ve para değişimi tarihi konusunda mutabık kalırlar, fakat para değişimi yapmazlar. Belirledikleri tarih geldiğinde her iki tarafta önceden anlaşma sağladıkları kur üzerinden yükümlülüklerini yerine getiriler.
Vadeli işlem süresinin uygulamada kısa olduğunu ancak istenirse birkaç günden birkaç yıla uzayabildiğini görmekteyiz. Döviz kurunda meydana gelen değişmeler sözleşme yükümlüğünü değiştirmemektedir. Forward işlemler tezgah üstü piyasalarda yapılır. Forward fiyat spot kur ve faiz farkındaki hareketlerden etkilenir. Forward fiyat şu formülle hesaplanabilir:
Forward sözleşmeler ihracatçı ve ithalatçılara, gelecekteki bir tarihte yapacakları teslimat, tahsilat, ödeme, fiyat değişikliklerinden kaynaklanan risklerden korunma olanağı sağlar. Bu bağlamda işletmeler dövize dayalı bir alacağı veya borcuna istinaden istediği tutarda dövizi belirlenen bir fiyattan bugünden alıp satabilirler. Bu da işletmeleri döviz kuru riskine karşı korur. Örneğin ağırlıklı olarak Euro ile çalışan ithalatçı bir işletme belirli bir tarihte ihracatçıya dolar ödeyecek olsun. İthalatçı ödemenin yapılacağı zamana kadar “Euro”nun “Dolar” karşısında değer kaybedeceğini tahmin etmektedir. İthalatçı bu durumda, vade tarihinde ihracatçıya sözleşme tarihindeki kurlara göre aynı miktardaki Dolar için daha fazla Euro elden çıkaracaktır. İthalatçı ihracatçıyla sözleşme yaptığı tarihte, elindeki Euro’yu; o günkü kur üzerinden dolar olarak geri ödenmek üzere, belirli bir vade için herhangi bir kişiye satabilir. Böylece Euro’nun değer kaybetmesi nedeni ile ortaya çıkacak kayıp önlenmiş olur. Sonuç olarak işletmelerin döviz kuru düştü/yükseldi, zarardayız/kardayız gibi kaygılara kapılmasına gerek kalmaz.
B. Futures Sözleşmeler
Futures sözleşmeler belirli bir kalite ve belirli bir miktarda mal, döviz, tahvil, hisse senedi gibi bazı varlıkların belirlenen yer ve tarihte alım satımını sağlayan sözleşmeler olarak adlandırılır. Sözleşmelerde fiyatın dışındaki tüm kapsam ve özellikler standart hale getirilmiştir. Futures sözleşmesini satan taraf belli miktarda menkul değerin belli bir tarihte teslimini taahhüt ederken, alıcı da sözleşmede söz konusu olan malı alacağını taahhüt etmektedir.
Futures sözleşmesinin yapıldığı tarihten itibaren vade sonuna veya pozisyonun kapatıldığı tarihe kadar her gün taraflar arasında tesis edilen teminat marjı oranları çerçevesinde nakit transferi gerçekleşir.
Vade sonunda standartlaştırılmış şartlar çerçevesinde taraflar ya nakit uzlaşma veya fiziki teslimat yoluyla yükümlülüklerini yerine getirirler. Futures sözleşmesinde taraflar birbirine karşı değil, piyasanın takas işlemlerini gerçekleştiren Takas Merkezi’ne karşı sorumludur. Bu nedenle, tarafların karşı tarafın kredi riskiyle uğraşmaları gerekmemektedir.
Futures sözleşmeler de tıpkı forward işlemler gibidir. Futures sözleşmelerin farkı bunların organize borsalarda işlem görmesi ve döviz alım satım işleminin standart vade ve miktar üzerinden yapılmış olmasıdır.
Vadeli işlem sözleşmesinde alım yapan yatırımcı, “uzun pozisyon”, satım yapan yatırımcı ise “kısa pozisyon” almış olur. Vadeli işlem sözleşmesinde uzun veya kısa pozisyon tutan kişi, açık pozisyondadır.
Forward işleminde verilen aynı örnek için, işletme altı ay sonrası için elde edeceği döviz kadar future satış sözleşmesi alabilir. Dövizin satış kuru sabitlenmiş olur. Vade sonunda kurlar, eğer fazla düşmüşse future ile elde ettiği yüksek fiyattan satma hakkı ile karlı bir satış işlemi gerçekleştirir. Kurlar beklenenden fazla yükseldiğinde ise future’de zarar oluşurken bu zarar ihracattan elde edilen yüksek gelir ile dengelenmiş olur. Her iki durumda da işletme kendini kur riskine karşı korumuş olur. Futures sözleşmesinde amaç yüksek gelir elde etmek değil geliri sabitlemektir.
C. Döviz Swapları
Çeşitli swap türleri olmakla birlikte konumuzu döviz swapları ilgilendirmektedir. Döviz swaplarına aynı zamanda para swabı da denir.
Bu işlem farklı para birimlerinden oluşmak kaydıyla iki anaparanın vade tarihinde önceden belirlenmiş kur üzerinden geri ödenmek üzere birbiriyle değiştirilmesidir. Türkçede değiş-tokuş işlemleri olarak da ifade edilmektedir. Swap iki farklı vadeye yapılan döviz alış ve satış aracılığıyla ya da zıt yönlü ve farklı para cinsindeki varlıkların para piyasaları işlemleriyle ileri vadeye taşınmasıyla olur.
Swap işlemleri döviz kurlarında ve faiz oranlarında meydana gelen değişmelerin ortaya çıkardığı riskleri en aza indirmek amacıyla döviz bazında geliştirilen bir finansman tekniğidir. Bu bağlamda swap işlemleri gelecekte yapılacak farklı koşullardaki bir dizi ödemeyi takas etmek için iki firma arasında yapılan anlaşma olarak tanımlanabilir.
Döviz swapı spot piyasadaki bir alıma karşılık vadeli piyasada bir satış işlemi olmaktadır. Böylece spot ve vadeli piyasalar arasında bir köprü oluşturmaktadır. Örneğin bir işletmenin elinde Dolar, Sterlin cinsinden de borcu bulunsun. Doların Sterlin karşısında değer kazanacağı beklenmektedir. Dolar varlığı Sterline çevrilerek işletme borcunu ödeyebilir. Ancak bu durumda doların değer kazanmasına bağlı olarak işletmenin bir kayba uğraması kaçınılmazdır. Swap işlemi ile partnere o günkü pariteden (Dolar ve Sterlin faizi ve vade belirlenir) Dolar verilip karşılığında Sterlin alınabilir. Alınan Sterlin ile işletme borcunu öder. İşlemin vadesinde saptanan faiz üzerinden partner işletmeye dolar öderken, işletme de o günkü parite üzerinden Sterlin alarak borcunu öder. Sonuç olarak işletme Doların yükselmesin nedeniyle uğrayacağı kaybı ortadan kaldırmış olur.
D. Opsiyon İşlemleri
İki taraf arasında düzenlenen, taraflardan birisine belli bir bedel karşılığında, kararlaştırılmış fiyattan ve belirtilen vade sonunda ya da söz konusu vadenin içinde herhangi bir tarihte belli bir miktarda varlığı satın alma ya da satma hakkı veren (zorunluluk değil), diğer tarafa aldığı bedel karşılığında sözü edilen hakkın kullanılması durumunda ilgili varlığı belirtilen şartlarda satma ya da satın alma yükümlülüğü getiren sözleşmelere “opsiyon” denir.
Verdiği hak bakımından opsiyonlar ikiye ayrılabilir. Bunlardan birincisi bir varlığın belirlenen fiyattan belirlenen tarihte (veya tarihe kadar) satın alma hakkı veren “satın alma hakkı opsiyonu”, diğeri de bir varlığın belirlenen fiyattan belirlenen tarihte (veya tarihe kadar) satma hakkı veren “satma hakkı opsiyonu” dur.
Opsiyon işlemleri satın alana belirli tutardaki kıymeti (döviz, vb.) üzerinde anlaşılan fiyattan, belirli bir sürede veya belirlenen vadede alma veya satma hakkı verir. Opsiyonu satın alan opsiyon işlemlerinde hiçbir taahhüde girmez. Başka bir ifade ile opsiyonda herhangi bir zorunluluk bulunmamakta; opsiyon, sahibine sadece belirli bir tarihte sözleşmeye tabi malı satın alma ya da satma hakkı vermektedir.
Bu ürünün en önemli özelliği işlemin vadesi geldiğinde opsiyon hakkını elinde tutan tarafın işlemi yapmaktan vazgeçebilmesidir. Anlaşma tarihinde opsiyon hakkını alan taraf anlaşılan prim miktarını opsiyon hakkını veren tarafa nakden öder. Bunun dışında herhangi bir para değişimi yapılmaz.
Örneğin ihracatçı bir işletme bugün sattığı ve bedeli altı ay sonra ödenecek olan maldan elde edeceği gelirin, önümüzdeki altı aylık süreçte kurlardaki muhtemel bir düşüşten dolayı azalması riskiyle karşı karşıya olsun. Bu durumda işletme, altı ay sonrası için elde edeceği dövize eşdeğer bir döviz satış opsiyonu satın alarak, dövizin satış kurunu kendi isteğine uygun olarak sabitleyebilir. Vade sonunda kurlar, eğer fazla düşerse işletme opsiyon ile elde ettiği yüksek kurdan satış hakkını kullanabilir ve zararını ortadan kaldırmış olur. Tersi durumda ise opsiyonu kullanmaktan vazgeçer. İşletmenin zararı opsiyon alımı için ödediği bedel olur.
5. VADELİ İŞLEM VE OPSİYON BORSASI
Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB), sermaye piyasası kurulunun 17.08.2001 tarih ve 9/1101 sayılı kararına istinaden 2001/3025 sayılı bakanlar kurulu kararı ile kurulmuştur. Borsa 04.02.2005 tarihinde resmen faaliyetine başlamıştır.
Risk yönetim ihtiyacını daha etkin bir şekilde karşılamak amacıyla VOB, gerek borsanın tasarımı gerekse yeni ürünlerin geliştirilmesi konusundaki çalışmalarını sürdürmektedir. VOB’da döviz, hisse senedi, faiz ve emtia olmak üzere dört ayrı piyasa mevcuttur.
VOB’un en önemli fonksiyonu etkin risk yönetimi ve geleceğe yönelik fiyat politikasıdır. VOB sözleşmeleri gerek yatırım gerekse korunma amaçlı olarak geniş bir kitle tarafından kullanılmakta olup ülke ekonomilerine çok önemli katkıda bulunmaktadır. Vadeli işlemler koruma, yatırım ve arbitraj amaçlı yapılabilir.
Döviz kurlarındaki değişiklikler gerek farklı sektörlerdeki birçok kuruluş gerekse elinde dövizi olan bireyler için risk teşkil etmektedir. Ülkemizde döviz işlemlerinin önemli bir kısmı Dolar ve Euro üzerinden gerçekleşmektedir. Bu bağlamda VOB tarafından oluşturulan VOB-YTLDolar ve VOB-YTLEuro Vadeli İşlem Sözleşmeleri dövizle iş yapan işletme ve finans kurumları açısından döviz riskinden korunma aracı olabilir.
VOB işleyiş ve korunma tekniğini bir örnekle açıklamak gerekirse: İhracat yapan A işletmesi 2 ay sonra döviz geliri elde edecek olsun. İşletmenin kar veya zararı 2 ay sonraki döviz kuruna bağlı olarak değişecektir. Döviz kurunun yükselmesi işletmenin kar, düşmesi ise zarar etmesine neden olacaktır. Bu durum işletme için risk oluşturacağından vadeli işlem sözleşmeleriyle bu risk sabitlenebilir. Bu işlemin karşı tarafı 2 ay sonra dövize ihtiyaç duyacak bir ithalatçı da olabilir. Sözleşme ile 2 ay sonraki döviz kurunun hangi fiyattan satılacağı belli olmaktadır. Bu durumda ödenecek TL miktarı bugünden belirlendiğinden, işletme ne nakit döngüsünde ne de maliyet yapısında bir riskle karşılaşmayacaktır. Böylece hem alıcı hem de satıcı döviz kurundaki olası beklenmedik değişmelerden ve bu durumun ortaya çıkaracağı risklerden korunmuş olmaktadır.
VOB işletmelere aynı zamanda vergisel ve diğer çeşitli alanlarda maliyet avantajları sunmaktadır. VOB’da elde edilen kazançlardan 31.12.2008 tarihine kadar vergi alınmayacaktır. Vadeli piyasalarda alım satım komisyonları spot piyasalara göre daha düşüktür. Yine VOB spot piyasalara göre daha düşük sermaye gerektirmektedir. Sermayenin küçük bir kısmı ile başlangıç teminatı yatırılarak, pozisyon açılan yatırım aracının karı veya zararı elde edilebilmektedir.
Vadeli işlemler konusunda detaylı bilgi ve uygulamaya ilişkin teknik şartlar VOB’dan öğrenilebilir.
6. SONUÇ
Döviz kurunda ulusal ve uluslararası nedenlerden kaynaklanan dalgalanmaların yaşanması kaçınılmazdır. Önemli olan bu dalgalanmaların ortaya çıkardığı riski iyi yönetmek ve işletmenin sürekliliğini sağlamaktır.
Özellikle Türkiye gibi ekonominin kırılgan ve sıcak para hareketlerine duyarlı olduğu bir yapıda, kurlarda sert dalgalanmalar olabilmekte, bu durum işletmelerin finansal yapılarını olumsuz etkilemektedir. Ancak görüldüğü kadarıyla birçok işletme döviz kuru riskini yönetecek alternatif finansman teknikleri ve enstrümanlar kullanmamaktadır. Bunun temel sebebinin bu tür araçların yeteri kadar tanınmaması olduğunu düşünmekteyiz.
Sistemli kur riski yönetim teknikleri uygulandığında ise bu tür risklerin yönetilmesi son derece basittir. Gerek doğal korunma yolları ve vadeli işlemler gerekse VOB bu konuda önemli bir olanak sunmaktadır.
İşletmeler döviz kurunun düşmesi veya yükselmesi için beklenti içerisine girmek yerine, döviz kuru riskini sabitleyecek türev piyasalarda işlem yapabilirler. Türev piyasalar işletmelere etkin bir risk yönetimi için en uygun olan finansman araçlarını sunmaktadır. Türev piyasalarda özellikle döviz kuru riskine karşı Forward, Futures, Döviz Swapları ve Opsiyonlar kullanılabilir. Türev piyasaları ve alternatif finansman teknikleri konusunda VOB faaliyete geçmiş olup, işletmelerin VOB işlemlerini kullanmasını önermekteyiz.
Özellikle VOB’un yeterli derinliğe ulaşması ile birlikte piyasanın öngörülebilirlik sınırları artacaktır. Bu durumun işletme faaliyetlerinin daha uygun şartlarda yapılmasını, işletmelerin sağlıklı finansal yapıya sahip olmasını ve makro ekonomik yapının daha sağlam temellere oturmasını sağlayacağını düşünmekteyiz.
KAYNAKÇA
02.11.2007
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.