YAZARLARIMIZ
Dr. Mustafa Alpaslan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
m.alpaslan@windowslive.com



Mali Tatil Ve Adli Tatilin Vergi Uygulaması Açısından Değerlendirilmesi

I- GENEL BİLGİLER  

5604 sayılı “Mali Tatil İhdas Edilmesi Hk. Kanun”kabul edilerek, 28.3.2007 gün ve 26476 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak  yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.  ilki geçen yıl uygulanan mali tatil her yıl 1 ila 20 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmektedir.   Mali tatili düzenleyen kanuna göre, tatil kapsamına bazı Vergisel ve Sosyal Güvenlik işlemler ile kanuni ve idari süreler girmektedir.  

5604 sayılı yasanın, 1/1. md.hükmüne göre; her yılın temmuz ayının 1.gününden, 20. gününe dek, (20. günü de dahil olmak üzere) “mali tatil” uygulanacaktır(1).

Böylece, mali tatil, (20) gün devam etmiş olacaktır. Ancak, sadece bu süre, bu yıl, (18) gün uygulanacaktır. Çünkü, yasanın, ilgili maddesindeki fıkrada, 2. cümleye göre, haziran ayının son gününün tatil olması halinde, mali tatil temmuz ayının ilk iş gününü takip eden günden başlayacaktır. Böylece, 2007 yılı haziran ayının son günü, cumartesiye tekabul etmiş olduğu için tatil, ilk iş günü olan 2 Temmuz’u izleyen, 3 Temmuz günü başlayacak ve 20 Temmuz akşamı da  sonlanmış olacaktır(2). 

II- MALİ TATİLDE YAPILAMAYACAK İŞ VE İŞLEMLER  VE UZAYAN SÜRELERE ETKİSİ NEDİR?  

Mali tatilde beyannameler verilmeyebilecektir. Beyanname verme süresinin sonu mali tatile rastlayan beyannameler ile tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedi gün içerisinde verilmesi gereken bütün beyannameler için beyanname verme süresi, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitimine kadar uzamaktadır.

örneğin temmuz ayında aylık olarak verilmesi gerekli olan BSMV, aylık muhtasar gibi beyannameler Mali Tatile denk geldiği için 27 Temmuz günü mesai sonuna kadar ilgili vergi dairesine veya internet üzerinden yine ilgili vergi dairesine yollanacaktır.

Buna göre;

a) Beyana dayanan ve beyanname verme süresi mali tatil nedeniyle uzama olan vergilerde ödeme süresi de uzayacaktır. Ödeme süreleri, uzayan beyanname verme süresinin son gününden itibaren üçüncü günün mesai saati bitimine kadar uzamış sayılacaktır.

b) Daha önce tebliğ edilmiş vergi ceza ihbarnameleri ile ilgili olarak uzlaşmaya müracaat veya indirim talebi süresinin son günü mali tatile rastlaması halinde,son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci gününün mesai saati bitimine kadar uzamış kabul edilecektir.

c) Ancak mali tatilin kapsamına gümrük idareleri ile, il özel idareleri ve belediyeler tarafından

 tarh ve/veya tahsil edilen vergi, resim ve harçlardan dolayı bu idarelere verilmesi gereken beyannamelerin, mali tatile rastlaması halinde de yine süresinde verilmesi gerekmektedir.

d) Re’sen ve idarece yapılan tarhiyatlarda, vade süresi mali tatile rastlayan vergi, resim harçlar ile vergi cezalar ve gecikme faizlerinin ödeme süreleri de, tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitimine kadar uzayacaktır. Ancak mali tatilin, vadesi mali tatilden önceye rastlayan ve vadesinde ödenmemiş söz konusu borçların 6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsiline, bir başka deyişle 6183 sayılı Kanuna göre bu borçlar hakkında işlem yapılmasına bir etkisi yoktur. 

III-MALİ TATİL  VE ADLİ TATİLİN OLUŞTURABİLECEĞİ KARMAŞA NEDİR? 

Bilindiği gibi mahkemeler her yıl, 1 Ağustos ila 5 Eylül tarihleri arasında çalışmaya ara vererek, adli tatile çıkmaktadırlar . Adli Tatilde de vergi ile ilgili süreler uzamakta, 5 Eylülden itibaren ise +7 gün süreler eklenmekte, sonuçta 12 Eylül’e dek süreler uzamaktadır. Mali tatilde mükellefin işyerinde vergi incelemesi yapılmayacak, bu maksatla mükelleflerden defter ve belge ibrazı talep edilemeyecek, bilgi isteme talepleri ve vergi ceza ihbarnamesi gönderilmeyecektir. Bu tür bir talebin son gününün mali tatile denk gelmesi halinde ibraz süresi, yine tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren yedinci günün mesai saati bitimine kadar uzamış kabul edilecektir. Eğer bu konularda ki tebligat mali tatilde yapılırsa, bu tebligatla ilgili süreler de mali tatilin son gününden itibaren işlemeye başlayacaktır. Muhasebe kayıt süreleri de, tatil boyunca yapılmayacaktır.

Diğer taraftan Vergi Usul Kanununa göre yapılan işlemler aleyhine dava açma süreleri, düzeltme, şikayet, uzlaşma vs. aleyhine dava açma süreleri mali tatil müddetince işlemeyecektir. Mali tatilden sonra kalan süre kadar uzayacaktır. Yeri gelmişken burada 5604 sayılı yasa ile getirilen düzenlemelerin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunları arasında gerekli irtibat ve paralelliklerin sağlanması gerekmektedir.

Mali tatil talebi yıllardır meslek mensupları tarafından dile getirilen önemli bir konu olup, nihayet, 5604 sayılı yasa ile 4 maddelik kanun olarak kabul edilmiştir. Geçmiş yıllarda TÜRMOB genel kurulunda başbakanın da vermiş olduğu sözün gereği olarak ancak uygulamaya bu yıl geçilecektir.

Mali tatil bir taraftan gelir idaresinin bir kısım görevlilerinin de işine yarayabilecek, diğer taraftan da meslek mensuplarının  bu dönemde tatil yapma olanağı sağlayan tatil olarak karşımıza çıkmaktadır. Mali tatilin bitiminde biriken işleri 7 günlük ek süre içerisinde yine meslek mensuplarının sıkışık bir zaman içerisinde yapabilecekleri bilinmektedir.

            Mali tatili, 1 Ağustosta başlayan adli tatil takip etmektedir. Adli tatilde de dava açma süreleri tatil yapan mahkemeler yönünden çalışmamaktadır. İYUK’da yazılı ve yer alan yazılı yargılama aşamaları için sürelerin son gününün adli tatile rastlaması halinde süreler adli tatilin bittiğini günü izleyen günden itibaren 7 gün uzamış sayılacaktır.  Burada süre bakımından üzerinde durulması gereken en önemli konu vergi mahkemesinin tatil yapıp yapmayacağı konusudur.  Burada bir diğer konu da hakimlerin tatili ile mahkemenin tatili biri birinden farklı kavramlardır.  Vergi mahkemesi eğer, itiraz mercii olan bölge idare mahkemesi ile ayrı  bir ilde ise çalışmaya ara vermezler. Adli tatilde örneğin,  Antakya Vergi Mahkemesi tatil yapar, Antalya Vergi Mahkemesi çalışmaya devam eder.  İzmir’de vergi mahkemeleri adli tatil yapar, buna karşılık Bolu Vergi Mahkemesi tatil yapmaz. Dolayısıyla da bu mahkemelerde süre hesabı da kendiliğinden fark edecektir.

            Öte yandan Maliye Bakanlığı  yayınlamış olduğu mali tatil ile ilgili 1 seri nolu genel tebliğinde  sürelerle ilgili bir tartışma yaratmıştır. Buna göre, dava açma süresinin mali tatile rastlaması durumunda süre: mali tatil süresince çalışmayacaktır. Mali tatil dolayısıyla uzayan  dava açma süresinin son gününün 2577 sayılı İYUK uyarınca çalışmaya ara verme süresine rastlaması durumunda ise dava açma süresi, çalışmaya ara vermenin sona erdiği günü  takip eden günden itibaren 7 gün uzayacaktır denilerek konu bir örnekle açıklanmıştır.  Bu örnek uyarınca adli tatile denk gelen dava açma sürelerinde, çalışmaya ara vermenin sona erdiği  dava açma son günü bazı yazarlara göre 11 Eylül,  bazı yazarlara göre ise 12 Eylül günü en son dava açma süresi olmaktadır(3).  

IV- VERGİ UYGULAMASINDA SÜRELER AÇISINDAN ADLİ TATİLİN ETKİSİ NEDİR?  

Vergi hukuku uygulamasında, sürelerin hesaplanmasında; tatil günleri, sürelere dahildir. Ancak, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa süre, tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar. Bu sürenin çalışmaya ara verme günlerinde (her yıl Ağustos ayının 1.günü başlayıp, 1 Eylül ile 5 Eylül arası) bitmesi halinde ara verme süresinin sona erdiği günü izleyen, 6 Eylül’den başlamak üzere (7) gün uzamış sayılır. (2577 sayılı İYUK md.7)

Vergi hukuku uygulamasında, çalışmaya ara vermede, mahkemeler 1 Ağustos ile 5 Eylül arasında çalışmaya ara verirler.

Çalışmaya Ara Verme (İYUK md.62) dönemlerine tekabül eden vergi ve ceza ihbarnamelerinde süreler uzayabilir. Örneğin, tebliğ tarihi, 5 Temmuz 2006 olan bir cezalı vergi tarhiyatında, dava açma 04.08.2006 olduğunu kabul edelim. Bu durumda, 04.08.2006 son gün olarak kabul edilmeyip,süre “Çalışmaya Ara Verme" 5 Eylül’den itibaren 7 gün uzamış ve en son dava açma süresi “11 Eylül” olarak açılabilecektir. 

V- İDARİ  YARGILAMADA “ÇALIŞMAYA ARA VERME” (ADLİ TATİL) ZAMANI NEDİR? 

            İdare ve vergi mahkemelerinin çalışmaya ara verme zamanı, İdari Yargılama Usulü Kanununun 61.maddesinin 21.7.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.7.2004 gün ve 5219 sayılı Kanunun 11. maddesinin “A” fıkrasıyla yapılan değişik birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Danıştay için ise, bu süre, Danıştay Kanununun 86.maddesinde yer alan düzenleme ile öngörülmüştür.

            İdari Yargılama Usulü Kanununun 61.maddesinin anılan 1.fıkrasında; bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin, her yıl Ağustos ayının birinden Eylül ayının beşine kadar çalışmaya ara verecekleri öngörülmüştür. Fıkrada yapılan bu değişiklikten önce, İdari Yargılama Usulü Kanununa 23.7.1995 gün ve 4124 sayılı Kanunun 1.maddesiyle eklenen Geçici 3.madde uyarınca, çalışmaya ara verme süresi, her yıl Temmuz ayının yirmisinden Eylül ayının beşinci gününün mesai bitimine kadar uygulanmakta idi. 61.maddede yapılan değişiklikte, “     Eylül ayının beşinci gününün mesai bitimine kadar” ibaresi yerine, “eylülün beşine kadar” ibaresi yer aldığından, çalışmaya ara verme süresinin Eylül ayının beşinci gününü de kapsayıp kapsamadığı, tartışmalara yol açabilecek niteliktedir. Bize göre; amaçlanmamış olsa bile, bu değişiklik, Eylül ayının beşinci gününü çalışmaya ara verme süresinin dışında bırakmaktadır. 5219 sayılı Kanunun 12.maddesiyle de, Danıştay Kanununun 86.maddesinin 1.fıkrasında benzer değişiklik yapılmıştır (4). 

VI- ÇALIŞMAYA ARA VERMEDE NÖBETÇİ MAHKEMELERİN  İŞLEVİ NEDİR? 

Ara verme süresi içinde, İdari Yargılama Usulü Kanununun 62. maddesinde yazılı görevleri yapmak üzere, nöbetçi mahkeme kurulur. Danıştay’da ise, aynı süre içerisinde, 2575 sayılı Danıştay Kanununun 87.maddesinde yazılı benzer görevleri, nöbetçi daire yerine getirir.

            Nöbetçi mahkeme, bölge idare mahkemesi başkanın önerisi üzerine, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, her bölge idare mahkemesi merkezinde idare ve vergi mahkemesi başkan ve üyeleri arasından görevlendirilecek üç hakimin katılmasıyla oluşur.  Nöbetçi kalanlardan en kıdemli başkan, yoksa en kıdemli üye nöbetçi mahkemenin başkanlığını yapar. Danıştay’da ise, nöbetçi daire, dört üye ve bir yedek üyeden oluşur.

            Çalışmaya ara verme süresi içerisinde nöbetçi kalan başkan ve üyeler, bu sürenin sona ermesinden sonra, yıllık izinlerini kullanırlar (5). 

VII- ÇALIŞMAYA ARA VERMEDE MAHKEMELERCE  YAPABİLECEKLERİ İŞ VE  İŞLEMLER NELERDİR? 

            Çalışmaya ara verme zamanı içerisinde görülecek işler, idare ve vergi mahkemeleri bakımından, İdari Yargılama Usulü Kanununun 62.maddesinde; Danıştay bakımından ise, Danıştay Kanununun 87.maddesinde gösterilmiştir. Buna göre, çalışmaya ara verme zamanı süresince;

            1- Nöbetçi mahkemeler;

            - Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tesbitine ait işleri,

            - Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri, görür.

            2- Danıştay Nöbetçi Dairesi de;

-    Kanun tasarı ve teklifleri ile tüzük tasarıları hariç olmak üzere, Hükümetçe verilecek ivedi veya kanunen belli süre içinde karar bağlanması gereken işleri,

               Yürütmenin durdurulmasına veya delillerin tesbitine ait işleri,

    Tutuklu memurlar hakkında 4483 sayılı Kanun hükümlerine göre Danıştay’a gelen işleri görür. 

Gerek nöbetçi mahkeme gerekse Danıştay’ın Nöbetçi Dairesi, bu sayılan işler dışındaki işlere bakamazlar. Aksi halde, görevleri dışında işe bakmış olurlar (6). 

VIII- ADLİ TATİL  İLE İLGİLİ EMSAL BİR  YARGI KARARININ ANALİZİ  

            Danıştay 3.Dairesi emsal bir olayda, vermiş olduğu kararda, davacıya (mükellefe) 8.8.1997 tarihinde tebliğ edilen bir ceza ihbarnamesi hk. 10/9/1997 tarihinde açılan bir davada, davayı red eden vergi mahkemesi kararını bozmuştur. Anılan kararın hüküm fıkrası aşağıdaki gibidir : “Hüküm veren Danıştay 3.Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü :

            2575 sayılı Danıştay Kanununun 86.maddesi ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun geçici 3.maddesinde yer alan düzenlemelerde çalışmaya ara verme süresinin, her yıl Temmuz ayının yirmisinden Eylül ayının beşinci gününün mesai bitimine kadar devam edeceği öngörülmüş, 2577 sayılı Kanunun 8.maddesinin 3.fıkrasında da “Bu kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme zamanına rastlarsa bu süreler, ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

            Yukarıda değinilen hükümlerin birlikte incelenmesinden, 2577 sayılı Kanunda yazılı sürelerin 20 Temmuz ile 5 Eylül tarihlerine ya da bu tarihler arasında kalan herhangi bir tarihe rastlaması hallerinde sürelerin 6 Eylül’den başlamak üzere 7 gün uzayacağı ve 12 Eylül günü mesai bitiminde sona ereceği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda ise davaya konu edilen ihbarnamelerin 8.8.1997 olan tebliğ tarihine göre dava açma süresinin son günü 7.9.1997 Pazar gününe rastlamaktadır. Çalışmaya ara verme süresi ise 5.9.1997 Cuma günü akşamı sona ermiştir. Bu durumda kanun hükmünün lafzından giderek dava açma süresinin son gününün adli tatile rastlamadığından bahisle davanın en son 8.9.1997 Pazartesi günü açılması gerektiği yolunda verilen kararların kanuna uygun düşmediğini söylemek olanaklı bulunmamakla beraber uygulamada olayda olduğu gibi çalışmaya ara verme süresinin son gününün Cuma gününe rastlaması ve arkasından gelen Cumartesi ve Pazar günlerininde bu

süreye eklenmesi yada çalışmaya ara verme süresinin son gününün Cumartesi gününe rastlaması ve arkasından gelen Pazar gününün de bu süreye eklenmesi hallerinde çalışmaya

ara verme süresinin Pazar günü akşamı sona ereceği düşünülerek buna göre davalar açıldığı görülmektedir. Olayda da bu düşünceden hareketle 10.9.1997 günü dava açılmıştır.

            Dava hakkını düşüren süreler kamu düzeni ile ilgili bulunmakla beraber bunların duraksama yaratmayacak biçimde düzenlenmemiş olması hallerinde yargı yolunun açık tutulması ve hakkın özünün yargı kararı ile korunması gerekeceği, mevcut kanuni düzenlemenin ise yukarıda değinildiği biçimde farklı anlaşılmaya ve duraksama yaratmaya uygun bulunduğu, bu nedenlerle Kanundaki “çalışmaya ara verme süresinin Eylül ayının beşinci gününün mesai bitimine kadar devam edeceği” ifadesinin, çalışmaya ara verme süresinin son gününü herhangi bir resmi tatilin izlemesi halinde çalışmaya ara verme süresinin bu resmi tatil süresince de devam etmekte olacağını kabul etmeyi engellemeyeceği sonucuna varıldığından davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin 18.9.1997 gün ve E:1997/803, K:1997/774 sayılı kararın bozulmasına, 3.750.000 lira temyiz yargılama giderinin vergi dairesi müdürlüğünden alınarak davacıya verilmesine 3.12.1998 gününde oy çokluğuyla karar verildi” (7). 

IX- SONUÇ  VE ÖZET   

            a) Adli tatil ya da Çalışmaya Ara Verme tarihlerine tekabül eden durumlarda, dava açma, temyiz, itiraz ve diğer süreler otomatikman uzamaktadır. Bu yönü ile, çalışmaya ara vermede süreler uzatıcı etki yaratmaktadır.

            b) SSK ile ilgili idari para cezalarında, çalışmaya ara verme dönemlerinde, “süre uzatıcı” etki sözkonusu değildir. Çalışmaya Ara Vermenin Vergi İcra Hukukunda böyle bir süre uzatıcı etkisi sözkonusudur.

            c) Vergi ödeme emrine yönelik, dava açmalarda da, süre uzatıcı etki, yine çalışmaya ara vermede geçerlidir.

            d) Cürüm ve kabahatler ve Adli, idari ve nüfus para cezaları vs.de dava süresi içinde açılmalıdır. Çalışmaya Ara Vermenin böyle bir süre uzatıcı tesiri bulunmamaktadır.

            e) Mali Tatil de ise vergi ile ilgili bütün süreler uzamaktadır.

            f) Mali tatil vergi davasının açılmasına  etki  ederek dava açma süresini uzatamaz.(8)

NOT: BU MAKALE DENETÇİ EDA KAYA İLE BİRLİKTE HAZIRLANMIŞTIR. 

 

DİPNOTLAR

(1) Doğrusöz A.Bumin, Referans Gazetesi 20.3.2007, Mali Tatil ve Süre Karmaşası

(2) Doğrusöz” Referans Gazetesi 20/3/07”

(3) Doğrusöz Bumin, Bkz. Referans Gazetesi, 3/7/2008 “Tatillerin yarattığı süre karmaşası”

(4) Candan Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve Hukuk Yayınları,         s.980 Ekim, 2005, Ankara

(5) Candan Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve Hukuk Yayınları, s.980 Ekim, 2005, Ankara,

(6) Candan age, s.981

(7) Danıştay 3. Dairesi, 3/12/1998 gün ve E: 1997/ 4686 K: 1998/4397 s.kararları

(8) Konuyla ilgili Dnş. 3. D. nin, 30.09.2009 gün ve E:2009/4122-K:2009/2814 sayılı kararları incelenmelidir. 

21.06.2010

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM