Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen (ı) bendi ile sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan "Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı" dikkate alınarak, yapılan hesaplama sonucu bulunan tutarın %50'sinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi matrahından indirilmesi sağlanmaktadır. Bu uygulama ile sermaye şirketlerinde nakit artırılan sermaye üzerinden hesaplanan faizin kurumlar vergisi matrahından indirilerek sermaye artışı teşvik edilmekte ve uygulama esasları belirlenmektedir.
Ayrıca, Bakanlar Kuruluna verilen yetki ile bentte yer alan %50 oranını, farklı kriterler itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100'e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre % 150'ye kadar farklı uygulatmaya yetki verilmektedir.
Sermaye şirketlerinin sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla getirilen bu düzenleme kapsamında Bakanlar Kurulu kanundan almış olduğu yetkiye istinaden 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri” için indirim oranı %0 olarak uygulanacaktır. Diğer bir ifade ile gelirlerinin %25 veya fazlası pasif nitelikli olan sermaye şirketleri indirimden faydalanamayacaktır.
Pasif nitelikli gelirlere 2015/7910 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri olarak örnekler verilmiş ve akabinde “gibi” ifadesi kullanılarak kapsam genişletilmiştir. Kur farkı gibi önemli ve özellikli bir konunun “gibi” şeklindeki ifadelerle kapsama dahil edilmesi, Anayasa’nın 73. maddesinde yer verilen kanunilik ilkesine aykırı olduğuna iddiasıyla yargı mercilerinde ihtilafa sebep olmaktadır. Nitekim kur farklarının KDV matrahına dahil olup olmadığı hususunda yargıya taşınmış bir hususta kanunilik ilkesine aykırılık nedeni ile dava mükellef lehine sonuçlanmış, akabinde ise yasama organınca KDV Kanununun 24. maddesine “kur farkı” ibaresi eklenerek ihtilaf sonlandırılmıştır.
Tek Düzen Hesap Planı Açıklamalarına göre kur farkı çevrimlerinden kaynaklanan gelirlerin “646-Kambiyo Karları”, giderlerin ise “656-Kambiyo zararları” hesabında takip edilmesi gerekmektedir. Buna göre kur farkı gelir ve giderlerinin ayrı hesapta takip edilmesi (gayrisafi olarak) ve birbirinden mahsup edilmemesi gerekmektedir.
Örneğin rüzgar enerjisi üretmek amacıyla gerçekleştirilecek uzun vadeli bir yatırım projesi için 100 milyon dolarlık döviz kredisi çekildi ve ana firma tarafından yeni kurulan enerji şirketine söz konusu tutar aktarıldı. Böylece ana firmanın bankaya 100 milyon dolar borcu ve aynı zamanda yavru firmasından da 100 milyon dolar alacağı oluştu. Dönem sonunda dolar kurunun 4 TL’den 6 TL’ye ve buna bağlı olarak ortaya 200 milyon TL kur farkı çıktığını düşünelim. Böyle bir durumda ana firma, 200 milyon TL’yi hem kambiyo karı hem de kambiyo zararı hesaplarına intikal ettirecektir. Ana firmanın o yıl ki satışlarının ise 300 milyon TL olduğu durumda pasif nitelikte olan kambiyo karı tutarının toplam gelirlerine (200+300=500) oranı %40 (200/500=0,4) olmaktadır. Bu durumda ana firma nakdi sermaye artışı indiriminden faydalanabilecek midir?
Tarafımca yapılan değerlendirmeye göre kambiyo karları esas itibari ile pasif nitelikli bir gelirdir. Ancak bunun her durumda geçerli olduğu söylemek mümkün değil. Yukarıda yer verdiğim örnekte gerçek anlamda bir gelir söz konusu olmayıp ilgili şirkete nakit girişi sağlanmamıştır.
Şirketin elinde bulundurduğu nakit varlıkları dövize veya dövize endeksli enstrümanlarda değerlendirmesinden kaynaklı elde ettiği kur farkı gelirleri pasif nitelikli olmaktadır.
Nakdi sermaye artışı indirim uygulaması şartları bakımından barındırdığı muğlaklıklar nedeniyle ilerleyen dönemlere yapılacak vergi incelemelerinde tartışma konusu olacağını söyleyebiliriz. Yukarıda yer verilen görüş dışında kambiyo karlarının tamamının pasif nitelikte olduğuna yönelik Müfettiş görüşlerinin de bulunduğunu belirtmek isterim.
Sonuç olarak nakdi sermaye artışı indiriminde pasif nitelikli gelir tutarının her dönem sonunda kontrol edilerek özellikle kur farkı kaynaklı gelirlerin pasif nitelikli olup olmadığı, pasif nitelikli olanların ayrıştırılarak %25’lik oranlamaya dahil edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
25.03.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.