GİRİŞ
Son yıllarda dünya finans piyasalarında başlayan ve tüm sektörleri etkisi altına alan küresel ekonomik kriz, ülkemizde de oldukça etkili olmuştur. Özellikle dış talebin düşmesine bağlı olarak ekonomik daralmaya neden olmuş ve bir sonuç olarak işletmelerin kamuya yönelik yükümlülüklerini yerine getirmelerinde gecikmelere sebebiyet vermiştir.
Yaşanan bu süreçten olumsuz etkilenen işletmelerin kamuya olan borçlarına uygulanan ek mali yaptırımlar da borç tutarlarını artırmıştır. Özel sektörün kamuya olan borç yükünü azaltmak, maliye ve para politikalarının daha etkin şekilde kullanılmasını sağlamak gerekçesiyle “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” hazırlanmış olup halen TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmektedir.
Tasarının kapsamı oldukça geniş tutulmuştur. Makalenin konusunu ise tasarı kapsamında yer alan Gelir ve Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Stok Beyanlarına İlişkin Hükümlerin açıklaması ve değerlendirilmesi oluşturmaktadır.
A- STOK BEYANLARINA İLİŞKİN HÜKÜMLER
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10 ve 11. maddelerinde stok beyanlarına ilişkin hükümlere yer verilmiştir. İlgili maddeler ile kayıt dışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi amaçlanmış ve bunu sağlamaya yönelik düzenleme yapılmıştır. Yapılan bu düzenlemeler 2 başlık altında toplanmıştır. Bunlar;
1- İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar,
2- Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan mallar ve kasa mevcudunun düzeltilmesidir.
1- İşletmede Mevcut Olduğu Halde Kayıtlarda Yer Almayan Varlıklara İlişkin Düzenlemeler
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. maddesinde düzenlenen, işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan varlıklara ilişkin düzenlemeleri 2 ayrı başlıkta değerlendirmek gerekiyor. Bunlar;
a- İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların beyanı,
b- Kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan mamül ziynet eşyasına ilişkin beyandır.
a- İşletmede Mevcut Olduğu Halde Kayıtlarda Yer Almayan Emtia, Makine, Teçhizat Ve Demirbaşlar
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. maddesi ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, techizat ve demirbaşlarını yasal kayıtlarına intikal ettirmek suretiyle, kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmelerine imkan sağlanmıştır.
Uygulama kapsamında olan mükellefler, işletmelerinde mevcut olduğu halde kayıtlarında yer almayan emtia, makine, techizat ve demirbaşlarını bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bir envanter listesi ile vergi dairelerine bildireceklerdir. Bu kıymetler, bildirim tarihindeki rayiç bedelle[1] değerlenmek suretiyle envanter listesinde gösterilecektir. Bu bedel, mükellefin kendisi tarafından bizzat tespit edilebileceği gibi bağlı olduğu meslek kuruluşunca da tespit edilebilecektir. Mükellefler bildirilen kıymetleri yasal kayıt süresi içerisinde kayıtlara intikal ettireceklerdir.
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. maddesinin 6. fıkrasına göre, kayıtsız stok bildiren mükellefler bu mallarını satmaları halinde, defterlere kaydedilecek satış bedeli kayıtlı değerinden düşük olamayacaktır. Gerçek satış bedelinin kayda alınan bedelden düşük olması halinde, kazancın tespitinde kayıtlı bedel dikkate alınacaktır. Diğer taraftan bildirime dahil edilen varlıklar için amortisman ayrılmayacaktır.
Kanun Tasarısının 10. maddesinin (3) fıkrası uyarınca beyan edilerek kayıtlara intikal ettirilen makine, techizat ve demirbaşlar ile genel orana tabi emtianın bedeli üzerinden % 10 oranında, indirimli orana tabi diğer makine, teçhizat, demirbaş ve emtiaların bedeli üzerinden ise tabi olduğu oranların yarısı esas alınmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanacaktır. Hesaplanan bu katma değer vergisi, 2 No.lu ayrı bir beyanname ile sorumlu sıfatıyla beyan edilecek ve aynı süre içinde ödenecektir.
Buna göre;
-Stoklarda bulunduğu halde, kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlara ait sorumlu sıfatıyla beyan edilecek vergi, kendilerince veya ilgili meslek kuruluşlarınca belirlenecek rayiç bedel üzerinden hesaplanacak,
-Verginin beyanı vergi sorumlularına ait ayrıca verilecek 2 No.lu Katma Değer Beyannamesi ile yapılacak,
-Beyan edilen emtia üzerinden hesaplanan katma değer vergisi, 1 no.lu beyannamede genel esaslar çerçevesinde mal ve hizmet teslimleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilecektir. Ancak, kayıtlarda yer almayan makine, teçhizat ve demirbaşların bedeli üzerinden hesaplanarak ödenen katma değer vergisinin indirimi mümkün değildir. İndirilemeyen bu verginin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarından düşülemeyeceğine ilişkin belirlemede yoktur. Dolayısıyla indirilemeyen bu vergi gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının belirlenmesinde gider olarak dikkate alınabilecektir.
-Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrasında; fiili yada kaydi envanter sırasında belgesiz mal bulundurulduğunun tespiti halinde, bu alışlar nedeniyle, ziyaa uğratılan katma değer vergisinin, belgesiz mal bulunduran mükelleften aranacağı, bu uygulamaya göre yapılan tarhiyata vergi ziyaı cezası uygulanacağı hükmü yer almaktadır. Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. maddesinin (3) numaralı fıkrasına göre, stok beyanı kapsamında sorumlu sıfatıyla katma değer vergisi beyan eden mükelleflerde bu hüküm uygulanmayacağı öngörülmüştür. Bu hüküm uyarınca beyanda bulunan mükelleflere, Katma Değer Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü uyarınca belgesiz mal bulundurduğu gerekçesiyle malın emsal bedeli üzerinden cezalı olarak re’sen tarhiyat yapılmayacaktır.
Kanun Tasarısının 10. maddenin 2. fıkrasına göre bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, aktiflerine intikal ettirdikleri emtia için ayrı, makine, teçhizat ve demirbaşlar için ayrı olmak üzere pasifte karşılık hesabı açılacaktır. Emtia için ayrılan karşılık ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde, sermayenin unsuru sayılacak ve vergilendirilmeyecektir. Öte yandan, makine, teçhizat ve demirbaşlar da ayrıca envantere kaydedilecek ve ayrılan karşılık birikmiş amortisman olarak kabul edilecektir.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise beyan ettikleri emtiayı defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydedeceklerdir.
Örnek 1- (X) Ltd. Şti., stoklarında bulunan ancak kayıtlarında yer almayan Ticari Malına ilişkin envanter listesini hazırlamıştır. Genel oranda katma değer vergisine tabi olan bu malın kendisi tarafından belirlenen rayiç bedeli 10.000 TL’dir. Şirketin bu bildirimine ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde olacaktır.
__________________________ / ______________________________
153 TİCARİ MALLAR 10.000
191 İNDİRİLECEK KDV 2.000
525 KAYDA ALINAN EMTİA KARŞ. 10.000
360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 2.000
(Sorumlu sıfatı ile ödenecek KDV)
__________________________ / ______________________________
Bu malın satılması halinde kayıtlara intikal ettirilecek satış bedeli 10.000 TL’nin altında olmayacaktır.
ÖRNEK:2- (Y) Ltd. Şti., kayıtlarında yer almayan makine ve demirbaşlarını bildirmek istemektedir. Sabit kıymetlerin mükellefçe belirlenen rayiç bedeli 25.000 TL olup envantere alınmasına ilişkin muhasebe kayıtları aşağıdaki şekilde yapılacaktır.
_______________________________ / _______________________________
253 TESİS MAKİNA VE CİHAZLAR 25.000,00
689 DİĞER OLAĞANÜSTÜ GİD.VE ZAR. 2.500,00
526 DEMİRBAŞ MAKİNE VE TEÇHİZAT 25.000,00
ÖZEL KARŞILIK HESABI
360 ÖDENECEK VERGİ VE FONLAR 2.500,00
(Sorumlu sıfatıyla ödenecek KDV)
________________________________ / ________________________________
(Y) Ltd. Şti., söz konusu makine ve demirbaşlarını 31/12/2011 tarihine kadar satarsa, bu satıştan sonra, satmadığı takdirde 31/12/2011 tarihinde aşağıdaki muhasebe kaydını yapacaktır.
________________________________ / ________________________________
526 DEMİRBAŞ MAKİNE VE TEÇHİZAT 25.000,00
ÖZEL KARŞILIK HESABI
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 25.000,00
____________________________ / _________________________________
b- Kıymetli Maden Ve Kıymetli Taşlar İle Bunlardan Mamül Ziynet Eşyasına İlişkin Beyan
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. maddesinin (4) nolu bendine göre, gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil), esas faaliyetleri ile ilgili olarak işletmelerinde mevcut olup, kayıtlarında yer alan kıymetli maden (altın, platin ve gümüş) ve kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet ve inci) ile bunlardan yapılmış ziynet eşyasını bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar bağlı oldukları vergi dairelerine bildirmek kaydıyla, defterlerine intikal ettirebileceklerdir. Burada önemli olan husus uygulamadan yararlanacak olan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin esas faaliyetinin kıymetli maden ve ziynet eşyası imalatı ve ticareti faaliyeti olması ile belirtilen kıymetli maden ve kıymetli taşların işletmelerinde fiilen mevcut olmasıdır.
Buna göre beyan edilecek bu kıymetlerin bildirilen değeri üzerinden[2] % 2,5 oranında vergiye tabi tutulur. Bu suretle tahakkuk ettirilen vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir. Ödenen bu vergiler, gelir ve kurumlar vergisinden mahsup edilemez, gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez.
Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca aktiflerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel bir karşılık hesabı açarlar. Bu hesapta izlenen karşılık, ortaklara dağıtılması veya işletmenin tasfiye edilmesi halinde sermayenin unsuru sayılır ve vergilendirilmez. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise söz konusu değerleme farklarını defterlerinin gider kısmına satın alınan mal olarak kaydedeceklerdir.
2- Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Bulunmayan Mallar ve Kasa Mevcudu
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11. maddesinde hem kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan mallara ilişin düzenlemeye hem de kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu hakkında düzenlemeye yer verilmiştir.
a - Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Bulunmayan Mallar
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Ve Diğer Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11. maddesi hükmü ile gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) kayıtlarında yer aldığı halde işletmelerinde mevcut olmayan mallarını, bu Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü ayın son iş gününe kadar fatura düzenlemeleri ve her türlü vergisel yükümlülüklerini yerine getirmek suretiyle kayıt ve beyanlarına intikal ettirmeleri ve böylece kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmeleri imkanı verilmiştir. Bu hüküm, bütün gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerini kapsamaktadır.
Faturada yer alacak bedel, söz konusu malla aynı neviden olan malların gayri safi kar oranı dikkate alınarak tespit edilecektir. Gayri safi kar oranının yasal kayıtlardan tespit edilemediği hallerde, mükellefin bağlı olduğu meslek odalarının belirleyeceği oranlar esas alınacaktır.
Yukarıda açıklanan şekilde faturalanan ve yasal defterlere kaydedilen mallarla ilgili işlemler, normal satış işlemlerinden bir farklılık arz etmemektedir. Faturada malın tabi olduğu oranda katma değer vergisi hesaplanacak ve ilgili dönem beyannamesine dahil edilecek, satış hasılatı yıllık gelir veya kurumlar vergisi matrahının hesaplanmasında da dikkate alınacaktır.
Fatura bedeli “600 Yurtiçi Satışlar”, faturada hesaplanan katma değer vergisi de “391 Hesaplanan KDV” hesabına alacak yazılmak suretiyle kayıtlara intikal ettirilecektir. Ancak bu hesapların karşılığını teşkil edecek borçlu hesap hangisi olacaktır? Gerçek durum ile kayıtlar arasındaki farklılık faturasız satışlardan kaynaklanmaktadır ve faturasız satılan malların karşılığında işletme kalemlerinden birinde artış olması gerekmektedir. Bu artış nakit para, banka hesabında alacak, alacak senedi, çek ve benzeri değerler şeklinde olabilir. Dolayısıyla, mal çıkışı karşılığında aktif değer olarak işletmede ne varsa veya işletmede beyan tarihinde bu artış ne olarak görülüyorsa, buna ilişkin hesaplara kayıt yapılması gerekmektedir. Aktif hesaplarda meydana gelen artışın ortaklar tarafından işletmeden çekilmiş olması halinde, “231 Ortaklardan Alacaklar” hesabına, artışın herhangi bir şekilde tespit edilememesi halinde “689 Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar” hesabına borç kaydı yapılacaktır. Ancak bu durumda kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınması gerekir.
ÖRNEK: (X) Ltd. Şti., kayıtlarında yer aldığı halde stoklarında mevcut olmayan ticaretini yaptığı genel oranda KDV’ne tabi (A) malını faturalandırarak kayıtlarını fiili duruma uygun hale getirmek istemektedir. Kayıtlarında bulunan ancak stoklarda yer almayan (A) malının miktarı 10 ton olup, kendi kayıtlarına göre bu malın birim maliyeti 120,00 TL/Kg ve gayri safi karlılık oranı ise %10’dur.
(X) Ltd. Şti. bu mala ilişkin düzenleyeceği faturada (10.000*120) + (10.000*120*10/100) olan 1.320.000,00 TL satış bedeli ve bu bedel üzerinden %18 oranında 237.600,00 TL KDV gösterecektir. Düzenlenen bu faturanın muhasebe kayıtlarına intikali aşağıdaki şekilde olacaktır.
_______________________________ / ____________________________
689 DİĞER OLAĞANÜSTÜ GİDER VE ZARAR 1.557.600,00
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gider)
600 YURTİÇİ SATIŞLAR 1.320.000,00
391 HESAPLANAN KDV 237.600,00
________________________________ / _____________________________
Fatura düzenlenmek suretiyle kayıtlara intikal ettirilen malların daha önceki dönemlerde satıldığının tespit edilmesi halinde, geçmişe yönelik tarhiyat yapılmayacağı gibi ceza ve faiz de uygulanmayacaktır.
b - Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Bulunmayan Kasa Mevcudu
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 11. maddesinin 2. fıkrasında kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudunun düzeltilmesine ilişin hükümler yer almaktadır.
Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31.12.2009 tarihi itibarıyla bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutlarını, bu kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebileceklerdir.
Bu kapsamda beyan edilen tutarlar üzerinden % 10 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir. Diğer taraftan bu kapsamda beyan edilen tutarlar, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
B- STOK BEYANLARINA İLİŞKİN HÜKÜMLERİN DEĞERLENDİRMESİ
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısında 10. ve 11. maddelerinde yer alan stok beyanlarına ilişin düzenlemelerin kayıtdışı faaliyetlerin kayıt altına alınmasının sağlanması amacıyla yapılmıştır.
Günümüz ekonomilerinin önemli sorunlarından birisi olan kayıtdışılık, nedenleri, sonuçları ve işleyişi bakımından oldukça karmaşık bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, kayıtdışılığın kayıt altına alınması tüm ülkeler için çözümlenmesi gereken ciddi bir sorun olmaktadır.
Yapılan işlemlerin kayda geçirilme zorunluluğu olmasına rağmen mükellefler daha az vergi ödemek ya da hiç vergi ödememek istemeleri nedeniyle kısmen ya da tamamen bu işlemleri kayıtlarına yansıtmayarak bu faaliyetlerden elde ettikleri gelirleri kayıtdışında bırakabilmektedirler.
Tasarı kapsamında 10. ve 11. maddelerde yer alan stok beyanlarına ilişin düzenlemelere bakıldığında,
-İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar ile kıymetli maden ve kıymetli taşlar ile bunlardan mamül ziynet eşyasına ilişkin beyanı,
- Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan mallar ve kasa mevcudunun düzeltilmesine ilişkin olduğu görülmektedir.
Bu duruma göre işletmede yer alan fakat değerinin altında kayıtlara intikal etmiş emtia, makine, teçhizat ve demirbaşlar ile kıymetli maden ve ziynet eşyasının varlığına ilişin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan varlıklar olabileceği gibi eksik değerle kaydedilmiş varlıklar da söz konusu olabilmektedir. Eğer düzenlemeden amaç kayıtdışı faaliyetlerin kayıt altına alınması ise bu büyük bir eksikliktir. Zira mükellefler özellikle ithal mallar üzerinden gümrükte alınan vergilerden kaçırmak için bu malların alış bedelini gerçek değerinin çok altında göstermektedirler. Dolayısıyla malların satımında da düşük fatura düzenleme yoluna gitmektedirler. İşte bu gibi durumların yaşanmaması için sadece işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan varlıkların değil işletmede mevcut olup kayıtlarında düşük bedelle yer alan varlıklarının değerini de yükseltebilmelerine imkan tanınması gerekir. Aksi halde satış faturalarının gerçek bedelin çok altında tutarlarla düzenlenerek bu malların çıkışının yapılacağı sır değildir. Bunun tasarının görüşüldüğü Plan ve Bütçe komisyonunda ya da Meclis Genel Kurulundaki görüşmelerde düzeltilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan bir toplumda en iyi vergi yasaları yürürlükte olsa ve en iyi idari işleyiş sağlansa da, etkin denetimin olmayışı zaman içerisinde sistemin bozulmasına neden olabilmektedir. Denetimin, eğitim, vergi bilincinin yerleştirilmesi, vergide adalet ve eşitlik ilkelerine uyum sağlama gibi değişik amaçları bulunmaktadır. Ancak temel amacı, kişileri yasalara uygun çalışmaya ve hareket etmeye yöneltmektedir.[3]
Ülkemizde vergi denetiminde çok başlı bir yapı göze çarpmaktadır. Hepsi nihayetinde Maliye Bakanlığına bağlı olmakla birlikte birbirinden ayrı, hatta zaman zaman birbirleri ile rekabet içersinde olan denetim birimleri bulunmaktadır. Vergi denetiminin çok başlı olması ve bir bütünlük içerisinde yürütülmemesi denetimde etkinsizliğe yol açmaktadır.[4]
Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 10. ve 11. maddelerinde yer alan stok beyanlarına ilişin düzenlemelerin kayıtdışı faaliyetlerin kayıt altına alınmasını sağlamaktan uzak olduğu söylenebilir.
Ayrıca vergi afları ve benzeri uygulamalar, mükelleflerin vergi sorumluluklarını zayıflatmasına neden olarak kayıtlı olmalarından dolayı pişmanlık duymalarına yada kayıtdışında olanların bir rahatsızlık duymamalarına neden olmaktadır. Vergi sisteminin toplumun büyük kesimi tarafından adil olmadığı düşünülmekte iken bir de vergi affı uygulamalarına gidilmesi, mükelleflerin gelirlerini gizleme ve vergiyi ödememe eğilimlerini daha da artırarak kayıtdışılığa ayrıca teşvik etmektedir.[5]
Vergi affı Türkiye açısından düşünüldüğünde son 50 yıldır belli aralıklarla gündemimize gelmiş önemli bir sorun olmuştur. Birkaç yılda bir doğrudan vergi affı yada alacakların yeniden yapılandırılması çerçevesinde uygulanma imkanına yer verilmiştir.[6]
SONUÇ
TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” bir taraftan mevcut borçlara ilişkin ödeme kolaylığı getirirken diğer taraftan vergilemeye ilişin hükümler çerçevesinde mükelleflere olası cezalardan kurtulmalarına olanak tanıyan düzenlemelere yer vermektedir. Bu düzenlemelerin bir kısmını da gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin “Stok Beyanına İlişkin Hükümleri” oluşturmaktadır.
Adı geçen Kanun Tasarısının 10. ve 11. maddelerinde yer alan stok beyanlarına ilişin düzenlemelerin temel amacı kayıtdışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesinin sağlanması olarak öngörülmektedir. Ancak yaptığımız açılamalar çerçevesinde belirttiğimiz hususların eksikliği nedeniyle düzenleme bu amacı sağlamaktan uzaktır. Bu bağlamda yaptığımız genel eleştiri ödeme kolaylığı ve benzeri mali af uygulamalarının kayıtdışılığı önlemek bir yana aksine mükelleflerin af beklentileri içine girmelerine neden olmakta ve vergi kaçırmalarını teşvik etmektedir. Yapılan düzenlemelerin günü kurtarmaktan çok sorunların özünü kavranmadığı sürece bu ve benzeri tasarılar gündemimizden hiç düşmeyecektir.
DİPNOTLAR:
[1] Rayiç bedel, o kıymetin değerleme günü itibarıyla normal alım satım bedelidir.
[2] Bu değer aynı tarih itibarıyla Altın Borsasında uygulanmakta olan borsa rayici, borsa rayici olmayanlarda emsal bedeli ile değerlemek suretiyle hesaplanacaktır.
[3] Emine Koban, “Türkiye’de Kayıtdışı Ekonomi Sorunu ve Önlenmesinde Vergi Denetiminin Rolü” Uludağ Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt16, Sayı:3,Ekim, 1998.
[4]Sabahattin Benlikol ve Muhsin Akgür, Avrupa Birliğinde Kayıtdışı Faaliyetlerin Konrolü ve Denetimi,İstanbul Ticaret Odası,Yayın No:2002/14, İstanbul,Nisan,2002,s.28.
[5] Hakan Çetintaş, “Türkiye’de Kayıtdışılığın Fayda-Maliyet Analizi”, Çimento İşveren Dergisi, Sayı:5 Cilt:17, Eylül,2003, s.14.
[6] Son 8 yılda Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Yapılanlar hariç, 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu, 5736 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun, 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunu ve son olarak çıkacak bu kanun dahil edildiğinde her 2 yılda bir ödeme kolaylığı yada vergi affına gidildiği görülmektedir.
04.01.2011
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.