YAZARLARIMIZ
Mustafa Arığ
Vergi Uzmanı
argandmustafa@gmail.com



Beyanname Revizyon Çalışmaları Kapsamında Vergi İncelemesine Alınmamak İçin Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

1- Beyanname Revizyon Çalışması nedir

Beyanname revizyon çalışması, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamayı teminen vergi mükellefleri tarafından verilen beyannamelerin yasal mevzuata uygunluğu yönünden Vergi Müfettişlerince yapılan vergi revizyonu ve analizi çalışmaları sonucunda riskli olduğu değerlendirilen mükelleflerin vergi incelemesine esas olmak üzere Başkanlığın risk analizine tabi tutulmasıdır. Bu uygulamanın amacı, vergi matrahının doğru şekilde teşekkülünü sağlamak, muhtemel vergi kayıp kaçağının önüne geçmektir. Bu amaç doğrultunda, Başkanlık tarafından görevlendirilen Vergi Müfettişleri doğrudan vergi mükelleflerini ve beyannameyi onaylayacak olan mali müşavir ile irtibata geçmek suretiyle gerekli izahatlarda bulunmakta, zımni olarak “vergi matrahını aşındıracak davranışlarından kaçınmazsanız vergi incelemesine alınırsınız” şeklinde uyarmaktadırlar. Vergi incelemesine alınmamak için kendini psikolojik baskı altında hisseden mükelleflerin davranışsal olarak daha yüksek vergi matrahı beyan edecekleri, beyannamelerin verilmesi aşamasında daha dikkatli olacakları böylece hazinenin vergi tahsilatlarının artacağı düşünülse de bahse konu uygulamanın serbest beyan ilkesine halel getireceği yönünde eleştirilerini de beraberinde getireceği açıktır.    

Bilindiği üzere, her türlü belge, veri ve istatistiği toplamak suretiyle oluşturulan Risk Analiz Sistemi üzerinden mükelleflerin faaliyetlerini gruplar ve sektörler itibarıyla analiz etmek, mukayeseler yapmak ve bu suretle risk alanlarını tespit etmek, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Kayıt Dışı Ekonomiyle Mücadele Eylem Planı'nda, mükelleflerin vergisel yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesini sağlamak amacıyla davranışsal yaklaşım politikalarından faydalanmak eyleminden hareketle, vergi mükelleflerinin beyanname verme yükümlülüklerini süresinde yerine getirmelerini sağlamak amacıyla, davranışsal yaklaşım politikaları çerçevesinde mükelleflerin davranış değişikliklerinde olumlu veya olumsuz etkilerin izlenerek gönüllü uyumlarının artırılması amaçlanmıştır.

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı tarafından 2024 hesap dönemine ilişkin aşağıda değinilecek konularda risk analiz çalışması yapılmış olup, mükelleflerin vergilendirmeye ilişkin tutum ve davranışlarını etkileyebilecek olması ve bu şekilde bir bilgilendirmenin mükellef hukukunu gözetecek, vergi ahlakı ve vergiye gönüllü uyumu arttırabilecek mahiyette bulunması sebebiyle yukarıda belirtilen eylem planı kapsamında bu yıl ilk kez uygulanacak olan “Beyanname Gözetim Çalışması” planlanmıştır.

2- Beyanname Revizyon Çalışması Neticesinde Riskli Olduğu Değerlendirilen Mükellefler Vergi İncelemesine sevk edilebilir mi?

Vergi Denetim Kurulu bünyesinde bulunan Risk Analiz Merkezi (RAM) ve bu merkez tarafından oluşturulan Risk Analiz Sistemi (VDK-RAS) mükelleflerce beyan edilen Gelir ve Kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan Bilanço ve Gelir Tablosu ile diğer bilgilerden yola çıkarak mükellefler hakkında risk puanı türetilmektedir.

Otomasyona tabi Risk Analiz Sistemi senaryoları, büyük veri platformunun sağladığı imkanlar ve analizle görevli Şube Müdürlüklerinin çalışmaları kapsamında mükellefler hakkında farklı kaynaklardan toplanan bilgiler değerlendirilmekte ve buna bağlı olarak vergisel risk konular cari dönemler de dahil olmak üzere tespit edilerek riskli mükelleflerden oluşan bir risk analiz kümesi oluşturulmaktadır. Tespit edilen mükellefler gönüllü uyum piramidindeki yeri de gözlemlenmek üzere risk profillerine ayrılmaktadır. Sahip olunan risk profiline bağlı olarak vergi kanunlarına uyum sağlanması amacıyla uygulanacak tedbirler çeşitlenmekte; inceleme, izaha davet, fiili envanter veya diyalog denetimi gibi farklı profildeki mükelleflere uygulanabilecek denetimler gönüllü uyum düzeyine bakılarak tasarlanmaktadır. Nihayetinde risk analiz kümesi farklı denetim türleri itibariyle odak noktası olarak alınmakta ve denetimlerde riskli mükellefler öncelikli olarak analiz ve revizyona tabi tutulmaktadır.

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı’nca yürütülen analizler neticesinde; risk analiz kümesi içerisinde yer alan mükellefler Beyanname Gözetim Çalışmasına alınarak, konu hakkında bilgi sahibi edilmektedirler. Beyanname revizyon çalışmaları kapsamında mükellef ilişkilerinin yürütülmesi, mükelleflerin faaliyet dönemlerine ilişkin beyannamelerin yasal mevzuata uygun şekilde verilmesi sağlamak üzere Başkanlıkça belirli sayıda mükellefe bir Vergi Müfettişi görevlendirilmekte. Bu çalışmalar kapsamında görevlendirilen Vergi Müfettişleri 2024 hesap dönemi kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesinden sonra yapılacak beyanname revizyonu ve analiz çalışmaları neticesinde riskli bulunan mükellefler vergi incelemesine esas olmak üzere Başkanlığın risk analiz birimince değerlendirmeye alınacaktır. Başkanlık nezdinde kurulan Risk Analizi Merkezi’nce yapılan değerlendirmeler sonucunda riskli olduğu tespit edilen mükellefler izahata davet veya vergi incelemesine sevk edilmektedir.

3- Vergi İncelemesine Alınmamak İçin Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Beyanname revizyon çalışmaları kapsamında potansiyel vergisel risklerin minimize edilmesi ve olası vergi incelemesi riskinin bertaraf edilmesi için mükelleflerin aşağıda yer alan konularda gerekli hassasiyeti gösterilmeleri önem arz etmektedir.

3.1. Kayıt Dışı Hasılatın Yasal Defter Kayıtları ve Beyanlara İntikal Ettirilip Ettirilmediğinin Kontrolü

Dönem içerisindeki gerek nakit kaynaklı gerekse banka ve finans kurumları aracılığıyla yapılan tahsilatların hasılat kayıtlarına intikal ettirilip ettirilmediği kontrol edilmeli, matrah farkını doğuracak nitelikte kayıt dışı hasılatın tespiti halinde ilgili farkları matraha dahil edilecek şekilde kayıt ve beyanlar düzeltmelidir.

​​​​​​​3.2. Dönem içerisinde maliyetlere dahil edilen tutarların doğruluğunun kontrol

Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder. İktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması ile doğrudan ilgili; gümrük vergileri, gümrük komisyonları, yükleme, boşaltma, nakliye ve montaj giderleri, resim ve harçlar, noter, tapu, mahkeme, değer tespiti, danışmanlık, komisyon ve ilan giderleri, depolama ve sigorta giderlerinin doğru şekilde maliyetlere aksettirilip aksettirilmediği kontrol edilmelidir. Mal alış vesikalarının tutar bazında yasal defter kayıtlarına doğru şekilde intikal ettirilip ettirilmediğinin kontrolü sağlanmalıdır.   

​​​​​​​​​​​​​​3.3. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6’ncı maddesine göre safi kurum kazancının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı

Kurumlar vergisi, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanır. Safî kurum kazancı, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerine göre tespit edilir. Kurumların elde ettikleri kazanç ve iratlar, Gelir Vergisi Kanununda sayılan gelir unsurlarından hangisine girerse girsin ayrım yapılmaksızın, bir bütün halinde kurum kazancı sayılır. Kurumlar vergisi mükellefleri için bilanço esasına göre tespit edilecek olan kurum kazancı, kurumun hesap dönemi sonundaki öz sermayesi ile hesap dönemi başındaki öz sermayesi arasındaki müspet farktır. Bu kıyaslama yapılırken, dönem içinde işletmeden çekilen değerler ilave edilir, dönem içinde işletmeye ilave edilen değerler ise indirilir. Kurum kazancının bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazancın tespitinde indirilecek giderlere ilişkin hükümlerine uyulması gerekir. Safi kurum kazancının tespiti aşamasında gerek kurumlar vergisi, gerekse de gelir vergisi ve ticaret kanununun amir hükümleri dikkate alınmalıdır.

​​​​​​​​​​​​​​3.4. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 9’uncu maddesinde yer alan zarar mahsubuna ilişkin işlemlerin doğruluğu

Kurumlar vergisi beyannamesinde her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek şartıyla, geçmiş yılların beyannamelerinde yer alan mali zararlar indirim konusu yapılmaktadır. Şekli bazı unsurlar, zarar mahsup olanaklarının kısıtlanmasına veya tamamen ortadan kalkmasına yol açabilmektedir. Zarar mahsup olanaklarını kaybetmemek veya gereksiz risklerle karşılaşmamak için, cari yıla veya önceki yıllara ilişkin zarar tutarlarının, kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırlarına mutlaka yazılmasında yarar bulunmaktadır.

Kurumlar vergisi beyannamesinde mahsup edilecek yurt dışı zararlar için ayrı tablo veya satırlar bulunmamaktadır. Mahsup edilecek yurt içi / yurt dışı toplam zarar tutarlarının ilgili satırlarda topluca gösterilmektedir.

Devralınan kurumların devir tarihi itibariyle özsermaye tutarını geçmeyen zararları ile tam bölünme işlemi sonucu, bölünen kurumdaki özsermayenin devralınan tutarını geçmeyen ve devralınan kıymetle orantılı zararların mahsubu olanağı düzenlenmiş olup, zarar mahsubu için;

• Son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin kanuni süresinde verilmiş olması,

• Devralınan kurumun faaliyetine devir veya bölünmenin meydana geldiği tarihten itibaren en az beş yıl süreyle devam edilmesi, gerekmektedir.

Devir ve bölünmede zarar mahsup süresi uzamaz. Yani her yıla ait zarar tutarı, yine beş yılla sınırlı olarak mahsuba konu olacağı unutulmamalıdır.

​​​​​​​3.5. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8 ve 10’uncu maddelerinde yer alan indirimlerin doğruluğu

Kurum kazancı, ticari kazancın hesaplanması esasına göre tespit edildiğinden, kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yer alan giderler Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesinde yer alan giderler hasılattan indirilecektir. KVK 10. maddesine göre ise, “Diğer İndirimler” altında yer alan indirim kalemleri kurumlar vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek kaydıyla, beyana tabi kurum kazancından indirilebilecektir. Özellikle bağış ve yardımlar gibi “diğer indirimler” olarak matrahtan tenzil edilecek tutarların madde metninde belirtildiği şekilde beyanname üzerinde ayrıca gösterilmesi ve beyannamenin kanunen kabul edilmeyen giderler satırına dahil edilip edilmediğinin kontrolü yapılmalıdır. 

3.6. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesine Göre kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınıp alınmadığı

Bir kısım giderler muhasebe kârının oluşumunda gider olarak dikkate alınmış olsa bile vergi yasaları bu giderlerin mali kârın tespitinde indirimine izin vermemektedirler. Bu tür giderlere literatürde kanunen kabul edilmeyen giderler olarak adlandırılmaktadır. Ticari kardan mali kara ulaşırken vergi mevzuatına göre gider olarak kabul edilmeyen giderler (KKEG) devreye girer. Mali kârın teşekkülünde gider unsuru olarak indirimine müsaade edilmeyen ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 11 inci maddesinde ve diğer kanunlarda (Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu, Gider Vergileri Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu vb.) hüküm altına alınmış giderlerin beyannamenin KKEG satırına dahil edilip edilmediği kontrol edilmelidir.   

3.7. Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 7, 12, ve 13’üncü maddelerinde yer alan vergi güvenlik müesseseleri ile ilgili uygulamaların doğruluğu

Vergi güvenlik müesseseleri, mükelleflerin vergi kanunlarında yer alan düzenlemelere aykırı davranmasını engelleyen ve vergileri tam ve eksiksiz bir şekilde beyan etmelerini sağlamaya çalışan uygulamalardır. Vergi güvenlik müesseselerinin ihdas edilmesinin temel amacı optimal vergi tarhını sağlayıp, söz konusu bu vergilerin tahsilini sağlamaktır. Vergi idaresi bu amacını gerçekleştirmek için kurumlar vergisi kanununda örtülü sermaye, transfer fiyatlaması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı, kontrol edilen yabancı kurum kazancı ve vergi cennetlerine yapılan ödemelerde vergi stopajı olmak üzere dört adet vergi güvenlik müessesi ihdas etmiştir. Kurumlar vergisi beyannamesi verilmeden evvel vergi güvenlik müessesesi hükümlerine uygun şekilde hareket edilip edilmediğinin kontrolü yapılmalıdır.

3.8. istisna ve muafiyet uygulamalarında gerekli şartların sağlanıp sağlanmadığı

Kurumlar vergisinden istisna edilen kurum kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında ve ek maddelerde sayılmıştır. Kurumlar vergisi kanununda mükelleflere tanınan istisnalar sıkı şekil şartlarına bağlanmıştır. Bahse konu istisnalardan faydalanabilmek için yasa koyucunun belirlemiş olduğu vergi yükü, kazancın belli tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi, bedelin döviz olarak Türkiye’ye getirilmesi gibi kriterlere mutlak suretle uyulması gerekmektedir.

Mezkûr maddenin son fıkrasına göre kurumların, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi kabul edilmeyecektir. Kurumlar vergisi beyannamesi verilirken istisna kazanca tekabül eden giderlerin KKEG olarak dikkate alınıp alınmadığı ve bahse konu istisna şartlarının sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilmelidir. 

3.9. Vergi Usul Kanunu’nda yer alan değerlemeye ilişkin işlemlerin kontrolü

Değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin vergi kanunlarında gösterilen gün ve zamanlardaki değerlerinin saptanmasıdır. Değerlemeye ilişkin hükümlere Vergi Usul Kanunu'nun 258 ve devamında yer alan maddelerinde yer verilmiş ve her bir aktif ve pasif kıymetin nasıl değerleneceği belirlenmiştir. Vergi Usul Kanunu uyarınca tutulması zorunlu olan defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında tekrar açılır.

Değerleme ölçütleri iktisadi kıymetin nevi ve mahiyetine göre hesaplanması gereken bir konudur. Bu amaçla belirlenen pek çok ölçüt arasından uygun olanın belirlenmesi önemlidir. Kurumlar vergisi matrahının tayininde Vergi Usul Kanunu’nun 261. maddesinde sayılan değerleme ölçülerine uygun şekilde değerlemenin yapılıp yapılmadığı kontrol edilmelidir.  

3.10. Vergi Usul Kanunu’nda yer alan enflasyon düzeltmesine ilişkin işlemlerin kontrolü

Enflasyon düzeltmesi, mali tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerin Türk Lirası değerlerinin, tablonun ait olduğu tarihteki değerine yükseltilmesinden ibaret bir işlemdir. Düzeltme, parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayıları ile çarpılması suretiyle gerçekleştirilmektedir. 2023 yılına ilişkin enflasyon düzeltme farkları kurumlar vergi matrahının tespitinde dikkate alınmaz iken, 2024 yılı ve devamında yapılacak enflasyon düzeltmesi sonucu ortaya çıkan kâr veya zarar ilgili dönem vergi matrahını etkileyecektir.

Enflasyon düzeltmesi, mahiyet itibariyle bir çeşit değerleme işlemidir. Bu nedenle, enflasyon düzeltmesi yapmak zorunda olan mükelleflerin düzeltme işlemini yapmamaları, değerleme işleminin usulüne göre yapılmaması hükmünde olup cezai müeyyide de bu kapsamda olacaktır. Enflasyon düzeltme işlemlerinin hiç yapılmaması ya da eksik yahut hatalı yapılması re’sen takdir sebebi sayılarak ilgili hesap dönemleri vergi incelemesine tabi tutularak cezalı vergi tarhiyatına muhatap olunabilecektir.

Kaynakça

– 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ve Genel Tebliği

– 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve İlgili Genel Tebliğler

28.04.2025

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.

>> YILIN KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL + KDV  Ayrıntılar için tıklayın.

GÜNDEM