Hizmet akdinin oluştuğu andan itibaren, işveren özen borcu kapsamında işçiyi her türlü tehlikeden korumak, işçide, sadakat borcu kapsamında kendisini, işvereni, iş yerini ve işyerinde çalışan diğer işçileri korumak, tehlikeye düşmelerini önleyecek şekilde davranmak zorundadır.
Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 417/II. maddesinde aynen " işveren iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli har türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. " düzenlemeleri yer almaktadır.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca " işveren iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, aynı kanunun 19. maddesinde açıkça belirtildiği üzere:
"(1) Çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür.
(2) Çalışanların, işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda yükümlülükleri şunlardır:
a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek.
b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak.
c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek.
ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak.
d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak."
İşçi iş güvenliğini tehlikeye düşürücü her türlü davranıştan kaçınmak zorundadır. 4857 sayılı Yasa' nın 25/II-ı maddesine göre " İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, " işveren açısından haklı fesih sebebidir. Bununla birlikte her olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiği de açıktır. İşyerinde İSG önlemleri kapsamında işçilere verilen kişisel koruyucu donanımların işçi tarafından somut ve geçerli bir sebep öne sürülmediği takdirde kullanılması hem işin yürütümü hem de diğer işçilerin sağlık ve güvenliklerinin sağlanması bakımından son derece önemlidir. Kişisel koruyucu donanımlarını giymek, takmak, kullanmak istemeyen işçiler açısından işveren tarafından bu durumun ispatlanarak ortaya koyulması ve akabinde bunda ısrarcı olan işçinin iş akdinin haklı nedenle kıdem ve ihbar tazminatı ödenmeksizin feshi mümkündür.
İşveren açısından haklı fesih sebebinin öğrenilme tarihinden itibaren 4857 sayılı İş Kanunu 26 ncı madde uyarınca 6 işgünü içerisinde bu hakkın kullanılması gerekmekle birlikte işçi davranışlarının temadi etmesi karşısında söz konusu hak düşürücü sürenin işlemeyeceği de Yargıtay içtihatları ile karar altına alınmıştır.
“Somut uyuşmazlık bu yasal düzenlemeler ve açıklamalara göre değerlendirildiğinde;
Dosyadaki bilgi ve belgelerden taraf tanıklarının anlatımları, tutanaklar, disiplin kurulu kararından ağır ve tehlikeli işler yapılan davalı işyerinde işçilerin iş güvenliği gereği iş elbisesi ve özellikle ayaklarını korumak için çelik uçlu ayakkabıların giyilmesi gerektiği,
İşçiye işin ifası sırasında giyilmesi gereken çelik uçlu ayakkabının verildiği, ancak davacı işçinin çelik uçlu ayakkabıyı almamakta ısrar ettiği,
İş yerinde davacı dışındaki işçilerin iş güvenliği açısından gerekli olan bu hususa riayet ettikleri,
Davalı işveren tarafından ayakkabıyı almamakta ısrar eden davacıya "çelik uçlu ayakkabıyı giymeyi engelleyici sağlık sorunu var ise buna ilişkin raporunu sunması" için süre verildiği saptanmıştır.
Davacı işçinin uyarılara rağmen her hangi bir sağlık raporu sunmadığı ve çelik uçlu ayakkabıyı almamakta ısrar ettiği, iş güvenliği için gerekli çelik uçlu ayakkabıyı ısrarla teslim almayan ve giymeyen davacının iş güvenliği kapsamında kendi can güvenliğini ve buna bağlı olarak iş güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, bu davranışında ısrarlı olduğu, " Kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşüren " davacının iş akdinin işveren tarafından 4857 sayılı Yasa' nın 25/II- ı maddesine göre feshinin yasaya uygun olduğu, davacının davranışlarının temadi etmesi karşısında İş Kanunu' nun 26. maddesindeki altı iş günlük hak düşürücü sürenin söz konusu olmayacağı anlaşıldığından, davacının kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”
(Yargıtay 9. HD, Esas Numarası: 2017/5618, Karar Numarası: 2017/13712, Karar Tarihi: 20.09.2017)
04.11.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.