Vergi alacağı başta olmak üzere bazı kamu alacaklarının tahsilatı konusunda birtakım sorunlar yaşayan devlet, yeni bir kanun uygulaması başlattı. 6736 kanun sıra numarası ile yürürlüğe giren bu uygulama kapsamında devlet kurumları, alacaklarının tahsilini kolaylaştırmak ve mükellefler ile borcunu ödemede zorluk yaşayan ödevliler arasında ödeme barışı sağlanması amaçlamıştır.
Uzatılan bu barış çubuğu her ne kadar iyi niyetli bir eylem olsa da, bu uygulama bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu sorunların başında ilgili kamu dairelerine olan sorumluluk edimlerini düzenli bir şekilde ifa eden mükelleflerin haleti ruhiyelerdir.
Ödemelerini rutin ve düzgün şekilde yapan vergi mükellefleri, kendilerini psikolojik olarak ayrıştırılmış ve ötelemiş hissetmektedirler. Bu durum ise çeşitli sosyal ve ekonomik bozukluklara yol açmaktadır.
Bunlara örnek verecek olursak;
* Mükellefler kendilerini ötelenmiş ve gereksiz yere vergi ödüyorum şeklinde hissetmeleri,
* Haksızlık yapıldığına ilişkin düşünceye kapılmaları,
* Devlet bilincine olan güvenlerinin sarsılması,
* Tekrar eden afların bir gün kendisine de yarayacağı savıyla gelecek dönemlerde borçlarını erteleme ve düzensiz vergi hesaplama isteğinin artması,
* Devletin gelir - gider dengesizliğinin artması,
* Mükellef nezdinde afların her sene çıkacağı inancının yerleşmesi,
* İdarenin tahsilat oranlarının düşmesi ve devletin borçlarını ödemek için hazine aracılığı ile faizli borç alması,
* Mükellefte fatura yazma ve düzenlemede isteksizlik,
* Stok ve kasa aflarında bilançodan kaynaklanan düzensizlikler.
2011 yürürlüğe konan af kanunu ile birlikte vergi tahsilat oranları artmamış aksine düşmüş veya aynı kalmıştır. Hâlbuki kanun koyucular vergi tahsilat oranlarını arttırmak istemişlerdir.
Vergi afları genel olarak düzenli vergi veren ve hesaplayan mükelleflerinin iyi niyetlerini bozmaktadır. Genel olarak vergi afları vergilerini düzenli ödeyenleri cezalandırıcı nitelikte olmuştur. Başta maliye idaresi olmak üzere devlet kurumlarının mali ödev ve sorumluluklarını aksatmayan mükellefleri, ödevlerini yerine getirmeyen mükellefler arasından ayırarak onlara pozitif anlamda farklı muameleler yapması gerekir.
Örneğin bu tür mükelleflere SGK prim uygulamasında olduğu gibi ek indirim hakları sağlanması gerekmektedir. Yada Gümrük Kanunda olduğu gibi mükelleflere özel statü de verilebilir. Şöyle; Vergisini düzenli ödeyen mükellefe " A" lisansı, Hiç ceza yememiş mükellefe " B " lisansı, Vergisini doğru hesaplamış mükellefe " C " lisansı vb. lisanslar verilebilir. Diğer bir şekilde de vergi oranları bu mükellefler için düşük tutulabilir. En azından Gelir ve Kurumlar vergisi açısından bu doğru bir yaklaşım olacaktır.
Bu uygulamanın adı da düzenli mükellefin Gelir ve Kurumlar vergisi Teşviki olabilir. Bu uygulama mükellef olup da belli bir yılını dolduran tüm mükellefler için uygulanabilir olmalıdır.
14.06.2017
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.