YAZARLARIMIZ
Mustafa Pehlivan
Yeminli Mali Müşavir
E. Vergi Müfettişi
ymmmustafapehlivan@gmail.com



7269 Sayılı Kanun Kapsamında Deprem Bölgesindeki İnşaat ve Yapım İşlerine Ait Yüklenici Sözleşmelerine Yönelik Damga Vergisi İstisnası

Kahramanmaraş merkezli olarak 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremlerde binlerce bina yıkıldı veya hasar alarak kullanılamaz hale geldi. Depremin hemen ardından depremzedeler için yeni konutların inşaatına başlanılmış olup bir kısmı tamamlanarak teslim edildilirken, bir kısmının inşaatı ise devam etmektedir. Yine depremde hasar alan kamu hizmet binalarından (hastane, okul, cami vb.) bazıları onarıldı veya bir kısmının yeniden inşa edilmesine karar verildi. Bu bağlamda sonrasındaki tedbir ve yardımlar ile diğer işlemler; 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun kapsamında yapılmakta olup afet sonrasında “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” olarak kabul edilen yerlerde yükümlülükler devlet tarafından yerine getirilmektedir.

Bununla birlikte söz konusu 7269 Sayılı Kanunda, afet sonrasındaki tedbir ve yardımlara yönelik hükümler bulunurken ayrıca afet öncesinde afet riskini önlemeye yönelik hükümler de yer almaktadır. Dolayısıyla afet öncesinde afet riskini önlemeye yönelik yapılan iş ve işlemler de 7269 Sayılı Kanun kapsamında yapılmaktadır. Nitekim, 7269 Sayılı Kanunun 1 inci maddesinde “Deprem (Yer sarsıntısı), yangın, su baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ, tasman ve benzeri afetlerde; yapıları ve kamu tesisleri genel hayata etkili olacak  derecede zarar gören veya görmesi muhtemel olan yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında bu kanun hükümleri uygulanır.” Denilmiştir. Buna göre, Kanun maddesinde sayılan ve benzeri diğer afetlerde özel veya kamuya ait yapıların zarar görmesi halinde veya bu yapı ve tesislerin ileride meydana gelebilecek afetler nedeniyle zarar görmesi muhtemel yerlerde alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlar hakkında 7269 Sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.

Afet riski nedeniyle veya afet sonrasında 7269 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasından ne amaçlandığı ise kanunda açıklanmış olup birçok konuda idareye geniş yetkiler verilmektedir. Söz konusu kanun ile acil tedbirlerin alınmasına afetin meydana geldiği bölgenin valisi yetkili kılınmış, mülkiye amirlerine (vali ve kaymakamlara) olağanüstü yetkiler verilmiş olup afet bölgelerinde yapılacak teknik işler belirlenerek bunların nasıl ve kimler tarafından yerine getirileceği açıklanmıştır. Ayrıca kanuna, kıymet takdiri, parselleme, kadastro, Afet sahaları içinde ve dışında yeniden kurulacak iskan yerleri ile mevcut iskan sahalarına yapılacak eklemeler için arazi temini, hak sahiplerine konut inşaatı, kredilendirme, kamulaştırma ve buna benzer çok konuda idareye yetki ve kolaylık tanıyan hükümler konulmuştur.

Diğer yandan, 7269 Sayılı Kanun hükümleri bir yandan idareye kanunda sayılan hallerde yetki ve kolaylık tanırken diğer yandan kanunun 42 inci maddesi ile geçici 27 inci maddesinde vergi ve harç istisnası hükümlerine yer verilmiştir. Kanunun 42 inci maddesinde “Bu kanunun uygulanması dolayısıyla taşınmaz malların alım, satım, ipotek, tapu - kadastro işlemleri, yeniden inşa edilecek veya onarılacaklarla ilgili ihale, sözleşme, ruhsatname ve sair işlemler ve bu kanundan faydalanacakların verecekleri beyanname, taahhütname ve yapacakları sözleşmeler her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Tapu işlemleri sırasında 27/7/1967 gün ve 930 sayılı kanunun tasarruf bonosu tevdiatı ile ilgili hükümleri uygulanmaz.” Denilmektedir. Kanun hükmünde yer alan ifadelerden, söz konusu istisnanın 42 inci madde hükmünde sayılan işlemler için ödenmesi gereken damga vergisi ile harçlardan bahsedildiği ve kanun koyucunun, kanun hükmünde sayılan iş ve işlemlerden damga vergisi ve harç alınmamasını amaçladığı anlaşılmaktadır.

Konuya ilişkin olarak Maliye Bakanlığının 16.09.1999 tarih ve 6231-3-24 sayılı Genel Yazısında ise şu açıklamalar yapılmıştır.

“7269 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin tetkikinden de anlaşıldığı gibi, muafiyet, (istisna) bu kanun kapsamında yapılacak veya onarılacak taşınmaz mallarla ilgili işlemlere ve düzenlenecek kağıtlara ait bulunmaktadır. Buna göre, 17.08.1999 tarihinde meydana gelen depremle ilgili olarak 7269 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yeniden yaptırılacak veya onarılacak binalara ilişkin olmak kaydıyla;

1- İhale makamına verilmek üzere ihaleye katılacaklar adına düzenlenecek geçici teminat mektupları,

2- Yeniden yapılacak veya onarılacak inşaatlarla ilgili olarak düzenlenecek ihale kararları, ihale makamı veya ihaleyi yapan kuruluşla üstlenici arasındaki sözleşmeler ve ihale makamına verilmek üzere düzenlenecek kati teminat mektupları,

3- İnşa edilecek binalarla ilgili yol, kanalizasyon, su, elektrik gibi alt yapı hizmetleri ile ilgili işlemler nedeniyle ve ihale makamına verilmek üzere düzenlenecek geçici ve kati teminat mektupları, ihale kararları ve sözleşmeler,

4- İnşa olunan taşınmazların kişilere ve 7269 sayı Kanun kapsamında devrine ilişkin olarak düzenlenecek kağıtlar ile borçlandırma ve ipotek işlemleri,

5- Bu kanundan yararlanarak inşaat ve onarım işlerini bizzat yaptıracak kişilerin Kanun kapsamında alacakları krediler ile ilgili sözleşmeler ve teminatları,

damga vergisi ve harç istisnasından yararlanabilecektir.”

Yukarıda açıklanan kanun hükümlerine göre; 7269 sayılı Kanunun 2 inci maddesine göre ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapılar kanun kapsamına girmektedir. 7269 Sayılı Kanunun vergi ve harç istisnasını düzenleyen 42 inci maddesinde ise “yeniden inşa edilecek veya onarılacaklarla ilgili ihale, sözleşme, ruhsatname ve sair işlemler” denilerek özel ve kamu binası ayrımı yapılmamıştır. Kanunun 42 inci maddesinde sayılan iş ve işlemler kapsamında verilecek beyanname, taahhütname ve yapılacak sözleşmelerin bir tarafında kamu idareleri yer alırken diğer tarafta özel hukuk kişileri yer aldığına ve damga vergisi ve harçların bu durumda “kişiler” tarafından ödenmesi gerektiği açık olduğuna göre, söz konusu istisnadan kamu binalarının yapımını üstlenen yüklenici firmaların da yararlanması beklenmelidir. Kaldı ki kanun koyucunun amacı, afet bölgesindeki yapım ve inşaat işlerini özendirmek için yüklenicilere avantaj sağlamaktır. 

Diğer yandan, afet bölgesi ilan edilen illerde bir taraftan afetzedeler için konut ve işyeri inşa edilirken diğer yandan hasar alarak kullanılmaz hale gelen kamu kurumlarına ait hizmet binaları ile okul, hastane, cami gibi kamuya ait binaların da yapım ve onarımı yapılmaktadır. Söz konusu konut inşaatlarının yapımı Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılırken kamu kurumlarına ait hizmet binalarını her kurum kendisi yaptırmaktadır. Bununla birlikte, 7269 sayılı Kanunda ve ilgili yönetmeliklerde, hangi yapım ve onarım işlerinin kanun kapsamında olduğuna yönelik açık bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, afet bölgesi ilan edilen illerde kamu kurumlarına ait hizmet binalarının inşaat ve yapım işini üstlenen mükellefler, bu inşaat ve yapım işlerinin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğunu ve Kanunun 42 inci maddesine göre yüklenici sözleşmesinin, sözleşme damga vergisi ile ihale kararı damga vergisinden istisna olduğunu düşünmektedirler. Bu bağlamda, yüklenici firmaların bir kısmının hiç beyanname vermediği, bir kısmının ise damga vergilerini beyan edip ödedikten sonra “vergi(lendirme) hatası” bulunduğundan bahisle ödenen damga vergilerinin iadesini istedikleri belirtilmektedir.

İdari görüş ise yapım/onarım işine ait ihalenin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğuna yönelik ihale şartnamesinde hüküm bulunması ve/veya ihale konusu yapım/onarım işinin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğuna ilişkin olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından alınacak belge ile belgelendirilmesinin zorunlu olduğu yönündedir. Bu bakımdan, idare, hasar alarak kullanılmaz hale gelen kamu kurumlarına ait hizmet binaları yapım/onarım işinin afet bölgesinde bulunmasını yeterli görmemektedir. Bunun için ayrıca ihale şartnamesinde ihalenin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğuna yönelik bir hüküm bulunmasını veya bunun Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından alınacak bir belgeye bağlanmasını şart koşmaktadır. İdarenin bu görüşü idare ile mükellefler arasındaki bu uyuşmazlık idari yargıya taşınmıştır.

İdare tarafından yapılan savunmalarda; vergi idaresi veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin hemen anlayabileceği ve Vergi Usul Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen yorum tekniklerine dayandırılmayan, lafzın açık olduğu vergilendirme hatalarının vergi hatası kapsamın olduğu, ancak bu bariz vergi hataları için düzeltme istenebileceği, dava konusu olan damga vergilerinin vergi hatası olarak kabul edilemeyeceği, ileri sürülen vergisel işlemlerin 213 Sayılı Kanunun 117 ve 118 inci maddelerinde açıklanan hesap ve vergilendirme hataları arasında sayılabilecek nitelikte bulunmadığı, mükelleflerin ihtirazi kayıtla beyanname verip tarhiyatı dava konusu etmek yerine vergi hatası iddiası ile kendi beyanlarına dava açtıkları, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine tahakkuk eden vergiye karsı 30 gün içinde Vergi Mahkemesi nezdinde dava açılması gerekirken bu yolu tercih etmeyip Maliye Bakanlığına şikayet yolu ile müracaat ettikleri, dava konusu işin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğuna dair tevsik edici belge ibraz edilmediği, davanın bu yönlerden reddi gerektiği ifade edilmektedir.

Bununla birlikte, vergi hatasının kanuni tanımında, hatanın idare tarafından yapılması halinde vergi hatası kabul edileceği yönünde bir ifade bulunmamaktadır. Bu durumda, vergi hatasının ve özelde vergilendirme hatasının hem idare ve hem de mükellef kaynaklı olması mümkündür. Her halükarda ve kaynağı ne olursa olsun, vergi hatası mevcut ise bunun 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan düzeltme hükümlerine göre düzeltilmesi gerekir. Vergi hatasının tespiti için illa ki mükellefin ihtirazi kayıtla beyanname vermesi zorunluluğu bulunmadığı gibi mükellefin hataya düştüğünü sonradan anlaması halinde hatanın düzeltilmesi de yasal olarak mümkündür. Yasa koyucu, sadece hatalar hakkında, anılan yargı mercileri (vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve Danıştay) tarafından bir karar verilmiş olması halini düzeltme yapılmasına engel saymış, bunun dışında bir kısıtlama öngörmemiştir. Hatta Danıştay kararlarında, uzlaşmaya varılmış olmasının bile vergi hatasının düzeltilmesine engel olmadığı kabul edilmiştir. Bu bağlamda, yargı kararlarında, vergi hatası mükellefler lehine çok geniş bir biçimde yorumlanmış olup verginin mükellef tarafından beyan edilip ödenmesi, verginin uzlaşmaya konu edilmiş olması veya dava açma süresinin sona ermiş olması halinde bile vergi hatasının varlığı kabul edilmiş ve düzeltme hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir. Bu bakımdan idarenin bu yöndeki savunması mahkeme kararlarında karşılık bulmamaktadır.

Ancak, konu ile ilgili olarak …..…… Vergi Mahkemesi kararında; “Olayda; dava konusu ihalenin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından ilan edildiği ve davacı taraf ile 14/04/2023 tarihinde sözleşme imzalandığı, dava konusu yapım işinin 7269 sayılı Kanun'un 42. maddesi kapsamında bulunduğuna dair dosyaya herhangi bir bilgi belge sunulmadığı, aynı ise ilişkin olarak Mahkememizin ………….. sayılı dosyasında …………. tarihli ara kararına ihale makamı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından verilen cevabi yazıda dava konusu isin 7269 sayılı Kanun'un 42'inci maddesine göre muafiyet kapsamına alınmadığının bildirildiği, nitekim dava dosyasına ekli idari şartnamede de söz konusu ihalenin damga vergisinden muaf olduğuna ilişkin bir düzenleme de bulunmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, sözü edilen ise ait hakediş ödemesi üzerinden kesinti yoluyla tahsil edilen damga vergisinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır.” Denilerek ilginç bir gerekçe ile idare lehine karar verilmiştir.

Bununla birlikte, mahkeme kararında bahsedilen dava konusu ihalenin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından ilan edilmesine rağmen idarenin ve mahkemenin dava konusu yapım işinin 7269 sayılı Kanun'un 42. maddesi kapsamında bulunduğuna dair nasıl bir “tevsik edici belge” aradıkları anlaşılamamıştır. Ayrıca, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından verilen cevabi yazıda dava konusu isin 7269 sayılı Kanun'un 42'inci maddesine göre muafiyet kapsamına alınmadığını bildirmesi de ayrı bir sorundur. Zira adı geçen idarenin bütün iş ve işlemleri 7269 Sayılı Kanun kapsamında olduğu açık olup kurumun muafiyet veya istisna kapsamını belirleme gibi bir yetkisi de yoktur. Ayrıca kanunda veya idari düzenlemelerde söz konusu istisnadan faydalanılabilmesi için Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından istisnaya ilişkin bir belge verileceğine yönelik bir hüküm yoktur.

Konuya ilişkin olarak …………….. Vergi Mahkemesinin bir kararında ise “Bu durumda, 7269 sayılı Kanun'un açık hükmü ve madde gerekçesiyle, madde değişikliğine ilişkin Kanun gerekçesi de dikkate alındığında, mezkur Kanun'un 42. Maddesinde her türlü vergi, resim ve harçtan istisna tutulan işlemlerin, afete uğrayanların ve açıkta kalanların acılarını dindirme, yaralarını sarma ve onları yeni konutlara kavuşturma amacı çerçevesinde ve yalnızca taşınmaz malların alım, satım, ipotek, tapu kadastro işlemleri, yeniden inşa edilecek veya onarılacaklarla ilgili ihale, sözleşme, ruhsatname ve sair işlemleri ve bu Kanundan faydalanacakların, yani afetzedelerin verecekleri beyanname, taahhütname ve yapacakları sözleşmeleri kapsadığı, buna göre taşınmaz mal olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan ve geçici barınma ihtiyacının karşılanması amacıyla inşa edildiği açık olmakla, taşınır yapı niteliğinde olduğu sonucuna varılan yaşam ünitelerine ilişkin ihale kararları ve sözleşmelerin, anılan Kanun hükmü kapsamında damga vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.” Denilmek suretiyle idare lehine karar verilmiştir.

Söz konusu mahkeme kararında davanın reddine ilişkin olarak gösterilen gerekçeleri doğru bulmak mümkün değildir. Söz konusu kararda “afete uğrayanların ve açıkta kalanların acılarını dindirme, yaralarını sarma ve onları yeni konutlara kavuşturma amacı çerçevesinde ve yalnızca taşınmaz malların alım, satım, ipotek, tapu kadastro işlemleri, yeniden inşa edilecek veya onarılacaklarla ilgili ihale, sözleşme, ruhsatname ve sair işlemleri ve bu Kanundan faydalanacakların, yani afetzedelerin verecekleri beyanname, taahhütname ve yapacakları sözleşmeleri kapsadığı, afetzedelerin verecekleri beyanname, taahhütname ve yapacakları sözleşmeleri kapsadığı” yönündeki kanuni yorum izaha muhtaçtır. Zira, 7269 sayılı Kanunun 2 inci maddesine göre, ilan edilen afet bölgelerinde yeniden yapılacak, değiştirilecek, büyütülecek veya esaslı tamir görecek resmi ve özel bütün yapılar kanun kapsamına girmektedir. Söz konusu 7269 Sayılı Kanun hükümlerinde buna benzer sınırlayıcı herhangi bir hüküm yoktur. Bu yorum yoluyla istisna hükmünü daraltmaktan başka bir şey değildir. Zira afet bölgesinde sadece konut yapımı söz konusu değildir. Ayrıca kamu binaları da ihtiyaca ve binaların hasarına göre onarılmakta veya yeniden inşa edilmektedir. Afetzedelere yapılan konutların ihalesine ilişkin sözleşme damga vergileri istisna edilirken aynı yerde aynı afet sonucunda hasar gören veya yıkılan kamu binalarının yapımına ilişkin sözleşme damga vergilerinin istisna olmamasının hiçbir geçerli açıklaması olamaz.

Diğer yandan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü  maddesinde, damga vergisi  mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu ve resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemler  nedeniyle düzenlenen kağıtların damga vergisinin kişiler tarafından ödeneceği; 8 inci  maddesinde,  bu  Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve özel bütçeli idarelerle, il  özel idareleri, yatırım izleme ve Koordinasyon başkanlıkları, belediyeler ve  köyler  olduğu,  bu  dairelere bağlı olup  ayrı  tüzel  kişiliği bulunan  iktisadi  işletmelerin  resmi  daire sayılmayacağı hükümleri yer almaktadır. Anılan Kanuna eki (1) sayılı tablonun "Âkitlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün A/I fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin; "II.  Kararlar ve mazbatalar" başlıklı bölümünün 2'nci maddesinde, İhale Kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğine haiz kurumların her türlü ihale kararlarının nispi damga vergisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.

Damga Vergisi Kanunu hükümlerine göre, resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemler nedeniyle düzenlenen kağıtların damga vergisinin kişiler tarafından ödenmesi gerekmektedir. 7269 Sayılı Kanunun 42 inci maddesindeki istisna hükmünün uygulanma alanı da işte bu resmi daireler ile kişiler arasında imzalanan sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerde kasıt ise bir taraftan yapım ve inşa işlerine yönelik ihale sözleşmeleri iken diğer taraftan hak sahiplerine konut ve iş yeri teslimlerinde düzenlenecek kağıtlar ve/veya resmi işlemlerdir. Buna göre, afet bölgesi ilan edilen illerde afetzedeler için inşa edilen konutların yapım ve inşaat işlerine yönelik olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan ihalelere ilişkin damga vergilerinin 7269 Sayılı Kanunun 42 inci maddesine göre istisna olduğu konusunda bir tartışma olmadığı kanaatindeyim. Söz konusu konutların hak sahiplerine teslimlerinde, kredilendirme işlemlerinde ve buna benzer diğer resmi işlemlerde düzenlenmesi gereken kağıtlarda, tapu harcı ve diğer buna benzer vergi ve harçların da istisna kapsamında olmaması düşünülemez. Zira 7269 Sayılı Kanunun 42 inci maddesi ile amaçlanan da budur.

Bununla birlikte, afet bölgesi ilan edilen illerde yıkılan, hasar alıp da kullanılamaz hale gelen kamu binalarının onarım ve yeniden yapım işleri de ilgili kamu idareleri tarafından yüklenici firmalara verilmektedir. Bu kapsamda ihalelerin yüklenici sözleşmelerine ilişkin damga vergileri ile bu kapsamda idare ile yüklenici firmalar arasında imzalanacak diğer kağıtların damga vergilerinin ve buna benzer diğer resmi işlemlerde düzenlenmesi gereken kağıtlara ait damga vergilerinin 7269 Sayılı Kanunun 42 inci maddesine göre istisna olmadığını iddia etmek kanun koyucunun amacına aykırı olacaktır.

Nitekim, 06.02.2023 tarihinde meydana gelen deprem afetleri nedeniyle yaşanan yıkım ve can kayıpları üzerine, 11 ilimiz (Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Adıyaman, Adana, Gaziantep, Osmaniye, Kilis, Diyarbakır, Elazığ, Şanlıurfa ve Sivas/Gürün ilçesi) genel hayata etkili afet bölgesi olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle, bahsi geçen illerimizde hasar meydana gelen binaların bulunduğu yerleşim yerleri de “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” kabul edilmiştir. Buna göre,  genel hayata etkili afet bölgesinde bulunup da 06.02.2023 tarihinde meydana gelen depremler hasar gören, yıkılan, kullanılamaz hale gelen kamu binalarının yerine inşa edilen veya onarılan kamu binalarının yapım ve onarım işlerinin 7269 sayılı Kanun kapsamında olduğunun kabulü gerekir. Bunun için ayrıca Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığından alınacak bir belgeye bağlanması veya ihale şartnamesinde buna ilişkin bir hüküm bulunması yönünde kanun hükümlerinde herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Bu kanunlar ile mükelleflere tanınan istisna hükmünün yorum yoluyla daraltılması demektir.

Sonuç olarak, deprem bölgesinde kamu binalarının yapım işini üstlenen mükelleflerin tarh edilecek damga vergilerini dava konusu edecekleri muhakkaktır. Konunun ilk derece mahkemelerde mükellefler lehine sonuçlanmayacağı yönünde kuvvetli emareler bulunmaktadır. Dolayısıyla davaların istinaf mahkemelerinde veya Danıştay’da temyize konu edileceği anlaşılmaktadır. İstinaf mahkemelerinin ve Danıştayın konuya ilişkin görüşlerini merak etmemek imkansız olup, doğal afetler yönünden zengin bir ülke olduğumuz düşünüldüğünde, konunun takipçisi olmamız gerektiğini düşünmekteyim.

04.02.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM