Yüzlerce yıllık geçmişe sahip olmakla birlikte Marshall Meluhan’ın “Kominikasyon’da Patlamalar (1960)” adlı kitabında “Global (Küresel) Köy”1 terimiyle yaşantımıza giren küresel kavramı özellikle son yirmi yılda (covid dönemi hariç) hızlanmıştır.
Adı sonradan konan bu küresellik ile İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, 1947’de imzalanan “Ticaret ve Gümrük Tarifeleri Genel Anlaşması’nın” (GATT), 1 Ocak 1995 tarihinde Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) dönüşene kadar olan süreçte uluslar arası ticaretin önündeki sınırların kaldırılması anlamında önemli aşamalar kaydedilmiştir. Bu süreçte, “Uruguay Görüşmeleri” yalnızca tarife konularının görüşüldüğü diğer görüşmelerden farklı olmuştur. Görüşmede ele alınan konulardan biri hizmet ticaretidir ki; “Hizmet Ticareti Genel Anlaşması” (GATS) ile sonuçlanmıştır.
Bu anlaşmada hizmetlerin liberalleşmesi öngörülmektedir. Bu çerçevede iletişim(görsel ve işitsel iletişim hizmetlerini de kapsayıcı biçimde olmak üzere), posta hizmetleri, inşaat ve bağlantılı mühendislik hizmetleri, eğitim, su iletim sistemleri, enerji ve atık su işleme, tüm çevresel hizmetler, finansal, mali ve bankacılık hizmetleri, sosyal hizmetleri de kapsayacak biçimde sağlık ve bağlantılı hizmetler, turizm, seyahat ve bu iki sektörle bağlantılı tüm hizmetler ile ürünlerin üretimi, kültürel ve sportif hizmetler, kara, hava, deniz ve tüm diğer ulaşım hizmetleri ve hizmet alanlarının liberalleşmesi konusunda anlaşma sağlanan alanlar olmuştur.
Bunun bir alt başlığı da ticari marka, fikri mülkiyet ve ilgili haklar, endüstriyel tasarım, patent ve ticari sırların gizliliği vb. hususları içeren “Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması’nın” (TRIPS) imzalanmasıdır.
Türkiye ise 1995 yılında DTÖ’ye kurucu üye olarak tüm bu anlaşmalara uyacağının yazılı sözünü vermiştir.
Ülkemizde gerek gerçek kişiler, gerek tüzel kişiler bu hizmet ticaretin içine yer almakla birlikte bu hizmet alımlarının yurt içi vergilendirilmesi (KDV ve Stopaj açısından) durumu söz konusudur.
Kdv uygulamasında indirim konusu yapabildiği için herhangi bir kayıp olmamakla birlikte; stopaj uygulamasıyla katlanılması gereken bir maliyet ortaya çıkmaktadır.
Stopaj uygulamasının mevzuat olarak yurt içi ve yurt dışı olarak iki durumda incelenebilir.
Yurt içi mevzuatımız olarak;
-Gerçek kişiler için; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu “Vergi Tevkifatı ve Muhtasar Beyanname” başlıklı üçüncü bölümdeki vergi tevkifatını içeren madde 94,
-Tüzel Kişiler için; 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu “Vergi Kesintisi ve Muhtasar Beyanname” başlıklı beşinci bölümdeki vergi tevkifatını içeren madde 30 ve
Yurt içi mevzuatını tamamlayan, Yurt dışındaki ülkelerle yaptığımız,
-Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları.(ÇVÖA) (Yurt içindeki mevzuat, bu anlaşmalara aykırı olamaz. Bununla birlikte Danıştay Dördüncü Dairesi’nin bir kararı* bunun aksi yönde bir karar vermiş olsa da Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, bu aksi kararı temyizde kabul etmemiştir.)
Bu çerçevede önemli noktalar bulunmaktadır. Bunlardan bazıları;
- Serbest meslek niteliğindeki hizmetlerdir. Serbest meslek niteliğindeki bu faaliyetler, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, sanatsal, eğitici veya öğretici faaliyetleri ile avukat, doktor, diş hekimi, veteriner hekim, mimar, mühendis, müşavir, serbest muhasebeci mali müşavir, yeminli mali müşavir, danışman, ressam, yazar, bestekar, kimyager, noter, öğretmen, artist, menajer, senarist, yönetmen, ebe, sünnetçi, arzuhalci, rehber gibi bağımsız faaliyetleri ile özel mesleki yetenek gerektiren diğer faaliyetleri kapsamına almaktadır. Türkiye’de çıkarılan maden örmeklerinin yurt dışında yapılan testi, 29.01.2013 tarihli özelgede belirtilen yurt dışında yapılan sertifikasyon hizmetine kadar yasa koyucu alanı o kadar geniş tanımlamıştır ki; 29.01.2013 tarihli özelgesinin** bağladığı gerekçelerden biri de burası olmuştur.
- Diğer bir nokta ise; yurt dışından know-how, marka, imtiyaz, telif, ticaret ünvanı, ihtira gibi gayrimaddi hak alınması veya kiralanmasıdır. Ülkemizin şiddetle gereksinim duyduğu emek yoğun ürünlerden daha ileri teknolojili ürünlere geçilmesinde bu gibi gayrimaddi haklar çok kritik bir önem arz edeceği açıktır. Yüksek katma değerli ürünlerin üretilmesi için bu haklar, patent açısından yetersiz olan ülkemiz için önemli bir adım oluşturacaktır. Bir anlamda olmazsa olmaz konumundadır.
-En dikkat çekici olan ise; ortada bir gelir ya da kazanç elde edilmemişken, gelir ya da kazanç elde etmek için yapılan harcama ve/veya gider üzerinden vergi kesintisi yapılmasıdır. Hem yukarıda sözü edilen yazılı sözler dolayısıyla hem de ÇVÖA’lar ile yurt dışı ihracatçıdan alamadığı vergiyi kendi mükellefinden almasıdır.
Bunların sonucunda ;
-Harcama/giderden alına stopaj, o ürünün maliyetini arttıracağından fiyatlar genel düzeyine yani enflasyonu arttırıcı etki yapacaktır.
-Yurt dışından hizmet ithalatının yapıldığı dönemde yüksek kur olması halinde, ödenecek stopajın daha da yüksek olması, enflasyonu daha çok körükleyecektir.
-Ürünün fiyatının artması şirketlerin yurt dışı piyasalarda rekabet gücünü azaltıcı etki yapacaktır.
- Rekabet gücü azalınca kâr marjı az olarak satış fiyatı belirlenecektir.
-Satış fiyatı az olunca cirolar da az olup mali tabloların büyüklüğünü olumsuz etkileyecektir.
-Bunlar da hem şirket çalışanlarının, gelirlerini, o gelirleriyle çalışabilirliklerini sorgulamakla birlikte, o gelirlerini piyasada harcama eğilimlerini etkileyecektir.
-Satış fiyatı yeterince kârlı olmaması halinde, yapılacak risk analizi sonrasında üretilmesi düşünülen üründen vazgeçilmesi bile söz konusu olabilecektir.
Hem ithalata bağımlılığı azaltmak hem de küreselleşme dolayısıyla liberalleşen uluslar arası ticarette devletin kaybettiği vergi gelirlerini, önlemlerden biri olarak, yürürlükteki mevzuatlarımızda yurt dışı hizmet ithalatından tevkif edilen bu stopajla karşılanmaya çalışılması, kısa vadede olumlu gözükse de, orta ve uzun vadede hem gerçek hem de tüzel kişiler açısından hem de nihai tüketici açısından olumsuz sonuçlara yol açabileceğini unutmamalıyız. Dolayısıyla yasa koyucu ve yürütmenin olaya yalnızca elde edilecek gelir olarak değil, tüm toplumu göz önünde bulundurarak uygun bir maliye politikasıyla yerinde düzenlemeler yapması gerektiği açıktır.
Kaynaklar
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu
5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
*(Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 28.03.2019 tarih ve E:2015/6821, K:2019/2379 sayılı kararı.)
**Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı S. B. 41931384-125[3-2012/5]-4 T. 29.1.2013
Dar mükellefiyette vergi kesintisi
Kanuni ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayan şirkete Tsı sertifikasyon alımı hizmeti nedeniyle yapılan ödeme üzerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hakkında özelg
1HASANOĞLU, Mürteza, (2001)“Küreselleşmenin Devlet Yönetimine Etkileri”, Sayıştay Dergisi Sayı: 43 S:72
24.03.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> YIL SONU KAMPANYASI: Muhasebecilere Özel Web Sitesi 1.249 TL yerine 999 TL + KDV
Ayrıntılar için tıklayın.
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.