25 Mart 2022 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM’ye sunuldu.,
Teklif ile, vergi kaçakçılığına ilişkin hapis cezalarının üst sınırının artırılması ve etkin pişmanlık hükümlerinin bu suça ilişkin olarak da uygulanması, vergi bilincinin geliştirilmesi amacıyla vergi ile ilgili uyarıcı ve eğitici yayınlar yapılması, özel sağlık kuruluşlarıyla sözleşme düzenleyerek çalışan hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi, reklam yasağı getirilenlere reklam vermeye devam eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmemesi, finans sektörünün kurum kazançlarının vergilendirilmesinde kurumlar vergisinin %25 olarak uygulanması, seyahat acentalarının Türk Seyahat Acentaları Birliğine ödediği yıllık aidat tutarının azaltılabilmesi için Cumhurbaşkanına yetki verilmesi, muhtar ödeneklerinin net asgari ücret tutarından az olması halinde aradaki farkın ayrıca muhtarlara ödenmesi, bazı yükseköğretim kurumlarına kadro ihdas edilmesi, elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye'de geliştiren ve üreten vergi mükelleflerine bu faaliyetler kapsamında verilen ve yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik hizmetlerinin 2023 yılının sonuna kadar KDV'den istisna tutulması, Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların bulunduğu Hazine taşınmazlarının satışına ilişkin başvuru süresinin uzatılması, ödeme kolaylığı sağlanması ve kentsel dönüşüme pay aktarılması, 2/B taşınmazları ve Hazineye ait tarım arazilerinin satışına ilişkin başvuru ve ödeme süresinin uzatılması, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Kullandırılan Toplu Köy İkrazatı/Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi Hakkında Kanun kapsamında kredi borcu bulunan tarımsal üreticilerin aciz vesikasına bağlanan borçlarına uygulanacak faizin esaslarının düzenlenmesi amaçlanmaktadır.
Biz bu makale de teklifin vergi mevzuatında getirdiği bazı değişiklikleri ele alacağız.
Söz konusu teklif, toplamda 39 maddeden oluşmaktadır. Vergi yasalarında yapılacak değişiklikleri içeren madde sayısı 19 adettir. Bu 19 maddenin, 2 maddesi Gelir Vergisi Kanunu’na, 4 maddesi Vergi Usul Kanunu’na, 5 maddesi Kurumlar Vergisi Kanunu’na ve 8 maddesi ise Katma Değer Vergisi Kanununa ilişkindir. Diğer maddeler ise vergi yasaları dışındaki yasalara ilişkindir.
Kanun teklifi vergi mevzuatı ile ilgili çok önemli değişiklikler getirmekte olup genel düzenlemeleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz.
1-) Kanun teklifi ile, 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yapılan değişikliklerle 359 uncu maddede öngörülen hapis cezalarının üst sınırı artırılmaktadır. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu uygulamasında bulunan "etkin pişmanlık müessesesi"ne benzer bir düzenlemenin vergi kaçakçılığı suçlarına yönelik olarak da uygulanması, kaçakçılık suçlarına ilişkin hükmedilecek hapis cezaları için Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesinde yer alan "zincirleme suç" hükümlerinin uygulanması ve kaçakçılık suçlarına ilişkin yargılama sürecinin etkinleştirilmesi sağlanarak cezanın kişiselleştirilmesi, suç ve ceza dengesinin sağlanması ile adil yargılanma hakkının daha da güçlendirilmesi amaçlanmaktadır.
2-)Gelir Vergisi Kanununda yapılan değişiklikle, serbest meslek mükellefiyeti bulunan ve ayrı bir muayenehanesi ve organizasyonu bulunmaksızın faaliyetlerini özel sözleşmelere istinaden; özel sağlık kuruluşları ile vakıf üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşlarında yürüten diş hekimleri dahil hekimler ile tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişilerin gelirlerinin ücret olarak mı serbest meslek kazancı olarak mı vergilendirileceği hususunda yaşanan tereddütlerin giderilmesi bir veya birden fazla özel sağlık kuruluşu ile sözleşme düzenleyerek hekimlik faaliyetini yürüten hekimlerin serbest meslek erbabı olarak kabul edilmesi ve kazançlarının serbest meslek kazancı hükümlerine göre vergilendirilmesi sağlanmaktadır.
3-)Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan bir diğer değişiklikle, 5651 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi uyarınca hakkında reklam yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen, reklam yasağı getirilenlere reklam vermeye devam eden gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmemesi sağlanmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle;
4-) Gayrimenkul yatırım ortaklıklarına tanınan kazanç istisnasının "Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı" unvanı kullanan ancak esas faaliyet konusu gayrimenkullerle ilgili portföy işletmeciliği olmayan mükellefleri kapsamadığı hususu netleştirilmekte,
5-)Yatırım fonlarından elde edilen kar payları ile katılma paylarının fona iadesi suretiyle elde edilen kazançlar ve bu payların dönem sonu değerlenmesinden kazanç oluşması halinde ise bu kazançlar da istisna kapsamına alınmakta,
6-)Finans sektörünün kurum kazançlarının vergilendirilmesinde kurumlar vergisinin %25 oranında uygulanması öngörülmektedir.
Katma Değer Vergisi Kanununda yapılan değişikliklerle:
7-) Yabancılara istisna kapsamında teslim edilen konut veya iş yerinin bir yıl içerisinde elden çıkarılması halinde istisnadan faydalanılamayacağına ilişkin düzenlemede değişiklik yapılarak elde tutma süresi üç yıla çıkarılmaktadır.
8-) İmalat sanayine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan yatırımlara ilişkin inşaat işleri nedeniyle yüklenilen ve indirim yoluyla telafi edilemeyen katma değer vergisinin talep edilmesi halinde belge sahibi mükellefe iade edilmesine imkan veren düzenleme, istisna uygulamasına çevrilmekte ve süresi 31/12/2025 tarihine uzatılmakta olup, aynca madde kapsamına turizme yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamında yapılan inşaat işleri de alınmaktadır.
9-) Türkiye'de gerçekleştirdikleri Ar-Ge faaliyetleri sonucunda geliştirdikleri elektrik motorlu taşıt araçlarını Türkiye'de imal eden mükelleflere bu araçların geliştirilmesine yönelik verilen ve yatırım teşvik belgesi kapsamında yer alan mühendislik hizmetleri 31/12/2023 tarihine kadar katma değer vergisinden istisna edilmektedir.
Sunulan teklifin bu haliyle yasalaşması durumunda şüphesiz en önemli düzenleme V.U.K. md.359 kapsamında yapılan etkin pişmanlık-zincirleme suç düzenlemesi olacaktır.
Sunulan Kanun teklifinin 4’üncü maddesi uyarınca VUK m.359’un son paragrafından önce "Bu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir. Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yan oranında indirilir. Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır. Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde ayrı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesi uygulanır." Hükümleri getirilecektir.
Daha önce V.U.K md 371 kapsamındaki pişmanlık müessesinde soruşturma ve kovuşturma evresinde pişmanlık müessesesinin uygulanmayacağı hükmü yer almakta iken yeni düzenleme ile soruşturma ve kovuşturma evresinde mükelleflere etkin pişmanlıktan yararlanma hakkı getirilmektedir. Burada önemli husus verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının ödenmesi şartıdır. Bu uygulamanın hem vergi tahsilat oranlarını artıracağı, hem taahkuk-tahsilat oranlarını iyileştireceği hem de uzun dava süreçlerini azaltarak yargının iş yükünü de hafifleteceği kanaatindeyiz.
Teklifte 4.Maddede yapılan diğer bir düzenlemeyle, VUK m.359’a yapılacak değişiklikle birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, TCK m.43 uygulanabilecektir. TCK m.43 zincirleme suça ilişkindir. Buna göre TCK m.43 uyarınca bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Yani aynı suç işleme kararının icrası kapsamında değişiklik zamanlarda işlenen birden fazla suçlara ilişkin tek ceza verilecektir. Bu noktada daha önce birden fazla yıla ilişkin 359.madde kapsamında eylemde bulunan bir mükellefe her yıl için ayrı ayrı ceza hükmediliyordu.
Örneğin; A Gelir Vergisi mükellefi, 2019 Aralık ayına ilişkin 1 adet sahte fatura kullanmış ve yasal kayıtlarına intikal ettirmiş olsun, aynı mükellef 2020 Ocak ayında da 1 adet sahte fatura kullanmış ve yasal kayıtlarına intikal ettirdiğinde 2 farklı yıla ilişkin ayrı ayrı 359.madde kapsamında ceza alıyor ve suçu 2 kere işlediği değerlendiriliyordu.
Yine aynı A Gelir Vergisi mükellefi 2019 yılında 100 adet sahte faturayı kullanmış ve yasal kayıtlarına intikal ettirmiş olsun bu durumda da mükellefin aynı yılda sahte faturaları kullandığı için bir kere sahte fatura kullanma suçunu işlediği, dolayısıyla VUK 359 kapsamında bir suç işlediği yönünde değerlendirme yapılıyordu.
Bu durumda toplumda birçok mükellef tarafından haksızlık olduğu yönünde bir eleştiri alıyordu. Yeni düzenlemenin bu yönüyle faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Kanun teklifi ile ayrıca, VUK m.359 uyarınca kaçakçılık suçlarını oluşturan fiillere uygulanacak hapis cezalarının üst sınırları VUK m.359/a’da üç yıldan beş yıla; VUK m.359/b, c, ve ç fıkralarında beş yıldan sekiz yıla çıkarılması teklif edilmektedir. Yeni durumda ceza üst sınırları ciddi manadan artırılmış olup, VUK 359. Maddesi kapsamında suç işleme kastı olan mükellefler üzerinde caydırıcı etkisi olabileceği kanaatindeyiz.
Yeni durumu aşağıdaki gibi tablolaştırabiliriz.
Kanun Maddesi |
Mevcut Durum |
Teklif Şekli (Yeni Durum) |
VUK md.359/a |
On sekiz aydan 3 yıla kadar hapis |
On sekiz aydan 5 yıla kadar hapis |
VUK md.359/b |
3 yıldan 5 yıla kadar hapis |
3 yıldan 8 yıla kadar hapis |
VUK md.359/c |
2 yıldan 5 yıla kadar hapis |
2 yıldan 8 yıla kadar hapis |
VUK md.359/ç |
3 yıldan 5 yıla kadar hapis |
3 yıldan 8 yıla kadar hapis |
Diğer bir önemli hususta kanun teklifinin 5. Maddesindeki yeni hükümdür.
MADDE 5- Maddeyle, 213 sayılı Kanunun 359 uncu maddesinde yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin dışında başka bir kişi tarafından işlendiğinin veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartının aranmaması temin edilmektedir.
Vergi müfettişleri tarafından VUK m.359 kapsamında bir suç işlendiğini tespit etmeleri halinde Cumhuriyet başsavcılığına iletilmek üzere Vergi Suçu Raporu(VSR) tanzim edilir. Ancak tek başına bu raporun düzenlenmesi kamu davası açılması için kâfi değildir. Ayrıca VUK m.367 uyarınca Rapor Değerlendirme Komisyonunca ilgili mütalaanın da hazırlanıp sunulması gerekmektedir.
Kanun teklifinin gerekçesinde VUK m.359’da yazılı suçlara ilişkin yürütülmekte olan soruşturma veya kovuşturmalarda mütalaaya konu fiilin, hakkında soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişinin dışında başka bir kişi tarafından işlendiğinin veya başka bir kişiyle birlikte gerçekleştirildiğinin ortaya çıkması durumunda, bu kişi bakımından kamu davası açılması için rapor düzenlenmesi ve mütalaa verilmesi şartının aranmaması planlanmaktadır. Bu hükümle getirilen yeni düzenlemenin yargılama sürecinin hızlandırılması bakımından faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Ayrıca 213 sayılı Kanuna geçici madde eklenmekte ve Kanunun 359 uncu maddesinde Teklifle yapılan düzenlemelerin, yargı mercileri önünde veya infaz aşamasında olan dosyalar bakımından uygulanabilmesine yönelik geçiş hükümleri getirilmektedir.
Kanun teklifi ile daha önce üzerinde birçok tartışma oluşan ve özelgeler talep edilen sermaye tamamlama fonlarına da açıklık getirilmektedir:
Teklifin 23.maddesinde de önemli bir düzenleme yer almaktadır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, son yıllık bilançolarında sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılan şirketlerin kendiliğinden sona ermiş sayılmaması için, genel kurulca sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar verilmektedir. Bu amaçla ortaklar tarafından sermaye tamamlama fonu olarak aktarılan tutarlar söz konusu Kanun çerçevesinde sermaye konulması veya borç verilmesi niteliğinde kabul edilmemekte ve karşılıksız bir ödeme niteliğini haiz olduğu belirtilmektedir. Ayrıca yapılan bu ödemeler, gelecekte yapılacak sermaye artırımına mahsuben bir avans olarak da nitelendirilmemektedir. Bu düzenleme ile sermayenin tamamlanmasına karar verilmesi halinde ortaklarca şirketlere bu kapsamda aktarılan tutarların kurum kazancının tespitinde dikkate alınmaması sağlanmaktadır.
Teklifin 24.maddesi ile de 5651 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesi uyarınca hakkında reklam yasağı kararı verilmiş olmasına rağmen, bunlara reklam vermeye devam eden kurumlar vergisi mükelleflerinin bu harcamalarının vergi matrahının hesaplanmasında gider olarak kabul edilmemesi sağlanmaktadır.
Ayrıca aynı teklifte, Bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin kurum kazançları üzerinden kurumlar vergisindeki genel oranın %20 yerine %25 olarak (2022 kazançları dahil) uygulanması sağlanmaktadır. Bilindiği üzere genel kurumlar vergisi mükellefleri arasında bankalar, 6361 sayılı Kanun kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri tahsilat bakımından çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu yeni düzenlemenin kurumlar vergisi tahsilat tutarlarını ciddi manada artıracağı aşikardır. Diğer mükellefler açısından da yıllar itibariyle sürekli değişen kurumlar vergisi oranının tek bir oranda sabitlenmesi ve uzun yıllar uygulanmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Genel olarak 25 Mart 2022 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi bu şekilde yasalaşırsa vergi mevzuatına birçok önemli yenilik getireceği ve bazı sorunlu/tartışmalı alanlara çözüm üreteceği kanaatindeyiz.
29.03.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.