Faturaların yanlış fiyat dikkate alınması nedeniyle meblağ açısından hatalı düzenlenmesi sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
Faturanın kesimi anındaki duruma göre fatura tutarı doğru olmakla beraber, herhangi bir nedenle sonradan bu fatura ile ilgili ek bedel talep edilmesi veya fatura muhatabına nakit iade yapılmak istenmesi durumları ile de karşılaşılmaktadır.
Ek bedel talebi fiyat farkı faturası da kesilerek belgelenebilir.
Önceki faturadaki bedel fazlalığının müşteriye iadesi için Maliye İdaresi’nce öngörülen yegane usul ise,
Önceki faturada yer alan bedel fazlalığının giderilmesinde;
Elektrik, gaz, telefon gibi abonelik tesis etmek suretiyle sunulan hizmetleri fatura eden firmaların müşteri sayıları yüzbinlerce hatta milyonlarca kişi olabilmektedir.
Maliye İdaresi, çok fazla müşterisi olan firmalara dahi gerekli anlayışı göstermeyerek bedel farklarının müşteriden İADE FATURASI ALARAK veya müşteri adına GİDER PUSULASI DÜZENLEMEK SURETİYLE belgelenmesini istemektedir.
Nitekim bir elektronik haberleşme işletmecisine verilen özelgede[1], Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Kararına istinaden müşterilere iade edilecek olan tutarların içindeki KDV’nin indirim konusu yapılabilmesi için müşteriden iade faturası alınması veya müşteri adına KDV tutarının da belirtildiği gider pusulası düzenlenmesi şart koşulmuştur.
Müşteri fatura verebilen bir firma ise müşteri lehine olan farklar için müşteriden iade faturası istenmesi yasal yöntem olmakla beraber, müşteri sayısının çok fazla olduğu durumlarda bu yöntem ciddi bir külfet teşkil etmekte ve pratik çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır. Aşağıdaki bölümlerde uygun gördüğümüz İADESİ FATURASI İSTEMEK YERİNE GEÇEBİLECEK PRATİK ÇÖZÜMLER KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLERİMİZ açıklanmıştır.
Müşteri fatura veremiyorsa (nihai tüketici ise), müşteri lehine olan farkların gider pusulası ile belgelenmesi, VUK’un 234. maddesinde 7338 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra yasal yöntem haline gelmiştir. Söz konusu maddenin yeni metninde, belli şartlara uyularak yapılan ödemelere ilişkin belgelerin gider pusulası yerine geçeceği hükmü uyarınca ödeme belgelerinin yeterli sayılması, çok sayıda müşterisi bulunan firmaların müşteri lehine düzeltme yapması konusundaki belgeleme sorununu büyük ölçüde çözmüştür.
Bir faturadaki meblağ fazlalığının sonraki bir faturada indirim uygulamak suretiyle düzeltilmesi yöntemi hakkındaki görüşlerimiz aşağıda özetlenmiştir:
2.1. Sonraki Faturada Gösterilen İndirimin KDV Karşısındaki Durumu:
KDV Kanunu’nun 25/a maddesinde;
“Teslim ve hizmet işlemlerinde fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen ticarî teamüllere uygun miktardaki iskontolar,”
KDV matrahına dahil edilmeyecek unsurlar arasında sayılmıştır.
Bizim anlayışımıza göre önceki faturadaki meblağ fazlalığının düzeltilmesi amacıyla da olsa, daha sonra kesilen faturada iskonto uygulamak suretiyle bu yanlışlığın giderilmesi istendiğinde, bu iskontonun sonradan kesilen faturadaki KDV matrahını azaltabilmesi gerekir.
Çünkü Kanunda iskontonun KDV matrahını azaltabilmesi için aranan şartlar sadece fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmiş olmak ve ticari teamüle uygun olmaktan ibarettir.
Söz konusu yöntemde fatura üzerinde gösterilme şartı yerine getirilmektedir. Daha önceki faturada yanlışlık bulunması veya herhangi bir nedenle önceki fatura ile ilgili bedel iadesi yapılmak istenmesi ise, ticari teamüle uygun iskonto gerekçeleridir. Eksik kalan bir şart yoktur.
Fakat Maliye İdaresi, bir faturadaki iskontonun o faturaya ait KDV matrahını azaltabilmesi için sadece bu faturada belirtilen işleme yönelik olmasını da şart koşmaktadır.[2]
ÖRNEK:
Çok sayıda müşteriye hizmet veren bir firma, bilgisayar sistemindeki yanlışlık nedeniyle tüm müşterilerine fazla meblağlı fatura kesmiş ve bu durum daha sonra fark edilmiştir.
Bu firma hatasını düzeltmek amacıyla yeni keseceği faturalarda önceki faturadaki hatayı düzeltecek meblağda indirim uygulamıştır.
Kesilecek ikinci (indirimli) faturanın şekli ile ilgili Maliye İdaresi’nin anlayışı ve bizim anlayışımız, basit bir örnek üzerinde gösterilmiştir.
Örneğimizdeki firma, önceki faturasındaki KDV matrahında oluşan 100 TL’lik hatayı gidermek amacıyla hareket etmektedir.
MALİYE İDARESİNİN ANLAYIŞINA GÖRE |
BİZİM ANLAYIŞIMIZA GÖRE |
||
….. hizmeti |
1.000 TL
|
….. hizmeti
|
1.000 TL
|
KDV Tutarı |
180 TL
|
İskonto |
-100 TL
|
Toplam |
1.180 TL |
Fark (KDV Matrahı)
|
900 TL
|
İskonto |
-118 TL
|
KDV Tutarı (900 x 0,18)
|
162 TL
|
Ödenecek Tutar |
1.062 TL |
Toplam Tutar |
1.062 TL |
Fatura bizim anlayışımıza göre[3] düzenlendiği takdirde faturayı düzenleyen firma KDV tarhiyatı riski altında olabilir. Ancak böyle bir riskin ortaya çıkması durumunda açılacak davanın kazanılma ihtimali vardır.
Çünkü KARŞI FİRMADAN ALINACAK FATURA İLE FİRMANIN KENDİ KESTİĞİ FATURA ARASINDA İSPAT GÜCÜ AÇISINDAN FARK YOKTUR.
Geriye kalan, sadece usul meselesidir.
Fatura Maliye İdaresi’nin anlayışına göre düzenlenirse, faturayı düzenleyen açısından KDV tarhiyat riski olmaz.
2.1. Önceki Faturadaki Bedel Fazlalığını Düzeltme Amaçlı İskontonun, Faturayı Düzenleyen Tarafından Nasıl Muhasebeleştirileceği ve Belgeleneceği :
Önceki faturadaki bedel fazlalığını giderme amacını taşıyan ve sonraki faturada gösterilen iskontonun, hasılat azaltıcı veya gider artırıcı şekilde kayda alınmasında herhangi bir engel bulunmadığı görüşündeyiz.
Ancak Maliye İdaresi’nin, müşteriye yapılacak bedel farkı iadelerinin, alınacak iade faturası ile veya müşteriye imzalatılacak gider pusulası ile belgelenmesini istiyor olması dolayısıyla, belge düzenine uyulmadığı gerekçesiyle usulsüzlük cezası kesilmesi söz konusu olabilir. Bizim anlayışımıza göre bu şekilde kesilecek olan usulsüzlük cezasına karşı açılacak davanın kazanılma ihtimali yüksektir.
Belgeleme eksikliği gerekçesiyle matrah farkı ileri sürülmesi mevzuata tamamen aykırı olur. Çünkü ortada gerçek bir gider (veya hasılat azalması) vardır ve bu durum, firmanın kendi faturası ile belgelenmektedir.
Fatura, aksi ispat edilmediği sürece en kuvvetli ispat aracıdır.
2.3 İskontolu Faturaya Muhatap Olan Müşterinin Durumu:
Önceki fatura ile ilgili iade amaçlı iskonto içeren yeni fatura, nihai tüketici konumundaki bir kişiye kesilmişse bu kişi açısından belgeleme ve kayıt sorunu yoktur.
Söz konusu fatura, bir KDV mükellefine kesildiğinde, fatura muhatabı firma, lehine uygulanan bu indirimi, sonradan elde edilen iskontoların muhasebeleştirilmesine ilişkin usul ve hükümler uyarınca kayda almalıdır.
Ancak Maliye İdaresi’nin bu gibi durumlarda iade faturası kesilmesi gerektiği görüşü nedeniyle KDV matrah farkı ve fatura düzenlememe cezası kesilmesi söz konusu olabilir. Bu gibi zorlayıcı tarhiyatların da yargıda kabul görmeyeceğine inanıyoruz.
Bir faturadaki bedelin kısmen veya tamamen müşteriye iade edilmek istendiği durumlarda, müşteriden iade faturası istemek veya fatura veremeyen müşteriler adına gider pusulası düzenlemek şeklindeki zahmetli ve müşteri çokluğu durumunda zor olan bu yöntem yerine, negatif değerli fatura düzenleme usulü uygulanabilir.
Maliye Bakanlığı, kısmen veya tamamen bedel iadesi yapacak olan firmalara bu iade tutarı kadar NEGATİF DEĞERLİ FATURA düzenleme imkanı tanımaya yetkilidir.
Nitekim, 463 no.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği’nin[4] 13/ğ bölümünde ;
“ğ) Bu Tebliğ uyarınca e-Bilet düzenleme izni alan mükellefler, bagaj ücreti, cezalar, ücret iadesi ve benzeri işlemleri için de e-Bilet düzenleyeceklerdir.”
denilmek suretiyle sadece e-Bilet düzenleme izni olan mükelleflere, bedel iadesi nedeniyle NEGATİF DEĞERLİ BİLET (bu bilet fatura hükmündedir) düzenleme imkanı tanınmıştır.
Örnek vermek gerekirse, + 100 + 18 = + 118 TL bedelle alınmış bir yurtiçi uçuş bileti, uçuştan vazgeçildiği için iptal edilirse ve havayolu şirketi bedelin tamamını iade edecekse – 100 – 18 = - 118 şeklinde ikinci bir bilet düzenleyebilmektedir.
Havayolu şirketi bu ikinci biletteki KDV’yi indirmekte, muhatap firma ise bu ikinci biletteki KDV’yi “ilave edilecek KDV” satırı yoluyla beyannamesine dahil edebilmektedir.
Bu imkanın diğer mükelleflere de tanınmaması için sebep göremiyoruz.
Firmalar çok sayıdaki müşterilerine, banka havalesi yoluyla bedel iadesi yaptıklarında, bu ödemelerini banka havale belgeleri veya ekstreleri ile ispat etmek, (başkaca belge düzenlemekten veya belge temin etmeye çalışmaktan kurtulmak) istemektedirler.
Fakat Maliye İdaresi bu pratik yöntemi de uygun görmeyen özelgeler vermiştir.[5]
Halbuki fiiliyatta, birçok ödeme sadece banka dekontu ile belgelenmekte ve tabiatıyla vergisel risk oluşmaktadır.
Gelişmiş ülkelerde en önemli ispat şekli banka hesaplarındaki hareketlerdir. Ülkemizde de en azından bazı giderlerin tevsikinde banka dekontu veya ekstresi yeterli görülmelidir.
Nihayet, 7338 sayılı Kanun ile VUK’un 234. maddesinin metni değiştirilerek müşterinin fatura ve benzeri belge veremediği tüm durumlarda gider pusulası düzenlenmesi yasal zorunluluk haline getirilmiş ve belli şekil şartlarına uyularak yapılacak ÖDEMELERİN BELGELERİNİN GİDER PUSULASI YERİNE GEÇECEĞİ hükmü getirilmek suretiyle ödeme belgelerinin bu kapsamda tek başına yeterli belge sayılması imkanı doğmuştur. [6]
Bilindiği üzere “alacak dekontu” ( credit note ), müşterinin veya muhatabın belli meblağda alacaklı hale geldiğini ifade eden ticari belgedir. Müşteri veya muhatabın belli meblağda borçlu hale geldiğini ifade eden ticari belge ise, “borç dekontu” ( debit note ) olarak isimlendirilmektedir.
Dekont, kanunlarımızda tanımlanmış bir belge değildir.
Dekontla belgelemeye izin verme konusunda Maliye İdaresinin yetkisi vardır.
Nitekim geçmişte bankalar fatura ile belgelenmesi gereken gelirlerini, hep dekontla belgelemişler ve yıllar sonra Maliye İdaresi bankaları fatura kesme mecburiyetinden istisna ederek, gelirlerinin dekontla belgelenmesini kabul etmiştir.[7]
Keza, yurtdışı firmalardan yapılan hizmet alımlarının, ilgili ülkede geçerli belgeleme yöntemi ile belgelenebileceği İdarece kabul edilmiş olup, gelişmiş ülkelerin çoğunda, dekontun tevsik edici belge olarak kabul ediliyor olması nedeniyle, yurtdışı firmaların bu işlemlerinin dekontla belgelenmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu konu hakkında verilmiş olan bir özelgede [8] şöyle denilmiştir:
“………….. yurtdışında mukim olan firmaların tarafınıza düzenlediği belgelerin, ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belge sayılması durumunda, mezkur belgeler vergi kanunları açısından ispat edici belge olarak kabul edilmektedir.”
İdare, bu yetkisini kullanarak mükelleflerin zor durumda bulundukları alanlarda sadece dekontla belgeleme yapmalarına izin vermelidir. [9]
Elektronik bilgi güvenliğinin artması ve bu bilgilerin yaygınlaşıp, transferlerinin kolaylaşması sonucunda Maliye İdaresi birçok vergisel bilgiyi elektronik ortamda almaya başlamıştır.
Örnek olarak hava yolu işletmelerini kağıt ortamında fatura düzenlemekten kurtaran e-bilet uygulamasında, düzenlenen biletlerin Maliye İdaresine elektronik olarak bildirilmesi, bu alandaki tevsik etkinliğini artırmak amacıyla kullanılan yöntemlerden biridir.
Aynı şekilde çok sayıda müşteriye yapılan bedel iadelerinde, yukarıda önerdiğimiz pratik belgeleme yöntemlerinden biri olarak, bu iadelerin Maliye Bakanlığına elektronik olarak bildirilmesi yöntemi üzerinde de durulabilir.
Bir fatura veya fatura grubu düzenlendikten sonra buna ilişkin olarak sonradan müşteriye kısmen bedel iadesi yapılmak istendiğinde, Maliye İdaresi müşteriden iade faturası alma veya müşteri adına gider pusulası düzenleme dışında bir çözüm yolu göstermemektedir.
Çok sayıda müşteriye hitap eden şirketlerin, bu sayı çokluğu nedeniyle Maliye İdaresi’nin öngördüğü belge düzenine uymaları güçlük arz etmektedir. Bu nedenle söz konusu firmalar müşterilerine iade etmek istedikleri meblağları daha sonra kesecekleri faturada negatif değer olarak göstermek suretiyle belgelemekte olup bu belgeleme şeklinin Maliye İdaresi’nce de kabul edilmesi gerektiği açıktır.
Önceki faturalar ile ilgili meblağ fazlalığını gidermek amacıyla ile de olsa daha sonra kesilen fatura üzerinde uygulanan iskontonun KDV Kanunu’nun 25/a maddesi uyarınca KDV matrahından indirilmesi gerektiği görüşündeyiz. Ancak Maliye İdaresi, iskontonun KDV matrahından indirilebilmesi için, iskonto gerekçesinin, daha önce yapılan işlemlerle ilgili olmaması şeklinde Kanunda belirtilmeyen bir şartın da sağlanması gerektiğini ve bu gibi iskontoların yeni faturadaki KDV matrahını aşındırmayacak şekilde uygulanması gerektiğini ileri sürmektedir.
Önceki faturalar ile ilgili bedel iadelerinin, banka havale belgeleri ile, alacak dekontu ile Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirim suretiyle belgeleme yöntemleri üzerinde de durulması gerektiği yönündeki önerimiz, VUK’un 234. maddesinde yapılan değişiklikle nihai tüketicilere hitaben düzenlenen faturalarla ilgili müşteri lehine farkların belgelenmesinde aranan gider pusulaların yerine belli şartlara uyulmuş ödeme belgelerinin kabul edilmesi suretiyle kısmen hayata geçmiştir.
Çok sayıda müşteriye hitap eden ;
ve benzeri firmalar iade faturası verebilecek müşterileri açısından iade faturasının yerine geçebilecek pratik çözüm beklemektedirler.
Maliye İdaresi’nin çözüm oluştururken firma türleri itibariyle kısıtlayıcı olmamasını, kabul edilecek yeni usullerin yaygın, sınırsız ve yeni sorunlar içermeyecek şekilde tanzim etmesini diliyoruz
NOT: Yazarımızın makalesi Yaklaşım Dergisinin Mayıs 2016 sayısında yayınlanmış olup, yazarımız tarafından 29 Mart 2022 tarihi itibariyle güncellenmiştir.
[1] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 13.07.2013 tarih ve 1140 sayılı özelge.
[2] KDV Genel Uygulama Tebliği’nin III/A-6.1. bölümünde, “….. faturanın düzenlenmesini gerekli kılan mal teslimi veya hizmet ifasına bağlı olarak yapılan iskonto, aynı faturada yer alması ve ticari teamüllere uygun miktarda olması şartlarına bağlı olarak KDV matrahına dahil edilmez. ……….” ifadesine yer verilmiş olup, iskontoların KDV matrahını etkileyişi konusundaki görüşlerimiz Vergi Dünyası Dergisinin Şubat 2022 sayısında yayımlanan “İSKONTOLARIN KDV MATRAHINI NASIL ETKİLEDİĞİ VE POST FİNANSMAN NEDENLİ İSKONTOLAR” başlıklı yazımızda yer almaktadır. (www.denet.com.tr/yayınlarımız/makaleler/mehmetmac/2022)
[3] Maliye İdaresi’nin görüşüne katılmayışımızın nedenleri www.bdo.com.tr adresli web sitemizdeki KDV 6 isimli e-kitabımızın 25 inci madde ile ilgili 2.3.1. no.lu bölümünde açıklanmıştır.
[4] 25.12.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.
[5] Kocaeli Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 16.05.2013 tarihli ve 89 sayılı özelgesinde bir mükellef , ödediği kira bedellerini tevsik için banka dekontunun yetip yetmeyeceğini sormuş, banka dekontunun tek başına yetmeyeceği, mal sahibi mükellef ise fatura alınması, mükellef değilse gider pusulası imzalatılması gerektiği şeklinde cevap verilmiştir.
[6] Gider pusulası ile ilgili yeni hüküm hakkındaki açıklamalarımız, Yaklaşım Dergisinin Ocak 2022 sayısında yayımlanan “GİDER PUSULASININ KULLANIM ALANI GENİŞLETİLMİŞ VE BAZI BELGELERİN GİDER PUSULASI YERİNE GEÇECEĞİ HÜKME BAĞLANMIŞTIR” başlıklı yazımızda yer almaktadır. (www.denet.com.tr/yayınlarımız/makalaler/mehmetmac/2022)
[7] 243 sayılı VUK Tebliğinin (A) Bölümü.
[8] İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 02.06.2014 tarih ve 1549 sayılı özelgesi.
[9] Yurtdışı işlemlerin belgelenmesi konusunda detaylı bilgi için Lebib Yalkın Dergisinin Haziran 2016 sayısında yayımlanan “YURT DIŞI FİRMALARDAN ALINAN HİZMETLERİN NASIL BELGELENECEĞİ” başlıklı yazımıza bakınız. (www.denet.com.tr/yayınlarımız/makaleler/mehmetmac/2016)
29.03.2022
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.