Bu yazımızda ödeme emri konusunda sık karşılaştığımız uygulamalar özetlenmeye çalışılmıştır.
Hayır 15 gündür. Ödeme emrine karşı dava açma süresi, 6183 Sy Kanun’un 58’inci maddesinde düzenlenmiş olup süre 7 günden 15 güne çıkartılmıştır. [1]
Ödeme emri işlemi bir vergileme işlemi olmadığından, 30 günlük süre vergileme işlemlerinde (ihbarnameler, uzlaşma tutanakları..vb) geçerlidir. Süre İdari Yargılama Usulü Kanunu (İYUK)’nda düzenlenmiştir.
Hayır. E- tebligatın ulaşmasından sonra 5 günlük tebellüğ süresi vardır. Bu süre sonundan itibaren 15 gün itiraz süresi hesaplanır.[2]
Tebligatın önce ya da sonra okunmuş olması yada hiç okunmamış olması durumunda tebellüğ tarihinin değişmemesi gerekir. Ancak bu konuda yargıda uygulama birliği henüz sağlanamamıştır.
Tebligatın önce ya da sonra okunmuş olması tebliğ tarihini etkilemez. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas : 24.11.2020 tarihli 2020/547 E. ve 2020/924 K )
Elektronik tebligat muhatabı tarafından okunduğu tarihte tebliğ edilmiş sayılır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi: 09.12.2020 tarihli, 2020/187 E. ve 2020/4264 K. )
Hayır. Ödeme emri iptali için tek yol yargıya başvurmaktır. Bu nedenle 15 günlük dava açma sürenin aşılmaması gerekir. Diğer yandan çok açık bir hata sözkonusu ise (Örn; mahsup talebi olduğu halde ödeme emri gelmesi gibi…) 15 gün süre içerisinde, idareye interaktif vergi dairesinden genel amaçlı dilekçe ile başvuru yapılması durumunda hata dairece düzeltilebilir.
Ancak idareye başvuru 15 günlük dava açma süresini uzatmamaktadır. Bunun nedeni, başvurunun süreyi durdurduğuna yönelik bir kanuni düzenlemenin olmadığıdır.
Ödeme emrine karşı dava açılması tek başına hacizli takip işlemlerini durdurmaz. Haciz işlemi, davanın açıldığı yargı merciinden yürütmenin durdurulmasının talep edilmesi ve bu talebin uygun bulunması halinde kesinleşme beklenmeden durdurulabilecektir.
Nitekim 2013/1 seri No.lu Tahsilat İç Genelgesine göre;
Ödeme emirleri hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmişse; nihai kararın kesinleşmesini beklemeksizin vergi dairelerince kararın gereklerine göre işlem tesis edilmesi gerekmektedir. Diğer bir ifade ile cebren takip ve tahsil işlemleri uygulanmamalıdır. Yürütmenin durdurulması kararı idareye gelmeden önce yapılan haciz icra vb. işlemler geri alınmalıdır.
Hayır, ödeme emrine karşı düzeltme talebinde bulunulamaz. 6183 Sayılı Kanunda bu konuda düzenleme bulunmamaktadır. Düzeltme talebi tahakkuk ile ilgili olup Vergi Usul Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Ayrıca Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun VUK’un 122 ve 124. maddelerinde yer alan “düzeltme” müessesesinin 6183 Sayılı Kanun uyarınca gönderilen ödeme emirlerini kapsamadığı yönünde kararı bulunmaktadır. [3]
Beş yıllık tarh zamanaşımı içinde olmak kaydıyla, ödeme emri/haciz işlemlerinin değil bu işlemlere konu vergi ve cezalar yönünden düzeltme-şikâyet başvurusu yapılabilir.
Dolaysıyla tüzel kişi adına gelen ödeme emrine karşı düzeltme talebi olmamakla birlikte, ödeme emrinin dayanağı olan dava açma süresi geçmiş ancak zamanaşımına uğramamış ihbarnamelere karşı düzeltme başvurusu yapılabilir. Başvurunun sırf zaman kazanmak için değil sarih durumlarda yapılması önerilir. Örneğin; KDV den istisna işlem için KDV hesaplanmış vergi/ceza ihbarnamesi gelmiş bir şekilde dava açılmamış olsun. Ödeme emri geldiğinde bu fark edilmişse bu yola başvurulabilir. Böylece ödeme emrine karşı açılan davaya dayanak oluşturulur.
Doğru gelmemesi gerekir. Ancak uygulamada geldiği durumlar olabilmektedir. Bunun nedeni;
Mükelleflerin mahsup taleblerine dairede vergilendirme servisleri bakmaktadır. Talepler kontrole tabi tutularak raporlanmakta gerektiğin de mükelleften açıklama istenmektedir. Dolaysıyla iadenin gerçekleşmesi bir süreç almaktadır. Vergi dairesi kayıtlarında mahsuben iade talebinde bulunulan tarih ile mahsubun gerçekleştiği tarih arasındaki dönemde, mahsup talepli borç, ödeme vadesi geçmiş borç olarak yer alır. Süreç içinde vergi dairesi tahsilat servisleri sistem tarafından otomatik üretilen mahsup talepli borç için ödeme emirlerini mükellefe elektronik olarak gönderebilir. Hatalı işlem için hemen dava açmadan daireye başvurarak ödeme emirleri iptali sağlanmalıdır. Yine de mahsup talepli borçlar için mükelleflere gereksiz yere ödeme emri gönderilmesinin önüne geçecek tedbirlerin alınması zaruridir. Gelir İdaresinin gelişmiş bilgi işlem altyapısı buna müsaittir.
Gelebilir. 2022 yılında 2016 yılı için tahahkuk zamanaşımı sözkonusudur. Halbuki 2016 yılında tahakkuk etmiş Gelir/Kurumlar vergilerinin ödemeleri takip eden 2017 yılında başladığı için 2022 yılında tahsil zamanaşımı süresi dolmamıştır. [4]
Şayet tahakkuk zamanaşımı da sözkonusu ise gelen ödeme emirleri için, borcun zamanaşımına uğradığı def’i hem tahakkuk, hem de tahsil zamanaşımı yönünden ileri sürülmelidir. Nitekim;
Olay:
Vergi 1961 yılında tahakkuk ettirilmiş. İhbarname 1969 yılı içinde tebliğ edilmiş. Ödeme emri ise 26.10.1972 tarihinde tebliğ edilmiş.
Bu olayda Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulu “ Amme alacağının tahsili aşamasında tahakkuk zamanaşımı da incelenebilir.” yönünde karar vermiştir. [5]
Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri hususunda bildirimde bulunulur. ( 6183 Sy K. Md 55) Kanun bu şekilde olmakla birlikte uygulamada bu süreye riayet etmemenin yaptırımı olmadığından ödeme emri zamanaşımı süresi içerisinde her zaman düzenlenebilir. Yeterki zamanaşımı süresi aşılmasın. Zaten borçlunun borcunu ödemediğini bilmesi beklenir, “borcumu ödemeyeyim de zamanaşımına uğrasın” beklentisi beyhudedir. Bir diğer konuda aşağıda açıklandığı üzere, ödeme emri tebliğ zamanaşımını kestiğinden geç tebligat idareye bir nevi keyfiyet tanımaktadır.
Günümüzde gelişen teknoloji karşısında belgenin geç düzenlenmesi ile sık karşılaşılmaz. Buna rağmen geç düzenleme nedenleri; işlemlerin yoğunluğu, ödeme emrinin hataen düzenlenmemesi, düzenlenmiş ancak tebligatının unutulması… gibi nedenlerden kaynaklanmaktadır.
Alacaklı kamu idaresi, amme alacağı için daha sıkı tedbirler almıştır. O nedenle verginin tahakkuk zamanaşımı ile ilgili düzenlemenin yer alığı Vergi Usul Kanunu’nda olmayan “Zamanaşımının Kesilmesi“ düzenlemesine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun da yer vermiştir. Kesilme ile kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından başlayarak, beş yıllık zamanaşımı yeniden işlemeye başlar.[6] Böylece ödeme yapılması veya ödeme emrinin tebliğ edilmesi gibi durumunda zamanaşımı kesileceğinden, verginin doğduğu yıla bakmamak gerekir. Bir diğer durumda, sonradan yapılan tarhiyatların ödeme vadelerinin farklı olmasından kaynaklanmaktadır. Aşağıda bunlar örneklendirilmiştir.
Vadesi 26 Haziran 2019 olan Katma Değer Vergisi vadesi geçtiği halde ödenmemesi halinde vadenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde yani 31/12/2024 tarihine kadar tahsil edilemezse amme alacağı zamanaşımına uğrayacaktır. Vadesinde ödenmeyen bu alacak için 13 Mart 2020 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmesi ya da mükellef tarafından kısmen ödeme yapılması gibi zamanaşımını kesen haller vukuu bulduğunda zamanaşımı kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır. Bu durumda 01/01/2021-31/12/2025 tarihleri arasında vergi tahsil edilemediği takdirde zamanaşımına uğrayacaktır.
Öte yandan bir kuruş gibi cüz’i ödemelerin zamanaşımını kesmediği yönünde verilen yargı kararı bulunmakta olup özetle;
“Zamanaşımı süresinin dolmasından önce yapılan cüz'i tutardaki ödemelerin (bir kuruş) mükellefler tarafından yapıldığının kabulünün ticari icaplara uygun düşmediği, söz konusu ödeme nedeniyle tahsil zamanaşımı süresinin kesildiğinden bahsedilmesine olanak bulunmadığı hakkındadır.”[7]
Benzer şekilde görüşümüze göre, daha önce tebligatı yapılmış ancak tahsilatı yapılamamış ödeme emrinin, sırf zamanaşımı süresini uzatmak için tekrar yeni tarihli gönderilmesi süreyi uzatmaması gerekir.
Gerçek usulde Gelir Vergisi mükellefi olan (A) 2016 faaliyet dönemine ilişkin beyannamesini kanuni süre olan 1 Mart-31 Mart 2017 tarihleri arasında ilgili vergi dairesine tevdi etmemiştir. Bu durum re'sen tarhiyatı gerektirdiğinden vergi inceleme raporunda belli edilen veya takdir komisyonunca takdir edilmiş olan matrah üzerinden vergi dairesince tarh edilen vergi ve kesilen cezaya ait ihbarrnameler 25/01/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Tarhiyat mükellefe tebliğ edildikten sonra zamanaşımından söz edilemez; mükellef uzlaşma ister, dava açar, yoksa ceza indirimi talep eder, hiç fark etmez artık tarh zamanaşımı gerilerde kalmıştır.
- Tarhiyatın dava konusu yapılmaksızın kesinleşmesi;
Örneğe göre tarhiyatın kesinleşmesi tarihi bir ay sonra 25/2/2018 olup, vergi ve ceza ödeme süresinin sonu 25/3/2018 tarihidir.
Bu durumda 2016 yılı için tarh zamanaşımı 2021 yılı sonu iken, tahsil zamanaşımı süresi 2018 yılından itibaren 2023 yılı sonu olmaktadır. Dolayısı ile 2016 yılı dönemi ile ilgili 2023 yılında ödeme emri gelebilir.
- Tarhiyatın dava konusu yapılması;
Örnekteki dava açma süresi olan 25/01/2018 ila 25/02/2018 tarihleri arasında dava açılmış, Vergi Mahkemesi kararı 4/10/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olsun. Tarhiyat tamamen onanmışsa, onanan vergi tahsil edilebilir safhaya geldiğinden, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergiye ait 2 nolu ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi gerekir. Bu durumda tahsil zamanaşımı süresi 2019 yılından itibaren 2024 yılı sonu olmaktadır. Dolayısı ile 2016 yılı dönemi ile ilgili 2024 yılında ödeme emri gelebilir.
[1] 6183 sy Kanun’un 58’inci maddesi uyarınca, ödeme emrine itiraz (dava açma süresi) 7 gün iken, 7061 sayılı kanunun 9 uncu maddesiyle, 01.01.2018 tarihinden itibaren 15 güne çıkartılmıştır.
[2] (Dayanak; Elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır. (7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesi- Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9. maddesi ile 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 107/A maddesinin 2. fıkrası)
[3] Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 23.10.2009 tarih ve 2009/1 E., 2009/452 K. .
[4] AATUHK 102. maddesi gereğince kamu alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Tahsil zamanaşımının işlemeğe başlaması bakımından vade tarihinin değil de vadeyi izleyen takvim yılı esas alınır.
[5] Danıştay İçtihatı Birleştirme Kurulu Kararı, Esas No : 1986/3, Karar No : 1987/1,16 Temmuz 1987 tarih ve 19519 sayılı RG
[6] 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 102'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmemesi halinde zamanaşımına uğrayacağı, 103'üncü maddesinde ise tahsil zamanaşımını kesen nedenler hükme bağlanmış olup, 1'inci fıkrasının 1'inci bendinde de "ödeme" 4'üncüi bendinde de “ödeme emri tebliğ” tahsil zaman aşımını kesen nedenler arasında sayılmıştır. Kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından başlayarak, beş yıllık zamanaşımı yeniden işlemeye başlar.
[7] Danıştay Üçünçü Dairesi; 25.09.2012 tarih Esas No : 2010/4340 Karar No: 2012/3047
17.11.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.