Mükellefler tahsil edemedikleri ve şüpheli duruma düşen alacaklarını belirli şartlar altında karşılık gideri hesabına aktararak gider unsuru olarak dikkate alabilmektedirler.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Şüpheli Alacaklar” başlıklı 323. maddesinde;
“Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. (Değişik: 1/5/1981-2455/3 md.) Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3.000 (8.900) Türk lirasını aşmayan alacaklar;
Şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
(Ek beşinci fıkra:14/10/2021-7338/35 md.) İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.” şeklinde yer alan hüküm ile tahsili şüpheli hale gelen alacaklara hangi durum ve şartlarda karşılık ayrılabileceği hüküm altına alınmıştır.
Buna göre tahsil imkânı kalmayan yüksek tutarlı alacaklar için dava veya icra şartı aranırken, düşük tutarlı alacaklar için birden fazla istenmek koşuluyla yazı veya protesto edilmesi yeterli görülmüştür.
Tahakkuk kelime anlamı olarak gerçekleşme anlamına gelmektedir. Tahakkuk esasına tabi mükellefler tutarın tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın düzenledikleri belgelerde yer alan satış tutarlarını veya gelir unsurlarını gelir hesaplarına aktarmaktadırlar. Örneğin; bilanço esasına göre defter tutan bir mükellef, yapmış olduğu vadeli satışı faturanın düzenlenmesine müteakip 10 gün içerisinde yasal defterlerinde gelir hesaplarına aktarmak ve ilgili dönem beyanlarında bu tutarı beyan etmek zorundadır. Söz konusu faturada yer alan satış tutarının tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın gelir hesaplarına aktarılması gerekmektedir. Benzer bir şekilde vadeli bir alım yapıldığında ise yapılan alıma ilişkin belge maliyet veya gider hesaplarına aktarılırken, alıma ilişkin düzenlenen belgede yer alan tutarın ödenip ödenmediğine bakılmamaktır.
Tahsil esasına göre defter tutan mükelleflerde ise tahakkuk esasından farklı olarak tahsil edilen tutarlar gelir hesaplarına aktarılırken, mal ve hizmet alımlarına ilişkin olarak yapılan ödemeler ise gider olarak dikkate alınmaktadır. Fiilen tahsil edilmeyen bir tutarın gelir hesaplarına aktarılması veya yapılmayan bir ödemenin gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Örneklendirecek olursak serbest meslek erbabı bir mali müşavir hizmet verdiği mükelleflerinden mali müşavirlik hizmetinin karşılığı tutarı tahsil etmediği sürece gelir elde etmiş sayılmamaktadır. Ya da bir dönem için 10 bin TL tahsil etmesi gerekirken 5 bin TL tahsil etmesi halinde elde ettiği gelir 5 bin olarak beyan edilmektedir.
Karşılık gideri hesapları tahakkuk esasının bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. Tahakkuk esasına göre defter tutan mükellefler yapmış oldukları satışları tahsil şartı aranmaksızın gelir hesaplarına aktarmaktadırlar. Akabinde söz konusu alacağın tahsil imkânı kalmadığında kanun koyucunun belirlediği şartlar dâhilinde tahsil edilemeyen tutarlar için karşılık gideri ayrılarak gelir hesaplarına aktarılan kazançlar dolaylı bir şekilde nötrleştirilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus karşılık gideri ayrılabilmesi için tahsil edilemeyen tutarların daha önce gelir hesaplarına aktarılmış olmasıdır. Yani gelir olarak kaydedilmeyen bir alacağa karşılık gider ayrılması mümkün değildir. Diğer bir anlatımla şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılması kanun koyucu tarafından mükellefler için sağlanan bir avantaj olarak düşünülmemelidir. Gelir hesabına aktarılan bir tutarın, tek düzen hesap planına veya muhasebe standartlarına uygun bir şekilde gelir kayıtlarından çıkarılması işlemi olarak düşünülmesi daha doğru olacaktır.
Avans hesapları ticari bir mal ve/veya hizmet alımı maksadıyla ödenen tutarlar olması nedeniyle gelir hesaplarına aktarılmamaktadır. Bu nedenle gelir hesaplarına aktarılması söz konusu olmayan avansların, tahsil imkânının ortadan kalkması durumunda gider hesaplarına aktarılarak ticari bilançonun tespitinde dikkate alınması da mümkün değildir.
Serbest meslek erbapları tahsil esasına göre defter tutmaktadırlar. Fiilen tahsil edilmeyen tutarlar gelir hesaplarına aktarılmamaktadır. Dolayısı ile gelir hesabına aktarılmayan bir alacağın şüpheli hale gelmesi halinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.
14/10/2021 tarihine kadar sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler karşılık gideri ayırabilirken söz konusu tarihte kanun maddesine eklenen fıkra ile işletme hesabına tabi mükelleflerin de şartların sağlanması halinde şüpheli alacağı gider olarak dikkate almasına imkan sağlamıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında işletme hesabına göre defter tutan mükelleflerin tahakkuk esasına tabi olup olmadıklarına bakıldığında Vergi Usul Kanununun 194. Maddesinde yer alan hükümle söz konusu mükelleflerin tahakkuk esasına tabi oldukları görülmektedir. Anılan kanun maddesinin ilgili fıkraları aşağıdaki gibidir;
“Madde 194-İşletme hesabının sol tarafını gider, sağ tarafını hasılat kısmı teşkil eder.
1. Gider kısmına: Satın alınan mallar veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen veya borçlanılan paralar ve işletme ile ilgili diğer bütün giderler;
2. Hasılat kısmına: Satılan mal bedeli veya yapılan hizmet karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen diğer bütün hasılat;
kaydolunur…”
Kanun maddesine bakıldığında, tahakkuk eden alacakların gelir olarak ve borçlanılan paraların ise gider olarak dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu durum işletme hesabına göre defter tutan mükelleflerin tahakkuk esasına tabi olduklarını göstermektedir.
Konuya ilişkin olarak farklı yönde görüşler mevcut olmakla birlikte kanunun konuya ilişkin ilgili maddeleri, lafzı ve ruhu ile yorumlandığında şüpheli alacakların giderleştirilmesi hususunda tahakkuk esasının temel şart olarak dikkate alınması gerektiğini değerlendirmekteyim.
Anahtar Kelimeler: Şüpheli Alacaklar, Karşılık Gideri, Tahakkuk Esası, Tahsil Esası
04.07.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.