Ticari hayatın içerisinde şirketler, işletmeler amortismana tabi iktisadi kıymet (ATİK) yatırımları için ödemiş oldukları KDV’yi iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılmak şartıyla KDV İadesine konu etmektedirler.
Amortismana tabi iktisadi kıymetler nedeniyle yüklenilen vergilerden, söz konusu iktisadi kıymetlerin indirimli orana tabi işlemlerde kullanılması kaydıyla, iade hesabına pay verilmesi
mümkündür.
Buraya kadar kadar herhangi bir sorun yok! Mükelleflere verilmiş bir hak
Fakat özellikle tescil zorunluluğu olan araçlar için aktife alındığı tarih itibariyle mi? Yoksa tescil tarihi itibariyle mi yüklenime konu edileceği ve bu bu duruma paralel olarak amortisman hesaplamasının ne zaman yapılacağı yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
KDV Genel Uygulama Tebliğinin; Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerde İade Uygulaması başlıklı (IV/A-1.3.) bölümünde; "ATİK nedeniyle yüklenilen KDV'den iade hesabına pay verilebilmesi için, ATİK'lerin iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılması gerekir. ATİK'lerin bizzat mükellef tarafından imal ve inşa edilmesi halinde ise imal ve inşa sırasında yüklenilen KDV'den, ATİK'lerin aktife alınıp iade hakkı doğuran işlemlerde fiilen kullanılmaya başlandığı dönemden itibaren iade hesabına pay verilebilir..." hükmü bulunmaktadır. Uygulamada özellikle araç alımında ilgili distribütör tarafından düzenlenen fatura ilgili şirket/işletmeye ulaştıktan sonra aktife alınarak muhasebeleştirilmektedir.
Yakın zamana kadar Vergi Daireleri yüklenime konu edilen araçların iade hakkı doğuran işlemlerde kullanılması şartıyla fiilen kullanılma şartı aranmaksızın fatura tarihi itibariyle yüklenime konu edilmesine müsaade edilmekteydi.
Son zamanlarda U dönüş yaparak; yüklenime konu edilen araçların ruhsat fotokopileri istenilerek tescil tarihi itibariyle yüklenime konu edilmesini, tescil tarihi sonraki aya sarkan durumlarda yüklenim KDV’den çıkarılması/tescil tarihi itibariyle yüklenime konu edilmesi veya tenzil edilmesi istenilmektedir.
Aman Dikkat!
Özellikle cezalı tarhiyata muhatap olmamak için tescil tarihi itibariyle Yüklenime konu etmeyi unutmayın.
Amortisman kavramı; duran varlıkların, aşınma, yıpranma veya eskime payını ifade etmektedir. VUK’nun 320. Maddesinde ise “Amortisman süresi, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlar.” hükmü yer almaktadır:
Madde metninde, amortisman süresinin kıymetlerin aktife girdiği yıldan itibaren başlayacağı belirtilmiş olmasına rağmen “aktife girme” kavramının ne anlama geldiği açıklanmamıştır. Bu durumda amortismana tabi iktisadî kıymetin aktife girmesi ne demektir sorusu akla gelmektedir.
Bu soruya; bir sabit kıymetin bu sıfatla aktifleştirilebilmesi ve amortisman ayrılmaya başlanabilmesi için, idare tarafından kıymetin satın ve teslim alınmış olması, imalatı, inşaatı yahut montajı tamamlanmak suretiyle bir sabit kıymet niteliği kazanmış olması şartının arandığı cevabını verebiliriz.
Danıştay’ın bu konudaki görüşü, yasal düzenlemedeki ifade çok açık ve net bir şekilde yer aldığı gibi amortismana tabi kıymetin kayda alınmış olmasıdır. Zira Yasa, amortismandan yararlanabilmek için başka bir koşul aramamaktadır.
Dn. 4. D.’nin, 30.03.2000 tarih ve E. 1999/3454, K. 2000/1249 sayılı Kararı ile; “İşletmede henüz kullanılmayan cihazlar için haksız amortisman ayrıldığı iddiasıyla yapılan tarhiyatta, VUK’un 320. maddesinin (b) bendinde; amortisman süresinin kıymetlerin aktife girdiği yılda ayrılacağı belirtildiğinden, yapılan tarhiyatta isabet görülmediği” yönünde karar verilmiştir.
VUK’da amortismanın tanımı ve süresine ilişkin madde hükmü, çok açık olmasına rağmen uygulamada çoğu zaman, “kullanıma hazır hale gelme” gerekçesiyle amortisman ayırma uygulamalarına ilişkin haksız tarhiyatlar yapılarak mükelleflerin mağdur olmasına sebebiyet verilmektedir. Zira Yasa’da böyle bir şart aranmamaktadır.
Uygulamada fatura tarihi ile tescil tarihinin şirket politikalardan dolayı ertelendiğini sıklıkla görmekteyiz.
ATİK’lerin yüklenime konu edilmesinde KDV Uygulama Tebliğindeki aktife alınıp iade hakkı doğuran işlemlerde fiilen kullanılmaya başlandığı dönemden itibaren iade hesabına pay verilebilir. Hükmünden dolayı tescil tarihi itibariyle yüklenime konu edileceği hususunda dikkat edilmesi gerekmektedir.
Mükelleflerin amortismanı erken ayırmaya başlaması halinde bu amortisman kanunen kabul edilmeyen gider sayılmakta; geç ayırmaya başlanması halinde ise amortisman ayrılması gerekip de ayrılmayan yıllara ait amortisman hakkı kaybolmaktadır.
Sonuç itibariyle; amortisman hesaplamasında sabit kıymetlerin işletmede fiilen kullanılmaya başlanmasını beklemeye gerek bulunmamaktadır. Aktife girmesi yeterlidir.
Kısaca; Amortismana Tabi İktisadi Kıymet (ATİK) için amortisman hesaplanması için aktife girmesi, yüklenim KDV’ye konu edilmesi için tescil şartı aranmaktadır.
18.07.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.