YAZARLARIMIZ
Murat Kalyoncu
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
Bilim Uzmanı
mkalyoncu2002@yahoo.com



Covid Sonrası Değişimi Hızlanan Çalışma İlişkileri: İş Kazalarının Durumu

Alvin Toffler’in toplum biçimlerini anlattığı “Üçüncü Dalga” kitabında bilimsel – teknolojik gelişmelerin oluşturduğu Post-Fordist dönem yani sanayi sonrası toplumda standart (tipik) olarak belirtebildiğimiz çalışma değişimlere uğramıştır. Tam süreli çalışma yerini kısmi süreli çalışmaya, geçici çalışmaya ve evden çalışmaya vb. bırakmıştır.  Özellikle hizmet sektörü ile fabrikaların ve işletmelerin beyaz yakalı çalışanların çalışmalarında bu daha çok belirleyici olmuştur ve halen bu durum devam etmektedir.  Özellikle bütün dünyayı hastalıktan kasıp kavuran Covid virüsü ile önce önlem amaçlı başvurulan atipik çalışma türlerinden olan, evden çalışma ve/veya uzaktan çalışma, günümüzde artık maliyet azaltıcı bir unsur olarak Post-Fordist dönem toplumu niteliğini sağlamlaştırmıştır. Ne var ki; Covid ile birlikte toplum nazarında da kabul gören bu uygulama ile birlikte çalışma ilişkileri ardında birçok soru ve sorunla karşımıza çıktığı da ortadadır.

İlk bakışta çalışma saatleri, ara dinlenmesi, fazla çalışma ve sosyal hakların doğrudan etkilendiği söz konusu olsa da işyeri ve iş kazası-meslek hastalığı noktasında ve doğuracağı etki anlamında da hem çalışan sağlığı hem de şirket ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) nezdinde parasal açıdan önemli bir yeri olacaktır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, “Hizmet Akdiyle veya Kendi Adına ve Hesabına Çalışan Sigortalıların Tabi Olduğu Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri” adlı üçüncü bölümde madde 13 uyarınca iş kazalarının tanımı şu biçimde yapılmıştır:

İş Kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

 d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.

Bu çerçevede işyerinin nasıl tanımlandığına bakmamız gerekir. 4857 sayılı İş Kanunu “Genel Hükümler” adlı birinci bölümde madde 2 uyarınca işyeri;

“İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.” olarak tanımlanmaktadır.

Dolayısıyla çalışanın, işverene bağlı olarak, işverenin yönetiminde ve işveren adına evde çalışması da, evin ya da çalıştığı yerin* aynı zamanda işyeri niteliği olduğunu açıkça göstermektedir. Dolayısıyla çalışma süreleri çerçevesinde, ara dinlenmesinde geçireceği kazalar da (Örneğin; ayağının takılıp düşmesi, elektrik çarpması vb.)  iş kazaları niteliğinde olacaktır.

Bu noktada işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği sorumluluğu ve yükümlülükler karşımıza çıkmaktadır. Bu sorumluluk ve yükümlülükler de 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu “Hizmet Sözleşmeleri” başlıklı altıncı bölümün “İşverenin Borçları” kısmında madde 417 uyarınca;

“İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.” olarak belirtilirken,

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, “İşveren İle Çalışanların Görev ve Yetki Yükümlülükleri” adlı ikinci bölümde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

Madde 4 uyarınca;

“ (1) İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;

a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapar.

 b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler, denetler ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlar.

c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.

 ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.

 d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.” denmektedir.

Aynı kanunun 5. maddesi uyarınca da işverenin yükümlülüklerini yerine getirirken  göz önünde bulunduracağı “Risklerden Korunma İlkeleri” düzenlenmiştir ki; özellikle ç ve f fıkralarında yasa koyucu dönemin ilerisinde sayılabilecek, çalışanı koruyucu düzenleme yapmıştır. Söz konusu fıkralar;

“ç) İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek.

f) Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek.” biçiminde düzenlenmiştir.

Bu fıkralar ile işverenin sorumluluğu oldukça genişletilmiştir.

Madde 6 uyarınca da; çalışanlar arasından görevlendireceği ya da dışarıdan yetkili kuruluşlardan hizmet alacağı iş güvenliği uzmanı şart koşulmuştur.

Çalışmanın yer ve zaman (trende, uçakta, gemide vb.) açısından sınırsız bir duruma geldiği yoğun rekabet koşullarında, bu sorumluluklar ve yükümlülükler ışığında evden ve/veya uzaktan çalışanlar için nasıl yönlendireceği, nereye yönlendireceği, nasıl ve nerede risk analizinin yapılacağı, bunun sonucunda nasıl önlemler alınacağı, alınacak önlemlerin uygulanabilir olabileceğinin yanı sıra, örneğin evde çalışan bir kişi için işveren, risk analizi için iş güvenliği uzmanını göndermesi durumunda, bu iş güvenliği uzmanının eve gelip incelemelerde bulunması 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hükümlerine ne derece uygun olabileceği de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

İş kazalarının sonucunda çalışan hafif ya da ağır yaralanabilir, uzuv yitirebilir, hatta ölebilir. Bu noktada işveren ve SGK yaşıyorsa işçiye, yaşamıyorsa işçinin ailesine mali yükümlülüklerini yapmak zorundadır.

Mahkemelere intikal eden bu tip kazalarda çıkan kararların büyük bir çoğunluğunun iş kazası olarak sonuçlandığını, işverenlerin ödemek zorunda olduğu tazminatları, SGK’nın rücu ettiği hastane masraflarını hatta çalışanın ölümü halinde hapis cezasıyla karşı karşıya kalmalarını ve SGK’nın da iş göremezlik geliri ya da ölüm geliri masrafını düşündüğümüzde işverenlerin yalnızca maliyet güdüsüyle hareket etmemeleri bu açıdan önem kazanmaktadır.

*Özellikle dizüstü bilgisayar, tablet ya da akıllı telefonlardan çalışılmasında günümüzde yer ve zaman sınırlaması olmadığını göz önünde bulundurduğumuzda, trenin, uçağın, otobüsün, geminin bile işyeri kavramına girdiğini söyleyebiliriz. Hatta çalışanın akıllı telefonundan işverenin talimatı üzerine yürürken iletilerine bakması ve bakarken bir kazaya uğraması da bu anlamda iş kazası olarak nitelendirilebilir.

Murat Kalyoncu (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir)

Yararlanılan Kaynaklar

-4857 Sayılı İş Kanunu

-5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

-6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu

17.01.2023

Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM