Swap işlemleri, iki tarafın belli koşullarda, belli bir zaman süresi içinde nakit akımlarını karşılıklı olarak değiştirme konusunda anlaşmaya vardıkları finansal bir işlem olarak tanımlanmaktadır.
Bir swap işleminde ana hatlarıyla 3 taraf bulunmaktadır. Swap işlemine taraf olanlar (end-users) ve bu işleme aracılık edenler. Swap işlemine taraf olanlar genelde finansal nedenlerle yani faiz veya döviz riskini azaltmak amacıyla swap işlemine girerler. Aracılar ise (bankalar, brokerler vb.) komisyon ücreti almak için yaparlar.
Tarafların bir swap işlemi yaparken ulaşmak istedikleri temel hedefleri ise şunlardır :
Para ve faiz swapı olmak üzere iki swap türü bulunmakta olup, swap piyasalarının geliştiği ilk dönemlerde para swapları daha çok kullanılırken zaman içerisinde faiz swaplarının önemi giderek artmış ve en çok kullanılan swap türüne dönüşmüştür.
İki tarafın, belli bir zaman dilimi için iki farklı para biriminden borç veya anapara ve faiz ödemelerini cari spot kurdan değiştirme konusunda anlaşmaya vardıkları bir swap işlemidir. Vade sonunda anaparalar orijinal spot kurdan tekrar değiş-tokuş edilir. Vade süresi içinde her iki taraf birbirlerinin faiz ödemelerini üstlenir. Örneğin, X şirketi, Y şirketine banka aracılığıyla önceden belirlenmiş miktarlarda dolar ($) cinsinden sabit faiz öderken, B şirketi de A şirketine Euro (€) cinsinden sabit faiz öder. Vade sonunda da anaparalar iade edilir.
Para swapındaki amaç, swap’a taraf olan kişi ve kuruluşların farklı döviz ve para piyasalarındaki borçlanma yeteneklerini kullanarak, erişim olanağı daha zor oldukları döviz cinslerinden borçlanma imkanları yaratmak ya da daha cazip oranları elde edebilmektir.
Örneğin, bir firma sabit faizli dolar ($) cinsinden kredi temininde ciddi güçlüklerle karşılaşabilirken, Euro (€) cinsinden kredi alıp bunu swap etmek suretiyle, daha önce erişemediği sabit faizli dolar ($) krediyi elde etmesi mümkündür.
Faiz swapı, iki tarafın belli bir süre için aynı para cinsinden, karşılıklı olarak belirlenen bir anapara miktarı üzerinden faiz ödemelerinin veya faiz alacaklarının kompozisyonunu değiştirmek amacıyla gerçekleştirilen swap türüdür.
Bu işlem sayesinde, iki taraf da kredi maliyetlerini ucuzlatabilmektedir. Zaten faiz swapı genellikle kredi değerliliği farklı iki taraf arasında yapılmaktadır.
Kredibilitesi düşük olan taraf, kredibilitesi yüksek olan tarafa, swap işlemi için bir prim ödemekte ve bu prim her iki tarafın da ilk temin ettikleri kredilerin maliyetini düşürmektedir.
Bilindiği üzere, genelde gelişmekte olan ülkelerin şirketleri uluslararası piyasalarda sabit faizle kredi bulmada, kredibilitelerinin yeterli olmaması nedeniyle zorlanmaktadır.Bununla birlikte gelişmiş ülkelerin yüksek kredibiliteye sahip şirket ve bankaları ise, kendi finansal stratejileri çerçevesinde değişken faizli kredileri tercih edebilmektedirler.
Bu durumda kredibilitesi düşük olan firmalar değişken faizli kredi temin ederek, bu krediyi daha sonra kredibilitesi yüksek olan kuruluşlarla bir banka ya da broker aracılığıyla swap işlemleri sürecine sokarak istedikleri gibi sabit faizli krediye dönüştürebilmektedirler.
Örneğin, X borçlusu kredibilitesi yüksek olduğu için sabit faizle piyasadan daha uygun koşullarla borçlanabilsin.Y borçlusunun ise sermaye piyasasında (uzun vade) kredibilitesi daha düşük ancak para piyasasındaki (kısa vade) kredibilitesi daha iyi olsun.Bu durumda her iki taraf, aracı bir banka vasıtası ile faiz ödemelerini takas ederek faiz maliyetlerini düşürebilirler.
Faiz swap’ında sadece faizler karşılıklı olarak değiştirildiğinden taraflardan birinin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde risk miktarı (credit risk) yalnızca faiz ödemelerini kapsar. Oysa ki para swapı işlemindeki riskin kapsamına anapara ve faizi ödemelerinin her ikisi de dahildir.
Günümüzdeki en önemli finansal risk fiyat riski olup, döviz kuru ve faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Gerek dünya gerekse ülkemizin politik ve ekonomik konjonktürü son derece çalkantılı bir sürece gebedir. Bölgesel jeopolitik dengesizlikler, ticaret savaşları, corona virüsüne bağlı olarak ortaya çıkan tedarik zincirlerindeki aksamalar, petrol fiyatındaki ani dalgalanmalar gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.
Söz konusu riskler, küresel sermayenin güvenli liman arayışına yol açmakta, üstelik gelişmiş ülkeler negatif reel faiz verseler dahi gelişmekte olan ülkelere akacak sermaye musluklarının iyice kısılması anlamına gelmektedir.
Borçlanmada en güçlü ve itibarlı kurumun devlet olduğu, haliyle Türkiye gibi gelişmekte olan ülke şirketlerinin finansal kredibilitesinin de içinde bulunduğu ülkenin finansal kredibilitesine paralel olarak daha düşük olduğu göz önünde bulundurulduğunda, gerek daha ucuza finansman kaynağı bulabilmek, gerekse faiz maliyetlerini sabitlemek ve kur riskini azaltabilmek adına finansal bir araç olan swap ürününün kullanmasının, bahsi geçen zorlu finansal dalgalanmayı aşabilmek adına oldukça faydalı olacağı düşünülmektedir.
Nitekim, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu (BDDK) verilerine göre, Türk Bankacılık Sektörünün 2019 yılında gerçekleştirdiği türev ürün alım ve satım işlemlerinin %50’si swap para işlemlerinden, %34’ü swap faiz işlemlerinden oluşmakta olup toplam işlemlerin % 84’üne tekabül etmektedir.
10.03.2020
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.