Kasa Tazminatı yahut kanunda geçen diğer adı ile ‘Maddi Sorumluluk Tazminatı’ temel olarak; kasa, vezne gibi nakit akışının olduğu birim ve süreçlerde görev yapan ve sorumluluğu bulunan çalışanlara, görülen işlerdeki riskler nazara alınarak yapılan bir ödeme şeklinde tanımlanabilir. İlke olarak söz konusu tazminat, kendi kusuru olmadan zarar uğrayan veya uğradığı varsayılan kişilere, bu zararı karşılamak adına ortaya konan ödemeleri kapsamaktadır.
Yukarıda da değinildiği üzere kasa tazminatı; kasalarla iş yapan, kasalardan ödeme yapan/ödeme kabul eden, yani parasal akışın içerisinde kendisine sorumluluk yüklenen çalışanlara verilebilmektedir. Ancak, bazı ek mevzuat ile (Gelir Vergisi Kanunu 111 no’lu Tebliği), Danıştay’ın vermiş olduğu “kasa tazminatı ... veznedar, ambar ve depo memurlarına ücretlerinden ayrı olarak yapılan ödemelerdir” kararına paralel olarak; vezne, ambar ve depoda görev yapan kişilerin kasa tazminatı ödemesine dahil edilebileceği öngörülmüştür.
Dolayısıyla özet olarak, işyerinizde vezne, ambar veya depo görevlisi gibi görevlerde çalışan ve kendisine sorumluluk yüklenen kişilere kasa tazminatı ödemesi yapılabilecektir.
Kasa tazminatı konusundaki teknik tanımlara 111 seri numaralı Gelir Vergisi Genel Tebliğ’inde rastlanmaktadır.
Banka personeli, muhasebe görevlileri ve ambar sorumluları gibi pozisyonlarda çalışanlar, işveren tarafından kasa tazminatı alabilirler. Özellikle, mali sorumlulukları yüksek olan bu görevlerde çalışanlar için bu ek ödeme oldukça önemlidir. Ancak, bu tazminatlar genellikle işyeri sigortaları kapsamında değildir, bu nedenle çalışanlar işlerini dikkatle yapmak zorundadır. Kasa tazminatı, iş dünyasında risk taşıyan görevlerde çalışanların haklarını koruyan ve onlara ek bir güvence sağlayan önemli bir unsurdur.
Kasa tazminatı 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu tarafından ücret olarak nitelendirilmiştir. Kasa tazminatı tutarı üzerinden de gelir vergisi hesaplanmalıdır.
“Ücretin tarifi:
Madde 61 – (Değişik: 24/12/1980-2361/43 md.) Ücret, işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez”
Gelir Vergisi Genel Tebliği Seri No:111 GVK 111
Bilindiği üzere, genel ve hukukî anlamiyle tazminat, kendi kusuru olmaksızın zarara uğrayan ya da uğradığı varsayılan kimselere, bu zararı karşılamak üzere yapılan ödemelerdir. İleride uğranılması muhtemel görülen zararlar için peşinen ödenen paralar, açıklanan anlamda gerçek bir tazminat niteliği taşımamaktadır.
Kasa, tazminatı adiyle yapılan ödemelerin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 inci Maddesindeki ücret tanımı kapsamına girdiği ve kanunda sayılan istisnalar arasında yer almadığı gerekçesi ile vergiye tabi tutulması öteden beri ihtilâf konusu olmuştur.
Ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle verilen mali kaza mercileri ve özellikle Danıştay kararlarında, veznesi veya muhafazasına bırakılmış depo veya ambarı bulunan para ve eşya alınıp verilme ve muhafazası sırasında sakınılması kabil olmayan bazı gözden kaçmalar sonucunda meydana gelen zarar ve eksikliklerini karşılamak üzere; veznedar, ambar ve depo memurlarına, ücretlerinden ayrı olarak ödenen kasa tazminatının, hizmet karşılığı olmadığı ve dolayısıyla gelir vergisine tâbi bulunmadığı belirtilmiş; malî kaza mercilerinin kararları bu yönde müstakar hale gelmiştir.
Anılan kararlar göz önünde tutularak, nakte veya ayn’a vaziülyed olup, verecekleri açıklardan şahsen sorumlu tutulan ve yukarıda sayılmış bulunan kimselere, bağlı bulundukları kuruluşun ve yaptıkları hizmetlerin önem ve genişliği ile orantılı ve asıl ücretlerinin makul bir nispetinde bulunmak kayıt ve şartiyle, ödenen “kasa tazminatı”nın, Gelir Vergisine tâbi tutulmaması uygun bulunmuş ve bu nedenle 105 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin IV üncü Bölümü kaldırılmıştır.
Bundan böyle, belirtilen esaslara göre işlem yapılması; bu konuda malî ve idarî yargı mercilerince mükellefler lehine verilen kararlar hakkında üst merci nezdinde dava açılmaması; henüz karara bağlanmamış bulunan anlaşmazlıklardan vazgeçilmesi, vergileri tasdik edilmiş bulunanlar dışındaki mükelleflerin düzeltme isteklerinin, Vergi Usul Kanununun ilgili hükümleri çerçevesinde yerine getirilmesi gerekir.
Gereğinin buna göre yapılması rica olunur.
Düzenleme dikkate alındığında, kasa tazminatlarının ücretin bir unsuru olduğu ve bu tazminatlar üzerinden gelir verisi kesintisi yapılması gerektiği kolaylıkla anlaşılacaktır.
Kasa tazminatına ilişkin olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Kasa tazminatı ya da mali sorumluluk tazminatı adları ile anılan ödemeler; kasa, vezne, hazine gibi nakit akışı olan bölümlerde bu akışı sağlayan ve/veya akıştan sorumlu olarak görev alan kişilere yapılmaktadır. İşveren, nakit akışında oluşabilecek kasa açıklarını karşılayabilmek için bu riski sorumluluk olarak almış çalışana kasa tazminatı ödemesi yapar. Kasa tazminatı ödenmesi zorunlu olan bir ödeme kalemi değildir. Kasa tazminatı ödemesi ancak iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılması ya da işyeri uygulaması haline gelen bir işveren uygulaması sonrasında talep edilebilir.
Sigorta primine esas olan ve olmayan kazançlar 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “prime esas kazançlar” başlıklı 80’inci maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.
Prime esas kazançlar
MADDE 80- (Değişik: 17/4/2008-5754/47 md.)
4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Prime esas kazançların hesabında;
1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin,
brüt toplamı esas alınır.
b) Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.
c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.
2020/20 sayılı İşveren işlemleri genelgesinde;
3.6- Kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı)
İşyerlerinde para veya kıymetli evrak ya da eşya muhafazası ile görevli bulunan sigortalılara muhtemel açıkları kapatmak amacıyla işverenler tarafından ödenen kasa tazminatları, ücret niteliğinde sayılamayacağından, prime esas kazançtan istisna tutulması gerekmektedir. Ancak, kasa tazminatı niteliğinde olan ödemelerin para ve kıymetli evrak veyahut eşya muhafazası ile görevli bulunan sigortalıya ödenmesi gerektiğinden, bu tür sorumluluğu bulunmayan sigortalılara bu nitelikte bir ödemenin yapılması halinde söz konusu ödemeler prime esas kazanca dahil edilecektir.
Yer alana düzenleme gereği, kasa tazminatları prime esas kazanca dâhil değildir.
Bu nedenle kasa tazminatları üzerinden sigorta primi hesaplanmaz. Ancak bu tür sorumluluğu bulunmayan sigortalılara bu nitelikte bir ödemenin yapılması halinde söz konusu ödemeler prime esas kazanca dahil edilecektir.
Kıdem tazminatına dahil edilebilmesi için bir ödemenin süreklilik arz etmesi, işçiye menfaat sağlaması ve para ile ölçülebilmesi zorunludur. Kasa tazminatı, yapısı gereği süreklilik arz eden bir ödeme türüdür. Bu bağlamda, kıdem tazminatına esas alınan “giydirilmiş ücret” hesaplanırken mutlaka kasa tazminatı tutarları da dikkate alınmalıdır.
İşveren çalıştırdığı işçilerden para veya para ile ilgili işlerde çalıştırdığı işçiler için temel ücretinin belli bir oranında kasa tazminatı ödenmesine karar verebilir. aynı durumda olan örneğin kasiyerlik görevi yapanlara işverenlerce aynı miktarlarda kasa tazminatının ödenmesi eşit davranma ilkesi kapsamında değerlendirilmelidir.
Kasa tazminatı fiilen çalışmaya bağlı olduğu dikkate alındığında yıllık izin. Mazeret izinleri veya istirahat sürelerinde ya da ücretsiz izin dönemlerinde ödenmemelidir. Kasa Tazminatı fiili çalışma olmayan dönemlerde ödenirse de 5510 sayılı kanunun 80’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine kapsamında istisna olarak değerlendirilmeyecektir.
Depo veya ambarı bulunan para ve eşya alınıp verilme ve muhafazası sırasında sakınılması kabil olmayan bazı gözden kaçmalar sonucunda meydana gelen zarar ve eksikliklerini karşılamak üzere; veznedar, ambar ve depo memurlarına, ücretlerinden ayrı olarak ödenen Kasa tazminatı veya maddi sorumluluk tazminatı, iş yerlerinde nakit akışının olduğu birim ve süreçlerde görev yapan ve sorumluluk taşıyan çalışanlara yapılan ödemedir.
İşçiye fiilen çalışılmayan dönemlerde (yıllık izin, mazeret izni, istirahat ya da ücretsiz izin vb.) Bulunduğu dönemlerinde bu durumlarda sigortalı muhtemel açıklarla karşı karşıya kalma riski bulunmamaktadır. Bu nedenle fiilen çalışılmayan sürelerde kasa tazminatı ödemesi kabul edilemez.
Kasa Tazminatı yahut kanunda geçen diğer adı ile ‘Maddi Sorumluluk Tazminatı’ temel olarak; kasa, vezne gibi nakit akışının olduğu birim ve süreçlerde görev yapan ve sorumluluğu bulunan çalışanlara, görülen işlerdeki riskler nazara alınarak yapılan bir ödeme şeklinde tanımlanabilir. İlke olarak söz konusu tazminat, kendi kusuru olmadan zarar uğrayan veya uğradığı varsayılan kişilere, bu zararı karşılamak adına ortaya konan ödemeleri kapsamaktadır.
Maddi Sorumluluk Tazminatı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu 61’inci maddesinde düzenlenmiş ve “ücret” kavramı içerisinde değerlendirilmiştir. Diğer yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80’inci maddesinde prime dahil olmayan kazançlar sıralanırken kasa tazminatına da bu kazançlardan birisi olarak yer verilmiştir.
Kısaca, kasa tazminatı 5510 sayılı Kanunun 80’inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre prime esas kazanca tabi tutulmaz ve dolayısıyla sigorta primi kesilmez. Ancak, bu tür sorumluluğu bulunmayan sigortalılara bu nitelikte bir ödemenin yapılması halinde söz konusu ödemeler prime esas kazanca dâhil edilerek sigorta primi kesilir.
Kasa tazminatı fiilen çalışmaya bağlı olduğu dikkate alındığında yıllık izin. Mazeret izinleri veya istirahat sürelerinde ya da ücretsiz izin dönemlerinde ödenmemelidir.
Kasa Tazminatı fiili çalışma olmayan dönemlerde ödenirse 5510 SAYILI KANUNUN 80’İNCİ MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (B) BENDİNE KAPSAMINDA İSTİSNA OLARAK DEĞERLENDİRİLMEYECEKTİR.
Kaynakça
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı 2020/20 sayılı İşveren İşlemleri Genelgesi
193 Sayılı GELİR VERGİSİ KANUNU
Gelir Vergisi Genel Tebliği Seri No 111 GVK 111
28.06.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.