Değerli okurlarım bundan önceki yazımda V.U.K.nun 3.üncü maddesinin ( A) şıkkı incelemiş ve bu şıkla vergi kanunlarının yorumunun nasıl yapılacağını irdelemiştik.Bu yazımda yine aynı maddenin (B) şıkkını inceleyeceğiz..
V.U.K. madde 3 aşağıdaki gibidir.
Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat: Madde 3
(Değişik: 30/12/1980 - 2365/1 md.)
A) Vergi kanunlarının uygulanması: Bu Kanunda kullanılan "Vergi Kanunu" tabiri işbu Kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harç kanunlarını ifade eder. Vergi kanunları lafzı ve ruhu ile hüküm ifade eder. Lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümleri, konuluşundaki maksat, hükümlerin kanunun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanır.
B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.
Hukuk literatüründe ispat denince davanın konusu ile ilgili olarak, hukuki sonuç doğuran olayların gerçekleşmiş olduğu hakkında yargılamayı yapacak kişi veya kişiler (yargıç) nezninde inandırıcı bir kanaat uyandırmak için girişilen eylemler bütünüdür.
Delil ise ihtilafa neden olan olayın veya hukuki durumun oluşup oluşmadığını yine yargılamayı yapacak kişi veya kişiler (yargıç) nezninde kanaat uyandıracak,ayrıca yargılama hukukunun izin verdiği ispat araçlarıdır.Usul hukukunda ispatlama aracı olarak delil sistemi ;
1- takdiri (yani serbest delil sistemi)
2- kanuni,tadadi (yani kanunlarda birebir sayılmış delil) delil sistemi olarak belirlenmiştir.
V.U.K.nu serbest delil sistemini kabul etmiş ve ayrıca ekonomik değerleme anlayışını öne çıkarmıştır. Serbest delil sistemi derken buradan bizim anlayacağımız, vergilemede ispatlamanın biçimsel ve şekli delillerle sınırlandırılamayacağıdır. Kaza-i içtihatlar da bu yöndedir. Örneğin defter ve belgelerin ihticaca sarih olmaması veya incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle matrahın resen takdir edildiği durumlarda,takdir edilen matrahın doğru olmadığının ispat külfeti mükellefe ait olduğuna dair bir çok karar mevcuttur.Yine
ekonomik delile bir örnekte; büyük tutarlarda paraların faizsiz borç verilmeyeceğine dair danıştayın bir çok kararı vardır.
Vergilemede vergiyi doğuran olay değimi ise aynı kanunun 19.maddesin de açıklanmıştır.
Madde -19. Vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekamülü ile doğar.Vergi alacağı mükellef bakımından vergi borcunu teşkil eder.
Bu maddeyi açıklarsak örneğin Gelir Vergisi kanunun 1.maddesi gerçek kişilerin gelirinin vergileneceğini, kanunun 2.nci maddesi de hangi gelirlerinin vergiye tabi olduğunu tadadi olarak saymış olup bu gelirleri elde etme biçimini yani yukarıdaki bendin ifadesiyle vukuu (meydana gelmesi) ve hukuki durumunu her gelirin içinde açıklayarak hangi durumda fiili, hangi durumda hukuki olarak elde edileceğini belirlemiştir.İşte burada vergiyi doğuran olayı tespit ederken,olayın bu çerçevede gerçek mahiyeti esas alınarak vergilemenin yapılacağı ilk bent de belirtilmiştir.
Maddenin devamında gerçek mahiyetin yemin hariç her türlü delil ile ispatlanabileceği ifade edilirken şahit ifadelerini de dikkate almamaktadır. Ancak vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık olan şahit ifadesini ise kabul etmektedir. Örneğin dükkanını kiraladığı kişi kira stopajını düşük ödemek için kirasını olandan az bildirir ise mülk sahibinin ifadesi tarhiyata dayanak teşkil edecektir. Çünkü vergiyi doğuran olayla tabii olarak ilişkisi vardır.Yine buna örnek müteahhitlerin sattığı daireleri alan birden fazla kişilerin ifadeleri resen matrah takdirinde delil olabilecektir.
Esas üzerinde durulması gereken konu (B) bendinin aşağıya aldığım hükmüdür.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir
Bu hüküm acaba Türk vergi sisteminde servet incelemesi mi var diye insanı düşündürüyor. Örneğin ticaretle uğraşan birinin aynı yıl 100.000.-tl (yüzbin lira) vergi dairesine gelir beyan ettiğini düşünelim.Herhangi bir sebepten dolayı detaylı bir inceleme yapıldığında aynı yıl 150.000.-tl bir lüks otomobil,500.000.-tl, bir yazlık aldığı tespit edildiğinde yukarıdaki kanun ifadesine göre bu çelişkili durumu mükellef ispat etmek zorunda kalacaktır.Yani 100.000.- tl.lik bir gelirle tüm bunların nasıl alındığı kendisine bu madde gereği sorulabilecektir.
Türk vergi sisteminde açıkça servet incelemesi yoktur. Ancak yukarıda anlattığım bent hükmüne göre inceleme elemanı yaptığı incelemede bu durumu dikkate aldığında bu bir nevi servet incelemesi, hatta daha ileri götürürsek nerden buldun yasası gibidir.Yorumunu siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
10.05.2017
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.