YAZARLARIMIZ
Recep Selimoğlu
Yeminli Mali Müşavir
Öğretim Görevlisi



Tek Düzen Hesap Planı Yürürlükten Kaldırılmalı, TFRS /TMS Yeni Hesap Planı Uygulaması Başlamalıdır!

1 Sıra no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği hükümleri uyarınca, bilanço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişiler için 01/01/1994 tarihinden itibaren uygulanması zorunlu olan Tek Düzen Hesap Planı uygulaması, günümüz itibariyle devam etmektedir.

Söz konusu Tebliğde: Düzenlemenin amacı, ‘’ bilanço usulünde defter tutan gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin faaliyet ve sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirilmesi, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin tutarlılık ve mukayese edilebilirlik niteliklerini koruyarak gerçek durumu yansıtmasının sağlanması ve işletmelerde denetimin kolaylaştırılması ’’ şeklinde açıklanmıştır.                                                Düzenlemenin Niteliği ise, ‘’ Bir işletmenin faaliyet ve sonuçları ile doğrudan ilgili olan kesim sadece o işletmenin sahip veya ortakları değildir. İşletmelerle doğrudan ilgili olan işletme sahip veya ortaklarının yanı sıra o işletme ile ticari, mali ve ekonomik ilişkiler kuran işletmeler veya toplum bireyleri, kredi, finans ve yatırım kuruluşları ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşları işletmenin faaliyet ve sonuçları ile ilgilenmekte ve bu konuda sağlıklı ve güvenilir bilgi sahibi olmak istemektedirler. İşletmelerin faaliyet ve sonuçları konusunda bilgi kaynağı ise o işletmenin muhasebe kayıt ve belgeleri ile bunlara dayanılarak hazırlanmış mali tablolardır.

Muhasebe bilgilerinin sunulduğu mali tablolara dayanılarak karar alma durumunda bulunan ilgililerin karar almalarında en önemli etken, bu bilgilerin sağlıklı ve mukayese edilebilir nitelikte olmasıdır.

Makro açıdan milli gelir hesapları ve benzeri istatistiklerin çıkarılmasında, kalkınma planlarının hazırlanmasında, ulusal ve uluslararası sermaye hareketlerinin düzenlenmesinde, ekonomik faaliyetlerin Devlet tarafından kontrol edilmesi ve yönetilmesinde muhasebede tek düzeliğin sağlanması büyük önem arz etmektedir. Kaldı ki, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin denetlenmesinin gerekli olduğu hallerde, tekdüzen hesap planı uygulamasının denetimin iş yükünü azaltacağı ve kolaylaştıracağı da açıktır. ‘’şeklinde ifade edilmiştir.

Yaklaşık 18 yıldır uygulanmakta olan Tek Düzen Hesap Planı ile, işletmelerin faaliyet sonuçlarının raporlanmasında, finansal tablolarının sunulmasında ilgili Tebliğ ile getirilen düzenlemelerin son derece yararlı sonuçlar ürettiği açıktır.

Muhasebe faaliyetinde, belge-kayıt-gruplandırma-sınıflandırma ve raporlama sürecinde asıl olan, işletme faaliyeti ve sonuçları hakkında ilgi duyan kesimlere yeterli ve talep edilen düzeyde bilgiyi tam ve doğru biçimde ve tabiî ki tarafsız olarak bağımsız biçimde sunmaktır. Herşeyden önce, üretilen bilgilerin kamu yararı adına olacağı tartışmasızdır.

6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (yeni) Madde/88 ve Geçici Madde/6-1 hükümleri uyarınca, GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLER, münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARINA, KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE YER ALAN MUHASEBE İLKELERİNE VE BUNLARIN AYRILMAZ PARÇASI OLAN YORUMLARA UYMAK VE BUNLARI UYGULAMAK ZORUNDADIR. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen şirketler, 01/01/2013 tarihinde, münferit ve konsolide finansal tablolarının düzenlenmesinde, TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARINI UYGULAMAK ZORUNDADIR.

Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun konuyla ilgili kararı,

17/11/2012 tarih 28470 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Buna göre:

13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 88 inci, Geçici 1 inci ve Geçici 6 ncı maddeleri ile 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı KHK’nın 9 uncu ve Geçici 1 inci maddeleri uyarınca;

1) 660 sayılı KHK’da belirtilen kamu yararını ilgilendiren kuruluşların, 6102 sayılı Kanunun 397 nci maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla bağımsız denetime tabi olacakların ve aynı Kanunun 1534 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan şirketlerin münferit ve konsolide finansal tablolarının hazırlanmasında Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamasına, 

2) Yukarıdaki kapsama dâhil olmayanlar için KURUMCA BİR BELİRLEME YAPILINCAYA KADAR yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına, karar verilmiştir. 

Ayrıca, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) , 04/11/2012 tarih 28457 sayılı Resmi Gazetede, 2012/3834 Karar Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yayımlanan yönetmelikle:

"250 kişiden az  yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 Milyon TL nı aşmayan ve bu yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler veya girişimler’’ olarak tanımlanmıştır.

Yönetmelikte, 10 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri bir Milyon TL nı aşmayan işletmeler Mikro İşletme, 50 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 8 Milyon TL nı aşmayan işletmeler Küçük İşletme,  250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 40 Milyon TL nı aşmayan işletmeler Orta Büyüklükteki İşletme  şeklinde sınıflandırılmıştır. Bunlar dışında kalan işletmeleri de Büyük İşletme olarak tanımlayabiliriz…

İşletme sınıflandırmalarının yapıldığı ve konuyla ilgili duyuruların başladığı bu yasal düzenlemeler karşısında bize göre, Mali Tabloların Türkiye Muhasebe Standartları (TMS)/Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) hükümlerine uygun olarak hazırlanması gerekliliği mesleki gündemimizde yerini korumaktadır. Bu husus özellikle Bankalar başta olmak üzere, kredi veren kuruluşların işletmelerden TFRS Bilanço ve Mali Tablolar talepleriyle de bilinmektedir…

İşletmenin mali tablosu, bir RAPOR’dur!  Doğru ve tarafsız bilgi sunması esastır.

Uygulanmakta olan Tek Düzen Hesap Planı uyarınca, 690-Dönem Kârı veya Zararı hesabı, dönem sonlarında sonuç hesaplarında yer alan gelir ve gider hesaplarının aktarıldığı hesaptır.  Hesabın kalanı, vergiden önceki dönem kârı veya zararını gösterir. 

İşletmelerde, Gelir Tablosunda yer alan ve dönem sonunda 690 hesaba aktarılan 600-689 kodlu hesaplarda izlenen tüm gelir, gider ve maliyet kayıtları, Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri hükümlerine uygun olarak, Vergi Kanunlarımızın ilgili işlemin gider/maliyet veya gelir yazılmasına izin verip-vermediğine bakılmaksızın muhasebeleştirilir. Ancak, muhasebe kayıtlarının vergisel etkileri, işlemin yapıldığı tarihte eş zamanlı olarak Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler (KKEG), indirim/istisnalar şeklinde bilgi mahiyetinde ayrıca 9-Nazım Hesaplar’da izlenir. 690-Dönem Kârı veya Zararı hesabının bakiyesi, işletmeler için Ticari Kâr veya Zarar’dır. Bu Ticari K/Z’a, Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler’in eklenmesi ve vergiye tabi olmayan istisna/indirim tutarlarının düşülmesiyle Mali Kâr veya Zarar’a ulaşılır. Mali Kâr olması durumunda (vergi matrahı) vergi hesaplanır. Mali Zarar olması durumunda, bu zararlar müteakip beş yılın mali kârlarından mahsup edilebilir… Kurumlar Vergisi mükellefi olan işletmelerin bilançolarında yer alan Dönem Kârı veya Zararı, Kurumlar Vergisi hesaplanmış/karşılığı ayrılmış, vergi sonrası net K/Z’dır. 

Bugüne kadar yapılan bir VERGİ MUHASEBESİ DEĞİL, TEK DÜZEN HESAP PLANI MUHASEBESİDİR. 

Bu itibarla, hazırlanan Bilançolar, Vergi Bilançosu DEĞİL, Tek Düzen Hesap Planına uygun bilançolardır…

İşletmeler dönem içi muhasebe kayıtlarını, dış kurallar etkisinde değil, tamamen kendi kurallarıyla  yaparlar… İşletme için bir harcama gider se, gider kaydedilir. Elde edilen gelir işletme için gelir se, gelir kaydedilir… Gider veya gelirin Vergi mevzuatı  karşısında kabul edilip-edilmemesinin, dönem muhasebe kayıtlarına etkisi yoktur, olmamalıdır.  Asıl olan işletmenin kendi norm ve ilkeleri ışığında gerçek Kâr/Zararının ortaya konmasıdır. İşletme sahipleri, bilgi gereksinimi duyan kesimler, kredi veren kuruluşlar ve ilgili kesimler açısından beklenen rapor  bu olmalıdır. 

İşletme, kendisi için gider olan her şeyi gider yazar, kendisi için gelir olan her şeyi de gelir yazar…

 Stoklarında değer düşüklüğü varsa, karşılık yoluyla gider yazar. Kıdem tazminatlarını henüz ödeme olmadan da karşılık yoluyla gider yazar. Amortismana tabi iktisadi kıymetlerini faydalı ömürlerini kendisi tespit ederek amortisman hesaplar gider /maliyet yazar.  Amortisman uygulamasında iktisadi kıymetin kullanımını öne çıkarır, tüm iktisadi kıymetler için KIST amortisman hesaplar…  Stoklarla ilgili vade farklarını, kur farklarını, faiz ve benzeri borçlanma maliyetlerini, oluştukları dönemlerde doğrudan gider yazar…  Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin  satın alınmasıyla ortaya çıkan kur farklarını, vade farklarını, faizlerini gider yazar…Stok alışlarıyla ilgili vade farklarını oluştukları dönemde gider yazar… Satışlarıyla ilgili vade farklarını satış hasılatı içinde değil, finansman  geliri olarak raporlar… Duran varlıkları arasında yer alan binalarını, kullanım amaçlı binalar-yatırım amaçlı binalar-satış amaçlı binalar vb. şeklinde ayrı ayrı raporlar… Yıllara yaygın inşaat taahhüt işleriyle ilgili kâr/zararını, işin bitirilmesini beklemeden , her dönem ayrı ayrı hesaplar ve raporlar…

Bu örnekler çoğaltılabilir… Sonuçta işletme, hiçbir vergisel etki altında kalmadan raporlama yapar.

Elbette, işletmelerin vergisel yükümlülükleri de vardır.

Vergi mevzuatımız açısından vergiye esas olacak kâr, mali kâr’dır.

İşletme, dönem içinde yaptığı  gelir-gider-maliyet-kâr-zarar vb. kayıtlarını, dönem sonunda Vergi mevzuatımıza uyarlanması noktasında tek tek elden geçirir, varsa vergisel  farkları tespit eder.  Vergi Kanunlarımız uyarınca kabul edilmeyen giderlerini, vergiye tabi olmayan gelirlerini, istisna ve indirim haklarını belirler… Bu işlemler dönem gelir/kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde Ticari K/Z’dan Mali K/Z’a geçiş usul ve esaslarına göre ‘’özel’’ olarak yapılır. Bu hesaplamalar sonucunda varsa Mali Kâr üzerinden  dönem vergisi hesaplanır, beyan edilir, ödenir…  Sonuç olarak, işletmenin kendi bünyesinde Ticari K/Z mahiyetinde tespit ettiği  kar veya zararın, vergi mevzuatımıza göre ödenmesi gereken vergiye etkisi ‘’sıfır’’dır.

İşletmelerde Finansal Tabloların , Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları’na (TFRS)  , Türkiye Muhasebe Standartları’na  (TMS)  göre hazırlanması, sunulması, raporlanması sürecinde olduğumuz günümüzde, TFRS/TMS uygulamasına yönelik YENİ BİR HESAP PLANI uygulamasına geçilmesi son derece yararlı olacaktır…

TFRS/TMS hükümlerine göre raporlama yapabilmek için, mevcut Tek Düzen Hesap Planının yetersiz kaldığı genel kabul görmektedir. Bu düzenlemelere uygun yeni hesap planının uygulanmasının, mevcut durumda olduğu gibi, vergi matrahlarına- mali kâr/zararın tespitine ve ödenmesi gereken vergiye ‘’bir kuruş’’ etkisi olmayacaktır…

TFRS/TMS sistemine uygun yeni bir hesap planına geçilmesi, muhasebe meslek mensuplarının, raporlama yapan işletmelerin, uygulayıcıların TFRS’ye uygun Finansal Raporlama yapabilmeleri noktasında yararınadır…

Gerekli yasal düzenlemelerin acilen yapılması, konuya sahip çıkılması,  mesleki gereklilik ve kamu yararı açısından bu günden önemle önerilir.

24.12.2012

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM