4857 sayılı İş Kanunu'nun 25’inci maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Değinilen bendin (d) alt bendinde “İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması, işyerine sarhoş yahut uyuşturucu madde almış olarak gelmesi ya da işyerinde bu maddeleri kullanması” nın işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. İşçinin işyerine sarhoş gelmesinin haklı fesih sebebi olarak düzenlendiği açıkça Kanunda yer almaktadır. Bu noktada işyeri kavramının neleri kapsadığının tespiti önem kazanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu 2’nci maddesinde işyeri, “işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birim” olarak tanımlanmıştır. Maddenin devam hükümlerinde “işverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılmaktadır. İlgili madde gereğince işverenin işçiye işin gerçekleşmesi için tahsis ettiği araç da işyeri” sayılacağı düzenlenmiştir. İlgili madde gereğince işverenin işçiye işin gerçekleşmesi için tahsis ettiği aracın da işyeri sayılacağı açıktır. Bu sebeple işçinin alkollü olarak şirket aracını kullanması durumunda İş Kanunu’nun 25/II-d hükmünde yer alan sarhoş olarak işyerine gelme hükümlerinin uygulanabilecektir.
İşçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene iş akdini fesih imkânı tanımaktadır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 28’inci maddesinde mülga olan 4857 sayılı İş Kanunu’nun 84’üncü maddesini aynen korumuş ve birinci fıkrasında açıkça “İşyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmenin ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmanın yasak” olduğu belirtilmiştir. Bu kapsamda işyeri olduğu ortaya koyulan, işverence işçiye tahsis edilen işyeri aracının da alkollü olarak işçi tarafından kullanılmaması ya da araç içinde alkol alınmaması gerekmektedir. Her iki durum da işyerinde işçinin alkol kullanması ve buna bağlı işveren fesih hallerinin ortaya çıkmasına sebep olacağı açıktır.
Yargıtay kararlarına göre işçinin alkollü olarak araç kullanması ve trafik kazasında kusuru olmasa da işveren tarafından iş akdi haklı nedenle fesih edilebilir.
“…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davalı asıl işverenin işinde, alt işveren nezdinde şoför olarak çalışan davacının 08/07/2013 tarihinde sabah saatlerinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasına karıştığı, yapılan ölçümde davacının 0,50 promil alkollü olduğunun tespit edildiği ve davacının kazadan önceki akşam alkol aldığını kabul ettiği, anlaşılmıştır. Şoför olarak çalışan davacının işyerine ait aracı alkollü olarak kullanması işverene 4857 saylı Kanunun 25/II-ı madde hükmüne göre haklı fesih imkanı verir. Davacı, feshe konu kazada kusurlu olmasa dahi alkollü olarak direksiyon başına geçmesi nedeniyle haklı feshe sebebiyet vermiştir. Buna göre Mahkemece davacının kıdem ve ihbar tazminatına yönelik taleplerin reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulü isabetsizdir.” (Yargıtay 9. HD, E. 2016/18092, K. 2019/1008 )
Yine yargı kararlarının incelenmesinden, işçinin işyerinde alkol alıyor olması iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshi için yeterli olup mesai saatleri dışında alkol alması ya da adli bir olaya karışmış olması gerekmemektedir.
“…Davacının mesai saatleri dışında da olsa iş yerinde alkol aldığı ve sarhoş olduğu tutanak içerikleri ve tutanak tanığının beyanlarından anlaşılmakta olup davacının iş akdinin haklı nedenle feshedilebilmesi için 4857 Sayılı İş Kanun’un 25 II/d maddesi gereğince bu sebep yeterli olup işçinin alkollü bir şekilde iş yerinde bulunmasının iş akdinin haklı nedenle fesih sebebi sayılması için mesai saati içerisinde olmasına veya mesai saati dışında olup da işçinin adli bir olaya karışmasına gerek bulunmamaktadır. Bu sebeple davalı tarafça haklı fesih iddiası kanıtlandığından kıdem ve ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken mahkemece hatalı değerlendirme yapılarak yazılı gerekçe ile kabulü bozmayı gerektirmiştir.” (Yargıtay 22. HD, Esas Numarası: 2020/1555, Karar Numarası: 2020/6007, Karar Tarihi: 08.06.2020)
16.09.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.