Kıdem tazminatı; bir işçinin işverene bağlılığı, sadakati ve emeği karşılığı geçen sürelerin toplamına denk gelen tazminat hakkıdır. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesinde gösterilen kıdem esasına bağlı özel bir tazminat türüdür. Tek işverene bağlı olmak üzere; değişik işyerlerinde en az bir yıllık çalışması olan işçi, iş sözleşmesini kanunda öngörülen koşullarda sona erdirmesi halinde kıdem tazminatını almaya hak eder.
Kıdem tazminatı: Madde 14 – (Değişik birinci fıkra: 29/7/1983- 2869/3 md.) Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun 17’nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında, 2. İşçi tarafından bu Kanunun 16’ncı maddesi uyarınca,
3. Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,
4. Bağlı bulundukları kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla; (2)
5. (Ek: 25/8/1999- 4447/45 Md.) 506 Sayılı Kanun’un 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle,
(1) 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 120’nci maddesiyle, bu Kanunun 14’üncü maddesi hariç diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmış ve metinden çıkartılmıştır.
(2) 2/7/2018 tarihli ve 700 sayılı KHK’nin 60 ıncı maddesiyle, bu bentte yer alan “kanunla” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle” ibaresi eklenmiştir.
Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet aktinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
(Değişik fıkralar: 17/10/1980- 2320/1 Md.):
İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler gözönüne alınarak hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerlerindeki hizmet akitleri sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. 12/7/1975 tarihinden, itibaren (1) işyerinin devri veya herhangi bir suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerini devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı ücret seviyesiyle sınırlıdır. 12/7/1975 tarihinden evvel (2) işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlemiş kıdem tazminatlarından yeni işveren sorumludur.
İşçinin birinci bendin 4’üncü fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin ölümü halinde bu şart aranmaz
Kıdem tazminatı, işçinin İş Kanunu’nda öngörülen asgari çalışma süresinin doldurulması ve İş Kanunu’nda öngörülen nedenlerden biriyle iş akdinin sona ermesi halinde işçinin çalıştığı hizmet süresiyle (kıdemiyle) ve ücretiyle orantılı olarak işverenin ödemekle yükümlü olduğu bir tazminat çeşididir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2007/3906 E. 2009/12118 K. ve 28.04.2009 tarihli kararında kıdem tazminatı şu şekilde tanımlanmıştır. “İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya kıdem tazminatı denilmektedir.”
Kıdem tazminatı günümüzde her ne kadar işçinin lehine olan bir tazminat çeşidi olarak görülse de işçinin buna hak kazanabilmesi adına İş Kanunu’nda öngörülen koşulları sağlaması gerekmektedir. Bu koşulları aşağıda sıralanmıştır.
En Az Bir Yıllık Kıdem Süresi
İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için her şeyden önce iş akdinin sona erdiği tarihte işyerinde en az bir yıllık kıdeminin bulunması zorunludur. Bu koşul İş Kanunu’nun 14. maddesinde açıkça belirtilmiştir. Ancak anılan maddenin 1. Fıkrasında “İşçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır” denilmektedir. Bu hükümde her geçen “tam yıl” için kıdem tazminatı ödeneceğine ve “bir yıldan artan süreler için aynı oranda ödeme yapılacağı yolundaki anlatımlarından kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin en az bir yıl çalışmış olması gerektiği sonucuna varılabilir.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih en az bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihte, tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gereken süreyi başlatacaktır. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçen süreler de kıdem tazminatına esas alınacak süre yönünden değerlendirilmeyecektir. Buna karşın deneme süresi, kıdem süresine eklenir.
İşçinin kıdem hakkı bakımından aranan en az bir yıllık süre, derhal fesihlerde feshin bildirildiği anda sona erer. Kural olarak fesih bildirimi muhataba ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Bildirimli fesihler yönünden ise ihbar öneli süreye dahil edilir. İşçinin işyerinde çalıştığı sırada almış olduğu istirahat raporlarının kıdem süresinde değerlendirilmesi yerinde olur. İşçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu sürelerde ve ücretsiz izinde geçen sürelerde kıdem tazminatına esas süre bakımından dikkate alınmaz. 2822 sayılı yasanın 42.maddesinin 5.fıkrası uyarınca grev ve lokavtta geçen süreler kıdem süresine eklenemez, tutukluluk ve hükümlülükte geçen süreler de kıdem tazminatına esas sürede dikkate alınmaz.
Kıdem tazminatına hak kazanabilmek için hizmet akdine dayalı çalışmanın en az belli bir süre devam etmesi gerekmektedir.
İşçinin 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun 14. maddesi öngörülen kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için aynı işverenin işyeri veya işyerlerinde en az 1 yıllık zaman dilimi zarfında sürekli olarak çalışması zorunluluk arz etmektedir. Bu kapsamda işçi şayet işverenin işyerinde 1 yıldan daha az süre ile çalışmış ise kıdem tazminatına hak kazanamayacağı ortadadır. Öğretide; aynı işverenin farklı işyerlerinde, hatta farklı şirketlerinde çalışsa bile 1 yıllık sürenin hesaplanmasında tüm bu çalışmalar göz önünde bulundurulacağı belirtilmiştir. Çalışma süresinin aynı holding bünyesinde gerçekleştirmesi durumunda da kıdem tazminatı açısından herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Yargıtay’ın yaklaşımı da bu yöndedir. Nitekim, bu yaklaşım; “şirketler arasında organik bağdan söz edilerek kıdem tazminatı miktarını hesaplanacağı” yönündedir.
Kıdem tazminatına ancak bazı şartların varlığı halinde hak kazanılabilmektedir. Bu şartların birlikte gerçekleşmesi aranır. Kıdem tazminatına aşağıdaki şartların varlığı halinde hak kazanılır:
İş Kanunu’na tabi bir iş sözleşmesiyle çalışma bulunmalıdır. Bahsedilen kanun 4857 sayılı İş Kanunu’ dur. Hizmet akdiyle çalışma yoksa kıdem tazminatı da gündeme gelmeyecektir. Ancak, Yargıtay memuriyette geçen süreleri de kıdem tazminatında dikkate almaktadır. Hizmet akdiyle çalışma yetmemekte, bu akdin 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olması gerekmektedir. Hizmet akdinin belirli/belirsiz, olması arasında fark yoktur. Belirli süreli sözleşmenin sürenin bitimi ile kendiliğinden sona ermesi halinde kıdem tazminatı gündeme gelmeyecektir.
Sözleşme kıdem tazminatına imkân verir biçimde sona ermelidir. Kanunda sayılanlar dışındaki hallerde taraflar kıdem tazminatının ödeneceğini geçerli biçimde kararlaştırabilirler. Yasada öngörülen haller şunlardır:
Kıdem Tazminatı, mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nun halen yürürlükte bulunan 14. Maddesinde düzenlenmiş olup, Kıdem tazminatına esas ücret hesap edilirken ücret eklentilerinin kıdem tazminatına dahil olup olmayacağı hususu 1475 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin 11. Fıkrasında düzenlenmiştir.
Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Parça başı, akort, götürü veya yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde son bir yıllık süre içinde ödenen ücretin o süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur. Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, tazminata esas ücret, işçinin işten ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.
(Değişik: 29/7/1983 – 2869/3 Md.) 13’üncü maddesinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 26’ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur. Kıdem tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hâkim gecikme süresi için, ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan doğan diğer hakları saklıdır.
(Değişik: 17/10/1980 -2320/1 Md.) Bu maddede belirtilen kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük süre hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir.
İlgili fıkraya göre, kıdem tazminatına esas olacak ücretin hesabında 4857 sayılı Kanunun 32’nci maddesinin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur
4857 Sayılı İş Kanunu MADDE 32
ÜCRET VE ÜCRETİN ÖDENMEMESİ
Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.
Ücret eklentilerinin kıdem tazminatı hesabına dâhil edilebilmesi için şu özellikleri taşıması gerekmektedir: Bunlar;
Kıdem hesabına dâhil olacak ödemelerin Sürekli ya da belli periyotlarda ödenen,
Kıdem tazminatı matrahını, işçinin esas ücretinin yanında varsa işçiye haftalık/aylık/yıllık ödemelerle sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler oluşturmaktadır. Matrah tespitinde, esas ücretin dışında ücret eklentilerinin dâhil edilip edilmeyeceği önem arz etmektedir. Kıdem tazminatına esas alınacak ücretin hesabında; işçinin son brüt ücreti ile ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan devamlılık arz eden ve sosyal yardım vasfı taşıyan ödemelerin dikkate alınması, iş veya toplu iş sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmaması halinde ise, arızi nitelikteki ücret eklerinin dikkate alınmaması gerekmektedir.
Süreklilik gösteren gıda, sağlık, giyim, yakacak, yemek, ulaşım, konut, aile, çocuk yardımı gibi nakdî veya aynî yardımlar, kıdem tazminatının hesaplanmasında dikkate alınır.
Kıdem Tazminatı Hesaplanırken Dâhil Edilmeyenler
Arızi nitelikte ücret ekleri kıdem tazminatının hesabında nazara alınmaz. Örneğin, Yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti, doğum yardımı, ölüm yardımı, fazla mesai ücreti, harcırah, teşvik ikramiyesi, bir defalık verilen ikramiyeler, iş arama yardımı, izin harçlığı, çalışılan hafta tatili ücreti, yolluk, otel ve ev gideri olarak ödenen paralar, gezici görev güvencesi, belirli sürelerde verilen özendirme ikramiyesi (teşvik ikramiyesi, avans ödemesi gibi daimilik arz etmeyen ödemeler geniş anlamdaki ücret kavramına dâhil olmadıkları için kıdem tazminatının hesabında dikkate alınmazlar YHGK., 03.03.2004 T., 2004/9-86 E., 2004/124 K.
Yemek Yardımı Kıdem Tazminatı Hesabına Dâhil Edilir mi?
Nakdi olarak yapılan yemek yardımı kıdem tazminatı hesabına dâhil edilir. Asıl ücrete para ile ölçülmesi mümkün ayni menfaatler de eklendiğinden, işçiye ayni olarak verilen yemeğin ise değeri hesaplanarak (işçiye verilen bir günlük yemeğin değeri hesaplanır) kıdem tazminatı hesabına dâhil edilir. Yemek kaç öğün veriliyorsa, o kadar öğün yemeğin maliyeti hesaplanmalıdır. İhale sözleşmesi ve idari şartnameye göre günlük yemek bedeli fesih tarihi itibariyle belirtilmiş ise, bu miktarın tazminata esas ücretin belirlenmesinde dikkate alınması gerekir.
Ayni olarak verilen yemeğin, parasal değeri hesaplanarak kıdem tazminatı matrahına ilave edilmesi gerekir. Kısaca, yemek bedelinin ayni olarak karşılanması halinde nakde çevrilerek kıdem tazminatı hesabına dâhil edilmesi gerekir (7. HD 2013/14339 E. 2014/1323 K. 01/07/2014)
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararında; Kısmî çalışma Kanunda yer almasına rağmen kıdemin nasıl belirleneceği, ihbar izin gibi haklardan nasıl yararlanılacağı, bu haklarla ilgili hesap şekli yine normatif olarak düzenlenmiş değildir. Konu, yargı kararlarıyla çözüme kavuşturulmaktadır. Buna göre, kısmî çalışma ister haftanın bir veya bazı günleri çalışma şeklinde gerçekleşsin, ister her gün birkaç saat şeklinde olsun, işçinin işyerinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren bir yıl geçince kıdem tazminatı hakkının doğabileceği ve izne hak kazanacağı Dairemizce kabul edilmiştir (... 9. HD. 12.2.2008 gün 2007/31462 E, 2008/108 K.). “Hesaplamada esas alınacak ücret ise işçinin kısmî çalışma karşılığı aldığı ücret olmalıdır”. Hükmü bulunmaktadır. 9. Hukuk Dairesi 2010/35184 E. 2013/596 K.
Diğer bir 9. Hukuk Dairesinin kararında; Kısmi çalışma Kanunda yer almasına rağmen, kıdemin nasıl belirleneceği, ihbar izin gibi haklardan nasıl yararlanacağı, bu haklarla ilgili hesap şekli yine normatif olarak düzenlenmiş değildir. Konu, Yargı kararlarıyla çözüme kavuşturulmaktadır. Buna göre, kısmi çalışma ister haftanın bir veya bazı günleri çalışma şeklinde gerçekleşsin, ister her gün birkaç saat şeklinde olsun, işçinin işyerinde çalışmaya başladığı tarihten itibaren bir yıl geçince kıdem tazminatı hakkının doğabileceği ve izne hak kazanacağı Dairemizce kabul edilmiştir (Yargıtay 9. HD. 4.6.2001 gün 2001/6848 E, 2001/9525 K). “Hesaplamada esas alınacak ücret ise işçinin kısmi çalışma karşılığı aldığı ücret olmalıdır”. Hükmü bulunmaktadır.
İş yerinden kendi isteğiyle ayrılan işçi kural olarak kıdem tazminatı hak etmez. Fakat bu kuralın istisnaları mevcuttur. İşçi tarafından iş akdinin haklı sebebe dayanarak feshi halinde işveren kıdem tazminatı ödemek durumundadır.
4857 sayılı İş kanununun 24. maddesinde işçinin hangi hallerde iş sözleşmesini feshedebileceği ile ilgili hükümler, aynı Kanunun 25. maddesinde ise işverenin iş sözleşmesini hangi hallerde feshedebileceği ile ilgili hükümler, 32. maddede de iş sözleşmelerinin sona ermesinde işçinin ücreti ile sözleşme ve kanunda doğan para ile ölçülmesi mümkün menfaatlerinin ödenmesi ile ilgili hükümler yer almıştır.
1475 sayılı İş Kanunu’nun 14.maddesinde gösterilen kıdem esasına bağlı özel bir tazminat türüdür. Bazı durumlarda ise İşverenler istifa eden bir çalışanına, şimdiye kadar çalışmasından gördüğü memnuniyeti “atıfet kabilinden” kıdem tazminatı ödeyerek göstermeyi tercih edebiliyor. Kanunen hak doğmamış olan kıdem tazminatının İstifa eden işçiye işveren tarafından çalışmalarının memnuniyeti uyarınca “atıfet kabilinden” verilmesi durumunda kıdem tazminat ödemesini ücret olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Kıdem tazminatı ödemelerinde sadece damga vergisi kesintisi içeren bir ödenek olup, bu durumda İstifa eden işçiye işveren tarafından Kanunen hak doğmamış olan kıdem tazminatı ödenmemesi durumunda ücret olarak değerlendirilmesi gerektiğinde bu ücret ödemesinin hem gelir vergisi hem damga vergisi hem sgk primleri kesilip kesilmeyeceği durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Özelge: Sayı: B.07.1.GİB.4.34.16.01/GVK-25/7 İlgili özelgesine göre: İstifa eden işçiye işveren tarafından şimdiye kadar çalışmalarının memnuniyeti uyarınca “atıfet kabilinden” verilmek istenen ödeme İş Kanunu’nun 14.maddesinde tanımı yapılan kıdem tazminatı kapsamına girmediğinden Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/7.maddesine göre; istifa eden işçiye “atıfet kabilinden” ödenen menfaatin ücret olarak tanımlandığını ve kıdem tazminatı statüsünde değerlendirmeyeceğini anlaşılmaktadır. Dolayısı ise sadece damga vergisi içeren kıdem tazminatı şeklinde ödeme yapmak yerine gelir vergisini de içeren ücret şeklinde ödeneğin hesaplanması gerekir ücret olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu ücret ödemesinin hem gelir vergisi hem damga vergisi hem de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. Madde kapsamında istifa eden işçiye yapılacak ödemenin SGK primine de tabi olduğu net olarak görülmekte olup bu nedenle istifa eden işçiye yapılacak ödemenin SGK primleri kesilerek o ayki ücret bordrosuna dahil edilmek suretiyle hesaplanması gerekmektedir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin kararında;
Somut uyuşmazlıkta, iş akdinde davalı işçiye görevlerinin ifasında kullanılmak üzere masrafları davacı Şirket tarafından karşılanacak bir araç tahsis edileceği, davalı işçinin bazı kısıtlama ve koşullara tâbî olarak aracı kendi özel amaçlarına yönelik kullanma hakkı da olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, davalı işçinin aracı kendi özel ihtiyaçları için ne kadar kullandığı davacı Şirket tarafından somut veriler ile ispatlanamamıştır. Bu nedenle, araç tahsisi açısından giydirilmiş brüt ücrete dahil edilebilecek meblağ, araç kirası ve yakıt bedeli olarak ele alınamaz.
Araç tahsisi açısından giydirilmiş brüt ücrete dahil edilebilecek meblağ, fesih tarihinde normal günlük "servis hizmeti" karşılığı olarak belirlenmelidir. Bu miktarın somut olarak belirlenememesi halinde aylık "mavi kart bedeli" giydirilmiş brüt ücrete eklenmelidir. Hükmü bulunmaktadır.
YARGITAY 9. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/28398 Karar No: 2016/1285
YARGITAY 9. Hukuk Dairesinin kararında; Somut uyuşmazlıkta, davalı işverence, davacı işçiye araç tahsis edildiği anlaşılmış olup davacının kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretine fesih tarihinde normal günlük "servis hizmeti" karşılığı miktar dahil edilmelidir. Hal böyle iken davacının yol yardımı almadığı kabulü ile kıdem tazminatına esas ücretin tespiti hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
YARGITAY 22. Hukuk Dairesi Esas No. 2016/23673 Karar No. 2019/22542 Hükmü bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 32’nci maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, prim ve ikramiye ücretin eki olarak İş Kanunu’nda ifadesini bulmuştur.
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde, değinilen Yasanın 32’nci maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak, işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler de göz önünde tutulur.
Araç tahsisi açısından giydirilmiş brüt ücrete dahil edilebilecek meblağ, fesih tarihinde normal günlük "servis hizmeti" karşılığı olarak belirlenmelidir. Bu miktarın somut olarak belirlenememesi halinde aylık "mavi kart bedeli" giydirilmiş brüt ücrete eklenmelidir.
09.06.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.