Böyle de olmalıdır…
1 Sıra no.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği hükümleri uyarınca, bilanço esasına göre defter tutan gerçek ve tüzel kişiler için 01/01/1994 tarihinden itibaren uygulanması zorunlu olan Tek Düzen Hesap Planı uygulaması, günümüz itibariyle devam etmektedir.
Söz konusu Tebliğde: Düzenlemenin amacı, “bilanço usulünde defter tutan gerçek ve tüzel kişilere ait teşebbüs ve işletmelerin faaliyet ve sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirilmesi, mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin tutarlılık ve mukayese edilebilirlik niteliklerini koruyarak gerçek durumu yansıtmasının sağlanması ve işletmelerde denetimin kolaylaştırılması” şeklinde açıklanmıştır. Düzenlemenin Niteliği ise, ‘’ Bir işletmenin faaliyet ve sonuçları ile doğrudan ilgili olan kesim sadece o işletmenin sahip veya ortakları değildir. İşletmelerle doğrudan ilgili olan işletme sahip veya ortaklarının yanı sıra o işletme ile ticari, mali ve ekonomik ilişkiler kuran işletmeler veya toplum bireyleri, kredi, finans ve yatırım kuruluşları ile çeşitli kamu kurum ve kuruluşları işletmenin faaliyet ve sonuçları ile ilgilenmekte ve bu konuda sağlıklı ve güvenilir bilgi sahibi olmak istemektedirler. İşletmelerin faaliyet ve sonuçları konusunda bilgi kaynağı ise o işletmenin muhasebe kayıt ve belgeleri ile bunlara dayanılarak hazırlanmış mali tablolardır. Muhasebe bilgilerinin sunulduğu mali tablolara dayanılarak karar alma durumunda bulunan ilgililerin karar almalarında en önemli etken, bu bilgilerin sağlıklı ve mukayese edilebilir nitelikte olmasıdır. Makro açıdan milli gelir hesapları ve benzeri istatistiklerin çıkarılmasında, kalkınma planlarının hazırlanmasında, ulusal ve uluslararası sermaye hareketlerinin düzenlenmesinde, ekonomik faaliyetlerin Devlet tarafından kontrol edilmesi ve yönetilmesinde muhasebede tek düzeliğin sağlanması büyük önem arz etmektedir.
Kaldı ki, “mali tablolar aracılığı ile ilgililere sunulan bilgilerin denetlenmesinin gerekli olduğu hallerde, tekdüzen hesap planı uygulamasının denetimin iş yükünü azaltacağı ve kolaylaştıracağı da açıktır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Yaklaşık 18 yıldır uygulanmakta olan Tek Düzen Hesap Planı ile, işletmelerin faaliyet sonuçlarının raporlanmasında, finansal tablolarının sunulmasında ilgili Tebliğ ile getirilen düzenlemelerin son derece yararlı sonuçlar ürettiği açıktır.
Muhasebe faaliyetinde, belge-kayıt-gruplandırma-sınıflandırma ve raporlama sürecinde asıl olan, işletme faaliyeti ve sonuçları hakkında ilgi duyan kesimlere yeterli ve talep edilen düzeyde bilgiyi tam ve doğru biçimde ve tabiî ki tarafsız olarak bağımsız biçimde sunmaktır. Herşeyden önce, üretilen bilgilerin kamu yararı adına olacağı tartışmasızdır.
Tek Düzen Hesap Planı üzerinden bugüne kadar yapılan TEK TİP RAPORLAMA döneminden, artık, İŞLETMELERE ÖZGÜ RAPORLAMA sürecine girilmiştir… Örneğin, iki ayrı işletmede, aynı tarihte alınan iki iş makinesinin yararlı ömürleri, işletmelerin bekledikleri fayda karşısında her iki işletmede de farklı olabilecektir… İş makinelerinin Kullanım Değerleri, birinci işletmede 100 birim ise, ikinci işletme açısından 200 birim olabilecektir. Bu husus dahi, iki ayrı işletmede, özellikle Amortisman Uygulaması açısından farklı raporlamalar gerektirecektir.
İstisnai uygulamaları dikkate almadığımızda, genel olarak, Tek Düzen Hesap Planında yer alan bazı hesapların günümüze kadar ne ölçüde kullanıldıkları-kullanılmadıkları malumdur… Hatta, günümüzde ilgili hesap planının ne kadar doğru biçimde uygulanıp-uygulanmadığı da tartışılmalıdır. Örneğin, işletmelerin kredi kartı karşılığında yaptıkları satışlardan doğan alacaklarının Tek Düzen Hesap Planında yer alan 108-Diğer Hazır Değerler hesabında izlendiği görülmektedir. Satışın uzun vade taşıması durumunda bu hesap ne kadar uygundur… 400-Banka Kredileri hesabı’nın işleyişinde, alınan uzun vadeli kredilerin, bilanço tarihinden itibaren bir yıl içinde ödenecek ana para taksitleri ile vadesi bir yıla düşen tutarların 303-Uzun Vadeli Kredilerin Ana para Taksitleri ve Faizleri Hesabı’nın alacağına aktarılacağı… belirtilmişken, uygulamada 400 hesabın 300-Banka Kredileri hesabıyla ilişkilendirildiği yaygın olarak bilinmektedir… Tek Düzen Hesap Planında , uygulama başladığından beri yer almakta olan, 293-Gelecek Yıllar İhtiyacı Stoklar, 294-Elden Çıkarılacak Stoklar ve Maddi Duran Varlıklar hesapları, bu güne kadar kaç mali tabloda yer alabilmiştir…?
İşletmenin mali tablosu, bir RAPOR’dur! Sağlıklı olması, doğru ve tarafsız bilgi sunması esastır.
Yine Tek Düzen Hesap Planı uygulamasında örneğin, Yıllara Yaygın İnşaat Taahhüt işlerinde, hizmet maliyetlerinin işin süresince ilgili yıllarında 740-Hizmet Üretim Maliyeti hesabında izleneceği, 740 hesabın bilançoda 170-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Maliyetleri hesabına aktarılacağı, bu işle ilgili hak edişlerin işin başından sonuna kadar 350-Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım Hakediş Bedelleri hesabında izleneceği, işin Geçici Kabulünün yapılmasıyla birlikte 170 ve 350 hesapların sırasıyla 622(-) Satılan Hizmet Maliyeti ve 600-Yurt İçi Satışlar Gelir Tablosu hesaplarına aktarılacağı belirtilmiştir, uygulama da bu yöndedir. Kaldı ki, bu türden iş yapan işletmelerde, işin kâr/zararının işin tamamlandığı yılda tespit edileceği ve tamamının o yılın kâr/zararı olacağı Gelir Vergisi Kanunu 42.maddede hüküm altına alınmıştır. Raporlamanın bir Vergi Kanunu hükmü doğrultusunda şekillenmesi ne derece doğrudur..!
Bu noktada, Türkiye Muhasebe Standartları (TMS/11) İnşaat Sözleşmeleri Standardı uyarınca, bu tür işletmelerde Tamamlanma Derecesinin tatbikiyle her dönemin Kâr/zararının ilgili dönem Gelir Tablosunda yer alması gerekliliği yer almaktadır… Böyle bir raporlama, mevcut uygulama karşısında gerçeği daha doğru biçimde yansıtmayacak mıdır? Şüphesiz, doğru raporlama bu olmalıdır…
Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) / Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) , muhasebe meslek mensuplarının en önemli gündemidir, böyle de olmalıdır… Küreselleşme olgusunun getirdiği yeni değerler, bu değerleri sahiplenebilenlerin olacaktır. Bilgisayar,internet vb. küresel teknolojik gelişmeler karşısında, işletmelerde bilgi üretmenin önemi daha da artmıştır. Bilgi sunulan kesimlerin çeşitliliğine karşın, ortak muhasebe standartları doğrultusunda , finansal raporlamanın – sunumun aynı teknik dilden yapılması gereği mesleki gündemimize oturmuştur. Meslek, uluslar arası standartlara uygun, denetim ekseninde bilgi üreten, teknolojik açılımları süratle kavrayabilen, bilgi üretiminde mesleki veri tabanı oluşturan bir yapı içinde ele alınmalıdır. Muhasebe meslek mensupları ise, bu yapı içerisinde, meslek etik kurallarına bağlı, tarafsız ve en önemlisi doğru bilgilerin sunucusu, raporlayıcısı olarak görülmelidir…
Bir meslek mensubu olarak, bu noktada, meslek vizyonunun ‘’ Dünyanın Denetimi’’ , meslek mensubu misyonunun ‘’ Dünya Denetçisi’’ olması gerektiğine, meslek mensuplarının , Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) / Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) mevzuatına , uygulamasına sahip çıkmalarına, işletmelerde gerçeğe uygun finansal raporlamaların yapılması gereğini sürekli ifade ve iddia etmelerine , mesleğim – meslektaşlarım ve en önemlisi kamu yararı adına içtenlikle inanıyorum…
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (yeni) Madde/88 ve Geçici Madde/6-1 hükümleri uyarınca, GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLER, münferit ve konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yayımlanan, TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARINA, KAVRAMSAL ÇERÇEVEDE YER ALAN MUHASEBE İLKELERİNE VE BUNLARIN AYRILMAZ PARÇASI OLAN YORUMLARA UYMAK VE BUNLARI UYGULAMAK ZORUNDADIR. Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından belirlenen şirketler, 01/01/2013 tarihinde, münferit ve konsolide finansal tablolarının düzenlenmesinde, TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARINI UYGULAMAK ZORUNDADIR.
Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun konuyla ilgili kararı,
17/11/2012 tarih 28470 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Buna göre:
13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 88 inci, Geçici 1 inci ve Geçici 6 ncı maddeleri ile 26/9/2011 tarihli ve 660 sayılı KHK’nın 9 uncu ve Geçici 1 inci maddeleri uyarınca;
1) 660 sayılı KHK’da belirtilen kamu yararını ilgilendiren kuruluşların, 6102 sayılı Kanunun 397 nci maddesi çerçevesinde Bakanlar Kurulu kararıyla bağımsız denetime tabi olacakların ve aynı Kanunun 1534 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan şirketlerin münferit ve konsolide finansal tablolarının hazırlanmasında Türkiye Muhasebe Standartlarını uygulamasına,
2) Yukarıdaki kapsama dâhil olmayanlar için KURUMCA BİR BELİRLEME YAPILINCAYA KADAR yürürlükteki mevzuatın uygulanmasının devamına, karar verilmiştir.
Ayrıca, Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) , 04/11/2012 tarih 28457 sayılı Resmi Gazetede, 2012/3834 Karar Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yayımlanan yönetmelikle:
"250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 Milyon TL nı aşmayan ve bu yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler veya girişimler’’ olarak tanımlanmıştır.
Yönetmelikte, 10 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri bir Milyon TL nı aşmayan işletmeler Mikro İşletme, 50 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 8 Milyon TL nı aşmayan işletmeler Küçük İşletme, 250 kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan biri 40 Milyon TL nı aşmayan işletmeler Orta Büyüklükteki İşletme şeklinde sınıflandırılmıştır. Bunlar dışında kalan işletmeleri de Büyük İşletme olarak tanımlayabiliriz…
İşletme sınıflandırmalarının yapıldığı ve konuyla ilgili duyuruların başladığı bu yasal düzenlemeler karşısında bize göre, Mali Tabloların Türkiye Muhasebe Standartları (TMS)/Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) hükümlerine uygun olarak hazırlanması gerekliliği mesleki gündemimizde yerini korumaktadır. Bu husus özellikle Bankalar başta olmak üzere, kredi veren kuruluşların işletmelerden TFRS Bilanço ve Mali Tablolar talepleriyle de bilinmektedir…
Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nun yeni bir belirleme yapması ve kapsama dahil olunmasıyla birlikte, Mali Tabloların ister 2013, ister 2014 yılında TFRS hükümlerine göre hazırlanması durumunda, mali tabloların önceki dönem ve/veya dönemlerle karşılaştırmalı olarak verileceği hususu unutulmamalıdır… Bu itibarla, Mali Tabloların söz konusu standartlara göre hazırlanmasında ve sunulmasında, başta 3568 sayılı yasaya göre yetki almış serbest muhasebeci/ mali müşavirleri, muhasebe meslek mensuplarını, mali tablo uygulayıcılarını, işletmelerde mali/finans/bütçe yöneticilerini sistem değişikliği anlamında bu günden zorlu ve önemli bir süreç beklemektedir… Uygulayıcıların halen mevcut Tek Düzen Hesap Planı üzerinden ürettikleri mali tabloların, Türkiye Muhasebe Standartları (TMS)/Türkiye Finansal Raporlama Standartları (TFRS) hükümlerine uygun olarak hazırlanması, mesleki gündemimizde yerini korumakla birlikte, bu konuda sürekli ve anlamlı eğitimlerin önemini özellikle ortaya çıkarmaktadır. Söz konusu standartların, 2-3 günlük eğitim çalışmaları ile öğrenilmesi/öğretilmesi, sistemin getirdiği kapsamlı ve köklü değişiklikler karşısında beklenmemelidir… Süreç, mevcut sistem ile yeni uygulamaların karşılaştırılabilmesine olanak sağlayan ve her standardın uygulamaları ile birlikte ayrı ayrı ele alınarak özümsenmesini gerektiren uzun süreli eğitimleri zorunlu kılmaktadır. Söz konusu eğitimlere katılanların / katılacakların, her yeni eğitim çalışmasında önceki eğitim bilgilerinin üstüne konulan ve sonraki eğitimin bir önceki eğitimi tamamlayan nitelikte, bir seri eğitim planlaması yapmaları ve eğitim çalışmalarını aksatmadan takip etmeleri önemle önerilir.
TFRS/TMS uygulamalarına geçiş sürecinde ilgili eğitim çalışmalarına hız verilmesinin, bilgi birikimi yönünden daha donanımlı - mesleki üretkenlik açısından daha verimli sonuçlar alınması ve ‘’Sağlıklı Bilgi’’ üretiminde ‘’Kamu Yararı’’ adına önemi bilinmelidir…Çok yakın gelecekte, ilgili standartlar meslek mensuplarının ortak mesleki dili olacaktır…
TFRS/TMS lüks değil, mesleki gerekliliktir…
TFRS/TMS işletmelerin, mesleki unvan ve konumları gereği ilgili süreçle ilişkisi olan tüm kişi/grup ve kesimlerin en önemli gündemidir, sahip çıkılmalıdır… Doğru olan da budur!
21.11.2012
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.