YAZARLARIMIZ
Özgür Akkaya
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Ottimo Yönetim Danışmanlığı ve Müşavirliği A.Ş.
ozgur_akkaya@ismmmo.org.tr



Müfettiş Raporlarının İcrailiği Üzerine İdare Hukuku Açısından Bir Değerlendirme

GİRİŞ

Vergileme konusunu Anayasa ve buna bağlı olarak dağınık halde bulunan idare hukuku ana noktalarını ve ilkelerini bilmeden anlamak çok güçtür. Özellikle de ihtilaf halinde idarenin kararlarına karşı yazılacak rapor ve cevabi yazılarda her bir kelimenin anlamının önemi çok büyüktür.

Buna göre önce idarenin kim olduğunu ve bu idarenin işlemini anlamak lazımdır.

İdari işlem, idari makamların kamu gücü ve kudreti ile hareket ederek, kamu hukuku alanında yaptığı tek yanlı ve icrai bir netice doğuran, doğrudan uygulanabilir kamusal yetkiyi de alan bir işlemdir.

İdari işlemin en belirgin özelliği, ilgilinin isteğine bağlı olmaksızın, idarenin tek yanlı iradesi ile ilgilinin hukuksal durumuna etki yapabilmesidir.

DANIŞTAY’A GÖRE İDARİ İŞLEM

Danıştay  İçtihatları birleştirme kurulu kararında İdari işlemin , idare makamlarının idare fonksiyonu ile ilgili konularda aldığı tek taraflı icrai karar olarak niteleneceğini vurgulamıştır.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNE GÖRE İDARİ İŞLEM

Bir işlem veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, o işlem ya da tasarrufun bir kamu kurumunca ya da idare örgütü içinde yer alan bir idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyetlerle ilgisi bulunması gerektiğini belirterek benzer bir tanıma yer vermiştir.

KESİN VE YÜRÜTÜLEBİLİR BİR İŞLEM OLMASI

İşlemin tamamlanabilmesi için gerekli idari usul kuralları uygulanarak, yetkili kamu görevlisi veya görevlileri tarafından imzalanan, bu durumu ile uygulamaya konulan ve kendi başına hukuki sonuçlar doğuran, idarenin tek taraflı ve buyurucu gücüne dayanan işlemler kesin ve yürütülebilir işlemleri ifade eder.

Kesin ve icrası mümkün karar, doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak işlemin icrai özelliği ile ilgili ise de daha çok işlemin iptal davasına konu oluşturması bakımından yeterli ve gerekli nitelikleri taşıyıp taşımadığı açısından öncem kazanmaktadır.

İşlem hazırlıkları, idarenin kendi iç işleyişini düzenlemek üzere hazırlanıp uygulanan yazışmalar, bir hizmetin yerine getirilmesi konusunda kamu görevlileri arasındaki öneriler, tavsiye ve danışma yazıları, kesin ve yürütülebilir işlem olmadıkları gibi, kendi başlarına hukuki sonuç doğurmadıkları için idari davaya konu olamazlar. Bu kararın üzerine yetkili makam ve görevliler tarafından işlem yapılıp kişilerle ilgi kurularak uygulamaya konulduğu zaman, uygulama işlemi konu edilerek açılan davada, işlemin oluşmasına yön veren veya işlemin oluşmasını etkileyen bu tavsiye, öneri ve danışma kararının da hukukiliği tartışılmalıdır.

İDARİ İŞLEMİN KESİNLİĞİ

İdari işlemin kesinliği ise, işlemin uygulamaya hazır, tamam bir işlem olduğunu göstermektedir. Bir işlemin icrailik özelliği, işlemin idari kimliğinin egemen ögesini oluşturmaktadır. Ancak, bir işlemin icrai olması ile iptal davasına konu edilebilmesi ayrı hukuki sorunlardır ve özdeş değerlendirilemezler. Nasıl ki her icari işlem, iptal davasına konu olabilmek bakımından gerekli tüm koşulları taşımayabiliyorsa; hakkında iptal davası açılabilecek bir işlem açısından da icrailik koşulu bu konudaki zorunlu unsurlardandır.

SON DEĞERLENDİRMELER

  1. Vergi inceleme (raporları),idari işlemlerin tasniflendirilmesine göre, hazırlık işlemi niteliğindedir.
  2. Bilindiği gibi idari kararlar iki aşamada alınırlar.
  3. Bunlardan biri soruşturma ve hazırlık aşaması diğeri karar aşamasıdır.
  4. İdarenin işlemlerinden ikinci aşamaya gelmiş ve kişiler üzerinde etki yapanlar ancak iptal davasına konu olurlar.
  5. Hazırlık aşamasında olanlara karşı dava açılamaz.
  6. Vergi inceleme raporları hazırlık çalışması niteliğinde olduğundan dolayı bunlar tek başına iptal davasına konu olamazlar. Başka bir ifade ile vergi inceleme raporu vergi idaresinin yapacağı tarhiyatlar için hazırlık aşamasını oluşturan bir ön işlemdir.
  7. Vergi idaresinin bir iç işlemi olan inceleme raporunun, bu niteliği itibariyle tarh işleminden bağımsız olarak, idari davaya konu edilmesi mümkün değildir.
  8. Çünkü vergi inceleme raporları kesin nitelikli idari işlemlerden değildir. Ancak hemen belirtelim ki rapor tarihi itibariyle bir tarh işlemi yapılmasını gerektirmemekle birlikte mükellefin geleceğini, bir başka deyişle mükellefin hukukunu ve ekonomik menfaatini etkileyen inceleme raporları olabilir.
  9. Mükellefin gelecek yıla devreden zararını azaltan veya devreden indirilecek KDV’sini azaltan raporları bu konu konuda örnek verilebilir. Mükellef aleyhine yeni tür tarh işlemi yaratmayan ama onun daha sonraki vergisel yükümlülüklerini etkiler nitelikteki vergi inceleme raporları dava konusu yapılabilir.
  10. Danıştay konuyla ilgili vermiş olduğu bir kararda  “Yükümlünün inceleme dönemine ait ve izleyen yıla devreden zarar tutarlarının azaltılması sonucunu doğuran vergi inceleme raporunun gereklerinin yerine getirilmesi yolunda tescil edilen işlem, yükümlünün haklarını sınırlaması, daha sonraki dönemde vergilendirilmesini doğrudan etkilemesi ve yürütülmesi zorunlu bir nitelik taşıması nedeniyle idari davaya konu oluşturacağı” şeklinde görüş belirtmiştir.
  11. İnceleme raporları da hazırlık aşaması ile ilgili olduğundan kural olarak iptal davasına doğrudan dava konusu olmaması gerekir.

Kaynaklar:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu

Dn. İç Bir. Kurulu’nun  14.04.1973 tarih ve E. 197/2 sayılı kararı

17.08.2021

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM