İstifa sözcüğü Arapça kökenli bir sözcük olup, “af dilemek” anlamındaki “isti’fa” sözcüğünün karşılığıdır.
İş mevzuatımızda işçinin iş sözleşmesini tek taraflı irade beyanı ile sona erdirmesi “fesih” olarak düzenlenmiş iken, çoğu yargı kararlarında fesih yerine istifa kavramı tercih edilmektedir. Gerçekten uygulamada görüldüğü üzere, iş sözleşmesinin sona erdirmek isteyen işçi, çoğu zaman bu iradesini istifa ettiğini beyan etmek suretiyle ortaya koymaktadır. İstifa, işçinin iş sözleşmesini tek taraflı irade beyanıyla sona erdirmesi ve iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi anlamını taşımaktadır. Genelde işçi, ben sözleşmemi feshediyorum yerine, “işten ayrılıyorum”, “istifa ediyorum” ifadelerini kullanmaktadır. İşten ayrılırken yazdığı dilekçe de uygulamada “istifa dilekçesi” olarak adlandırılmaktadır. Bu bakımdan istifa ile fesih benzer kavramlardır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24.üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17.nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir. İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverence tazminatların derhal ödenmesi ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
YARGITAY 22. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/23731 Karar No: 2020/7611
Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır. Somut olayda, davacı tarafından imzası inkâr edilmeyen iki adet istifa dilekçesi dosya arasına sunulmuştur. 13.09.2010 tarihli istifa dilekçesinde “kendi rızam doğrultusunda işten ayrılmak istiyorum, 13.09.2010 tarihi itibari ile çıkışımın verilmesini arz ederim” yazdığı 17.05.2013 tarihli istifa dilekçesinde ise “kendi isteğim doğrultusunda istifa ediyorum istifamın kabulünü arz ederim” şeklinde istifa iradesinin ileri sürüldüğü görülmektedir. Davacı açtığı davasında ise her iki istifasında da fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi sebebi ile iş sözleşmesine son verdiğini belirtmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada ise davacının her iki dilekçesinde de iş sözleşmesinin feshi için haklı sebebe dayanmadığı ve davalı tanık beyanlarında da davacının kendi nam ve hesabına çalışmak için iş yerinden ayrıldığını belirttikleri, kurum kayıtlarında davacının ilk istifa dilekçesinden sonra 4/1-b kapsamında sigortasının bulunması gerekçe gösterilerek kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ise de bu tespit yerinde değildir. Yukarıda açıklandığı üzere genel ifadeler taşıdığı anlaşılan istifa dilekçelerinde davacının daha sonra dava dilekçesi ile istifa sebebini somutlaştırmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Davacı ise her iki istifa sebebini de fazla mesai yapmasına rağmen karşılığının işveren tarafından ödenmemesi olarak somutlaştırmış ve iş yerinde çalıştığı dönem boyunca fazla mesai yapmasına rağmen karşılığının işveren tarafından ödenmediğini ispat etmiştir. Bu durumda davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü gerektiği halde reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Diğer bir Yargıtay kararında; YARGITAY 22. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/6346 Karar No: 2017/5530
Dosya içerisinde bulunan ....03.2012 tarihli istifa dilekçesinde davacı "satış danışmanı olarak başlamış olduğum görevimden farklı bir iş bulmam nedeni ile istifa ediyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur. Her ne kadar davacı bu istifa dilekçesinin zorla alındığını iddia etmiş ise de bu iddiasını ispat edememiştir. Davacı bu dilekçesini özgür iradesi ile yazmış ve dosya kapsamında iradesinin fesada uğratıldığı konusun da herhangi bir delil bulunmamaktadır. Ayrıca dilekçe boşluk doldurma şeklinde matbu bir dilekçe olmayıp davacının kendi el yazısı ile yazdığı ve iradesini kesin olarak açıkladığı bir dilekçedir. Ayrıca davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde istifa iradesini açıklamasından ... gün sonra ....03.2012 tarihinde yeni bir iş yerinde işe girişinin yapıldığı görülmüştür. Davacı mağaza satış danışmanı ve sorumlu olarak çalışmış olup yazmış olduğu istifa dilekçesinin ne anlama geldiğini de bilebilecek durumdadır. Bu nedenle davada davacı işçinin geçerli bir istifasının olduğunun kabulü ile kıdem tazminatı isteğinin reddedilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/11578 Karar No: 2019/15452 Kararında:
Dosyaya ibraz olunan istifa dilekçesinin çalışırken matbu olarak alınıp boşluklarının sonradan doldurulduğu savunulmuş mahkemece bu savunmaya itibar edilmeden istifaya değer verilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı talepleri reddolunmuştur. Dosyada mevcut istifa dilekçesi incelendiğinde matbu istifa dilekçesi olup, istifa tarihi dahil birçok yerinde boşluklar bırakıldığı ve bu boşlukların sonradan doldurulduğu açıkça görülmektedir. Davacı tarafın açıklamalarında gözetildiğinde yukarıda izah edilen istifa dilekçesine değer vermek mümkün değildir. Açıklanan nedenle istifaya değer verilmeyerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü yerine reddi hatalıdır. Denilmektedir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Bu nedenle İşçinin istifa dilekçesinde Yargıtay Kararları çerçevesinde değerlendirilerek, olası işçinin “iradesinin fesadı” durumunun ilgili Yüksek Mahkemece değerlendirilmesinde, İşçinin istifa dilekçesinde;
18.08.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.