213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 257’nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde Maliye Bakanlığına mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini bankalar, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirme ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirleme yetkisi verilmiştir.
Mali idare tarafından; belirli tutarı aşan tahsilat ve ödemelerinde tevsik uygulamasına yönelik bahsedildiği gibi 320, 323, 324 ve 332 sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğlerinde ve 2003/1 sayılı VUK ile bir dizi düzenleme yapılmıştır. Son olarak, 24.12.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 459 sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile 31.12.2015 tarihinde kadar 8.000-TL olarak uygulanan tahsilat ve ödemelerinin tevsik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ile 7.000-TL olarak belirlenmiş ve ceza uygulamasında tereddüt edilen özellikle aynı günde aynı kişi veya kurumlara yapılan tahsilat ve ödemeler ile kısım kısım yapılan tahsilat ve ödemelerde tevsik zorunluluğuna yönelik açıklayıcı bilgiler verilmiştir.
459 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği ile yapılan bir önemli değişiklikte; daha önce 320 Sıra No’lu VUK Genel Tebliği’nde “ticari işlemleri ile şahsi ihtiyaç alımlarına yönelik yabancı nihai tüketicilerden mal veya hizmet bedeli olarak belirtilen tevsik zorunluluğunun kapsamındaki ayrım” konusunda önemli bir değişikliğe gidilmiştir. Bizde, Maliyenin bu genel tebliğ ile yapmış olduğu düzenleme ile nihai tüketici konumundaki yabancıların yapmış olduğu ticaret dışı alışlarına yönelik sonuç bölümünde bir örnek vererek konuyu değerlendirmiş olacağız.
Tevsik zorunluluğu hakkında ilk yayınlanmış olan 320 Sıra No’lu VUK Genel Tebliğinin “Tevsik zorunluluğunun kapsamı” başlıklı bölümünde “Tevsik zorunluluğunun kapsamı tahsilat ve ödemelerin tevsik zorunluluğu kapsamına; birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenler, defter tutmak zorunda olan çiftçiler, serbest meslek erbabı ile vergiden muaf esnafın kendi aralarında yapacakları ticari işlemleri ile nihai tüketicilerden (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) mal veya hizmet bedeli olarak yapacakları tahsilat ve ödemeleri girmektedir.” denilmek suretiyle Türkiye’de mukim olmayan yabancıların kapsam dışı bırakıldığı görülmektedir. Tevsik zorunluluğu hakkında yayınlanmış 323 Sıra No’lu VUK Genel Tebliğ ile “Tevsik zorunluluğunun kapsamı” başlıklı düzenlemeye aynen yer verilmiştir.
Son olarak yayımlanan 459 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde ise; “ç) Tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından, Vergi Usul Kanununun 232’nci maddesinin birinci fıkrası kapsamında fatura almak zorunda olan birinci ve ikinci sınıf tüccarları, serbest meslek erbabını, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarları, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçileri, vergiden muaf esnafı, d) Tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlar: Bu Tebliğ uygulaması bakımından tevsik zorunluluğu kapsamında olanlar dışında kalanları” denilerek (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) ibaresinin kaldırılması suretiyle Türkiye’de mukim olmayan yabancıların ticari dışında yaptıkları alımlarda kapsama dahil edilmiştir.
459 sıra No.lu Genel Tebliğ ile nihai tüketici ve yabancı kişi olması vb. belirlemesi terk edilmiş, tevsik zorunluluğu kapsamında olanların, kendi aralarında ve tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL’yi (01.01.2016 tarihinden geçerli olmak üzere) aşan tutardaki her türlü tahsilat ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalıyla gerçekleştirilerek tevsik edilmesi gerektiği belirtilerek ayrım ortadan kalkmıştır.
Türkiye’de mukim olmayan yabancılara yapılan satışlara ilişkin tahsilatların tevsik zorunluluğu hakkında Maliye Bakanlığı tarafından verilen özelge; T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü tarafından verilen 28.09.2018 tarih ve 11395140-105[VUK-1-20954]-E.868784 sayılı vermiş olduğu özelge; “…..Türkiye’de mukim olmayan yabancılara yapacağınız mal ve hizmet teslimlerinize ilişkin olarak bu kişilerce bedelin Türkiye’de ödenmek istenilmesi durumunda söz konusu bedelin banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra, bahse konu ödemelerin/tahsilatların aracı finansal kurumlar kanalıyla yapılmaması durumunda, ilgililere Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi kapsamında ceza tatbik edileceği tabiidir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 459 sıra No’lu Genel Tebliğ ile sadece ticari amaçla yapılan satışlara yönelik uygulanan tevsik uygulaması, ticari dışındaki hususi yönde yapılan harcamaları da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Türkiye’de mukim olmayan yabancılara yapılan satışların büyük çoğunluğu haftasonu yapılmaktadır. Peki bu durum da ne yapılması gerekmektedir. Bu konuda da Bakanlık tarafından verilmiş olan T.C. Gelir İdaresi Başkanlığı Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü tarafından 14.06.2011 tarihinde verilen B.07.1.GİB.4.54.15.01-124-2010-18-15 sayılı özelgede; “……. hafta sonu ve diğer tatil günlerinde satış mağazalarının mezkur tebliğlerle belirlenen sınırı aşan tahsilatlarının, aracı kurumların tatil günlerinde hizmet vermemesi hususları göz önüne alındığında, tatil günleri itibariyle veznelerden tahsil edilmesi ve söz konusu tahsilatın takip eden iş günü mesai saati sonuna kadar bankalar, özel finans kurumları veya posta idareleri aracı kılınarak kooperatifiniz hesabına yatırılması şartıyla, 332 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen sekiz milyar liralık limitin (8.000.-TL) üzerinde kalan tahsilatların banka, özel finans kurumları ve posta idareleri aracı kılınmaksızın yapılabilmesi mümkün bulunmaktadır.” şeklinde verilen görüşe göre, yapılan alışveriş sonucunda ELDEN tahsilat yapacak ve bu parayı kendi hesabına açıklama kısmına tahsilatın kaynağı yazılmak suretiyle kendi hesabına transferini gerçekleştirmesi halinde cezai işlem uygulanmayacaktır.
Maliye Bakanlığı tarafından, “ticari işlemleri ile şahsi ihtiyaç alımlarına yönelik yabancı nihai tüketicilerden mal veya hizmet bedeli olarak belirtilen tevsik zorunluluğunun kapsamındaki ayrım”ın kalkması finansal hareketlerin kayıt altında olması açısından olumlu bir adımdır. Ancak, bazen öyle durumlar vardır ki bunun öyle olmaması gerektiği sonucuna varılabilir. Neden mi?
Geçenlerde, bir eczacı tarafından dükkanına gelen yabancı bir turistin vermiş olduğu reçetedeki 2 kutu ilaç tutarının 9.938,32-TL[1] olduğunu (Hastalığın ciddi bir hastalık olmasından dolayı ilaç fiyatları da pahalı), yabancının reçete bedelini nakden ödemek istemesi durumunda nakit olarak veremez miyiz? diyeceğiz. Ve bunun cezası var mı? diye sorduğunda evet bunun cezası var. Eczacı için, “213 sayılı VUK’un mükerrer 355’inci maddesi gereğince hakkınızda yaptığınız işleme konu tutarın %5’i nispetinde özel usulsüzlük cezası hakkınızda tatbik edilebilecektir” Ancak, bu gibi durumda eczacı 2 kutu ilaç için iki fatura düzenler ve düzenlediğim fatura da farklı tarihlere yer verirsem o zaman sorun çözülür gibi kendince bir çözüm önerisi getirebilir. Son zamanlarda, vergi mükellefleri tarafından bu ve buna benzer durumlarla karşılaştıkları durumlar için Bakanlıktan özelge talep ettiklerinden, daha önceki tebliğlerde yer verilen (Türkiye’de mukim olmayan yabancılar hariç) ibaresinin ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
[1] https://ilacfiyati.com/ilaclar/tarsinib-150mg-30-film-tablet/ilac-bilgileri
01.09.2021
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.