Bilindiği üzere, 213 sayılı VUK’nun 262. Maddesine göre Maliyet Bedeli; “iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.” Bu uygulamada;
a) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri,
b) İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri,
c) İktisadi kıymetin finansmanında kullanılan kredilere ait faiz giderleri ve bunlara ilişkin kur farklarının; emtiada emtianın stoklara girdiği tarihe kadar, diğer iktisadi kıymetlerde ise iktisadi kıymetin envantere alındığı hesap döneminin sonuna kadar olan kısmı ile söz konusu kredilere ilişkin giderler (Faiz giderleri ile kur farklarının diğer kısımlarını maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.),
ç) İktisadi kıymetin stoklara veya envantere alındığı tarihe kadarki depolama ve sigorta giderleri,
d) Gayrimenkullerde mevcut bir binanın satın alınarak yıkılmasından ve arsasının tesviyesinden mütevellit giderler.
Gayrimenkullerle doğrudan ilgili olması şartıyla, bunların envantere alındığı hesap dönemi sonuna kadar alınan hibeler maliyet bedelinden indirilir.
İktisadi kıymetin (emtia hariç) iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile ilgili olan ÖTV, indirilemeyecek KDV, BSMV ile KKDF maliyet bedeline ithal etmekte veya genel giderler arasında göstermekte mükellefler serbesttirler.
Bu kanuni dayanak çerçevesinde Maliye Bakanlığı yetkisine istinaden VUK Tebliğleri ile aşağıdaki düzenlemeleri yapmış bulunmaktadır.
27.01.1985 tarihinde yayımlanan 163 Nolu VUK Tebliği ile; yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisiyle sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının;
1- Yatırımların finansmanında kullanılan kredilerle ilgili faizlerden kuruluş dönemine ait olanların sabit kıymetle birlikte amortisman yoluyla itfa edilmek üzere yatırım maliyetine eklenmesini; işletme dönemine ait olanların ise, ilgili bulundukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması,
2- Döviz kredisi kullanılarak yurt dışından sabit kıymet ithal edilmesi sırasında veya sonradan bu kıymetlere ilişkin borç taksitlerinin değerlemesi dolayısıyla ortaya çıkan kur farklarından, sabit kıymetin iktisap edildiği dönem sonuna kadar olanların, kıymetin maliyetine eklenmesi; aynı kıymetlerle ilgili söz konusu dönemden sonra ortaya çıkan kur farklarının ise, ait oldukları yıllarda doğrudan gider yazılması ya da maliyete intikal ettirilerek amortisman konusu yapılmasını uygun bulmuştur.
Burada kuruluş dönemi kavramına bir açıklık getirilmemiş ancak uygulamada yatırımın başladığı tarihten, kullanılmaya başladığı tarih aralığıdır. Bu süre duruma göre 1 ay, 1yıl ve belki 10 yılda olabilir.
Diğer bir husus ise dönem kavramı olmaktadır. Dönemde kesinlikle takvim yılı olmaktadır. Örneğin bir iktisadi kıymetin Ocak ayında kullanıma başlaması ile Aralık ayında başlaması arasında hiçbir fark olamayacaktır.
24.03.1987 tarihinde yayımlanan 176 Nolu VUK Tebliği ile; Gerek YTB kapsamında ve gerekse KKDF kapsamında yapılan mali desteklerin, tahakkuk ettikleri yılda hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekmekle birlikte;
Maliye Bakanlığı yatırımcı adına tahakkuk ettirilen destekleme primleri, sabit yatırımların maliyet bedelini azaltıcı bir unsur olduğundan, mükelleflerce bu primler, tahakkuk ettirildikleri tarihte gerçekleştirilmiş olan sabit yatırımların maliyet bedelinden indirilebilir. Bu durumda, sabit kıymetin maliyet bedeli; indirilen destekleme priminden sonraki miktar olacağından, bu usulü seçen mükellefler, sabit yatırımın toplam bedelinden, alınan primin düşülmesinden sonra kalan değeri sabit yatırımın değeri olarak aktiflerine kaydedecektir. Aktife kaydedilen bu değer üzerinde amortisman ayıracaklar ve bu değer üzerinden de yatırım indiriminden yararlanacaklardır.
Ancak, dileyen mükellefler, tahakkuk eden destekleme primlerini, sabit yatırımların maliyet bedellerinden düşmeden doğrudan hasılat olarak da yazabilirler. Tahakkuk tarihi ise, söz konusu primlerin T.C. Merkez Bankasınca yatırımcı kuruluşa ödenebilir hale geldiği tarihtir.
Ancak, teşvik belgeli yatırımlar, ihtisas kredileri ve gerçekleştirilen ihracat için tahakkuk eden destekleme primlerinin üç ay içinde ödenmemesi halinde, üç aylık sürenin bitiminden itibaren T.C. Merkez Bankasınca tahakkuk ettirilen faizlerin hasılat olarak yazılacağını açıklamıştır. Bu 3 aylık süre kanunda değil, maliye Bakanlığının yetkisi ile getirilmiştir.
02.03.1995 tarihinde yayımlanan 238 Nolu VUK Tebliği ile; Yıl içinde, temin edilen krediler ve benzeri kaynaklar için ödenen faiz ve komisyon giderleri ile ithal edilen emtiaya bağlı olarak ortaya çıkan kur farklarının dönem sonundaki stoklara pay verilip verilmeyeceği hususunda Maliye Bakanlığı aşağıdaki görüşü benimsemiştir.
Emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunludur. Stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi ihtiyaridir.
Aynı şekilde krediler için ödedikleri faiz ve komisyon giderlerinden dönem sonu stoklarına pay vermeleri zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna göre mükellefler söz konusu ödemelerini doğrudan gider olarak kaydedebilecekleri gibi, diledikleri takdirde stokta bulunan emtiaya isabet eden kısmı maliyete dahil edebileceklerdir. Örneğin yüksek faiz nedeniyle zarar beyan etmek istemeyen bir mükellef dilediği kadar faiz giderini dönem sonu stoklara pay vermek suretiyle, ilave ettiği tutar kadar zararını azaltabilir, hatta karada geçebilir.
05.05.2004 tarihinde yayımlanan 334 Nolu VUK Tebliği ile; 163 sıra numaralı VUK Tebliği ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek sureliyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmıştı. Ancak lehe oluşan kur farkları hakkında bir açıklama yapılmamıştı.
Bu defa iş bu tebliğle Lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetten düşülmesi ve aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği ve daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edileceği belirtilmiştir.
Enflasyonla ilgili tüm tebliğlerde; İktisadi kıymetlerin maliyet bedellerine eklenmiş bulunan (iktisadi kıymetlerin aktifleştirildiği hesap dönemine ilişkin olanlar hariç) kur farkları ve kredi faizleri (bunlara isabet eden amortismanlar dahil) yeniden değerleme kapsamına girmez.
Buna paralel olarak reel olmayan finansman maliyetleri (ROFM) de enflasyon düzeltmesine tabi tutulmazlar yani iktisbdi kıymetin varlığı içerisinde yere alan (ister aktifleştirildikleri yılda da olsa) hesaplanan kısmı (Burada ROFM hesaplama yöntemlerine değinmeyeceğiz) Reel Olmayan Finansman Maliyetleri düşüldükten sonra kalan faiz ve kur farkları iktisadi kıymetin diğer maliyeti ile birlikte düzeltmeye tâbi tutulurlar.
Reel olmayan finansman maliyeti; “Her türlü borçlanmada, borç tutarlarına (yabancı para üzerinden borçlanmalarda borcun alındığı tarihteki Türk Lirası karşılıklarına), borcun kullanıldığı döneme ait TEFE artış oranının uygulanması suretiyle hesaplanan tutarı” demektir.
ROFM aşağıdaki iktisadi kıymetler içerisinde yer alırlar.
1. Stoklar,
2. Maddi duran varlıklar,
3. Mali duran varlıklar,
4. Özel tükenmeye tabi varlıklar.
Ancak stoklarını toplulaştırılmış yöntemlerle düzeltmeye tâbi tutanlar, kıymetlerin alış veya maliyet bedeline intikal ettirilen reel olmayan finansman maliyetlerinin düşülmesi ihtiyarîdir.
Bilgilerinize sunulur. Saygılarımla,
04.02.2025
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.
>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV Ayrıntılar için tıklayın.