YAZARLARIMIZ
Dr. Mustafa Alpaslan
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi
m.alpaslan@windowslive.com



Vergi Usul Hukukunda Tebliğ

I-GENEL AÇIKLAMALAR

Vergileme ile ilgili tebliğlerin VUK’nun 93 ila 110. maddeleri arasında belirlenen esaslara göre yapılması gerekmektedir. Bu tebligatların bizar mükellefin işyerinde yapılması zorunludur. Tebligat aşaması vergilendirme sürecinde tarh aşaması ile tahakkuk aşaması arasında bir süreç ve safhadır. Bu süreç çok önemli bir süreç olup, tahakkuk fişinin dışında ve beyana göre alınan vergi ve bununla ilgili ceza ve ilave verginin doğuş ve kesinleşmesini etkileyecek her türlü işlemin tebliğ suretiyle ilgiliye duyurulması zorunludur.

Türk Ticaret Kanunun ve vergi hukukumuzda tebligat işlemlerini düzenleyen genel ve özel hükümler bulunmaktadır. Buna göre vergilendirme işlemi kişilerin temel hak ve özgürlükleri ile yakından ilgili olduğu için bu konuda vergi usul kanununda özel hükümler yer almaktadır(1). Diğer taraftan amme alacaklarının tahsili hakkındaki yasa hükümlerine göre kanun kapsamındaki tebliğlerin mutlak surette vergi usul kanunun hükümleri çerçevesinde yapılmasının gerektiği vurgulanmaktadır.  Gerek tebligat yasasında ve gerekse 2577 sayılı İYUK’nun hükümlerine göre idare ve vergi mahkemelerine ait her türlü tebligatların Tebligat Kanunu hükümlerine tabii olduğu yürütmeye bağlanmıştır. Buna göre tahsilata yönelik tebliğler vergi usul kanununa göre ve yargı safhasına ait tebligatlar ise tebligat yasasına göre yapılacaktır.

 

II- TEBLİĞ KAPSAMINDAKİ  BELGELER

VUK’un 93.maddesine göre, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade edecek bilumum vesika ve yazılar mükellefe tebliğ edilir. Yalnız tahakkuk fişi bundan istisna edilmiştir. Beyana dayanan vergilerde tahakkuk fişi ile yapılan işlem, mükellefin esasen bilgisi dahilindedir. Peşin rıza ve beyanına dayanmaktadır. Bu nedenle tebliğ esaslarına göre, mükellefe ayrıca duyurulmasına gerek yoktur(2).

Tahakkuk fişi haricinde, vergilerle ilgili her türlü işlemin tebliğ suretiyle duyurulması zorunludur.

Buna göre, vergi ceza ihbarnameleri, takdir komisyon  kararları, ödeme emirleri ve benzeri hüküm ifade eden her türlü evrak ve yazının mükellefe tebliğ edilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtildiği gibi, vergi yargısının kararları VUK’un tebliğ hükümlerine tabi değildir. Bunlar 2577 sayılı kanunun 60. maddesi çerçevesinde TK hükümlerine göre tebliğ edilecektir.

 

III- E- TEBLİGAT NEDİR?

E-tebligat  usulü 213 sayılı VUK’na  1/8/2010 tarihinde yürürlüğe giren  6009 sayılı torba yasa ile   yürürlüğe girmiştir. Buna göre, 213 sayılı VUK’na eklenen hüküm ile e-tebligat uygulaması  başlayacaktır.  Konuyla ilgili Maliye Bakanlığına tanınmış  bulunan yetki kapsamında  bir genel tebliğ  yayınlanacaktır. Yasa hükmü aşağıda olduğu gibidir:

6009  sayılı yasa md. MADDE 7- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununa 107. maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 107/A maddesi eklenmiştir.

“Elektronik ortamda tebliğ: MADDE 107/A- Bu Kanun hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere, 93 üncü maddede sayılan usullerle bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli elektronik bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir. Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.” ;

213 sayılı VUK md.107 den sonra gelmek üzere 107/A biçiminde eklenen  e-tebligat hükümleri uyarınca önce Maliye Bakanlığı e-tebligatın alt yapısını kurmak  ve geliştirmek zorundadır. Daha sonra adres kullanma ve e-mail adresi alma zorunluluğu olan  şirketler ve mükellefler belirlenecektir.  Bu kapsamda elektronik adreslere yapılan  tebligatlarda geçerli tebliğ olmuş sayılacaktır. 

 

IV- TEBLİĞ KİMLERE YAPILABİLECEKTİR?

Tebliğin geçerli olması için, yetkili kişilere yapılmış olması gerekir. Konuya ilişkin hususlar aşağıdaki gibidir.

 

1-Gerçek Kişilere Yapılacak Tebliğ Şekli

Gerçek kişilerin mükellef olması halinde, tebliğ esas itibariyle mükellefin şahsına yapılır. Genel kural budur. Bazı hallerde ise tebliğin mükellefle ilişkili kişilere yapılması mümkündür. Konuya ilişkin hususlar aşağıdaki gibidir:

a)      Mükellefin İkametgahında Bulunanlara veya İşyerinde Personeline Tebliğ Nasıl Yapılabilir?

VUK’un 94. maddesine göre, mükellefin kendisine tebliğ yapılmaması halinde,

İkametgah adresinde bulunanlardan veya işyerinde memur ve müstahdemlerden birine tebliğ yapılabilir. Ancak bunun için, kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne göre 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir şekilde ehliyetsiz olmaması gerekmektedir. Bunun anlamı, tebligat yapılacak kişinin 18 yaşından büyük olması değil, görünüşüne göre 18 yaşından küçük olmamasıdır. Çünkü tebligat yapacak kişinin kimlik kontrol yetkisi yoktur. Bu hususta yüksek mahkeme Danıştay’ın pek çok kökleşmiş hale gelen kararları bulunmaktadır.  

Yukarıda da belirtildiği gibi, tebliğin mükellefin kendisine yapılması en uygun usuldür. Mükellefin kendisi bulunmuşken veya bulunabilecekken, işyerinde veya ikametgahında bulunanlara tebliğ yapılamaz. Mükellefin bilinen  adreslerinin tümünde aranması, buna rağmen mükellefin bulunmaması halinde, tebliğin işyeri veya ikametgahında bulunanlara yapılması mümkündür.

Bunun yanı sıra, uygulamada tebliğ mükellefin sadece bilinen adreslerinden birine yapılmaktadır.  Mükellefin bu adreste bulunmaması halinde, tebliğ orada bulunan kişilere yapılmaktadır. Bu durumda tebliğin yanlış yapıldığı ve hüküm ifade etmediğinin ileri sürülmesi mümkündür(3).  Dolayısıyla bu durumun ortadan kaldırılabilmesi için tebliğ yapılacak mükellefin bilinen adreslerinin tümünde aranması zorunludur. Mükellef dışındaki kişilere tebliğ yapılması ancak mükellefin bilinen adreslerinin hiçbirinde bulunamadığı durumlarda ancak   mümkün olabilecektir.   

Yukarıda belirtildiği gibi, mükellefin bulunamaması halinde tebliğ, ikametgahta bulunanlara veya işyerinde bulunan memurlara  yapılabilecektir. İkametgahta bulunanlara tebliğ için bunların aile ferdi olması veya sürekli mükellefle birlikte oturma şartı bulunmamaktadır. Kısa bir süre için mükellefle birlikte oturan uzak bir akrabaya da tebliğ yapılabilecektir. Buna karşılık Danıştay, aynı adreste oturmayan yakın akrabaya yapılan tebligatın geçersiz olduğuna hükmetmiştir. Bu husustaki karar ilgili bölümde yer almaktadır.

İşyerinde tebliğ yapılacak kimsenin ise, mutlaka mükellefin memur veya müstahdemi olması gerekmektedir. İşyerinde bulunan herhangi bir kişiye tebliğ yapılamaz(4).

b)     Kanuni Temsilcilere Tebliğ

VUK’un 10. maddesine göre, küçük ve kısıtlılar mükellef olduklarında bunlara düşen

Görevler kanuni temsilciler tarafından yerine getirilir. Küçük ve kısıtlılar temyiz kudretine haiz olmadıklarından, kendilerine yapılan tebliğ hüküm ifade etmez. Bu nedenle bunlarla ilgili tebliğ, veli, vasi veya kayyım durumundaki kanuni temsilciye yapılır.

VUK’un 95. maddesine göre, veli, vasi veya kayyım birden fazla ise, tebliğ bunlardan herhangi birine yapılabilir.

Öte yandan dar mükellefiyette gerçek kişiler adına yapılacak tarhiyatın muhatabı, bunların Türkiye’deki daimi temsilcileridir. Tebligat da normal olarak bu temsilcilere yapılacaktır. Temsilcinin birden fazla olması halinde, tebliğ dar mükellef kişi tarafından tayin edilecek temsilciye, böyle bir tayin yapılmadığında temsilcinin herhangi birine yapılacaktır.

Türkiye’de daimi temsilcisi olmayan dar mükellefiyete tabi gerçek kişiye tarhiyat, kendisine kazanç ve iradı sağlayan kişi adına yapılır. Dolayısıyla bu hallerde tebligatın muhatabı da kazanç ve iradı sağlayanlar olacaktır(5).

c)      Mükellef  veya Umumi Vekiline veya Mali Müşavir veya Muhasebecisine  Tebliğ

VUK’un 94. maddesine göre umumi vekillere tebligat yapılması mümkündür. Umumi

vekil ve vekalet uygulaması Borçlar Kanunun  hükümlerine göre tayin edilecektir. Vekalet uygulaması ile ilgili vekaletnamede, vekilin genel olarak mali konularda yetkili olduğuna dair hükmün bulunması gerekir. Vekaletnamede bu hüküm yoksa tebliğ yapılamaz(6).

Diğer taraftan mükellefin 3568 sayılı yasaya göre yetki almış mali müşavir veya muhasebecisine  de tebligat yapılabilecektir(7).

d)     Kanuni ve Mansup Mirasçılara Tebliğ Yapılabilir

Mirasçılar, ölenin vergi borçlarından hisseleri nispetinde sorumludurlar. Bu nedenle mirasçıların her birine, hissesine düşen vergi ile ilgili tebligat yapılır. Mirasın reddedilebileceği üç aylık bekleme süresinde de mirasçılara tebliğ yapılabilecektir. Ancak mirasın reddedilmesi halinde yapılan tebligat hüküm ifade etmeyecektir(8).

e)      Adi Ortaklıkta Tebliğ Nasıl Yapılacaktır ?

Genel olarak vergi kanunlarına göre adi ortaklık, vergileme ile ilgili hususlarda muhatap kabul edilmemiştir. Ortaklar ortaklıktan elde ettikleri gelirleri, şahsi gelir unsuru olarak beyan etmektedirler. Bunlarla ilgili tebligatın muhatabı da ayrı ayrı kendileri olmaktadır(9).

Buna karşılık muhtasar beyanname konusu vergiler ve KDV bakımından yapılacak tarhiyat ve bunlarla ilgili cezalarla ortaklık defterinde yapılacak usulsüzlükler dolayısıyla kesilecek cezalarda muhatap ortaklığın kendisidir. Muhatap ortaklık olmakla birlikte, tebligat ortaklara yapılacaktır. Bu hallerde tebliğin ortaklardan birine yapılması yeterlidir. Konuya ilişkin Danıştay kararları da bu doğrultuda sürmektedir.

 

2- Tüzel Kişilere Yapılabilecek Tebliğler

213 sayılı VUK’nun 94. maddesine göre tüzel kişilere yapılabilecek tebligat, bunların yönetim kurulu başkanı, yasal temsilcileri veya bu tüzel kişiliği diğer şekillerde temsile yetkili olanlara yapılabilecektir. Bu temsilcilerin birden çok olması durumunda tebligatın bunlardan yalnızca bir tanesine yapılması kafidir. Başkan, müdür ve diğer yasal temsilciler ticaret şirketlerinde, ana sözleşmede yer almaktadır. Tebligat yapılabilecek kimseler, kooperatiflerde kooperatifler yasasına göre, derneklerde ise dernekler yasasına göre, vakıflarda ise vakıf senedine göre tespit olunacaktır.

Tebligatların yine tüzel kişilerde de bu tüzel kişiliği temsile yetkili olmayan kişilere yapılması halinde bu tebligat geçersiz olacaktır. Kendisine böyle bir  geçersiz tebligat yapılan kişiler aldıkları bu tebligatları bir yazı ekinde ilgili vergi dairesine götürüp teslim ve iade edip yetkili kişilere yeniden usulüne uygun olarak tebliğini talep edebilirler.

 

V-SONUÇ VE DEĞERLENDİRMELERİMİZ

Genel olarak uygulamada tebliğ konusu zaman zaman duraksamalara ve ihtilaflara neden olan bir konudur. Uygulamada bu tür tebligatlardan dolayı sık sık sorunlarla karşılaşılabilmektedir. Özellikle vergi daireleri ihbarname aşamasında bulamadığı mükellefleri daha sonra ödeme emri aşamasında yine aynı adres de ödeme emrini tebliğ edebilmektedirler(10).

Mükelleflerin yıllarca aynı adreste bulunmasına karşın daha sonra ödeme emri tebliği aşamasında bulunabildikleri görülebilmektedir. Ödeme emri aşamasından önceki aşamada yani ihbarname aşamasında bulunmadığı daha sonraki aşamalarda bulunduğu sık sık karşılaşılan bir durumdur. Özellikle ilanen tebligatlarda, mükelleflerin “bilinen adreslerinde” bulunamadığı için bu ilanen yoluna başvurulduğu  ifade olunmaktadır. Oysa ki  ilanen tebligat aşaması en son çare olup bu çareye sık sık başvurulması doğru değildir. İster PTT kanalı ile ve isterse memur eli ile olsun tebliğin mutlak surette asıl muhatabının bilinen adreste yapılması gerekmektedir. Bu noktada bilinen adresler VUK’nun 101. maddesinde belirlenmiş bulunmaktadır. (11).

Mükellef istemediği sürece, vergi dairesi dahililinde  tebligat yapılamaz. Ancak mükellefin rızası alınmak koşulu ile daire içinde veya komisyon huzurunda tebligatın yapılması mümkündür. Uzlaşma ile ilgili hükümlere göre uzlaşmanın baki olmaması durumunda tutanağın bir nüshasının mükellefe derhal ve orada huzurda tebliği yapılmalıdır. Bu durumda da mükellefin rızasının alınmasına gerek yoktur. Bazı hallerde kapıya yapıştırma yani talik suretiyle tebliğ usulü de söz konusudur. Bu usule VUK yer vermemektedir. Kapıya yapıştırma sureti ile  tebligat ancak tebligat yasasına göre mümkün olabilmektedir. Bununla beraber tebligat yasasının 51. maddesinde VUK da açıklık olmayan durumlarda vergileme ile ilgili tebligatların Tebligat Kanunun kapsamında yapılması mümkün olabilecektir.

---------------------------------

(1)    İYUK md. 60

(2)    Özbalcı Yılmaz, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, Ankara, Nisan 2007, s.300-305

(3)    Özbalcı, age. s. 305

(4)    Özbalcı, age. s. 306

(5)    Özbalcı, age. s. 307

(6)    Özbalcı, age. s. 307

(7)    Mükellefin 3568 sayılı yasaya göre yetki almış meslek mensubuna mükellef ile sözleşme ve vekaletinin olması halinde tebligat yapılabilecektir. Diğer taraftan Danıştay 4. dairesi tarafından verilen 13/11/2006 günlü ve E:2006/1433-K:2006/2157 sayılı kararlarında; “şirketin beyannameleri imzalayan serbest muhasebeciyi şirketin çalışanı, temsilcisi veya memuru olarak kabul etmek mümkün olmadığından, serbest muhasebeciye yapılan tebliğ usule uygun değildir. Şirket temsilcilerinin bulunmaması halinde, şirketin çalışanlarına yapılacak tebliğlerde, tebliğ alındısını imzalayan kişinin şirket çalışanı olduğunun belirtilmesi gerekir.  Bu karar, Kızılot Şükrü, “vergi uyuşmazlıkları ile ilgili Danıştay kararları ve özelgeler”, isimli çalışmasının Ankara 2008 baskı s.593 de yer almaktadır.

(8)    Özyer M.Ali “VUK Uygulaması” İstanbul 2001, s. 103-104

(9)    Ürel Gürol, “Güncel Vergi Usul Kanunu Uygulaması”, 2. Baskı, Maliye Ve Hukuk Yayınları, Ankara, Mart 2007, S. 191.

(10)Dnş. 9. D. 9,3,2005 gün ve E:2003/2571-K:2005/494 sayılı kararlarında; “bilinen adreslere postayla tebliğ yoluna gidilmediği tespit edildiğinden, daha önce terk edildiği bilinen adreste düzenlenen adres tespit tutanağına dayanılarak ilanen tebliğ şartları oluşmayacağı” şeklinde karar verilmiştir. Bu karar, Kızılot Şükrü, “vergi uyuşmazlıklarıyla ilgili Danıştay kararları ve özelgeler” isimli çalışmasının Ankara 2008 baskı s.607 de yer almaktadır.

(11) ALPASLAN Nazlı Gaye, Vergi İhtilafları İle İlgili Makale, Yorum ve İncelemeler, İzmir-2015

28.07.2015

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM