İşbu Yazının özü; yurt dışındaki bir bankadan kredi kullanarak yapılan mal ithalatının Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu’na (KKDF) tabi olmaması gerektiği ile ilgilidir.
Yurt dışındaki bankalardan sağlanan kredinin, Türkiye’ye getirilmeksizin, yapılacak mal ithalatı bedeli olarak, doğrudan yurt dışındaki satıcıya ödenerek malın Türkiye’ye ithal edilmesi halinde KKDF doğmayacağını düşünüyoruz.
Böyle bir durumda mal bedeli fiili ithalden önce ve peşin olarak yurt dışındaki satıcıya ödenmiş bulunmaktadır.
İthalat öncesi yurt dışından kredi bulunması / alınması ve kredinin yurda getirilmeksizin ithalat için kullanılması “peşin” ödeme kuralının ihlal edildiği anlamına gelmez.
Kredinin bulunması ile mal bedelinin peşin olarak ödenmesi, birbirinden ayrı işlemler olup, aralarında illiyet kurularak KKDF tahsili yoluna gidilmesi doğru bir uygulama değildir.
İthal bedelinin yurt dışından alınan kredi ile peşin ödenmesi halinde; işlemin gümrük idaresine tevsiki amacıyla, Türkiye’de ithalat işlemine aracılık eden bankadan, “mal bedelinin yurt dışından sağlanan dış kredi ile yurt dışındaki satıcıya ödendiğini” gösteren tevsik edici belgenin temin edilmesi gerekli ve yeterlidir.
Belirtelim ki; yurt dışından kredi sağlanarak, kredi Türkiye'ye getirilmeksizin, mal bedeli olarak doğrudan yurt dışındaki satıcıya, yurt dışında ve fiili ithalden önce peşin olarak ödenmesine ve bu hususun da gümrük idaresine tevsikini teminen Türkiye'de ithalat işlemine aracılık eden bankadan alınan “mal bedelinin yurt dışından sağlanan dış kredi ile ihracatçıya ödendiğini gösteren yazı”nın gümrük idaresine ibrazına rağmen maalesef KKDF tahsil edildiğine ve uygulamanın da vergi mahkemelerine yansıdığına tanık olmaktayız.
Bu tür durumlarda KKDF kesintisi yapılmadan ithalat yapılmasına müsaade edilmesi gerekirken, mükelleflerden Kaynak Kullanım Destekleme Fonu tahsil edilmesi idari işlemi, kanaatimize göre bir vergi hatasıdır.
Benzer olayları yaşayıp haksız yere KKDF ödeyen mükellefler; Vergi Usul Kanunu’nun 122’nci maddesi uyarınca vergi işlemlerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairelerinden yazılı olarak isteyebilirler.
Konuya ilişkin; düzeltme talebini içeren dilekçe vergi dairesine elden verilebileceği gibi, posta yoluyla taahhütlü olarak da gönderilebilir. Vergi Dairesi’ne intikal eden düzeltme talepleri 30 gün içinde karara bağlanmak durumundadır.
Vergi Dairesi, yapmış bulunduğu inceleme sonucunda düzeltme işlemini kabul ettiği taktirde düzeltme işlemi yapılır. Düzeltme, tarh işlemine karşı yapılmış ise, tarhiyat düzeltilir ve düzeltildiğine dair düzelme fişi mükellefe tebliğ edilir. Düzeltme, tahakkuk işlemine karşı yapılmış ise, yapılan düzeltme üzerine mükelleften fazladan alınan vergi var ise bu mükellefe iade olunur. Bu durumda da düzeltme fişi ile birlikte mükellefe parasını bir yıl içinde iade alması, almadığı takdirde bu hakkının düşeceği kendisine tebliğ edilir.
Vergi hatalarında düzeltme işlemi yerinde görülmediği takdirde bir yazı ile mükellefe bildirilir. Mükellefin düzeltme istemine idare tarafından 60 gün içinde cevap verilmemesi durumunda düzeltme işlemi reddedilmiş sayılır. Mükellef, düzeltme isteminin reddine ilişkin bildirim veya düzetme isteminin reddedilmiş sayılmasından itibaren 30 gün içinde vergi mahkemesine dava açma yoluna gidebilir (2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu m. 10).
Gelir İdaresi Başkanlığı konuya ilişkin 29.05.2014 tarih ve 70903105-165.01.03(200)-57613 sayılı Özelge’sinde (EK: 7); “Buna göre, söz konusu kredi yurt dışından sağlanarak Türkiye'ye getirilmeksizin mal bedeli olarak doğrudan yurt dışındaki satıcıya yurt dışında fiili ithalden önce peşin olarak ödeneceğinden, bu hususun gümrük idaresine tevsikini teminen Türkiye'de ithalat işlemine aracılık eden bankadan alınacak; mal bedelinin yurt dışından sağlanan dış kredi ile ihracatçıya ödendiğini gösteren bir yazının gümrük idarelerine ibrazı halinde KKDF kesintisi yapılmadan ithalat yapılması mümkün bulunmaktadır.” açıklamalarına yer verilmiştir.
Diğer bir deyişle Gelir İdaresi Başkanlığı, bu konuda mükellef lehine görüş bildirerek KKDF tahsil edilmemesi gerektiğini bildirmiştir.
Bu Yazı’da konu edilen; yurt dışından kredi sağlanarak, para Türkiye'ye getirilmeksizin, mal ithalat bedeli olarak doğrudan yurt dışındaki satıcıya, yurt dışında ve fiili ithalden önce peşin olarak ödenmesi ve bu hususun da gümrük idaresine tevsikini teminen Türkiye'de ithalat işlemine aracılık eden bankadan alınacak “mal bedelinin yurt dışından sağlanan dış kredi ile ihracatçıya ödendiğini gösteren yazı”nın gümrük idaresine ibrazı halinde KKDF doğmamaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığı da aynı paralelde düşünmektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın görüşüne rağmen, aynı nitelikteki ithalatlarda KKDF tahsil edildiğine şahit olmaktayız.
İki ayrı işlemi (kredi alınması ve ithalat) tek bir işlem olarak görmek ve KKDF tahsil etmek yanlış bir uygulama olup, yargı yoluna gidilmesi halinde davanın mükellefler lehine sonuçlanacağı ve hem idare/yargı, hem de mükellefler açısından gereksiz bir iş yükü oluşturacağını düşünüyoruz.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 29.05.2014 tarih ve 70903105-165.01.03(200)-57613 sayılı Özelge’si.
20.08.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.