Yeni yıla iyileşme umutları ile giren küresel ekonomi, corona virüsünün (covid-19) gölgesinde büyüme trendine girebilecek mi? Şu anda tartışılan en güncel konu bu.
Covid-19 virüsü öncesi çeşitli ülkelerden gelen PMI (satın alma yöneticileri endeksi) verileri Ekim itibariyle olumlu gelmekte ve altı aylık daralmanın ardından küresel ticaret Aralık ayında büyüme işaretleri göstermekteydi. Özetle, 2019 sonu itibariyle ekonomik veriler 2020’nin ilk çeyreğinde küresel bir toparlanmanın olacağı yönünde değerlendirmeleri öne çıkarmaktaydı.
Ancak, eksojen nitelikli Covid-19 virüsü vakası tüm bu olumlu ekonomik beklentilerin tersine dönmesine sebebiyet verdi. Küresel büyüme ve hayli zayıf bir toparlanmanın başlangıcı göz önüne alındığında, ekonomik faaliyette virüs nedeniyle oluşan zamansız bozulma küresel büyümeyi 2020’nin ilk çeyreğinde yavaşlattığını gözlemlemekteyiz.
Ekonomik faaliyetlerin sekteye uğraması ve para-sermaye piyasalarında yaşanan kriz ile birlikte yatırımcılar Covid-19 virüsünün küresel ekonomik döngüyü rayından çıkarıp çıkarmayacağını ya da etkisinin ne kadar süreceğini değerlendiriyorlar. Küresel varlık piyasalarındaki keskin düşüşlere bakıldığında kötümser yorum ve tanımlamalarda bulunmak gayet mümkün ve işin kolay yanı. Ancak, bu gibi zamanlarda daha geniş ve açık bir bakış açısıyla değerlendirme yapmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Öte yandan dış kaynaklı ve geçici nitelikli şokların, sonrasında ise sırasıyla canlanan bir konjonktüre ve büyüyen-genişleyen bir ekonomiye geçit vermiş olması hususunu da göz önünde bulundurmak gerekir.
Covid-19 virüsünün ve salgın korkusunun küresel büyüme üzerindeki en olası etkileri üzerine muhtelif senaryolar mevcut. En olası senaryoda, yeni vakalar ve aksamalar kısa vadede devam edebilir, ancak küresel politika yapıcılar etkinin azaltılmasına yardımcı olmak için muhtemelen hafifletici önlemler (faiz indirimi gibi enstrümanlar) alacaklardır. Yeni Covid-19 vakalarının Mayıs ortası itibariyle zirveye ulaştığı varsayıldığında, küresel büyümenin üçüncü çeyrekte artabileceği öngörülebilir.
Dilerseniz, ortaya konan bu üç senaryoyu değerlendirelim. Şunu da ayrıca ifade etmek gerekir ki, corona virüs salgını ve yayılması ile ilgili gelişmeler anahtar olmaya devam edecektir ve aşağıdaki verilerin dikkatle izlenmesi yararlı olacaktır.
Senaryo # 1 - Mart Ayına Kadar Önleme Politikası: Mart ayı, virüs salgının etkilerinin azaltılması ve üretim sektöründeki daralmanın sınırlandırılması çalışmasıyla geçecektir. Çinin ikinci yılda da mali açığını yüksek, % 1,2 puan, muhafaza etmesi ile birlikte Çin ve Asya'daki politika yapıcılar anlamlı mali ve parasal destek sağlamak için harekete geçeceklerdir. Küresel büyüme, 2019'un dördüncü çeyreğinde %2,9'luk büyümeden ilk çeyrekte yıllık% 2,5'e geriledi. Ancak ileriye doğru ikinci çeyrekten itibaren küresel ekonomik büyümede anlamlı bir şekilde iyileşme görülecektir.
Senaryo #2- Virüsün yeni coğrafyalara yayılması ve daralmanın ikinci çeyreğe kadar uzanması: Bu senaryoda, virüs dünyanın diğer bölgelerine de yayılacak ve Mayıs ayı itibariyle zirve noktasına ulaşacaktır. Bu durumda daralma yılın ikinci çeyreğini de kapsayacaktır ve belli sektörlerde şirket karlılıkları olumsuz etkilenecek, kredi riskleri yükselecektir. Varlık piyasalarındaki daralma ikinci çeyrekte de devam ederse; finansal koşullardaki olumsuzluklar, zayıflayan kurumsal güven, harcamaların azalması ve işsizliğin artması gibi faktörlerin bir araya gelmesi ve birbirini tetiklemesiyle küresel ekonomide bir kırılma noktasının yaşanabileceği söylenebilecektir.
Buna karşılık, dünyadaki politika yapıcılar bir dizi müdahaleler düşüneceklerdir. Asya ve Avrupa tarafında maliye politikaları, USA tarafında ise para politikaları yolu ile yaşanan daralmanın etkisini hafifletme ve önleme yönünde tedbirler alacaklardır. Bu yönde FED (Amerikan Merkez Bankası) beklenmedik bir şekilde yarım puanlık bir faiz indirim açıkladı. Nisan toplantısında da, problemin akışkanlığına bağlı olarak, beklenti çeyrek puanlık bir indirimin daha deklare edilmesi yönünde bulunuyor. Bu ikinci senaryoda yılın ilk yarısı itibariyle büyüme rakamı %2,4 civarında gerçekleşecek. Fakat üçüncü çeyrek itibariyle bir toparlanma başlayacak.
Senaryo #3- Daralmanın üçüncü çeyreğe sirayet etmesi ve resesyon riskinin yükselmesi: Bu senaryoda corona virüs salgını ile daralma tüm büyük ekonomileri de içine alarak yılın üçüncü çeyreğine de yansıyor. Çin daha önceden önlem aldığı ve üretimi yeniden başlattığı için yükselişe geçiyor. Süresi üçüncü çeyreğe kadar uzayan ekonomik daralmanın olumsuz etkileri daha da büyüyor ve karlılıkların azalması, kredi risklerindeki artış, finansal şartlardaki diğer olumsuzluklar ile küresel ekonomik büyümedeki yavaşlamanın şiddeti katlanacaktır.
Merkez bankaları, koordineli bir tepki ile yenilenmiş politikalarını hayata geçireceklerdir. Bu senaryoda, küresel ağırlıklı ortalama para politikası oranının (weighted average monetary policy rate) 2012'den bu yana en düşük seviyesine gerilemesi bekleniyor. Fed, Mart-Haziran döneminde faiz indirimi politikasını daha agresif uygulayacaktır.
Çin’in yüzde 2’lik mali genişlemesi ile, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler tarafından alınacak mali tedbirler daha agresif olacaktır. Çin ve G4 (Brezilya, Almanya, Hindistan, Japonya) ülkeleri arasındaki mali açık oranı artıyor ve 2019’daki % 4,1 oranından, 2020’de %5,1 oranına yükseliyor. Birinci ve üçüncü çeyrek arası dönemde küresel ekonomik büyüme oranı zayıflıyor ve %2,5 oranının altına iniyor.
Coronavirüs salgınının şu ana kadar beklenenin ötesinde ve çarpan etkisiyle küresel ekonomiye damga vurmakta olduğunu gözlemlemekteyiz. Petrol fiyatlarındaki "şok" düşüş ve sıcak/soğuk harp gerginliği, önemli bir küresel aktör olan Çin'in dış ticaret hacmindeki daralma vs koşulları altında ülkeler yoğun olarak uygulayacağı para ve maliye politika araçlarını belirleme sürecindeler.
Bu doğrultuda Amerikan Merkez Bankası'nın yarım puanlık faiz indirimi kararı oldukça önemli. Ancak beklenen etkiyi yaratıp yaratmayacağı şüpheli. Zira karar açıklandıktan sonra piyasadan olumlu bir karşılık alınabildiğini ifade etmek çok zor. Diğer ülke merkez bankaları tarafından da faiz indirim kararları alınacağı/alınması gerektiği çeşitli ekonomistlerce ifade ediliyor. Sanki coronavirüs gölgesinde görünmez bir el küresel bazda bir faiz indirimi politikasını arzu ediyor gibi bir görüntü ortaya çıkmış durumda. Ancak bu politika, elbette ki, diğer faktörlerce desteklenmez/desteklenemez ise "resesyon riski" bir büyük sorun olarak küresel ekonomilerin karşısında olacaktır. Gerçek bir resesyon döneminde ise herhangi bir para politikası aracının tesirini yitireceği ve para politikası araçlarının işlevsiz hale geleceğini söylemek izahtan varestedir.
Resesyon riski karşısında maliye politikası araçlarını, psikolojik etkilerini de ön plana çıkararak, devreye sokmanın önemi büyük. Bunu yapacak ve yönetecek bürokratik kadro Maliye Bakanlığı bünyesinde fazlasıyla mevcut bulunuyor ki Bakanlık Avrupalı meslektaşlarımızca da örnek gösterilen bir organizasyon ve teknolojiye sahip bulunuyor. Vergisel tedbirlerin yanı sıra piyasada likiditeyi artıracak, kamu ile birlikte özel sektör yatırımlarını da verimli bir şekilde akselere edecek yatırımların, sosyal olgu ve beklentilerin de olumlu yönetilmesiyle, devreye sokulması bu bağlamda yararlı olacaktır. Mali açıdan tahakkuk/tahsilat oranlarının düşeceği, tedirginliğin üst düzeyde yaşandığı şu dönemde, beklenen bir gelişme olduğundan önleyici tedbirlerin ön plana çıkarılması ve likiditeyi arttırıcı tedbirlerin alınması iyileşme yönünde olumlu etkiler yaratacaktır.
Bunun yanı sıra ekonominin nabzının iyi tutulması önemli. Şirket karlılıklarının iyi yönetilmesi ve takibi oldukça önemli. Daha önemlisi ise "nakit akışı" sirkülâsyonunun yönetilmesi. Şu ana kadar yaşanan gelişmeler (siparişlerin iptal edilmesi, transportasyon maliyetlerinin yükselmesi ve hatta bu imkânın ortadan kalkması, talepteki tedirginlik vs) nakit akışı ve likidite yönünde olumsuz koşulların varlığına işaret ediyor. Kredi risklerinin artması ve devreye bankacılık faktörünün girmesi her şeye farklı bir boyut kazandırabileceğinden gerekli politikaların yönetilmesi acil tedbirler arasında yer almalıdır.
Tıbbi uzmanların verdiği istatistiklere göre, covid-19 virüsünde ex oranı yüzde 2.
0-10 yaş arası istatistik sıfırı işaret ediyor. 40 yaşına kadar bu oran yüzde 1, 60 yaşına kadar ise yüzde 2.
Yani toplam nüfusun değil, bu virüse yakalanan hastaların yüzde 2’si hayatını kaybetmiş. Toplamda hayatını kaybedenlerin sayısı ise 5.000’e yakın bir rakam olarak açıklanmış bulunuyor.
Bu istatistik, yaşanan kaos ve yarattığı küresel ekonomik sonuçlar; dışsal bir faktör olarak konunun psikolojik etkisini açık olarak ortaya koyuyor. Dolayısıyla mücadele tedbirlerinin de psikolojik olması ve beklentilerin yönetilmesi şeklinde olması öncelik gerekmektedir.
Kaynak: https://www.morganstanley.com/ideas/coronavirus-impact-on-global-growth "Coronavirus Scenarios for Investors" (Chetan Ahya-Chief Global Economist)
16.03.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.