İşverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumlulukları 4857 sayılı İş Kanunu ve buna ilişkin alt mevzuatta düzenlenmiştir. Bu kapsamda yer alan ve işçinin çalışma süresine bağlı olarak hak ettiği yıllık ücretli izin konusu da 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53 ila 62 maddeleri arasında düzenlenmiş ve belirtilen kanun maddelerine dayanılarak 03.03.2004 tarih 25391 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği” ile de işverenlerce işçilere verilecek yıllık ücretli izinlerin usul ve esasları belirlenmiştir. Yıllık ücretli izin hakkı ve süreleri ile bu haktan vazgeçilip vazgeçilemeyeceği ve iznin bölümler halinde kullanılıp kullanılamayacağı hususları bu yazımızın konusunu oluşturmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesine göre; işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilmelidir. En az bir yıllık çalışma süresinin hesabında işçinin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı süreler dikkate alınmakta ve işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi işçinin hizmet süresine göre değişebilmektedir. Bu bağlamda hizmet süresi;
az olamayacağı hüküm altına alınmış ve yer altı işlerinde çalışan işçilerin izin süreleri dörder gün arttırılarak uygulanacağı belirtilmiştir. Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçiler ile elli ve daha fazla yaştaki işçilere verilecek izin süresi ise yirmi günden az olamayacaktır. Yukarıda belirtilen izin süreleri asgari olup tarafların anlaşmasına bağlı olarak iş sözleşmesi ve toplu iş sözleşmesi ile arttırılabilecektir.
Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez. Yani işçinin, izin yapmak istemediğini ve onun yerine parasını vermesini işverenden isteyemeyeceği gibi işverenin de işçisinin izin kullanmak istemediğini ve bu nedenle parasını ödediğini söylemesi bir hüküm ifade etmeyecektir. Bunun istisnası; iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanamadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenmesidir. Ayrıca izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri izin süresinden sayılmamalıdır. İşçi, kullanacağı izin süresini işyerinin bulunduğu yerden başka bir yerde kullanmak istemesi halinde, işçinin talep etmesi ve bunu belgelendirmesi koşuluyla, gidiş dönüşlerde yolda geçecek süreleri karşılamak üzere işveren, toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermeli ve çalışan işçilerin izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmalıdır.
Belirtilen kanun ve yönetmelik hükümleri gereği yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez ve belirtilen süreler içinde sürekli bir şekilde verilmesi zorunludur. Ancak izin süreleri tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullanılabilir. Ayrıca işverence yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilmemelidir. Konuyu örnekle açıklarsak; üç yıl boyunca aynı işverene bağlı işyerlerinde çalışan işçi Ahmet beyin en az 14 gün izin hakkı bulunmaktadır. Bu hak sürekli bir şekilde verilmelidir. Ancak Ahmet beyin işveren ile anlaştığı varsayıldığında bir bölümü en az 10 gün olacak şekilde; 10 izin gününü farklı zaman diliminde ve kalan 4 izin gününü ise farklı zaman diliminde kullanabilecektir. Ancak söz konusu kanun ve yönetmelik hükümlerine Yargıtay tarafından istisna getirilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk dairesinin 2013/17206 Esas ve 2014/692 Karar numaralı 21.01.2014 tarihli kararında; “Davacı (işçi) vekili, davacının 25.08.2009-15.10.2010 tarihleri arasında çalıştığını, davacının iş sözleşmesinin kanuna aykırı olarak dereden kum çıkarmaya zorlanması nedeniyle haklı olarak feshedildiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin alacaklarının tahsilini talep ederken davalı (işveren) vekili, davacının sebepsiz yere işten ayrıldığını, fazla çalışma yapmadığını davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 2 yıl 2 ay 22 gün çalıştığı belirtilerek 28 gün üzerinden yıllık izin alacağı hesaplanmış ve bilirkişi, 10 günden az kullandırıldığından 1 ve 2 günlük izin sürelerini mahsup etmemiş ve bu durum, Mahkemece de kısa süreli izinlerin mazeret izni niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Davacının 25.08.2009-15.10.2010 tarihleri arasında 1 yıl 1 ay 22 gün çalıştığı bilirkişi tarafından kıdem tazminatı hesabında başlangıç ve bitiş tarihlerine uygun olarak gösterildiği halde yıllık izin hesabında maddi hata yaparak davacının 2 yıl 1 ay 22 gün hizmeti bulunduğu yanılgısıyla 2 yıl üzerinden hesaplama yapılmıştır. Karar bu yönden hatalıdır. Ayrıca 4857 sayılı Yasanın 56/3.maddesine göre yıllık izin sürelerinin 10 günden aşağı bölünemeyeceği belirtilmiştir. Ancak, 10 günden az sürelerle yıllık izin kullanma taleplerinin davacı işçiden geldiği anlaşılmakla 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesine göre herkes haklarını kullanırken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğundan ve bir hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumayacağından süreler 10 günden az olsa da yıllık izinden mahsup edilmelidir.
Yıllık izin hesabında çalışma sürelerinin hatalı esas alınması ve kullanılan izin sürelerinin düşülmemesi hatalı olup bozma nedenidir.”
Sonuç olarak iş kanunu ve ilgili yönetmelik hükmü gereği yıllık ücretli izin, tarafların anlaşması ile bir bölümü 10 günden aşağı olmamak üzere bölümler halinde kullanılabilecektir. Ancak 10 günden aşağı (1 gün, 3 gün, 5 gün gibi) izin talebinin işçiden gelmesi halinde durum değişmekte ve 10 günden az olsa da kullanılan bu izinler yıllık ücretli izin olarak kabul edilerek yıllık izin süresinden mahsup edilmelidir. Söz konusu Yargıtay kararı, izin talebinin işçiden geldiği durumlarda hüküm ifade etmekte ve işveren tarafından gelen taleplerde kanun ve yönetmelik hükümleri doğrultusunda izin kullandırılmalıdır. İş sözleşmesine tabi olarak çalışan işçilerin, hayatın olağan veya olağandışı akışında (bankada, kamu kurum ve kuruluşlarında işi olması, yakınını veya çocuğunu hastaneye götürmesi gibi nedenler), bazen 1 günlük, 2 günlük izinlere ihtiyacı olabileceği göz önüne alındığında Yargıtay kararının ne kadar isabetli olduğu görülecektir.
27.04.2018
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.