Enflasyon, bir ekonomide belirli mal ve hizmet gruplarının genel fiyat düzeyinde meydana gelen artış hızıdır. Ülkemizde nihai mal ve hizmetlerin fiyat değişimleri Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), hammadde ve ara malı gibi üreticinin üretim maliyetlerini temsil eden mal ve hizmetlerin fiyat değişimi ise Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ile ölçülmektedir. ÜFE ise Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ – ÜFE) olarak ifade edilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2014 yılı başından itibaren Yİ-ÜFE’yi kullanmaktadır. Yİ-ÜFE ise yurtiçine satılan üretim ürünlerinin fiyat değişimini ölçen endekstir. Faiz ise, sermayenin belirli bir dönemde kullanılması için sermaye sahibine ödenen bedeldir. Yani aslında bir nevi kiradır ve sermayenin kullanım maliyetidir. Fon arz eden (tasarruf sahibi) ile fon talep eden (yatırımcı) arasındaki fon akışının bedeli faiz olarak ifade edilebilir.
Enflasyon ile faiz oranları arasındaki ilişkiye dair en önemli analizlerden biri Irving Fisher tarafından yapılmıştır. Fisher Etkisi (Fisher Effect) olarak anılan bu analiz, enflasyon ile hem reel hem de nominal faiz oranları arasındaki ilişki tanımlanmak suretiyle oluşturulan ekonomik teoridir. Fisher’a göre bir ekonomide beklenen enflasyon ( gelecek dönemde gerçekleşmesi beklenen) arttığında faiz oranları artacak, beklenen enflasyon ( gelecek dönemde gerçekleşmesi beklenen) azaldığında ise faiz oranları azalacaktır. Nominal faiz oranları ile beklenen enflasyon arasındaki aynı yönlü ilişkinin olmasının sebebi kısaca şöyle açıklanabilir. Örneğin bir ekonomide gelecekte enflasyonun artacağı bekleniyorsa, ekonomik kesimler portföylerinde bulunan ulusal para miktarını değerinin düşeceği beklentisi ile azaltmaya çalışacaktır. Bu durumda da ulusal para talebi azalacaktır. Söz konusu senaryoyu engellemek için ekonomide para otoriteleri faiz oranlarını yükselterek ulusal paranın cazibesinin korunmasını sağlamaya çalışacaktır. Diğer taraftan beklenen enflasyonunun artması toplam talep kaynaklı gerçekleşiyor ise, ekonomik aktörlerin toplam talebini azaltmak için para otoriteleri faiz oranlarını arttırarak ekonomik kesimlerin harcamalarını azaltmaya yönelik çaba içerisine gireceklerdir. Her iki durumda da parasal istikrarın sağlanması için beklenen enflasyon ile nominal faiz oranlarının aynı yönlü çalıştığı görülmektedir.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı tarafından geçtiğimiz Perşembe günü gerçekleştirdiği basın toplantısında 2020 yıl sonu enflasyon tahmininin % 8.2’den % 7.4’e güncellendiği açıklanmıştır. Yani TCMB elindeki makro ekonomik parametreleri ve görünümü değerlendirdiğinde beklenen enflasyon tahminlerini aşağı çekmiştir. Tabi küresel salgının dünya ekonomisine etkisini düşündüğümüzde küresel bazda toplam talepte meydana gelen zayıflama ve petrol fiyatlarında meydana gelen gerileme bu tahminin ekonomik çevrelerce beklenildiğini söyleyebiliriz. Daha da izah etmek gerekirse günümüzde ortaya çıkan salgın hastalık küresel iktisadi faaliyetlerin düşmesine sebep olmuştur. Uluslararası boyutta özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde küresel salgın hastalığının sebep olduğu belirsizlik ortamı üretici ve tüketici davranışlarını olumsuz etkilemiş, risk iştahını arttırmıştır. Toplumsal hareketliliğin ve üretim faaliyetlerinin yavaşlaması nedeniyle firmaların nakit dengesi bozulmuş ve buna paralel hane halkı gelirinin azalması ticaret hacmini daraltmış ve bu durum ülkelerin dış ticaret faaliyetlerini de olumsuz etkilemiştir. Bunun sonucunda küresel anlamda toplam talepte zayıflama meydana gelmiş ve toplam talebin zayıflaması ile birlikte uluslararası emtia fiyatlarında meydana gelen düşüşler beklenen enflasyon görünümünü aşağı yönlü olumlu etkilemiştir.
Bu kapsamda TCMB, erken aksiyon alarak 22 Nisan’da TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısının ardından yapılan açıklama neticesinde, politika faizini % 9,75'ten % 8,75'e çekmiştir. Faiz oranlarındaki bu gerileme trendi, ekonominin piyasa yapıcıları, tüm aktörleri ve otoriteleri tarafından desteklenmeli, para ve sermaye piyasalarında spekülatif hareketlerden kaçınılmalıdır. Faiz oranlarında düşüşün devam etmesi şüphesiz ülkemiz iktisadi faaliyetlerinde, hem salgın hastalık süresince hem de salgın hastalık sonrasında çok olumlu etkilere sebep olacaktır.
04.05.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.