Sinema filmleri, radyo-televizyon yayınlarında kullanılan filmler ve bantlar dahil olmak üzere edebi, artistik, bilimsel her nevi telif hakkının veya her nevi patentin, alameti farikanın, desen veya modelin, planın, gizli formül veya üretim yönteminin veya sınai, ticari, bilimsel tecrübeye dayalı bilgi birikiminin kullanma imtiyazı, kullanma hakkı veya satışı ile sınai, ticari, bilimsel teçhizatın kullanma imtiyazı veya kullanma hakkı gayri maddi hak olarak ifade edilmektedir. Başka bir ifadeyle, gayri maddi haklar patent, ticari marka, ticari unvan, tasarım ya da model gibi sınaî varlıkların kullanım hakkı ile edebi, sanatsal eserlerin mülkiyet hakları ile ticari bilgi birikimi (know how) ve ticari sırlar gibi fikri hakları kapsamaktadır.
Gayri maddi hakların satışı, temliki (bir mülkü birine mülk olarak verme), devri, kullanımı ya da kiraya verilmesi sonucu elde edilen kazançlarda gayri maddi hak kazancı veya gayrimenkul sermaye iradı denir.
KDV’nin konusuna giren işlemler, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1 inci maddesinde sayılmış olup, mal teslimi veya hizmet ifalarının verginin konusuna girebilmesi için, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılmış olmaları veya aynı maddede belirtildiği üzere, “diğer” faaliyetler kapsamında yapılmaları gerekir. İthalatta ise prensip olarak her türlü mal ve hizmet ithali vergiye tabidir.
Verginin konusunu teşkil eden işlemlerden biri olan hizmet,3065 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinde “teslim ve teslim sayılan haller ile mal ithalatı dışında kalan işlemlerdir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu işlemler; bir şeyi yapmak, işlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir şeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi şekillerde gerçekleşebilir.
Maddede hizmet dolaylı bir şekilde tanımlanmış, hizmet sayılan bazı işlemler belirtilmiş ve bunlara benzeyen işlemlerin de hizmet sayılacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenle hizmet, belli bir tanım ve bilinen bazı işlemlerle sınırlandırılmamıştır. İleride değişik şekillerde ortaya çıkması muhtemel işlemler de genel tanım ve verilen örneklere nitelik ve mahiyet itibarıyla hizmet olarak değerlendirilebilir.
3065 sayılı Kanunun (4/2)maddesine göre, bir hizmetin karşılığının bir mal teslimi veya hizmet olması halinde, bunların her biri ayrı birer işlem sayılır ve hizmet veya teslim hükümlerine göre ayrı ayrı vergiye tabi tutulur.
3065 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre, vergiye tabi bir hizmetten işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması da hizmet sayılarak vergiye tabi tutulur.
İşlemlerin Türkiye’de Yapılması
3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre, Türkiye’de yapılan ve maddede sayılan mal teslimleri ve hizmet ifaları vergiye tabidir. Madde metninden anlaşılacağı üzere bir işlemin KDV’ye tabi olması için;
- İşlemlerin, Türkiye’de yapılmış olması ve
- İşlemlerin, 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki şartları taşıyan mal teslimleri ve hizmet ifaları olması,
gerekir.
İthalat ise başka bir şart aranmaksızın verginin konusuna girer.
3065 sayılı Kanunun 6 ve 7 nci maddelerinde, hangi işlemlerin Türkiye'de yapılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır. Buna göre;
- Mal teslimlerinde malların teslim anında Türkiye'de bulunması,
- Hizmet ifalarında ise hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması,
hallerinde işlemler Türkiye'de yapılmış sayılır.
3065 sayılı Kanun, işlemlerin Türkiye'de yapılmasını mal teslimleri, hizmet ifaları ve uluslararası taşımacılık yönünden ayrı esaslara bağlamıştır.
Hizmet ifalarında işlemin Türkiye'de yapılmış sayılması için, 3065 sayılı Kanunun (6/b) maddesine göre hizmetin Türkiye'de yapılması veya hizmetten Türkiye'de faydalanılması gerekir.
Hizmetin Türkiye'de yapılmış sayılması için belirtilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmez. Şartlardan herhangi birisinin oluşması halinde hizmet, Türkiye'de yapılmış sayılır. Bir diğer ifade ile hizmet Türkiye'de yapılmışsa, hizmetten hangi ülkede faydalanılırsa faydalanılsın işlem Türkiye'de yapılmış sayılır ve vergiye tabi olur. Hizmetin başka bir ülkede yapılması halinde bu hizmetten Türkiye'de faydalanılmış ise işlem yine Türkiye'de yapılmış sayılır.
3065 sayılı Kanunun (9/1) inci maddesine göre, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanuni merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisine sahiptir.
Vergi alacağını güvence altına almak amacıyla düzenlenen bu madde sadece ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş merkezi Türkiye'de bulunmayanlar için öngörülmüş değildir. Maliye Bakanlığı, bunların dışında gerekli gördüğü diğer hallerde de verginin ödenmesinden işleme taraf olanları sorumlu tutabilecektir.
Maddede belirtilen işlemlere taraf olanlar, kendine mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen kişi ve/veya kurumlardır. Bunlar, verginin tam olarak kesilip ödenmesinden ve bununla ilgili diğer ödevleri yerine getirmekten mükellef gibi sorumlu olacaklardır.
KDV tevkifatı ihtiyari bir uygulama olmayıp, Maliye Bakanlığınca tevkifat uygulaması kapsamına alınan işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması zorunludur. Diğer taraftan, Maliye Bakanlığınca tevkifat kapsamına alınmamış işlemlerde alıcılar tarafından tevkifat yapılması mümkün değildir.
KDV tevkifatı uygulaması, teslim veya hizmet bedeli üzerinden hesaplanan verginin, teslim veya hizmeti yapanlar tarafından değil, bu işlemlere muhatap olanlar tarafından kısmen veya tamamen vergi sorumlusu sıfatıyla beyan edilip ödenmesidir.
“Tam tevkifat” işlem bedeli üzerinden hesaplanan verginin tamamının işleme muhatap olan alıcılar tarafından beyan edilip ödenmesi; “kısmi tevkifat” ise hesaplanan verginin Maliye Bakanlığınca belirlenen kısmının, işleme muhatap olan alıcılar tarafından, diğer kısmının ise işlemi (teslim veya hizmeti) yapan tarafından beyan edilip ödenmesidir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3/2.maddesi gereği “Dar mükellefiyet” kapsamına giren kurumlara yapılan gayri maddi hak kazançları, vb. ödemeler Katma Değer Vergisine tabi olup, söz konusu kazanç ve iratlara tekabül eden KDV’yi -(3065 sayılı KDV Kanunu’nun 9.maddesi gereği)- bu hak ve hizmetlerden faydalanan, satın alan veya kiralayanlar, brüt/brütleştirilmiş tutar üzerinden, bağlı bulundukları vergi dairesine sorumlu sıfatıyla 2 Nolu KDV Beyannamesi ile beyan ederek öderler. Gayri maddi hak kazançlarında KDV oranı % 18’dir.
Tevkifat, genel bütçeli idareler hariç, tevkifata tabi işlemin yapıldığı dönemde vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilir.
Tevkifat kapsamındaki işlemlerde vergiyi doğuran olay bakımından özellikli bir durum söz konusu olmayıp, bu işlemlere ilişkin KDV’nin beyan dönemi 3065 sayılı Kanunun 10 uncu maddesine göre tespit edilir.
Bu kapsamda, işleme ait fatura veya benzeri belge izleyen ay içinde düzenlense dahi sorumlu sıfatıyla beyan, işlemin vuku bulduğu dönemin beyan süresi içinde yapılır. Kısmi tevkifat uygulamasında satıcının mükellef sıfatıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edeceği kısım da aynı dönemde beyan edilir.
Hizmet işlemlerinde, hizmetin ayın sonunda tamamlanması halinde de fatura izleyen ayda düzenlense bile yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılır. İşlem bedelinin ödenmemesi, işleme ait faturanın süresinde düzenlenmemesi, alıcıya geç gelmesi veya hiç gelmemesi tevkifatın yapılıp yukarıda belirtilen süre içinde sorumlu tarafından beyan edilmesine engel değildir.
Genel bütçeli idareler dışındaki vergi sorumluları tevkif ettikleri vergiyi, vergi sorumlularına ait 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan ederler. Bunların başka faaliyetleri nedeniyle KDV mükellefiyetlerinin bulunmaması ve dolayısıyla 1 No.lu KDV Beyannamesi vermemeleri bu uygulamaya engel değildir.
2 No.lu KDV Beyannamesi sadece tevkifata tabi işlemlerin olduğu dönemlerde verilir. Gerçek usulde KDV mükellefleri (KDV1 vergi türünden mükellef sicilinde kayıtlı olanlar), tevkifata tabi tutulan KDV’nin beyanında 1015B Beyanname kodlu KDV2 Beyannamesini, gerçek usulde KDV mükellefiyeti bulunmayanlar (Genel bütçeli idareler dışındaki kamu kurum ve kuruluşları dahil) ise söz konusu verginin beyanında 9015 Beyanname kodlu KDV2 Beyannamesini kullanırlar.
Genel bütçeli idareler, tevkif ettikleri KDV için sorumlu sıfatıyla beyanname vermezler, tevkif edilen KDV doğrudan bunların muhasebe birimlerince gelir kaydedilir.
Ayrıca, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşların tevkifat uygulaması kapsamındaki alımlarına ait bedellerin, genel bütçe ödenekleri dışındaki bir kaynaktan karşılanması halinde tevkif edilen KDV, söz konusu idare, kurum ve kuruluşlar tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenecektir.
Tevkifat, bu Tebliğ kapsamında olan mal ve hizmetleri satın alan ve adına fatura ve benzeri belge düzenlenen sorumlu tarafından yapılarak, yukarıdaki belirlemeler çerçevesinde 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilip ödenecek veya doğrudan muhasebe birimlerince ilgili Bütçe hesabına gelir kaydı yapılacaktır.
KDV mükellefiyeti bulunmayan BSMV mükelleflerinin, 2 No.lu KDV Beyannamesini kurumlar vergisi yönünden bağlı oldukları vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.
2 No.lu KDV Beyannamesinde herhangi bir surette indirim yapılması mümkün olmadığından tevkif edilen KDV’nin tamamının beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir.
Tevkifat uygulayan alıcının KDV mükellefiyetinin bulunması ve tevkifat uyguladığı teslim veya hizmeti indirim hakkı tanınan işlemlerde kullanacak olması halinde, sorumlu sıfatıyla kanuni süresinde beyan edilen tutar, beyanın yapıldığı ay içinde verilmesi gereken 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılabilir. Bu indirimin dayanağı 2 No.lu KDV Beyannamesi olacaktır.
Kısmi tevkifata tabi işlemlerde, işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV;
- Satıcı tarafından beyan edilecek kısmı, takvim yılını takip eden takvim yılı aşılmamak şartıyla işleme ait fatura veya benzeri belgenin defterlere kaydedildiği döneme ilişkin olarak verilmesi gereken,
- Sorumlu sıfatıyla kanuni süresinde beyan edilen kısmı ise 2 No.lu KDV Beyannamesinin verildiği ay içinde verilmesi gereken,
- Sorumlu sıfatıyla kanuni süresinden sonra beyan edilen kısmı ise bu beyana ilişkin ödemenin yapıldığı döneme ait,
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 1.maddesinde: Sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadî kamu kuruluşları, dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler ile iş ortaklıklarının kazançlarının Kurumlar Vergisi’ne tâbi olduğu, kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluştuğu, Kanun’un 3.maddesinde: Kanun’un 1.maddesinde sayılan kurumlardan kanunî veya iş merkezi Türkiye'de bulunanların “Tam Mükellef” olduğu ve bunların gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında elde ettikleri kazançların tamamı üzerinden vergilendirilecekleri, Kanun’un 1.maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iş merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanların “Dar mükellef” olduğu ve bunların sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirileceklerinin, aynı Kanun’un 15/7 ve 30/11.maddelerinde: Yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratların gayrisafi tutarları üzerinden dikkate alınacağı, kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde vergi kesintisinin, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanacağının, Kanun’un 15 ve 30.maddelerinde ise: Yapılacak vergi kesintisinin ayrıntıları belirtilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun (GVK) 1.maddesinde: Gerçek kişilerin gelirlerinin gelir vergisine tâbi olduğu, gelirin, bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarı olduğu, Kanun’un 2.maddesinde geliri oluşturan kazanç ve iratların: Ticarî kazançlar, ziraî kazançlar, ücretler, serbest meslek kazançları, gayrimenkul sermaye iratları, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratlardan oluştuğu aynı Kanun’un 6.maddesinde: Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirilecekleri, Kanun’un 94.maddesinde de: Yapılacak vergi tevkifatının özelliklerinden bahsedildiği, anlaşılmaktadır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi kapmasında Gayrimaddi hak kazançları üzerinden stopaj yapılması için: Hizmeti sunanın (kazancı elde edenin, adına ödeme yapılanın) yurt dışında mukim bir gerçek kişi olması gerekir.
Gayri maddi hak bedelleri/kazançları üzerinden 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30.maddesine istinaden stopaj kesintisi yapılması için; Kazancı elde edenin, adına ödeme yapılanın yurt dışında mukim bir kurum, firma veya teşebbüs olması gerekmektedir.
Diğer bir değişle, gayri maddi hak sahibinin dar mükellef gerçek kişi olması halinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 94.maddesi hükümleri, dar mükellef kurum olması halinde ise Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 30.maddesi hükümleri uygulanacaktır.
Royalty, lisans, patent, alameti farika, ticari marka, isim hakkı, know-how, vb. Gayri maddi hakların satın alınması, temliki, kullanılması, kiralanması ve benzeri karşılığında yapılan ödemeler 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15.maddesi (Tam mükellefiyet) ve 30.maddesine (Dar Mükellefiyet) istinaden kurumlar vergisi tevkifatına tabidir.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 3.maddesine göre, kanuni ve iş merkezlerinden her ikisi de Türkiye’de bulunmayan dar mükellefler, sadece Türkiye’de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilirler. Kazancın Türkiye’de elde edilmesinden kasıt, bu mahiyetteki mal ve hakların Türkiye’de değerlendirilmesi, ödemenin Türkiye’de yapılması veya yapılan ödemelerin Türkiye’deki kayıtlarda gider yazılmasıdır. Bu durumda dar mükellef kurumlara ödenen gayri maddi hak bedellerine ilişkin ödemeler kurumlar vergisi tevkifatına tabidir.
KVK’nın 30’uncu maddesinin 2.fıkrasına göre dar mükellef kurumlara, ticarî veya ziraî kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayri maddi hakların satışı, devir, temliki, kiralanması karşılığında nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller üzerinden bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen kişilerce (Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması “ÇVÖA” varsa bu anlaşmada belirtilen oranda, ÇVÖA yoksa 2006/11447 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereği % 20 oranında) kurumlar vergisi kesintisi yapılır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 15/7 ve 30/11.maddelerine göre; yapılacak vergi kesintisinde kazanç ve iratların gayrisafi tutarlarının dikkate alınması, kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde ise vergi kesintisinin, fiilen ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanması gerekir.
Gayri maddi hak sahipleri, genellikle alacakları tutarın kendilerine herhangi bir kesinti yapılmadan, net olarak ödenmesini isterler, bu nedenle ilgili anlaşmalarda çoğunlukla ödemenin net olarak yapılacağı belirtilir.
Gayri maddi hak kazançlarında gelir veya kurumlar vergisi stopaj sorumluluğunu doğuran olay stopaja tabi hizmet bedelinin nakden veya hesaben ödenmesidir. Hesaben ödeme deyimi, stopaja tabi kazanç ve iratları ödeyenleri hak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder. Bu itibarla stopajı doğuran olay, nakden veya banka yoluyla ödeme yapılması, fiili ödeme olmasa bile, hizmeti alanın hizmeti veren adına açtığı hesapta kendisini hizmeti verene karşı borçlu duruma getiren veya borcunu yükselten kayıt yapılmasıdır.
Gayri maddi hak kazançlarında ödenecek vergi (stopaj) matrahını bulabilmek için yapılan ödemenin brüt tutar üzerinden mi (vergi kesintisi yapılarak geriye kalan kısmın hak sahibine ödenmesi), yoksa net tutar özerinden mi yapıldığının araştırılması, ödeme net tutar üzerinden yapılmış veya yapılacak ise söz konusu ödeme bedelinin, stopaj oranı dikkate alınarak (Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması “ÇVÖA” varsa burada belirtilen oran, anlaşma yoksa genel stopaj oranı “% 20” dikkate alınarak) brütleştirilmesi/brüte taşınması gerekir.
Brütleştirilmiş Gayri maddi hak kazancının/ödemesinin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihteki Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilerek, bulunacak meblağ üzerinden Stopaj ve KDV’nin hesaplanarak ilgili vergi dairesine ödenmesi gerekir.
Örnek 1: Türkiye’de bulunan K firması, Amerika mukimi olan Y Firmasından alan adı (domain) hizmeti almış olup Y firmasına 300-USD domain hizmeti faturası karşılığında ödeme yapmıştır. Yapılacak ödeme iki farklı şekilde, iki farklı yöntemle gerçekleştirilebilir.
Birinci yöntem; Ödeme brüt olarak, stopajı/vergisi kesilerek (Türkiye ile Amerika arasında mevcut olan Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması “ÇVÖA” gereği %10 stopaj kesilerek) geriye kalan 270-USD Amerika’da mukim Y firmasına gönderilir. Bahse konu alan adı (domain) ödemesine istinaden ilgili vergi dairesine yapılacak stopaj matrahı (Kurumlar Vergisi) beyanı ve sorumlu sıfatıyla KDV matrahı beyanı 300 USD karşılığı TL olarak yapılır/beyan edilir.
İkinci yöntem; Ödeme net olarak, net tutar üzerinden 300 USD olarak Amerika’da mukim Y firmasına gönderilir. Bu durumda, stopaj matrahına ulaşmak için yapılan ödemenin brütleştirilmesi gerekir. Şöyle ki: %90’ı 300 USD ise, %100’ü ne kadardır? İçler dışlar çarpımı sonucunda, bütün vergi hesaplamalarımızda dikkate almamız gereken brütleştirilmiş matrah = 333,33 USD olup, tüm vergilerin, Kurumlar Vergisi (Stopaj) ve sorumlu sıfatıyla KDV’nin bu tutar (yani 333,33 USD matrah) üzerinden ilgili vergi dairesine Muhtasar Beyanname ve 2 Nolu KDV Beyannamesiyle beyan edilip ödenmesi gerekir.
KAYNAKÇA
· 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu.
· 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu.
· 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu.
· Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği.
· ÇOBAN Kerim, “Gayri Maddi Hak Kazançlarının Brütleştirilmesi ve Kurumlar Vergisi, Katma Değer Vergisi ve Gümrük Kıymeti Yönüyle İncelenmesi” Dünyası Dergisi, Sayı 94, Yıl 2017/3.
10.07.2023
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak gösterilse dahi, makale aktif link verilerek yayınlanabilir. Kaynak göstermeden ve aktif link vermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.
>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> SGK Teşvikleri (150 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.
>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.