ÖZET : 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gümrük vergi ve resimlerini tanımlamamakla birlikte, 2 inci maddesinde; (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./271.mad) “Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Bu vergi ve resimlerle ilgili olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242 nci maddesi hükümleri uygulanır.” hükmü, gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin Vergi Usul Kanununa tabi olmadığı ve itirazların Gümrük Kanunu’nun 242’nci maddesine göre yapılacağını belirtmektedir. Aslında Vergi Usul Kanunu bu hükmüyle, esas itibariyle idari nitelikli bir kanun olan Gümrük Kanunu’nun, aynı zamanda vergi ve usul kanunu niteliği de taşıdığını teyit etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Vergi, resim, gümrük vergileri, ithalat vergileri, usul.
Gümrük Kanununun 4’ncü maddesinde belirtilen; “Gümrük idareleriyle muhatap olan kişiler bu Kanun ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile bunlara dayanılarak çıkarılan mevzuat hükümlerine uymak; gümrük idarelerinin gerek bu Kanunda gerek diğer mevzuat hükümlerine göre yapacağı gözetim ve kontrollere tabi olmak; bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları teminata bağlamak; mevzuat hükümlerinin uymayı zorunlu kıldığı her tür işlemleri yerine getirmekle sorumludurlar.” hükmü ile gümrük vergilerinin kaynakları temel olarak belirtilmiştir.
Gümrük Kanunu dışında gümrük idarelerince alınan vergileri düzenleyen Katma Değer Vergisi Kanunu, Özel Tüketim Vergisi Kanunu, 2976 sayılı Dış Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, gibi birçok Kanun vardır. Bu nedenle yorum yaparken, Gümrük Kanunu dışındaki kanunlarda, Gümrük Kanunu’nun 4 üncü maddesinde belirtildiği şekilde bir sınırlama olup olmadığına da bakmak gerekir.
Gümrük Kanunu’nun 4 üncü maddesinde belirtildiği yükümlüler gümrük idarelerinin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her türlü vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek zorundadırlar. Bu hükümden hareketle gümrük idareleri kendi adına ve başka idareler nam ve hesabına vergi resim, harç ve benzeri ücretleri tahsil ettiğine göre, gümrük idarelerinin kendi adına tahsil ettikleri yanında başka idareler adına tahsil ettiği vergi resimlerde Vergi Usul Kanunu’nun yukarıda metni verilen 2 inci maddesi gereğince, Vergi Usul Kanununa tabi değildir.
Ancak hemen şunu da belirtmek gerekir ki, ilgili mevzuatta, hangi vergilerin gümrük idarelerince alındığı hususu sayılmamıştır. Bu nedenle, gümrük idarelerince alınan vergiler, eş etkili vergiler ve mali yüklerin hangileri olduğu konusunda belirsizlik vardır.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 2/a Maddesine göre; “Gümrük Vergileri; Gümrük İdaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükleri ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımda ifade edilen “Gümrük İdaresi” veya "başka idarelerce” ibaresinden görüldüğü gibi Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu anlamında gümrük vergilerinin uygulandığı idare önemli değildir. Gümrük vergileri ister gümrük idarelerince isterse başka idarelerce uygulansın, 5607 sayılı kanunda tanımlı bir fiil işlendiğinde, bu kanununa göre cezalandırılacaktır. Ancak uygulamada özellikle ÖTV I sayılı listedeki eşya da eşyanın vergisini maliye idaresinin alması nedeniyle mali mevzuata göre işlem yapılmaktadır. 5607 sayılı kanunun açık hükmü karşısında bu durumun hukuka uygun olup olmadığı kanaatimizce tartışmalıdır.
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu gümrük vergilerini en geniş şekilde tanımlayan kanundur.
Örneğin damga vergisi, gümrük idarelerince alınan bir vergi midir? Bize göre, damga vergisi gümrük idaresince alınan bir vergi değildir. Zaten damga vergisi eşyaya uygulanan bir vergi de değildir. Kağıtlar üzerinden alınan bir vergidir.
İlgili mevzuat uyarınca, eşyanın ithaline bağlı vergilerin bir kısmı; eşyanın gümrük işlemleri bitirildikten sonra, vergi daireleri tarafından alınmaktadır. İthal edilen eşyaların vergilerin vergi daireleri tarafından alınan kısmı için, Vergi Usul Kanunu hükümleri uygulanırken, gümrük idareleri tarafından alınan kısmı için Gümrük Kanunu hükümleri uygulanır denilebilirse de, işin içine derinlemesine girildiğinde konunun hiç de öyle basit bir mesele olmadığı anlaşılmaktadır.
Daha önce de izah edildiği gibi, Gümrük Kanunu’nun 4 üncü maddesinde; Gümrük idareleriyle muhatap olan kişilerin, bu idarelerin kendi adına veya başka idareler nam veya hesabına tahsil edeceği her tür vergi, resim, harç ve ücretleri ödemek veya bunları teminata bağlamakla sorumlu oldukları belirtilmiştir.
Kanun hükmünden de görüldüğü gibi, gümrük idarelerince alınan vergiler, gümrük idareleri adına veya başka idareler nam ve hesabına tahsil edilmektedir.
Bir verginin alındığı idareye bakılarak, verginin ithalat vergileri veya dahili vergiler içinde yer alıp almadığını belirleyemeyiz. Ancak, bazen uygulanan vergi politikası gereği, eşyanın ithalinde gümrük idaresi tarafından alınması gereken bir vergi, vergi dairesince, vergi dairesince alınması gereken bir vergi de gümrük idaresince alınmaktadır.
Vergi Usul Kanunu 2 inci maddesinde; (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./271.mad) “Gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimler bu Kanuna tabi değildir. Bu vergi ve resimlerle ilgili olarak 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 242 nci maddesi hükümleri uygulanır.” hükmü, gümrük idareleri tarafından alınan vergi ve resimlerin Vergi Usul Kanununa tabi olmadığını söylemekle birlikte, gümrük idareleri tarafından alınan vergilerin gümrük vergileri olduğunu da söylememektedir.
Gümrük Kanunu’nun 242 inci maddesine göre; 1. Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.
2. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir.
3. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde, itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır.
4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.
Her ikisi de ithal edilen eşya ile ilgili olmasına karşın, Gümrük İdaresince alınan ÖTV için Gümrük Kanunu esaslarına göre işlem yapılırken, Vergi Daireleri tarafından alınan ÖTV için Vergi Usul Kanunu uygulanmaktadır.
Ancak konusu suç olan bir fiil işlendiğinde, olay bir anda başka bir boyut kazanabilmektedir. Olay gümrük kaçakçılığı olarak değerlendirildiğinde Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 3/2 inci maddesindeki, “Eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.” Hükmümü ile aynı kanununun eşyanın müsadere hükümleri uygulanır.
Olay Vergi Usul Kanununun(VUK) 359 uncu maddesi gereğince vergi suçu için ziyaa uğratılan verginin 3 katı para cezası 344 üncü maddesi gereğince fiile iştirak edene ziya uğratılan verginin bir katı vergi ziyaı cezası kesilir. Hükmümü uygulanacaktır.
1.1. Gümrük Kanunu ve Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Açsısından Gümrük Vergileri
İthalat vergileri ya da gümrük vergileri çeşitli kanunlarda farklı anlamlarda tanımlanmış olup, biz burada Gümrük Kanunu ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu anlamında ithalat vergileri tanımını yapacağız.
Gümrük vergileri 5607 sayılı Kanunu’nda, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’na göre daha geniş tanımlanmıştır. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun 3 üncü maddesinde tanımlı fiillerden birinin işlenmesi veya işlemeye teşebbüs edilmesi halinde, 5607 sayılı Kanunda yer alan Gümrük Vergileri tanımı dikkate alınarak işlem yapmak gerekir.
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 2/a Maddesine göre; “Gümrük Vergileri; Gümrük İdaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükleri ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanımda ifade edilen "başka idarelerce” ibaresinden görüldüğü gibi Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu anlamında gümrük vergilerinin uygulandığı idare önemli değildir. Gümrük vergileri ister gümrük idarelerince isterse başka idarelerce uygulansın, 5607 sayılı kanunda tanımlı bir fiil işlendiğinde, eğer şartları oluşmuş ise bu kanununa göre ceza verilecektir.
Gümrük Kanununun 3 üncü maddesinin 8, 9 ve 10. fıkraları gümrük vergilerini;
“8. a) “Gümrük vergileri” deyimi, ilgili mevzuat uyarınca eşyaya uygulanan ithalat vergilerinin ya da ihracat vergilerinin tümünü;
9. “İthalat vergileri” deyimi,
a) Eşyanın ithalinde ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri,
b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ithalatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri;
10. “İhracat vergileri” deyimi,
a) Eşyanın ihracatında ödenecek gümrük vergisi ile diğer eş etkili vergiler ve mali yükleri,
b) Tarım politikası veya tarım ürünlerinin işlenmesi sonucu elde edilen bazı ürünlere uygulanan özel düzenlemeler çerçevesinde ihracatta alınacak vergileri ve diğer mali yükleri;” olarak
Tanımlamıştır.
Gümrük İdaresi veya başka idarelerce eşyanın ithali veya ihracına bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükler; Gümrük Vergisi, İlave Gümrük Vergisi, Anti Damping Vergisi, Telafi Edici Vergi, Toplu Konut Fonu (Tarım Katkı Payı), Ek Mali Yükümlülük, Tek ve Maktu Vergi, Sabit Oranlı Vergi, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Çevre Katkı Payı, Özel Tüketim Vergisi, Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kesintisi, Tütün Fonu, TRT Bandrol Ücreti, Damga Vergisi ve Katma Değer Vergisidir.
1.2. Özel Tüketim Vergisi
5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun, 1’inci maddesinde; “…Kanunun amacı, kaçakçılık fiilleri ve yaptırımları ile kaçakçılığı önleme, izleme, araştırma usûl ve esaslarını belirlemek olduğu…” belirtilmektedir…
ÖTV Kanunu, I sayılı listede olan malların Türkiye Gümrük Bölgesine girmesini de ithalat olarak tanımlamaktadır. Özel Tüketim Vergisi (I) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliği ne göre; Vergiyi doğuran olay, (I) sayılı listedeki malların imalatçıları veya ithalatçıları tarafından teslimi ile bu malların ÖTV uygulanmadan önce müzayede yoluyla satışıdır. ÖTV Kanununun 4 maddesi (a) fıkrasına göre; (I), (III) ve (IV) sayılı listelerdeki mallar ile (II) sayılı listedeki mallardan kayıt ve tescile tâbi olmayanları imal, inşa veya ithal edenler ile bu malların müzayede yoluyla satışını gerçekleştirenler, mükellef olarak tanımlanmıştır. 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunun 2/a Maddesine göre; “Gümrük Vergileri; Gümrük İdaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükleri ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Görüldüğü gibi, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu açısından gümrük vergileri çok geniş şekilde tanımlanmıştır. Vergi Usul Kanunundaki gibi, gümrük idaresi veya başka idarelerce tahsil edilip edilmediği yönünden bir ayrıma gidilmemiştir. Kaçakçılıkla Mücadele kanununa göre, bir verginin gümrük vergisi olarak sayılması için eşyanın ithali veya ihracına bağlı olması yeterli sayılmıştır.
ÖTV Kanununda da “ithalat” eşyanın gümrük bölgesine girmesi olarak çok geniş bir şekilde tanımlanmıştır. I sayılı listedeki malların mükellefi de eşyayı ithal edenlerdir. Bunun yanında, eşyanın vergileri gümrük idaresi tarafından teminata bağlanmakta ve ayrıca Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu açısından da yukarıda izah edildiği gibi, verginin alındığı idarenin bir önemi yoktur.
Bu durumda ÖTV kanunu açısından konusu suç olan bir olayda I sayılı listedeki eşyanın ithali halinde, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu mu yoksa Vergi Usul Kanunu açısından mı yorum yapılacaktır? Sorusu sorulabilir. Biz burada kendi görüşümüzü net şekilde ortaya koyup okuyucuyu yönlendirmek istemiyoruz. Ancak, uygulamada ÖTV I sayılı listedeki eşya ile ilgili bir usulsüzlük olduğunda Vergi Usul Kanununa göre işlem yapılmaktadır.
2.2.1 ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listedeki eşya açısından ithalatta ÖTV
ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listedeki eşya açısından ithalatta ÖTV doğmadığından (ÖTV (I) sayılı Liste) konulu Gümrükler Genel Müdürlüğünün 05.11.2010 tarihli ve 24513 sayılı tasarruflu yazısında; “…Söz konusu teminatın nasıl alınacağı ve çözüleceğine yönelik açıklamalara 1 seri No.lu ÖTV Genel Tebliğinin 9 ve 15 Seri No.lu ÖTV Genel Tebliğleri ile değişik (16.3) ve (16.4) No.lu bölümlerinde yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı listede yer alan eşyanın gümrük idarelerine teminat verildiği hallerde ilgili rejimin ihlal edilmesi yada gümrük idaresince teminat alınamadığı durumlarda eşyanın tüketilmesi durumlarında eşya ile ilgili bilgilerin ilgili vergi dairesine iletilerek ÖTV ye ilişkin tahsil edilmesi gereken amme alacaklarının asıl ve ferileri ile buna ilişkin KDV tahsilinin ilgili vergi dairelerince yerine getirilmesinin sağlanmasını müteakip ÖTV teminatının çözülmesi gerekmektedir.
Öte yandan, ÖTV Kanununun 16/3 maddesinde gümrükte vergisi ödenmeden veya eksik ödenerek ithal edilen malların hiç alınmamış veya eksik alınmış ÖTV'ye konu eşya ile vergiden müstesna olduğu halde yanlışlıkla alınan veya fazla alındığı anlaşılan ÖTV hakkında 4458 sayılı Gümrük Kanunundaki esaslara göre işlem yapılacağı hükmü yer almaktadır. Bu hüküm ÖTV Kanununa ekli (II), (III) ve (IV) sayılı listede yer alan eşya için geçerlidir. ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listedeki eşya açısından ithalatta ÖTV doğmadığından bu düzenleme (I) sayılı Liste kapsamı eşya için bir hüküm ifade etmemektedir.”
Mezkûr yazıdan hareketle, ÖTV Kanununa ekli (I) sayılı listedeki eşya için ithalatta ÖTV doğmadığından, her ne kadar ithalat sırasında teminata bağlansa da, ithalat sırasında Katma Değer Vergisi matrahına dahil edilmez demek de yanlış olmaz.
Bunun yanında, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun Geçici İthalat Rejimi kapsamında kısmi muafiyet suretiyle yurda geçici ithali yapılan (I) sayılı Liste kapsamı eşya için her ay için alınması gereken %3 verginin hesaplanmasında, ÖTV’nin Katma Değer Vergisi matrahına dahil edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.
1.3. Damga Vergisi
Türk gümrük vergi sistemi içinde yer alan vergilerden, Katma Değer Vergisi, Özel Tüketim Vergisi, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu, Damga Vergisi gibi birçok vergi aynı zamanda dahili vergi sistemi içinde de yer alır.
Bir verginin gümrük idarelerince alınması halinde, Vergi Usul Kanunu yerine Gümrük Kanunu uygulanacaktır. Örneğin, bir verginin gümrük vergileri sisteminde yer aldığı halde, dahili vergilerde yer aldığının düşünülmesi durumunda verginin zamanaşımına uğraması, itiraz sürelerinin geçirilmesi gibi hem kamu açısından hem de yükümlüler açısından telafisi imkansız sonuçlar doğurabilir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 3/8.Maddesindeki “Gümrük Vergileri deyimi” oldukça geniş gibi gözükmekle birlikte, aslında gümrük idarelerince alınan tüm vergileri kapsamaz.
Gümrük İdareleri tarafından tahsil edilen ya da gümrükte tahsil edilen KDV’nin matrahına giren vergilerin hepsi eşyaya uygulanmaz. Örneğin, Damga Vergisi kâğıtlar üzerinden alındığından, Gümrük Kanunu’ndaki gümrük vergileri tanımı içerisinde değerlendirmek mümkün değildir.
1.4. Gümrük İdaresi Tarafından Yükümlüye Yazı İle Yanlış İzahat Verilmiş Olması
488 sayılı damga vergisi Kanunu’nun 30 uncu maddesine göre; Vergi Usul Kanunu’nun Damga Resmine ilişkin hükümleri Damga Vergisi hakkında da uygulanır. Hükmü damga vergisi için her ne kadar Vergi Usul Kanunu’nu göstermiş ise de, VUK’un 2’nci maddesinden hareketle ve ayrıca gümrük idarelerince alınan diğer vergilerle ve özellikle de KDV’nin matrahını oluşturması nedeniyle bağlantısı ve etkileşimi nedeniyle ile kanaatimizce gümrük idarelerince alınan damga vergisi için Gümrük Kanunu’na göre işlem yapılması gerekir. Uygulamada, Vergi Usul Kanununa göre işlem yapılmaktadır.
Vergi Usul Kanununun 369 uncu maddesine göre; “Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları veya bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.
Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların genel tebliğ veya sirkülerde değişiklik yapmak suretiyle görüş ve kanaatini değiştirmesi halinde, oluşan yeni görüş ve kanaate ilişkin genel tebliğ veya sirküler yayımlandığı tarihten itibaren geçerli olup, geriye dönük olarak uygulanamaz. Şu kadar ki, bu hüküm yargı mercileri tarafından iptal edilen genel tebliğ ve sirküler hakkında uygulanmaz.”
Gümrük Kanununun 231/5 inci fıkrasında; “Gümrük idaresi tarafından yükümlüye yazı ile yanlış izahat verilmiş olması hâlinde bu Kısım hükümlerine göre idari para cezası ve faiz uygulanmaz.” Hükmü ile VUK’un 369 uncu maddesine benzer hükümler getirilmiştir. Ancak, VUK’un 369 uncu maddesinde yer alan, “…bir hükmün uygulanma tarzına ilişkin bir içtihadın değişmiş olması halinde vergi cezası kesilmez ve gecikme faizi hesaplanmaz.” ve 369/ 2 inci fıkrasına benzer bir düzenleme Gümrük Kanunun da yer almamaktadır.
Gümrük Kanununun 231/5 inci fıkrasında yer alan, “kısım,” 27/10/1999 tarih ve 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun On birinci Kısmını ifade etmekte ve Cezalar Genel Başlığı, 4458 sayılı Kanunu’nun 234 ilâ 241.maddeleri arasındaki cezaları kapsamaktadır. Bu kısımda, Birinci Bölüm Genel Hükümler, İkinci Bölüm “Vergi Kaybına Neden Olan işlemlere Uygulanacak Cezalar”, üçüncü bölüm “Usulsüzlüklere ilişkin Cezalar” başlıkları olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Vergi Kaybına Neden Olan işlemlere Uygulanacak Cezalar Gümrük Kanunu’nun 234, 235, 236, 237 ve 238.maddesinde düzenlemiştir. Usulsüzlüklere ilişkin cezalar ise Gümrük Kanununun 241 inci maddesinde düzenlenmiştir.
İzahat Talebi Hakkında Gümrükler Genel Müdürlüğünün 07.10.2020 tarihli ve 58025341 sayılı yazısında; Gümrük Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası “5. Gümrük idaresi tarafından yükümlüye yazı ile yanlış izahat verilmiş olması hâlinde bu Kısım hükümlerine göre idari para cezası ve faiz uygulanmaz.”
Söz konusu maddenin uygulanmasına ilişkin Gümrük Yönetmeliğinin Yanlış izahat verilmesi başlıklı 580/A maddesi “(1) Yükümlüler, gümrük idarelerinden gümrük mevzuatının uygulanması hakkında Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası bağlamında izahat talep edebilirler.
Gümrük idaresi tarafından yükümlüye yazı ile yanlış izahat verilmiş olması hâlinde Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca idari para cezası verilmez ve faiz uygulanmaz.
(2) Birinci fıkra kapsamında işlem yapılabilmesi için aşağıdaki şartların sağlanması gerekir:
a) Yükümlünün bu konuda yazılı talebinin bulunması.
b) Talebin gerekli ve yeterli bilgileri içermesi.
c) Talebin başkalarının işlemlerine ilişkin olmaması.
ç) Talep konusu işlemin yargıya intikal etmiş olmaması.
d) Talep konusu hakkında araştırma, inceleme veya soruşturma bulunmaması.
e) Talebin somut bir olaya dayanması.
f) Talebe konu işlemin sonuçlanmamış olması.
g) Talebin tarife ve menşe tespitine ilişkin olmaması.
ğ) Talebin gümrük idaresinde yürütülen bir işleme ilişkin olmaması.
(3) Kanunun 9 uncu maddesi kapsamında verilen bağlayıcı tarife bilgisi ve bağlayıcı menşe bilgisine ilişkin talepler ile sözlü, yazılı olarak veya internet aracılığıyla 1/11/1984 tarihli ve 3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun ve 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu uyarınca yapılan talepler bu madde kapsamında değerlendirilmez.
(4) İkinci fıkrada belirtilen talepler, gümrük ve dış ticaret bölge müdürlüklerine yapılır. Bölge müdürlüklerince başvuruya ilişkin gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak konuya ilişkin görüş ile birlikte Bakanlığa (Gümrükler Genel Müdürlüğü) intikal ettirilir. Verilen izahat ilgiliye bildirilir. İzahat bildirildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder. İkinci fıkradaki belirtilen şartları taşımayan başvurular Bölge Müdürlüğünce doğrudan sonuçlandırılır.
(5) İzahat verilmesine esas olan mevzuat hükümlerinde değişiklik olması ve verilen izahatın söz konusu değişiklikle getirilen hükümlere uymaması durumunda yeni düzenlemenin yapıldığı tarihten itibaren birinci fıkra kapsamında işlem yapılmaz.
(6) Talep edenin verdiği yanlış veya eksik bilgiye dayanılarak verilen izahat verildiği tarihten itibaren geçersizdir.
(7) Yeniden yapılan değerlendirme neticesinde, verilen izahat iptal edilebilir veya değiştirilebilir. Değiştirildiği veya iptal edildiği yükümlüye bildirilen izahat ile ilgili olarak bildirildiği tarihten itibaren birinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(8) İzahat, izahat talep eden kişi tarafından verilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ve sadece başvuru sahibi için izahat niteliği taşır.
(9) İzahat, karar niteliği taşımaz ve itiraza konu olmaz.
(10) 196 ila 201 inci maddeler ve 588 inci madde çerçevesinde Bakanlık laboratuarlarınca düzenlenen tahlil raporlarına göre tarife beyanında bulunulduğu, ancak daha sonra yapılan tahlil sonucunda eşyanın farklı bir tarifede sınıflandırılması gerektiğinin belirlendiği durumlarda Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası hükümleri uygulanır.
(11) Gümrük ve dış ticaret bölge müdürlüklerince verilen tarife bilgisi kapsamında tespit edilen tarifenin gümrük idaresi tarafından sonradan değiştirilmesi durumunda Kanunun 231 inci maddesinin beşinci fıkrası hükümleri uygulanır.”
hükümlerini amirdir.
Bu kapsamda, gümrük mevzuatının uygulanması hakkındaki izahat taleplerine ilişkin olarak Yönetmeliğin 580/A maddesinin;
- İkinci fıkrasında belirtilen şartları taşımayan başvuruların bölge müdürlüğünüzce doğrudan sonuçlandırılması,
- Dördüncü fıkrası uyarınca bölge müdürlüğünüze yapılacak izahat taleplerine ilişkin gerekli inceleme ve değerlendirmenin yapılması ile konu hakkında görüşünüzün mutlak suretle izahat talebi ile birlikte Genel Müdürlüğümüze intikal ettirilmesi
gerekmektedir.
Diğer taraftan anılan Yönetmelik maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca Genel Müdürlüğümüze intikal ettirilen izahat taleplerinin değerlendirilmesini müteakip izahat talep eden kişiye/firmaya gerekli tebligatın yapılmasını teminen izahata ilişkin Genel Müdürlük görüşümüz ilgili bölge müdürlüğüne gönderilecektir.”
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel kurulunun örnek niteliğindeki bir Kararında; “Anayasa'nın 124. maddesinin dava konusu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelik çıkarabilecekleri kuralına yer verilmiştir. Bu düzenleme, idarenin özerk ve türev düzenleme yetkisinin anayasal dayanağını oluşturmaktadır.
İdarenin düzenleme yetkisinin aslında ikincil, türev nitelikte olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Anayasa'ya göre, idarenin düzenleme yetkisinin kanunlar çerçevesinde ve kanunlara uygun olarak kullanılması gerekmektedir. Kanunun öngördüğü düzenleme yetkisinin yine kanunda belirtildiği gibi kullanılması zorunludur.
Ayrıca, normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesine göre, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk kuralından almaktadır. Başka bir anlatımla normlar hiyerarşisi, her türlü normun hiyerarşik olarak bir sıra dahilinde sıralanması ve birbirine bağlı olması anlamına gelmekte olup; bunun doğal sonucu olarak, hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan normun, kendisinden üstte bulunan norma aykırı hükümler içeremeyeceği, bir başka deyişle alt norm niteliğindeki düzenleyici işlemlerin, bir hakkın kullanımını üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltarak kısıtlayamayacağı ya da üst normun sınırlarını aşar nitelikte yeni bir düzenleme getiremeyeceği; dolayısıyla, düzenleyici bir işlemin kendinden önce gelen kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırı düzenlemeler içeremeyeceği kabul edilmektedir.” şeklinde karar vermiştir.
Gümrük Kanununun 231 inci maddesi 5 inci fıkrasının Gümrük Yönetmeliğinin 580/A maddesiyle üst normda öngörülmeyen bir şekilde daraltıldğı kanaatindeyiz.
Gümrük vergileri ve dahili vergiler aslında devlet açısından bütçe gelirlerinin temelini oluşturmaktadır. Ancak gerek uluslararası mevzuatın bağlayıcılığı, gerekse dış ticaretin dinamik yapısı gümrük vergi sistemindeki vergileri ister istemez karmaşık bir hale getirmektedir. İşin içine Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Vergi Usul Kanunu gibi kanunları da kattığımızda konu daha da karmaşık hale gelmektedir. Bir verginin gümrük vergisi olup olmadığının belirlenmesi vergi hukuku açısından olduğu gibi, ceza hukuku açısından da önemlidir. Bu nedenle uygulayıcıların hangi kanuna göre ceza talep ettiğini bilerek en doğru kanunu tespit etmesi ve vergi ile ilgili yorumlarını buna göre yapması gerekir. Bu her zaman kolay olmamaktadır. Bir vergi yorum yoluyla Gümrük Vergisi kabul edildiğinde, zaman aşımı, ceza miktarı itiraz uzlaşma hükümleri gibi her şey değişmektedir. Bu nedenle, herhangi bir yanlış yorumda yükümlüler/mükellefler büyük hak kayıplarına uğrayabileceği gibi, gereksiz vergi yüklerine ya da ceza uygulamalarıyla karşılaşmaktadırlar.
17.01.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.