Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikası araçlarından olan zorunlu karşılık oranı; bankaların topladıkları mevduatın ve diğer kaynaklarının Merkez Bankası tarafından belirlenen oranda belirli bir miktarını, ileride karşılaşabilecekleri zorluklarda talep edip kullanabilmek için merkez bankasına yatırmak zorunda olduğu orandır. Diğer taraftan zorunlu karşılık oranlarının azaltılması ya da arttırılması yoluyla bankalar tarafından piyasaya sunulacak para miktarı ayarlanmaktadır. Şöyle ki zorunlu karşılık oranlarının arttırılması bankaların kredi verme olanaklarını azaltacağından daraltıcı olacak; keza zorunlu karşılık oranlarının azaltılması bankaların kredi verme imkanını arttıracağından genişletici olacaktır. (TCMB), sermaye giriş-çıkışlarındaki aşırı hareketliliğin makroekonomik ve finansal istikrar üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmek amacıyla Rezerv Opsiyonu Mekanizmasını (ROM) kullanmaya başlamıştır. ROM ekonominin döviz likiditesi şoklarına karşı dayanıklılığını artırmak ve dolayısıyla döviz kurunun oynaklığını önemli bir ölçüde sınırlamak amacıyla uygulanmaktadır. ROM, bankaların TCMB’de tutmak zorunda oldukları Türk lirası karşılıkların belirli bir yüzdesini döviz (dolar ve/veya euro) ve standart altın cinsinden tesis edebilmelerine imkân tanıyan bir uygulamadır. ROM ile bankalar bir yanda zorunlu karşılıkların bir kısmını döviz olarak tutarak hem TL gereksinimini giderecek; hem de ekonomik birimlere daha fazla kredi verebilecek; diğer yandan döviz varlıklarını arttırarak döviz şoklarına karşı kendini korumaya almış olacaktır.
Rezerv opsiyon oranı (ROO) bankaların ayırması gereken zorunlu karşılıkların ne kadarının döviz cinsinden (Euro-dolar) olarak tutulabileceğini gösteren orandır. Örneğin; zorunlu karşılık oranlarının %20 olduğu bir ekonomide 10.000 TL mevduat varsa, bankalar 2.000 TL (10.000*0,20) mevduatı Merkez Bankasına karşılık olarak yatıracak; söz konusu tutar kredi olarak verilemeyecektir. Bu noktada rezerv opsiyon oranının %30 olduğunu varsayarsak bu durumda bankalar ayıracakları zorunlu karşılıkların %30’unu döviz cinsinden ayırabilecektir. Yani yukarıda örneği baz alırsak 2.000 TL zorunlu karşılık tutarının %30’una tekabül eden 600 TL için, TL yerine söz konusu tutarın döviz karşılığı zorunlu karşılık olarak ayrılabilecektir. Örneğe devam edecek olursak 1 $ = 3 TL varsayımı altında banka 200 $ (600/3) karşılık ayırabilecektir. Bu durum rezerv opsiyon katsayısının 1 olduğu durumda geçerli olacaktır. Rezerv opsiyon katsayısı (ROK) ise bankaların döviz cinsinden tutacağı karşılığın TL karşılığının kaç katı oranında tutabileceği ile alakalı bir katsayıdır. Şöyle ki; örneğimize devam edecek olursak rezerv opsiyon katsayısı 2 olsaydı, bu durumda zorunlu karşılığın %30’unu döviz cinsinden tutmak isteyen banka 1200 TL (600*2) karşılığı dövizi, yani 400 $’ı (1200/3) karşılık olarak ayıracaktı.
Kısa vadeli yabancı sermaye girişlerinin hızlandığı dönemlerde Merkez Bankası ROO’yu arttıracaktır. Çünkü piyasada yabancı para miktarının artması ulusal para üzerinde değerlenme baskısını arttıracağından bu oranın artmasıyla bankalar zorunlu karşılıkların önemli bölümünü yabancı para cinsinden ayırarak piyasadaki döviz miktarı kısılacak ve bu durum ulusal para üzerinde aşırı değerlenme baskısını azaltacaktır. Ayrıca ekonomideki kredi imkanlarının daraldığı dönemlerde de bu yöntem seçilebilir. Çünkü bankaların zorunlu karşılıklarının bir kısmını döviz olarak tutması ulusal para cinsinden kredi olanaklarını arttıracaktır. Aynı amaç için Merkez Bankası ROK’u düşürebilir. Böylece bankaların döviz cinsinden zorunlu karşılık ayırma maliyetleri düşecek ve bu durum bankaların zorunlu karşılıkları döviz cinsinden ayırmaya teşvik edecektir.
Kısa vadeli yabancı sermaye çıkışlarının hızlandığı dönemlerde ise Merkez Bankası ROO’yu düşürecektir. Çünkü piyasada yabancı para miktarının hızla azalması ulusal paranın aşırı değersizleşmesine yol açacağından bu durum ekonomik aktörler üzerinde olumsuzlara yol açacaktır. (Örneğin döviz cinsinden borçlanma yoluna giden şirketlerin borç yükünün artması gibi) Diğer taraftan ekonomide enflasyonist baskıların olduğu dönemlerde ROO’yu düşürmek suretiyle zorunlu karşılıkların daha çok ulusal paradan oluşması sağlanarak bankaların ulusal para cinsinden kredi imkanları azaltılacaktır. Aynı amaç için Merkez Bankası ROK’u arttırabilir. Böylece bankaların döviz cinsinden zorunlu karşılık ayırma maliyetleri artacak ve döviz cinsinden zorunlu karşılık ayırmak bankalar açısından cazip olmaktan çıkacaktır.
Sonuç olarak ülkemizde 2010 yılından beri bir para politikası aracı olarak kullanılan Rezerv Opsiyon Mekanizması yukarıda yer alan dengeleyici özelliklerinin yanı sıra kısa vadeli yabancı sermaye hareketliğinin fazla olduğu ekonomilerde finansal kırılganlığı azaltıcı etkisi de olması hasebiyle Merkez Bankası açısından önem arz etmektedir.
30.06.2016
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.