4857 sayılı İş Kanunu'nun 25 inci maddesinin 4 numaralı bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması üzerine işe devamsızlığın aynı Kanunun 17’nci maddesinde yer alan bildirim süresini aşması durumunda, işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı Madde 25-
IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması.
4857 sayılı İş Kanunu md. 25/4’e göre işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığı md. 17’deki bildirim süresini aştığı takdirde işverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar. Buna göre, gözaltında veya tutuklulukta geçirilen sürenin, süreli feshe ilişkin 17. maddede işçinin, işyerindeki çalışma süresine bağlı olarak belirlenen bildirim süresini aşması halinde haklı neden doğmuş olacak; bu süre aşılmadığı takdirde veya aşılmış olmakla birlikte işveren tarafından feshedilmediği sürece iş sözleşmesi askıda kalmış olacaktır
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu kararında;
Yargıtay’ a göre de “4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin (IV) numaralı bendinde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması üzerine devamsızlığın aynı Kanunun 17 nci maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda, işverenin derhal fesih hakkı olduğu hükme bağlanmıştır. İş akdini Kanunun değinilen 25/IV maddesi uyarınca fesheden işverenin, kıdem tazminatı ödemesi gerekir ise de işverenin bu durumda bildirim şartına uyma ve ihbar tazminatı yükümlülüğü bulunmamaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (IV) numaralı bendinde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması üzerine devamsızlığın aynı Kanunun 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda, işverenin derhal fesih hakkı olduğu hükme bağlanmıştır. İş akdini Kanunun değinilen 25/IV maddesi uyarınca fesheden işverenin, kıdem tazminatı ödemesi gerekir ise de işverenin bu durumda bildirim şartına uyma ve ihbar tazminatı yükümlülüğü bulunmamaktadır. Madde düzenlemesinden amaç, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması üzerine önel içinde tahliye olması halinde mazerete dayanan bu durum nedeni ile iş ilişkisinin devamının sağlanmasıdır. Ancak tutukluluk bildirim süresini geçmiş ise işverene derhal fesih hakkı vermektedir.
9. HD., E. 2015/7375 K. 2018/575
4857 sayılı İş Kanunu md. 17’deki bildirim önelleri ve işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle derhal feshi için gerekli süre:
– İşyerindeki kıdemi 6 aya kadar olanlar için |
2 hafta, |
– İşyerindeki kıdemi 6 aydan 1,5 yıla kadar olanlar için |
4 hafta, |
– İşyerindeki kıdemi 1,5 yıldan 3 yıla kadar olanlar için |
6 hafta, |
– İşyerindeki kıdemi 3 yıldan fazla olanlar için |
8 haftalık sürelerdir. |
4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez. Bildirim önellerinin sözleşme hükmü ile arttırılmış olması halinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesi uygulaması yönünden arttırılmış sürelerin dikkate alınması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin derhal fesih hakkı ancak, tutukluluk süresinin arttırılmış ihbar önellerini aşması halinde ortaya çıkar”
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu kararında;
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı yasanın 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent eklenmek suretiyle işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan yasanın 17/111 maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
Bildirim önellerinin sözleşme hükmü ile arttırılmış olması halinde, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesi uygulaması yönünden arttırılmış sürelerin dikkate alınması gerekir. Başka bir anlatımla işverenin derhal fesih hakkı ancak, tutukluluk süresinin arttırılmış ihbar önellerini aşması halinde ortaya çıkar.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur.
İş Kanunun 25/ IV bendine uyan fesihlerin geçerli nedene dayandığı açıktır. Şu hâlde göre geçerli fesih imkânı bildirim süresinin aşılması halinde ortaya çıkar.
İşçinin gözaltına kaldığı veya tutuklu olduğu sürenin ihbar önelini aşması halinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV maddesi uyarınca fesheden işverenin bildirim şartına uyma, ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamakla birlikte, kıdem tazminatı ödemesi gerekir.
Somut olayda davacının iş sözleşmesi işyeri dışında işlenen suçlar sebebiyle 30 günü aşan süreyle tutuklu kalması üzerine işverence toplu iş sözleşmesinin 36. maddesine göre feshedilmiştir. Sözü edilen hükümde tutukluluk süresinin 30 günü aşması halinde iş sözleşmesinin münfesih sayılacağı hükme bağlanmıştır. İşyeri ile ilgisi olmayan ve işyeri dışında işlenen suçlardan dolayı tutuklulukta geçen süreye bağlı olarak gerçekleştirilen fesih 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/IV. maddesine uygun olup 1475 sayılı yasanın 1. bendi uyarınca davacı işçi kıdem tazminatına hak kazanır. Mahkemece isteğin kabulü gerekirken yazılı şekilde talebin reddi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
9. HD., E. 2009/12385 K. 2011/12782
İşçinin işyeri dışında gerçekleşen bir eylem nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması durumunda devamsızlığın İş K. M. 17’deki bildirim sürelerinin aşması halinde iş sözleşmesi kıdem tazminatı ödenerek bildirimsiz feshedilebilir.
Tutuklanma veya gözaltına alınma işyerinde işlenen bir suç nedeniyle sözleşme haklı olarak feshedilebilir ve bu halde ise kıdem tazminatı ödenmesi de gerekmez.
İşyerinde işlenmemek koşulu ile hangi suçtan olursa olsun gözaltına alınma ve tutuklanma kıdem tazminatına hak kazanmak için yeterlidir. Gözaltına alınma veya tutuklanma yüzünden devamsızlık nedeniyle fesih için; tutukluluk veya gözaltına alınmanın haklı olup olmadığı da önem taşımaz.
İşçinin o eylemden dolayı yargılanıp mahkûm olması veya beraat etmesi de önem taşımamaktadır.
İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin 4 numaralı bendinde haklı fesih için işçinin gözaltı veya tutukluluk nedeniyle devamsızlığının, işyerine gelip çalışması gerekirken sırf gözaltına alınma veya tutukluluk nedeniyle gelemediği, yani işverene karşı iş görme borcunun devam ettiği süreden oluşması gerekir.
İş görme ediminin işçi tarafından gözaltına alınması veya tutuklanmış olması nedeniyle yerine getirilememesinin işveren bakımından ancak işçinin bildirim suresinin dolmasından sonra iş ilişkisini çekilmez hale getirdiği i varsayılmaktadır. Gözaltına alınma veya tutukluluk süresi bildirim sürelerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez. İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması kendiliğinden iş sözleşmesini sona erdirmez; kanundaki azami devamsızlık süresinin dolması halinde işveren haklı nedenle fesih hakkına sahiptir. İşveren bu fesih hakkını kullanarak sözleşmeyi feshetmez ise iş ilişkisinin askıya alındığı kabul edilir. Gözaltı veya tutukluluk devam ettiği sürece işverenin haklı nedenle fesih hakkı devam etmektedir. Bununla birlikte devamsızlığın İş Kanunu’nun 17’nci maddesindeki bildirim sürelerini aşmasından, fakat iş sözleşmesi bu nedenle feshedilmeden işçinin gözaltı ve tutukluluk halinin ortadan kalkması durumunda işverenin haklı nedenle fesih hakkının da ortadan kalktığı kabul edilmektedir. Bu süreden önce işverence yapılan fesihler haksız fesih niteliğindedir.
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu kararında;
4857 SK' nun 25-IV maddesinde İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17’nci maddedeki bildirim süresini aşması durumunda, davalı iş veren tarafından iş akdinin bildirimsiz feshedilebileceği düzenlenmiştir. Davacının işiyle ve iş yeriyle ilgisi olmayan bir suçtan tutuklu kalması nedeni ile iş akdinin sonlandırılması halinde kıdem tazminatı talep etme hakkı bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacının 06.02.2006 tarihli kıdem tazminatı talep dilekçesi içeriğinden 08.06.2005- 05.02.2006 tarihleri arasında tutuklu kaldığını anlaşılmakta ise de , tutuklu kaldığı suçun işi ile ilgili olup olmadığı ve iş yerinde işlenip işlenmediği araştırılmaksızın hüküm kurulmuştur.
Mahkemece davacının tutuklu kaldığı suça ilişkin yargılama yapılan ilgili ceza dosyası celp edilerek, işi ile ilgili veya iş yerinde işlenmemiş bir suçtan tutuklu kaldığının tespiti halinde davanın reddine karar verilmesi, aksi halde ise şimdiki gibi hüküm kurulması gerekir. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulması hatalıdır
9. HD., E. 2009/27020 K. 2011/14391
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı yasanın 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda işverenin derhal fesih hallerinin düzenlendiği 25. maddeye IV. bent eklenmek suretiyle işçinin göz altına alınması veya tutuklanması durumu özel olarak ele alınmıştır. Konu 1475 sayılı İş Kanunu döneminde anılan yasanın 17/III maddesi kapsamında zorlayıcı neden sayılmakta ve bir haftadan sonra işverenin derhal fesih hakkı doğmaktaydı. 4857 sayılı Kanunun 25/IV maddesinde ise bu gibi haller ayrıca düzenlenmiş ve işverenin fesih hakkının 17. maddede yazılı olan bildirim sürelerinin bitiminde ortaya çıkacağı kurala bağlanmıştır. Buna göre, tutuklanan bir işçinin tutukluluk süresi bildirim önellerini aşmadıkça, iş sözleşmesi işverence derhal feshedilemez.
Aksine bir sözleşme yoksa işçinin gözaltında ve/veya tutuklu olarak kaldığı sürede işçiye herhangi bir ücret ödenmez. Zira böylesi halleri, yasa iş görülmediği halde ücret ödenen durumlardan saymamıştır.
Yüksek mahkemede bir kararında: “4857 sayılı İş Kanunu’nun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur” demiştir
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu kararında;
4857 sayılı İş Kanunu’nun 40. maddesinde, işçinin 25/IV. bendi kapsamında çalışılamayan süre için ücret ödenmesine dair bir kurala yer verilmemiştir. Bu halde işçinin göz altına alınması veya tutuklanması sebebiyle çalışamadığı süre için ücret talep hakkı yoktur.
(Yargıtay 9. H.D. 02.05.2011, E. 2009/12385, K. 2011/12782).[26]
İşveren 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/I, 25/III ve 25/IV maddesindeki sebeplere dayalı olarak iş sözleşmesini sonlandırırsa haklı bir sebep olsa bile kıdem tazminatı ödemelidir.
Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali, İş Kanunu 25/IV kapsamında değildir. Mahkûmiyet hali işçiden kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı neden vardır. Zira, işyeri dışında işyeri ile ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.
İşçinin işyeri dışında işlediği suç nedeniyle mahkumiyeti sonucu cezaevinde bulunmasından kaynaklanan devamsızlığının İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi (Zorlayıcı Sebepler) kapsamında olduğu kabul edilmektedir.
İşyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde işçinin cezaevine girmesi hali, İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin 4’üncu bendi yerine 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında sayılmakta, zorlayıcı neden olarak kabul edilmektedir.
Konuyla ilgili Yargıtay kararlarında genel olarak tutukluluk – mahkûmiyet ayrımı yapılmakta ve mahkumiyetin İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında zorlayıcı neden sayılacağı kabul edilmektedir.
Yüksek mahkeme bu konudaki değerlendirmesini, işverenin fesih hakkı bulunup bulunmadığı yönünden değil, İş Kanunu’nun 25 inci maddesinin 4’üncü bendinde öngörülen bildirim süresi kadar bekleme zorunluluğu olup olmadığı bakımından yapmaktadır.
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi vermiş olduğu kararında;
Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali, İş Kanunu 25/IV kapsamında değildir. Mahkûmiyet hali işçiden kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı neden vardır. Zira, işyeri dışında işyeri ile ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir.
9. HD., E. 2020/5440 K. 2021/7876
Yüksek Mahkeme kararları uyarınca mahkûmiyet hali ise İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin 3 numaralı bendi kapsamında zorlayıcı neden sayılmaktadır. Belirtilen sebeple, işçiye mahkumiyeti halinde aynı Kanunun 40’ıncı maddesi uyarınca bir haftaya kadar yarım ücret ödenmesi gerekmektedir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin IV. bendinde, işçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın aynı yasanın 17. maddesinde sözü edilen bildirim süresini aşması durumunda işverenin derhal fesih hakkının olduğu hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü üzere; işçi sadece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II maddesinde belirtilen sebeplerle feshedilmesi halinde kıdem tazminatına hak kazanmaz.
İşçinin mahkumiyete dayalı işe devamsızlığı halinde, (işveren İş Kanunu’nun m.25/IV tutukluluk ve göz altına alınma olarak) değerlendirilmemesi gerekir.
İşçinin mahkumiyete dayalı işe devamsızlığı halinde değil, İş Kanunu’nun m.25/III “zorlayıcı nedenler” kapsamında değerlendirme yaparak, haklı nedenle fesih için bildirim süresi kadar bekleme yapmadan feshi gerçekleştirmelidir.
İşçinin mahkumiyete dayalı işe devamsızlık hali işçiden kaynaklanmakta olup, devamsızlık bir haftayı geçmesi halinde işçiyi çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı neden olarak değerlendirilmeli ve m.25/III hükmüne dayanarak haklı fesih yapılmalıdır.
Bu durumda, işçiye bir haftaya kadar yarım ücret ödenmeli, bir haftanın sonunda kıdem tazminatı ödenerek haklı fesih yapılmalıdır.
16.01.2024
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.