Uluslararası ekonomik ilişkiler arttıkça riskler çeşitlenmiş, büyümüş, daha bulaşıcı hale gelmiş, ülkeler kendileri dışındaki gelişmelerden kolaylıkla etkilenir olmuştur. Bir piyasada yaşanan belirsizlikler veya artan riskler kısa sürede diğer piyasalara ve fiyat hareketlerine yansımıştır. Dünyada fiyat oynaklıkları arttığından, fiyatlar sürekli dalgalanmaktadır. Mevcut para, mal ve sermaye piyasası ürünleri geleceğe yönelik belirsizlikleri gideremedikleri için ve istenilen risk profiline ulaşmada yeterince esnek olmadığından finansal kurumlar, devlet ve de yatırımcılar açısından yeni finansal ürünlere ihtiyaç duyulmuştur. Finansal kurumlar, bu tür risklerden korunmak, riskleri daha iyi yönetmek amacıyla yeni tekniklerin ve ürünlerin geliştirilmesine çaba göstermişlerdir (Özince, 2006:2).
Yukarıda bahsedilen yeni ürünlerin ve tekniklerin geliştirilme çabası İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki süreci de kapsamaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra finansal sistemde yeniden yapılanma Bretton Woods anlaşması ile başlamıştır. Bu anlaşmaya katılan üye ülkeler, döviz kurlarını sabitlemeyi veya en azından belirlenen nominal kurun %1 üzerinde veya altında tutmayı kabul etmişlerdir. 1971 yılında Bretton Woods anlaşması bozulunca, dünya hızlı bir değişim sürecine girmiş, bu süreç içinde finans dünyası, özellikle büyük orandaki döviz kuru ve faiz oranı gibi finansal risklerle karşı karşıya kalmıştır. Finansal riskten kaçınmak veya bu riski azaltmak amacıyla yeni finansal araçlar geliştirilmiştir. Bu araçlar arasında en önemlileri türev ürünler olup, kapsamında futures, forward, opsiyonlar ve swaplar bulunmaktadır (Chambers, 2007:1).
Türev piyasa ya da vadeli piyasalara yönelik bilinen ilk işlem, M.Ö. 5. yy’da Anadolulu bilge Thales tarafından zeytin rekoltesinin (rekolte, tarımda bir yılda derlenen ürünlerin bütünü anlamına gelmektedir) tahminine yönelik uygulanmıştır. Buna karşın dünyada vadeli işlem piyasalarına yönelik ilk organize işlemler 19. yüzyılda olmuştur. Bu kapsamda ilk düzenli vadeli işlemler borsası Chicago’da 1848 yılında kurulmuş ve bu borsayı 1972 yılında vadeli işlemler üzerine kurulan New York pamuk borsası takip etmiştir (Aşıkoğlu ve Kayahan, 2008:159).
Türev piyasalar ve borsalar menkul kıymet piyasalarının gelişimini tamamlayan unsurlardan biridir. 1996’nın sonlarına kadar, menkul kıymet piyasalarına sahip 78’den fazla gelişmekte olan ülkenin kapitalizasyonları 1990’lara varıncaya kadar gerçekleşen miktardan on kat daha artmış ve borsalardaki yerel şirket sayısı iki katına çıkmıştır. Bu büyük ilerlemede türev borsalar önemli rol oynamışlardır. Bu süreç içinde türev borsa ve piyasalar, kaynakların dağılımının sağlanmasına katkıda bulunmuşlar, bulundukları ülke içinde ve ülkeler arasında riskin transferini gerçekleştirmişlerdir. Her ne kadar türev piyasaların olağanüstü büyüklüklere ulaşması nedeniyle kaygılar bulunsa da, uygulandıkları borsalarda yapılan iş artmakta, borsalar büyümeye, yeni ürünler sunmaya devam etmektedir (Tseksekos ve Varangis, 2000:85-98).
Aşağıda türev ürünler kapsamında yer alan sözleşme türlerinin de tarihsel gelişimi süreci ele alınacaktır:
FORWARD SÖZLEŞMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Forward piyasaların geçmişi ortaçağa kadar gitmektedir. Forward piyasalar üretici ve çiftçilerin, fiyat değişikliklerinden kaçınma çabalarıyla doğmaya başlamıştır. Forward sözleşmelerin yapıldığı ilk borsa Londra'daki Kraliyet Borsası (Royal Exchange)’dir. 17. yüzyılın ilk yarısında Hollanda'da meydana gelen lale soğanı cinneti sırasında da forward sözleşmeler yapıldığı bilinmektedir (Özşahin, 1999:6).
1848 yılında 82 tüccar bir araya gelerek Chiago Board of Trade (Chicago Ticaret Kurulu) adı altında ABD’de ilk borsayı kurmuşlardır. Bu borsada ilk forward işlem 13 Mart 1851’de yapılmıştır. Daha sonra 1863 yılında Paris Borsası’nda ilk forward işlem gerçekleştirilmiştir (Tuncer, 1994:25).
Tarımsal ürünlerin hasadı henüz yapılmadan alınıp satılmaya başlaması forward piyasalarının gelişmesini sağlamıştır. Bu şekilde üreticiler hasat zamanı ellerine geçecek parayı önceden bilmekte, tüketiciler veya tacirler de maliyetlerini önceden belirleyebilmekteydiler. Ancak tarımsal ürünlerin üretiminin dış faktörlere, özellikle hava koşullarına çok bağlı olması, üzerinde anlaşılmış malların teslimatında sorunlar yaratmaya başladıkça, forward piyasalarına olan güven sarsılmıştır. Sonraki dönemde yatırımcılar karşılarında daha güvenilir kurumlar görmek istemişler ve emtia borsaları kurulmuştur. Böylece hem alıcılar hem de satıcılar karşılarında bir kişi ya da şirket yerine borsa görmeye, karşı taraf riski yerine borsa riskini almaya başlamışlardır. Piyasaların bu şekilde gelişimi, futures sözleşmelerini ve piyasalarının gelişimine yol açmış, mal piyasalarında forward kullanımını azaltmıştır (Bolak, 1998:79).
FUTURES SÖZLEŞMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Çeşitli malların gelecekte teslim konusuyla alım satımı konusu oldukça eskiye dayanmaktadır. Futures sözleşmelerine benzer ilk uygulama 1697 yılında Japonya’da ortaya çıkmıştır. Toprak sahipleri, pirinç üretimlerini teminat göstererek, ekonomide para gibi işlem gören alındı sertifikaları çıkarmışlar ve pirinç fiyatlarındaki dalgalanmaların sözü edilen sertifikaların değerlerinde de değişikliklere neden olduğu anlaşıldığında ilk vadeli işlem piyasası oluşmuştur (Karaca, 2000:91).
Zaman içinde forward işlemlerin belirsizlik ve riskler dolayısıyla yetersiz kalmasıyla başlayan yeni arayışlar neticesinde 1865 yılında Chicago Ticaret Odası (Chicago Board of Trade) ilk futures işlemi gerçekleştirmiştir (Yıldız, 2006:61).
Finansal futures alanında bir diğer önemli gelişme, faiz oranlarına dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin kullanılmaya başlanmasıdır. Faiz oranına dayalı ilk vadeli işlem sözleşmesi 20 Ekim 1975 tarihinde, Chicago Ticaret Kurulu’nda açılan bir pazarda işlem görmeye başlamıştır (Karaca, 2000:92).
Bunu yine 1975’te Chicago Ticaret Odası tarafından piyasaya sürülen konut sertifikalarına dayalı futures sözleşmeleri izlemiştir. Ardından Hazine bonolarına ve Amerika Birleşik Devletleri tahvillerine dayalı futures sözleşmeleri 1977 yılında piyasaya sürülmüştür. 1981’de Chicago Ticaret Borsası’nda 3 aylık Eurodollar Futures Sözleşmeleriyle işlem yapılmaya başlanmıştır. İlk defa 1982 yılında Chicago Ticaret Borsası’nda S&P 500 endeksine dayalı futures sözleşmeleri hazırlanarak piyasaya sürülmüş, böylece futures piyasalarına borsa endeksleri de konu olmaya başlamıştır. Aynı yıl Kansas Ticaret Odası (Kansas City Board of Trade) da Value Line endeksine, New York Futures Exchange de New York Stock Exchange endeksine dayalı futures sözleşmeleri de işlem görmeye başlamıştır. Kuzey Amerika dışında ilk defa Financial Times Stock Exchange endeksine ait sözleşmeler London International Futures Exchange’de 1984 yılında alınıp satılmaya başlanmıştır. (http://www.vadeli.freeservers.com)
SWAP SÖZLEŞMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
İlk swap sözleşmesi 16. yüzyılda Genoese Banker’inin Antwerp para piyasası yoluyla İspanya’ya altın vermesi ve karşılığında gümüş almasıyla ortaya çıkmıştır. Daha sonraları Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Macaristan, Avusturya ve Çekoslovakya arasında özellikle döviz gereksinimini karşılamak üzere kullanılmıştır. Bu dönemde 1923 yılında Avusturya Merkez Bankası tarafından spot piyasada İngiliz Sterlini karşısında Avusturya Şilini satılıp, vadeli piyasada geri satın alınmıştır (Yıldız,2006:94).
Firmalar arasında, firmalar ve bankalar arasında swap tekniğinin kullanımı 1950’lerden sonra ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşından sonra döviz kurlarının aşırı dalgalanması ve bazı ülkelerin döviz sıkıntısı çekmesi nedeniyle, 1962 yılında Federal Reserve Bank ile bazı Avrupa ülkelerinin Merkez Bankaları arasında swap anlaşmaları yapılmıştır (Yıldız, 2006:94).
Para swapı ilk olarak 1970’li yıllarda İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Ancak bu piyasalardaki asıl gelişme Dünya Bankası’nın etkisiyle olmuştur. Dünya Bankası Alman Markı ve İsviçre Frangı başta olmak üzere, bu para birimlerinden kredi verebilmek için düşük faizle borçlanmak istiyordu. Bu sebepten ötürü Dünya Bankası önceleri direkt olarak bu piyasalardan borçlandı. Ancak banka bu piyasaların sağlayabileceğinden daha fazla fona ihtiyaç duymaktaydı. Diğer taraftan bankanın dolar piyasasından daha ucuza fon sağlama olanağı da mevcuttu. İşte Avrupa piyasalarının da Dolara olan ihtiyacı swap piyasalarının gelişimi için gerekli olan koşulları sağlamış oldu. Swap işlemlerinin kullanımını ve gelişimini hızlandıran bir diğer işlem 1982’de Dünya Bankası ile IBM arasında yapılan swap işlemidir. Bu işlemde banka Alman Markı ve İsviçre Frangı kaynak bulmak istemiş ancak çok iyi tanındığı Amerikan piyasasından Dolar borçlanmış ve borçlandığı bu Dolarları IBM’e vererek IBM’in çıkardığı Alman Markı ve İsviçre Frangı Tahvillerden gelen parayı almıştır. Bu uygulama faiz swapının gelişimine çok büyük katkıda bulunmuştur. İlk resmi olmayan faiz swap işlemi 1981 yılında bir para swapının içinde gerçekleşmiştir. Bu swap işleminden sonra ilk resmi faiz swap işlemi Deutsche Bank Luxembourg ile Merrill Lynch and Credit Suisse First Boston arasında yapılmış ve Deutsche Bank tarafından sabit faizli Euro-tahvil ihracı gerçekleştirilmiştir. Bütün bu gelişmeler sonucunda faiz swap’ı, swap finansman tekniğini daha da basitleştirerek, swap arbitrajını ortaya çıkarmıştır. Bu gelişmelerden sonra swap piyasası, 1987’de Uluslararası Swap Aracıları Birliği’nin (International Swap Dealers Association- ISDA) kurulmasıyla yeni bir biçim almıştır. Swap birliğinin kurulmasıyla birlikte, swap işlemleri standart hale getirilerek, standart belgeler kullanılmaya başlanmıştır. (Ceylan, 1998:173-174).
Ülkemizde ilk defa uluslararası düzeyde 1981 yılında yabancı bankalar tarafından yapılmaya başlanan swap işlemleri, son yıllarda banka ve şirketlerin fon maliyetini azaltmak amacıyla kullandıkları pasif yönetim tekniği olmuşlardır. Başlangıçta esas itibariyle bir hedging (riski tabana yayma) tekniği olarak yapılmaya başlanan swap, zamanla kazanç sağlamak amacıyla da yapılmaya başlanmıştır (Yetim, 1998:70-71).
OPSİYON SÖZLEŞMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Opsiyon işlemlerinin Fenikeliler ve Romalılar’a kadar uzanan bir geçmişi vardır. Ünlü bir filozof olan Thales astronomi bilgisine dayanarak bir sonraki ilkbaharda zeytinden iyi ürün alınacağını tahmin etmiş ve hasat mevsiminden önce kış aylarında zeytin presleri için, pres sahipleri ile anlaşma yapmış, bölgesindeki zeytin işleme atölyelerinin kullanım hakkını ucuz fiyattan satın almıştır. Tahminlerinin gerçekleşmesi üzerine zeytin presleri için yaptığı opsiyon anlaşmalarını devreye sokmuş bunun üzerine o yıl iyi para kazanmıştır (Yıldız, 2006:73-74).
Opsiyonlar, 17. yüzyılın ilk yarısında Hollanda’da kullanılmıştır. Hollanda’da Türkiye’den getirilen lale tohumları, opsiyonların konusunu oluşturmuştur. Belirli özellikteki lale tohumlarının, belirli bir fiyattan alım satımını içeren opsiyon sözleşmeleri sürekli olarak el değiştirmiştir. Lale ticareti yapan kişiler, yeteri kadar lale elde edebilmek ve fiyat yükselmelerinden etkilenmemek için, satın alma opsiyonları satın almışlardır. Daha sonra piyasaya spekülatörler girmiştir. Birçok vatandaşın da evlerini satarak veya ipotek ettirerek opsiyon piyasasına girmesi, fiyatları çok yüksek seviyelere çıkarmıştır. Bunun sonucunda bazı kişiler fiyatların yeterince yükseldiğini düşünerek satışa geçmiştir. Bu durum çoğunluğun aynı düşünceyle satışa başlamasıyla adeta paniğe dönüşmüş ve fiyatlar çok düşmesine rağmen opsiyonlara alıcı bulunamamıştır. Bu olaylardan Hollanda ekonomisi çok zarar görmüştür. Hollanda’da 1637-1640 yılları arasında yaşanan söz konusu olaylardan, organize olamamış piyasalarda, yazıcının fiyatların aleyhine gelişmesi durumunda, yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği olasılığının yüksek olduğu anlaşılmıştır. Hollanda’da yaşanan opsiyon krizi, aynı zamanda opsiyon takas kurumunun ve organize piyasanın önemini gösteren güzel bir örnektir.
ABD’de ilk opsiyon işlemi 1790’lı yıllarda tarımsal ürünler üzerine yapılmaya başlanmıştır. Daha sonraları ise hisse senetleri konu olmaya başlamıştır. Opsiyonların mal piyasalarında kullanımları eski olmasına karşın finansal piyasalarda kullanımları oldukça yenidir.
1973 yılı opsiyon piyasalarının gelişiminde bir dönüm noktası olmuştur. Bu yıl Chicago Ticaret Odası hisse senetleri üzerine yazılı opsiyon alım satımı yapmak üzere Chicago Opsiyon Borsası’nı açmıştır. Bu alandaki ilk endeks S&P 100 endeksidir. Chicago Opsiyon Borsası neredeyse anında başarılı olmuştur. Beş yıl içinde yatırımcılar, günde 10 milyonu aşkın hisseyi satın almak veya satmak için opsiyon alışverişi yapmışlardır. Çok sayıda borsa da Chicago Opsiyon Borsası örneğini izlemiştir (Brealey ve diğer., 1997:670).
CAPS (FAİZ TAVAN) VE FLOORS (FAİZ TABAN) SÖZLEŞMELERİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
İşletmelerin risk yönetiminde ve riski devretmede kullandığı temel türev ürünlerinden üretilen ve bu ürünlerin değişik bir şekilde uygulanmasından meydana gelen diğer türev ürünlerin kullanılması da hızla artmaktadır. Söz konusu bu yeni türev ürünler, daha çok organize piyasalarda işlem görmektedir (Karaca, 2007:66).
Piyasaların ihtiyaçları doğrultusunda opsiyon ve swap sözleşmelerinin değişik kullanım şekillerini kapsamına alan yeni türev ürünler, opsiyonlarla ilgili olanları faiz oranlarındaki değişikliğin neden olabileceği risklerden korunmak amacı ile geliştirilmiş Caps (Faiz Tavan) ve Floors (Faiz Taban) gibi finansal araçlardır (Akgüç, 1998:716-718).
Caps (Faiz Tavan) sözleşmeleri, ödenecek bir faiz borcuna sınırlama getirilmesi amacı ile 1984 yılından itibaren kullanılmaya başlamıştır. Tezgahüstü faiz opsiyon ürünü olan faiz tavanlarını (caps) satın alan taraf, bunu satan bankaya bir prim ödemek sureti ile mevcut değişken faizli bir borcunun ileriye yönelik faiz ödemelerine veya ileride alınması düşünülen bir kredinin faiz oranına bir üst sınır getirebilmektedir (Uzunoğlu, 2003:106).
Sonuç olarak, yüzyıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde aktif olarak kullanılmaya devam eden türev ürünler; temelde faiz oranındaki ve kurlardaki değişikliğin yaratabileceği zararlardan korunmak amacıyla geliştirilmiştir. Aynı zamanda emtia açışından da alıcı ve satıcılara öngörülebilirlik sağlamıştır. Firmalar bu ürünlerden yararlanarak, kısa vadeli kaynaklarla finanse edilecek orta vadeli projeleri, faiz oranlarında meydana gelecek önemli artışların etkilerinden koruyabilirler.
Ülkemizde maalesef türev ürünlerin kullanım alanları hala hak ettiği yere gelememiştir. Türev ürünlerin yaygın olarak işlem görmesi, ülke ekonomisine yeni bir alan yaratacaktır.
11.06.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.