Vergiden kaçınma, muhasebe meslek mensuplarının gerek iş hayatında gerekse de sosyal çevreden muhatap oldukları soruların başında gelen bir kavramdır. Genel bir tanım yapmak gerekirse, vergiden kaçınma, uluslar arası ve yerel vergi mevzuatında yer alan istisna, muafiyet ve indirimlerden faydalanarak yasal sınırlar içerisinde verginin ötelenmesi veya azaltılmasdır. Bu sayede yasalara uygun olarak işletmelerin vergi yükü hafifletilir.
Bu bağlamda uluslar arası vergi anlaşmaları ve yerel mevzuatımızdaki hükümlere göre vergiden kaçınılacağı konusunda bilgi aktaracağım.
Çifte Vergilendirme, vergiye tabi bir gelirin birden fazla ülkede vergi konusu olması, aynı gelirin hem edildiği ülkede hem de geliri elde edenin yerleşik olduğu ülkede vergilendirilmesidir. Ülkeler bu istenmeyen durumu ortadan kaldırmak üzere aralarında vergi anlaşmaları yapmaktadır. Bu anlaşmalarla ticari kazançlar, temettü ve faiz gelirleri, uluslar arası taşımacılık kazançları, gayrimenkul varlıklardan elde edilen kazançlar, gayrimaddi hak bedelleri, serbest meslek faaliyeti gibi kazançların her iki ülkede nasıl vergilendirileceği veya tek bir ülkede vergilendirileceği belirtilir. Burada amaç, aynı kazançlar üzerinden mükerrer vergilendirmeyi önlemektir.
Çifte Vergilendirmeyi önleyici anlaşmalardan yararlanmak için iki ülkeden birinde mukim olma şartı vardır. Çifte Vergilendirmeyi önleyici anlaşmaları Servet ve Gelir üzerinden alınan vergilere uygulanır. KDV, ÖTV gibi tüketime dayalı dolaylı vergiler bu kapsama girmez.
Örneğin, ülkemizin akdettiği bütün anlaşmalarda temettü, faiz ve gayrimaddi hak bedellerinden elde edilen gelirlerin vergilendirilmesinde vergileme hakkı, oran sınırlaması olmaksızın, bu tür gelirleri elde edenlerin mukim olduğu devlete bırakılmıştır. Almanya ile 19.09.2011 tarihinde imzalan anlaşmanın(1) 11.maddesinde yer alan faiz kazancı hakkındaki 1. ve 2. bentlerde, “Bir akit Devlette doğan ve diğer Akit Devletin bir mukimine ödenen faiz, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Bununla beraber söz konusu faiz, elde edildiği Akit Devlette ve o Devletin mevzuatına göre de vergilendirilebilir, ancak faizin gerçek lehdarı diğer Akit Devletin bir mukimi ise, bu şekilde alınacak vergi faizin gayrisafi tutarın %10’unu aşamayacaktır” hükmü vardır. Bu sayede hem verginin mükerrer olması engellenmiş hem de alınacak verginin oranı tespit edilmiştir.
Türkiye’de 2017 yılı sonuna kadar uygulanan Kurumlar Vergisi oranı %20 iken 2018 yılından itibaren %22 (2) olarak uygulanmaya başlanmıştır. Bu da şirketlere 2 puanlık bir vergi yükü getirmiştir. Bununla beraber bazı Avrupa ülkelerinde Kurumlar Vergisi oranları daha düşük seviyede olabilmektedir. Ticari faaliyetlerin bu ülkelere kaydırılmasıyla birlikte vergi yükünün azaltılmasıyla daha az vergi ödenebilmektedir.
Örneğin, Bosna-Hersek, Kosova, Makedonya ve Bulgaristan ülkelerinde uygulanan Kurumlar Vergisi oranı %10’dur.(3)
İştirak, işletmenin doğrudan veya dolayı olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine katılmak üzere edindiği hisse senetleri veya ortaklık payına sahip olmasıdır. İştirakten bahsedebilmek için, sermaye payı dikkate alınmaksızın sahip olunan oy hakkı veya yönetime katılma hakkının en az %10 oranında olması gerekir. Bu durumda elde edilen iştirak kazancı Türkiye’de Kurumlar Vergisinden istisna olur.
Kurumlar Vergisi 5.madde b bendinde, “Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine iştirak eden kurumların, aşağıdaki şartları taşıyan iştirak kazançları Kurumlar Vergisinden istisnadır;
Yurtdışında faaliyet gösteren inşaat, onarma-montaj ve taşımacılık faaliyetinde bulunanlar ile ihracat yapanlar elde ettikleri gelirin binde 5’ini aşmamak kaydıyla götürü giderden yararlanabilirler.
Gelir Vergisi Kanunun 40.madde 1.bendinde, “Ticari kazancın elde edilmesi için yapılan genel giderler (İhracat, yurtdışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık faaliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte yazılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz olarak elde ettikleri hasılatan binde beşini aşmamak şartıyla yurtdışındaki işlerle ilgili giderlerine karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları giderleri de indirebilirler)” hükmü vardır.
Sonuç olarak vergiden kaçınma, vergi kaçırmadan farklı olarak kanunların izin verdiği istisna ve indirimlerden yararlanarak verginin ötelenmesi veya düşürülmesidir. Vergi kaçırma ise, yanıltıcı belge ve bilgi kullanarak ödenmesi gereken verginin eksik veya yanlış hesaplanmasıdır. Vergiden kaçınma kanunlara aykırı olmadığı için suç olmamakla birlikte vergi kaçırma suç teşkil etmektedir.
Kaynaklar;
11.01.2019
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.